Perşembe, Ekim 11, 2012

2012-2013 Euroleague Sezonu Vaadleri

  Şu ana kadar çeşitli maç analizleri, Euroleague'e genel bakış vs. içerikli yazılar yazıldı. Peki bu sezon Euroleague bize neler vaat ediyor? Maddelemeye başlamadan önce belirtmek isterim ki, Olympiakos'un geçen sezon yaptıklarına baktığımızda bir daha öyle bir sezonu izlememiz vakit alabilir. Euroleague izleyicisi bu sezon televizyon başına geçtiğinde ya da salona gittiğinde beklentilerini geçen sezon yaratılan "peri masalları" tabanına oturtmamalı. Euroleague, Euroleague'dir. Avrupa'da ve hatta bazıları için tüm dünyada basketbolun "basketbol gibi" oynandığı en üst seviyeden bahsediyoruz. Lafı daha fazla uzatmadan maddelere geçelim:


  • Fenerbahçe Ülker - Kuşkusuz, Avrupa basketbolu analizlerinin de en çok merakla beklediği takım. Son yıllar içerisinde sponsoruyla birlikte başarıya yatırım için en çok çalışan takımlardan biri olarak lanse ediliyor Fenerbahçe Ülker. Buna rağmen Euroleague bazında herhangi bir başarı çizgisinden oldukça uzak kaldılar. Fakat bu sezon oluşturulan kadro ve başa getirilen koçun herkeste daha büyük bir heyecan yarattığı da bir gerçek. Avrupa'nın "elit oyun kurucularından" demenin bile hakaret sayılabileceği Bo Mccalebb'e dümeni teslim etmek mantıktan çok doğruluğun ta kendisi. Derin bir Fenerbahçe analizine girmek istemesem de şahsi fikrim; Fenerbahçe Ülker'in hala şampiyonluk için yeterli birikmişliğe sahip olmadığı. Fakat yatırım-marka-salon üçlüsünün üçüne de sahip olan bir takım için "favorilerden biri değil" demek o kadar basit değil.

  • Nikola Mirotic: The Old Knight Rises - Nikola Mirotic ismini şu ana kadar duymadıysanız burada işiniz yok zaten, ya da duymak için bir sebebiniz oldu. Sahada izlemekten ciddi manada keyif aldığım, "basketbol aklı üst düzey ve her türlü işi yapabilen" sıfatlarına doğuştan sahip bir oyuncu olarak Mirotic, Real Madrid'in Euroleague'deki eski heybetli günlerine dönüşünü başlatmak için bizimle beraber saatleri sayıyor olabilir. Real Madrid için şampiyonluktan ne düzeyde bahsedebiliriz, şüpheli. Ancak Mayıs ayında onları Londra'da izlememek için de bir sebebimiz yok. Barcelona'nın son dönem Euroleague performansı İspanya'nın diğer başıbüyüğünü arka plana itmiş olsa da geçen sezondan itibaren İspanya'da dizginleri yeniden ele alan tarafın Real Madrid olduğunu görüyoruz. Bakalım bize bu sezon neler verecekler.

  • Ettore Messina ve Yarım Kalan İşler - Geçen sezonun ağır favorisi CSKA, hedefe giden yolun son 3-4 dakikasında Ivkovic'e ve onun hastalıklı takımına kaybedince Kazlauskas'ın yerine işi tamamlaması için geçen sezonu Lakers'ta geçiren Messina getirildi. CSKA organizasyonunu muhtemelen (!) başkandan bile daha iyi bilen Messina bu sezona da ağır top CSKA ile başlıyor. Bahis şirketlerinin yine favorisi. Her CSKA dediğinizde o insana bıkkınlık getiren salonlarını hatırlarım. Eğer başarısız olurlarsa o salon da değişir. Belki. 

  • Dilenmelik: Underdogs - Euroleague'in vazgeçilmezleri elbette "underdog" olarak tarif edilen daha düşük bütçeli fakat taraftarı-oyun kimliği ile fark yaratan ve ağır toplara bir hayli sıkıntı çıkaran takımlar. Geçen sezon Cantu-Bilbao-Galatasaray üçlüsünün başı çektiği bu "tuttuğunu koparan" takımlar arasından bu sezon sadece Cantu yeniden Euroleague'de olacak. Ön elemeden gelen İtalyan ekibi yine sürpriz kovalayacak. Cantu'nun yanında bu sezon ilk kez Euroleague deneyimini yaşayacak olan Beşiktaş ve biraz da Khimki'yi sezonun kritik takımlarından sayabiliriz. 

  • Yüzü Gülmezler - Euroleague'in gediklisi olup, iddialı her sezonun ardından hayal kırıklıkları yaşayan birkaç takım için bu tanımı kullanmak pek yanlış olmaz sanırım. Başta Efes olmak üzere Milano ve Fener'i de bu kategoriye koyduk. Elimiz tam "Oly" yazarken Ivkovic'in yüz ifadesi gözlerimde canlandı ve istemsizce delete tuşuna bastım. Yüzü gülmezlerden Efes için yine olumlu şeylerden çok sorunlardan konuşuluyor fakat Oktay Mahmuti bu sefer takımını bir tık üste çıkarmak için günlerini harcayacaktır. Belki de en sağlam sigorta onlar için, o.

Yazıyı ele alırken saatin Euroleague'in başlama saatine yaklaştığını görüyor ve yazının daha espriye kaçan tarafını "belki" daha sonraya erteliyorum. Tüm basketbolseverlere hayırlı olsun: 


       

The Euroleague is Back.

Hiç yorum yok: