Bugün daha çok parke üzerindeki oyun hakkında yazacağım. Çünkü parke üzerindeki basketbol dışında bugün Ankara Arena'da sönük bir hava vardı. Buna birçok neden gösterebiliriz tabii. Dün oynadığımız Yunanistan maçı, herkeste adrenalinin en üst seviyeye vurmasını sağladı. Artık rakibimiz Porto Riko deyince insanlara, "Yeneriz be ağbi." mantığı oluştu. Zaten en önemli yanlış da buydu.
Günün ilk iki maçına değindikten sonra Türkiye maçı ile ilgili birkaç şey söyleyelim. Eve geldiğimde adını bir an için unuttuğum ilk maç Yunanistan ile Fildişi arasında oynandı. Maçın kimler arasında oynandığını unutmam biraz normaldi. Sönük ve tatsız bir havada geçen maçta, bir de fark erkenden açılınca maç, dakikalar geçtikçe sıkıntı vermeye başladı. Son periyotta şov beklentisi ile izlediğimiz mücadeleden bunu da alamayınca, aklımda "zaman kaybıydı ya." düşüncesi oluştu. Bir ara arkadaşlarımla fark 60 olur diye tartıştığımız maç hakkında fazla konuşmaya gerek yok sanırım.
Günün ikinci maçında gözler bu kez Rusya ile Çin arasında oynanacak maça çevrilmişti. Bakın bu maçın kimler arasında oynandığını şak diye hatırladım. Ancak diğer günlerin aksine bu sefer de kaç kaç bittiğini hatırlamıyorum. "Bu ne lan, adam sarhoş mu demeyin." gerçekten konsantre olunabilecek maçlar değildi, bugün oynananlar. Bugün için Türkiye maçına odaklanmıştık. Ha enteller gibi de yerimizden kalkıp gitmedik, adam akıllı oturduk maçımızı izledik. Ancak bu maçlar benim hafızamda pek fazla bir şey bırakmadı. Maç boyunca Çin, hep bir adım gerideydi. Ya iki sayı ya üç sayı geriden takip ediyordu Rusya'yı. Ne zaman maçta son üç dakikaya girildi, Rusya bir "Yeter be!" dedi ve maçı kopardı. Maçı koparırken de fazla bir sorun yaşamadı. Dediğimiz gibi Rusya kazanması gereken maçları kazanıyor, kaybetmesi gereken maçları kaybediyor şu ana kadar. Gruptaki ve turnuvadaki geleceklerini yarın oynayacakları Yunanistan maçı belirleyecek. Ancak ben Rusya'dan bu karşılaşma için umutlu değilim.
Gelelim günün assolistine. Yunanistan maçındaki atmosfer, herhalde Ankara Arena tarihinde bir daha zor olur. O nedenle ne kadar seyirci gelse de "Bugün az seyirci, bugünkü seyirci ateşli değil." diyeceğiz. O yüzden taraftar konusuna girmek istemiyorum, bence iyiydik. Saha içine dönmeden önce taraftarın favori oyuncusu değişti diyebilirim. Artık en fazla çığlık Hidayet'e değil de, Ersan İlyasova'ya kopuyor. Tabii ki günlük olaylara bağlı yaşayan halkımız, maç çıkışında hadi kibarlaştırarak söyleyeyim "Bu Ersan çok havalı ya." diyebiliyor. Yarın Çin maçından sonra Ersan'ı vatan haini ilan edersek şaşırmayın. Maça dönecek olursak, ilginç ve son periyoduna kadar geride götürdüğümüz bir maçtı. Porto Riko maçın her anında bizden daha iyiydi. Hem Vassalo, Carmelo Lee ve Peavy ile buldukları dış skor gücü ile hem de içeriden Peter Ramos ile buldukları sayılar ile bizden üstün bir oyun sergilediler parkede. Ancak bu maçta büyük takım olma yolunda olduğumuzu gösterdik. Ne kadar kötü oynasak da maçı öyle ya da böyle kazanmayı bildik. Biraz Vatan Millet Sakarya üçlemesi ile de maçı oynasak da bu galibiyet bizim için çok önemliydi. Porto Riko cephesinden bakacak olursak, turnuvada 5 günde 4 kere iyi basketbol oynadılar ancak sadece 1 galibiyet alabildiler. Yunanistan, Türkiye ve Rusya maçlarının sonunda yaptıkları veya onlara karşı yapılan hakem hataları, Porto Riko'nun turnuvadaki geleceğini çizdi diyebiliriz.
Şimdi C grubunu birinci bitirmeyi garantiledik. Önümüzdeki rakip Çin değil, D grubunun dördüncüsü, büyük ihtimalle Yeni Zellanda. Ancak turnuva fikstürüne genel olarak bakacak olursak, bugün Slovenya'nın Brezilya'yı yenmesi ile çeyrek finaldeki rakibimiz ufukta gözüktü. Bize çok ters gelen bir ekip Slovenler. Çeyrek final gibi bir eşikte böyle bir rakiple karşılaşmak kötü olacak, hadi hayırlısı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder