Pazartesi, Ağustos 23, 2010

Ankara Arena İzlenimleri #2


Dünkü salon kapılarının geç açılma olayından sonra bugün Ankara Arena'ya biraz geç gittim. 17:00 gibi oradaydım ve ortalığın biraz derli toplu olduğunu gördüm. En azından artık traktörler ve kamyonlar çalışmıyordu salon çevresinde. Ancak hâlâ inşaat taşları ve kumları ortalığa saçılmış halde duruyordu. Sanırım tadilatlar ve inşaatlar Dünya Şampiyonası'nın başlamasına birkaç gün kala bitmiş olacak. 1-2 ay önceden tüm çalışmaları bitirsek olmaz, millet olarak her işi yumurta kapıya dayanınca yapıyoruz.

Salona girişte bugün problem yaşadım. Herkes turnikelerden takır takır geçerken, ben her geçişimde sorun yaşadım -ki bugün salona iki kere giriş yaptım. Bunun sebebi de kemerimdeki metal parçaydı. Yani demek istediğim güvenlik üst seviyede salonda. Taraftarlardan çok güvenlik görevlileri ve gönüllüler var. Ancak bir şeye yarıyorlar mı diye sorarsanız, kesinlikle hayır derim. Benim biletim pota arkasında, şu ana kadar 4 maçın 3'ünü biletimin olmadığı yerlerden izledim. Yani elimi kolumu sallaya sallaya istediğim koltuğa oturabiliyorum - ki her blok kapısında biletleri kontrol eden en az 2 kişi var. Ama gelin görün ki ayağınızı ön sıradaki koltuğa koyduğunuz an bir görevli kafanızda bitiyor ve sizi uyarıyor.

Ayrıca salonda yüksek desilbelde ses çıkaran alet kullanmak yasak. Bu yasağın uygulanışına canlı olarak şahit oldum. Yanımdaki seyirci, taraftar düdüğü diyebileceğimiz aleti çalarken özel güvenlikten sert bir uyarı geldi ve düdük elinden alındı. Bu karar tabii ki FIBA'nın kararı idi ama bu yasağın uygulanışı daha kibarca yapılabilirdi. Özel güvenlik yine sınıfta kaldı anlayacağınız.

Macar şov grubu Face Team'e dün değinmiştim. Bugün yine aynı şovlarını yaptılar. Kombine bilet alan yüzlerce kişi artık bu basit şovları izlemekten sıkıldı gerçekten. Hani şovlar üst seviyede olsa, her gün heyecanla izleyelim diyeceğim. Tramboline basarak yapılan smaçlar artık gösteri dünyasındaki yerini yavaş yavaş kaybediyor kanımca.

Taraftar hakkında da birkaç kelam etmek istiyorum. Hemen belirtelim ki, Ankara seyircisi yıl boyunca yüksek kalitede basketbol maçı çok az seyrediyor. Ankara'da ne Euroleague maçı var ne de adam gibi EuroCup. Türk Telekom'un da ligde başa oynamamasından dolayı salondaki taraftarların pek basketbol taraftarları olduğunu söyleyemem. En basit örnek olarak bir oyuncu serbest atış kullanırken "ooooo" sesini yapmak basketbolcuya olumlu etki yapmaz. Aksine onu heyecanlandırır ve üzerindeki baskıyı arttırır. Birçok seyirci bunun farkında bile olmadan, gaza gelmiş bir şekilde "ooooo" diyor, ne diyelim her şey zamanla oluşacak. Ayrıca salonda bir taraftar bütünlüğü yok. Herkes başına buyruk, bakıyorsunuz pota arkasından bir adam "kırmızı" diye bağırıyor. Ona karşılık 10 kişi beyaz diyor ve tezahürat bitiyor. Şahsen ben bu "kırmızı-beyaaz" olayına karşıyım. Takıma ve sahada oynanan oyuna hiçbir olumlu katkı yapmıyor. Bu eski alışkanlıklarımız yerine pozisyonlar üzerinden takıma destek versek ve hakemi etkilersek daha iyi taraftarlık yapmış oluruz bence.

Gelelim asıl konuya. Yeni yapılmış, her cihazı test edilmiş, sıfırdan kablolar ile kurulmuş olan teknik bir salon Ankara Arena, diye biliyordum. Ancak bugün gördüklerim beni şaşkınlığa uğrattı. Ulusal marşlar okunduktan sonra Lübnan - Arjantin başladı, başlamaz olaydı. Daha ilk iki dakika içerisinde 24 saniye cihazı gitti. Ha tamam oldu, hadi devam edelim derken 5 dakika içinde bir daha gitti. İlk periyot yarım yamalak tamamlandı ki, cihaz bu sefer tamamen gitti. Salondaki birçok kişi bu olaydan sıkıldı, salondan dışarı çıktı -ki bunların içinde biz de vardık. Arjantinli oyuncuların yüzlerinde "nereden geldik buraya yahu" gibi ifadeler vardı. Hatta Oberto ve Delfino işi dalgaya vurdu, ısınma sırasında 1'e 1 maç yaptı. 5 gün sonra Dünya Şampiyona'sı düzenleyecek bir salona bu durum hiç mi hiç yakışmadı.

Şimdilik Ankara Arena'dan aktaracaklarım bu kadar. Söz tekrar merkez stüdyolarımızda.

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Ordaki gonullulerin ya da guvenlik gorevlilerinin isini yapmadıgı kanısına nerden vardınız? Bos salonda sizi zaten baska yere oturtmasalar sacma olurdu. Sen orda sanki gormedin mi hic bir tribun arasında ayırıcı birsey yok. Herkesin basına bir gonullu/guvenlik mi dikmek gerek ne yapmalı? Ordaki gonullunun isi yer ile ilgili bir sorun oldugu zaman devreye girmek. Mesela senin yerine birisi oturmus ve gonullu gelip uyarıyor, oturan kisi sorun cıkarırsa devreye guvelik giriyor yada en basitinden gonulluye gidip yerim neresi diye soruyorsunuz. Ayrıca dunya kupasına gelirseniz gorursunuz, kimsenin rızası olmadan baska bir yere oturamayacaksınız. Aksi takdirde guvenlik sizi salon dısına kadar cıkarabilir.
Diger konularda haklı olabilirsiniz ama oturma konusundaki elestiriler biraz yersiz olmus bence...

Emre Yılmaz dedi ki...

Ben gönüllülerin işini yapıp yapmadıklarına dair bir şey söylemedim. Sadece gönüllülerin bir şeye yaramadıklarını söyledim. Kapasitesi 10.400 olan bir salona şu ana kadar en fazla 7 bin seyirci gelmiştir - ki bu birçok yerin boş olduğunu gösterir. Boş bir salonda size yerinizi gösterecek bu kadar "fazla" kişinin olması benim belirttiğim konu. Çoğu oturup maç seyrediyor. Zaten pota arkasındaki bloktan giriyorsunuz, her yer sizin. Efes World Cup için aşırı sayıda gönüllü var demiştim veya demek istemiştim.

Adsız dedi ki...

evet onu da acıklamak gerek aslında, efes cup, dunya kupasına birebir benzetilmeye calısılarak yapılmıs bir kupa. bir nevi prova yani. bu yuzden gonullu veya guvenlik sayısında azaltmaya gidilmedi. zaten dikkat ederseniz efes cup 2 sene ard arda aynı yerde düzenlenmiyor"du" bu seneye kadar. bu seneki efes cup tekrardan ankarada duzenlenerek ankara arenanın denenmesine olanak sagladi. zaten gorduk aksaklıkları. acıkcası bu kadar buyuk bir aksaklıgın burda olusması sanslı sanssızlık olabilir diyelim. Bu arada mac izlerken oturan gonullulerin bir cogu asagıdaki ofislerde calısan veya diger teknik ekiplerde calısan gonulluler. bu grubun kendine ayrılmıs tribunu var ama yine sahada bos yer oldugu icin orda burda oturuyor olabilirler. onun dısında kapılarda duran gonulluler ise tribun bos oldugundan oturmuslardır. asıl bu aksamki mactan sonra hersey belli olacaktır bence. Ayrıca gonullu sayısını FIBA belirliyor. Zaten Ankaradaki gonullu sayısı İstanbul-Kayseri-İzmir arasında en düşük olanı. Sayının yukseltilmesi gerektigi soylendi ama Ankara grubu bu işi bu kadar gonulluyle halledebilecegini soyluyor...
Bu arada korur gibi yazdım da ben de sıradan bir gonulluyum yonetime ozel bir sempatim yok :)