Pazartesi, Aralık 26, 2011

İlk Günden Sonra Akılda Kalanlar


Öncelikle mükemmel bir basketbol şöleni yaşadık dün gece. Art arda tam 4 maç izledim, Clippers maçını bünyem kaldıramadı. League Pass'in başlarda çuvallaması can sıksa bile sonradan kendine gelmesi büyük keyif oldu.




League Pass'in verdiklerini bir kez daha anlama fırsatı buldum. Ve tabii  bununla beraber 1.7 olan ortalamamı 2'ye çekemezsem repeat olabileceğim tehlikesi geldi aklıma. Cidden benim gibi hastaları normal yaşamdan söküp atabilir. Şimdi linkler var diyenleriniz olabilir. Fakat arada uçurum var. Ee peki League Pass'in süresi geçtikten sonra haftada 2 maç mı izleyeceksin diyorsanız, tabii ki hayır. Fakat elimde League Pass varken Toronto Raptors-Charlotte Bobcats maçını bile izleyebilirim. Ancak gidip bu maç için link aramam. Her neyse.

Dün gece Boston Celtics'in Madison Square Garden'a Paul Pierce'dan yoksun çıkıp kaybettiği maçla başlayalım. Boston Celtics savunma takımı. Burası net. 2.yarı New York'un daha çok kendini kilitlediğini düşünüyorum. Tabii Boston savunması da bir şeyler yaptı. Orası kesin ancak Toney Douglas ve Iman Shumpert'ın 32 şut kullanması sistemde pek olmaması gereken bir şey. Takımın en çok top kullanan ismi Toney Douglas oldu. Melo ve Amare çok çok verimli hücum ederken top onların elinde daha çok gözükmeliydi. Ayrıca Boston Celtics'in benchinin New York Knicks'in benchinden çok farklı olmaması benchlerin poşetliğinin gözler önüne serilmesine engel oldu.

Paul Pierce'dan yoksun çıkan Celtics için bu sene belkide son dans. Çünkü Garnett ve Allen'ın sözleşmeleri bitiyor. Öte yandan Bass'in bu şekilde katkı vermesi Glen Davis'in aranmamasına sebep olacaktır. Zaten takasın yapılmasının sebebi Bass'in hücumunun daha istikrarlı olması. Ayrıca Celtics'in uzun rotasyonuna bakınca Kendrick Perkins aranmıyor değil. Jo, Wilcox gibi isimlerle nereye kadar giderler bilinmez. Ayrıca Jo'nun sakatlık problemlerini biliyoruz. Olumlu bir olay ise Pietrus'un benchden gelecek olması. 4-5 yıl öncesine kadar felaket bir şutörken, kendini geliştirip iyi bir dış şuta kavuşan Pietrus, Boston benchi için çok önemli parça.

Knicks'in ise şampiyonluk şanşı olduğunu düşünmüyorum. Şampiyon olan takımların benchlerine bakarsanız orada kesinlikle çok iyi katkı veren 1-2 isim göreceksiniz. Knicks'de benchden gelip Walker+Jeffries 30 dakika süre alıyor. Yani bu iş yaş. Hamle yapabilme olasılıkları da çok az. Fakat Amare ve Melo inanılmaz konsantreler. Belki "Taraftar çıldırdı, şampiyonluk istiyor" goy goyuna onlarda katılmıştır, kim bilir.

Gecenin ikinci maçında ise LeBron ve arkadaşları Dallas şehrinin imamından, papazına kadar hepsinden kan kusturdu. Ancak maç öncesi yapılan şampiyonluk töreninin Dallas şeyircisi için yeterli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca kimsenin Dallas Mavericks'den repeat beklediğini falan düşünmüyorum. Brendan Haywood ve Ian Mahinmi takımın uzunları. Nowitzki'yi 5 numaraya falan çektiler zaman zaman. Felaket kısacası. Tyson Chandler'a o kadar yüklü bir kontrat vermek istememeleri anlaşılabilir ancak yerini de doldurmak zorundaydılar. Ama bir hamle yapmadılar. Sadece kısa pozisyonuna Carter, West tarzı yamalar yapmayı tercih ettiler. Tabii birde Odom var. Bryan Cardinal'ın Odom'dan fazla süre alması bana dokunuyor, Odom'ın ciğeri yanmıştır. Fark 20'lere çıktıktan sonra bir ara yemek yemeye gitmiştim, bu arada bir şey yaşandıysa bilemiyorum tabii.

Heat cephesindeyse LeBron inanılmazdı. Wade'in de ondan aşağı kalır yanı yoktu belki, fakat LeBron insan üstü oynadı. 37 sayı 10 ribaund 6 asist 2 top çalma 2 blok. Merak etmeyin, Scottie gibi ona bir değer biçmeye çalışmayacağım. Miami'yi bu maçtan sonra değerlendirmek kısmen yanlış. Çünkü çok ağır bastılar, ayrıca takımın süper starları çok çok iyi oynadı. Chris Bosh 2/9 saha içi isabetiyle oynadı ancak göze hiç batmadı. Uzun rotasyonundaki sorunlar yine mevcut. Fakat şunu söylemeliyim ki, bu sene çok korkutucular. Bilenip gelmişler gibi bir his uyandırıyorlar.

Gecenin benim için en anlamlı maçına geçelim. Yani Lakers'ın Bulls'u ağırladığı maça. Bynum aldığı ceza sebebiyle maçta yoktu. Buna rağmen maçı ribaund hanesinde geride bitirmediler. Lakers taraftarı için sonuç iyi olmadı ancak genç oyuncuların verdiği katkı umut verici oldu. Tabii bunun yanında diğer maçlarda bu şekilde oynayamayabilecekleri handikabı da mevcut. Ayrıca Steve Blake'in geçen seneki felaket performansından sonra bu sezona böyle girmesi Lakers taraftarına umut veriyor olmalı. E gelelim Kobe Bryant'a. Günlerdir sakat falan dendi ancak artık oldukça sıkıcı bir hale geldi. LeBron'un kendini yere atıp, yalandan kıvranmasına benzedi. Kobe kaybettiği 8 top dışında oldukça iyiydi. Maçın buraya gelmesindeki en önemli etkendi her zaman olduğu gibi. Ancak son topta yaptığı top kaybı ve sonrasında yapılan savunma arasında sıkışması, topun el yaktığı zamanlarda çuvalladığı birçok pozisyonu akıllara getirdi.




Chicago tarafında ise Derrick Rose'un yanı sıra, Boozer ve Deng'den çok iyi katkı geldi. Rose'un art arda attığı üçlükler biz Chicago taraftarını sevindirmiyor değil, fakat onun o içeri drivelarını daha çok görmeliyiz. Ve zaten Mvp son çeyrekte içeri drivelarını artırıp, turnikeden sayılar buldu. Onun 4/6 üçlük isabeti bulması, lige geldiği günden beri izleyenlerde hayranlık uyandırır. Tamam bir Rondo değil ancak çok da üstün değildi. Her sene performansının üstüne koyduğunu görmek mükemmel. Ömer Aşık ve Noah ikilisinden söz edersek diyebileceğimiz tek şey savunma. Herifler savunmanın kitabını yazıyorlar. Ömer'in hala çaylaksı hareketleri devam ediyor. Yaptığı basit top kayıpları buna örnek. Hücumda ise sınırlı olduklarını söylemek gerek.

Indiana maçlarında gördüğümüz Rip Hamilton'ı bu maçta görmemiş olmamız maçı bu konuma getirdi. Hamilton'dan hiç katkı gelmedi. Keza Korver ve Brewer'dan da.

Devamı gelecek.

Hiç yorum yok: