Perşembe, Ocak 03, 2013

Rise to the Throne

Muhtemelen şu ana kadar izlediğim en güzel basketbol videosu. Biraz uzununu yapsaydı sinemada para vererek izlerdim. Videonun içeriği Jordan, Kobe ve LeBron'un kariyerindeki önemli anlardan oluşuyor. Kimin daha iyi olduğunu göstermek amacıyla yapılmış bir video değil. Yapan arkadaş şunları yazmış ilk olarak:

"Well guys it's finally here, Rise to the Throne!!In this Dark Knight Rises style of mix that I made only for entertainment, not to prove a point on who is the greatest basketball player ever"


Videonun içinde bu oyunculardan ve bu oyuncularla ilgili basketbol camiasından bir sürü alıntının yer aldığı bölümler var. En çok etkilendiğim kısım Jordan'ın 10:11'de başlayan 'Artık bu oyunun içinde değilim' konulu konuşması. Müthiş.

Kimin daha iyi olduğu sorusuna gelirsek, itiraz edenler olabilir ama çoğu Nba takipçisi gibi düşünüyorum. Jordan orada yerini kimselere bırakmıyor. Bunu kişisel Jordan manyağı olduğuma bağlayanınız olabilir, alakası yok. 

Son olarak, Kobe ve Jordan'ın aksine LeBron'un kanıtlaması gereken çok şey var. 3 mvp ödülünün ilerisinde şeyler, three-peat gibi.




Pazar, Aralık 30, 2012

Scot Pollard'la NBA Zamanı-4


Scot Pollard'ın ayrı saç stillerini paylaşmak için ismini kullanmıştım. Galiba farklılık konusunda sıkıntı yaşamayacağım. Esasında bu postu Noel akşamı girecektim ki sonrasında 'Hele şu maçlar bi' geçsin, sonra yazarım' demiştim. Her neyse, hafiften özet geçelim.

Çekilin Yoldan Vahşi Batıdan Geliyorlar

Bilemiyorum, Lakers'ın çok iyi olduğunu söylenebilir mi? Hayır, bence takımdan alınabilecek verimin %60'ı falan sahaya yansıyor. Fakat ortada gözle görülür bir değişim var. Bunu direk olarak Steve Nash abimize bağlayabiliriz. Yaş 39, hala maşallahı var. Hücumda tabii ki. Savunmada Derek Fisher'dan pek aşağı kalır yanı yok. Keza Kobe de öyle. Tuttuğu adam kariyer gecesi yaşıyor. Afflalo, Corey Brewer.. 'Fakat D'Antoni'nin sisteminde hücumda işler yolunda giderken savunma çok da belirleyici olmuyor' deniliyor. %50 galibiyet sınırının altındaki takımlara karşı işe yarıyor, evet. Peki D'Antoni'nin harika Phonix'i başta olmak üzere hiçbir takımla haziran ayını görmediğini düşünülürse?



Roy Emekliliğe Doğru

Bu sıralarda dönmesi beklenirken tekrardan sakatlanmış. Yaklaşık 1 ay önce onunla ilgili bir post yollamıştım.  Detaylar orada var. Ne yalan söyleyeyim, çok üzüldüm.

Cousins'ın Talipleri

Keith Smart'la yaşadığı sorunlar yüzünden sınırsız kadro dışı bırakılan, affedildikten sonra nedensiz yere Portland'a götürülmeyen DeMarcus Cousins'ın yeni yılın başlarında Kings formasına elveda edeceği söyleniyor. En büyük talipleri ise Detroit Pistons ve Boston Celtics'miş. Pistons organizasyonu açık ara Cousins'ın gidebileceği en kötü 5 takımdan biri. Onun daha çok çevresindekiler tarafından rehabilite edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Celtics onun için biçilmiş kaftan. Doc Rivers gibi bir koçla, daha da önemlisi Garnett ve Pierce gibi iki tane dedeyle kendisini toparlayabilir. Ve tabii ki Celtics'in çok bariz uzun ihtiyacı var. Mutualizm, değil mi biyolojiciler.. İki taraf için en iyisi olur, gerçekleşirse.



Nets'in Yeni Koçu?

Deron Williams'ın 2.cinayeti. Yine kan onun elinde. Kariyerinin en boktan sezonunu geçirirken suçu direk olarak koça atması hiç de adil değil, değil mi? Ne yazık ki yaptı. Avery Johnson'ın oyununu ben de sevmiyorum. Dallas 2006'da finale çıktığında her şeyi Dirk'e bağlayıp koça gram kredi de vermemiştim ama bir ay önce ayın koçu seçilip sonra kovulmak Alex'in heykel-kovulma muhabbeti gibi. Hak edilmiş bir kovulma mıydı derseniz, hayır değildi. Tıpkı Mike Brown'un başına gelenler gibi. Yeni koç için ilk aday Phil Jackson'mış. Phil istemiyormuş, fakat görüşebilirmiş. Muhtemelen Rusya'nın yarısına talip olacak. Stan Van Gundy kesin olarak istemediğini söylerken, abisi Jeff belki demiş. Hepimizin gönlünden geçen tek bir isim var: JEEEERRRRRYYYYY SLOOOOOANNNN.