Cumartesi, Temmuz 03, 2010

Arabada 5,Evde 15


Bildiğiniz üzere Lebron James bu yaz serbest kaldı.Takım değiştirecek muhtemelen.Çeşit çeşit ayak oyunları yapılmakta.Rapçilerden,başkanlara kadar herkes görüş bildirmekte.Olay bu sabah itibariyle bizim basına da yansıdı hemde ne yansıma.Hürriyet NY Post'dan copy paste yaparken biraz yanlış çevirmiş,diğer tuşlara da basmış ve ortaya salary'den anlayanlar için rezil bir haber anlamayanlar için "Vay Canına" dedirten bir haber çıkmış.Hafifden masal edasından kurtularak dediğim habere bir bakın.İşte haber burda.Ny Post'un yaptığı haberde burda.Ya zaten NY Post gibi kaynakların böyle haberler yapması çok normal.Lebron şehirlerine geldiği anda hepsinin değeri,tirajı,malzemesi artacak.Açıkcası ordaki rakamlara çok inanmıyorum şahsen.Çünkü "arabada beş evde on beş" şeklinde olmaya başladı.

Bugun ana haber bültenlerini de süsledi bu haber.NBA Kurallarını bilmeyenler için gayet etkileyici bir haber hele şu kısmı:"24 TANE MESSİ Mİ,YOK ARTIK EBEN"

Ama iş çığrından çıktı açıkcası..

Michael Jordan & Julius Erving

Iverson'ın Talibi Var


Allen Iverson'ın tekrar NBA'e tam anlamıyla dönüş yapmak için çalıştığını biliyoruz.Miami'De yaşayan birkaç insan bugun twitter aracılığıyla Iverson ve Pat Riley ikilisini görüşürken gördüklerini yazdılar.Allen Iverson'ın geçmişte ne yaptığını falan yazmaya pek gerek yok sanırım.Denver'Dan Detroit'e geçtiği anda kariyeri tepetaklak gelmiş,ailevi sorunlarla birlikte dibe vurmuştu.

Tweet 1

Tweet 2

Tweet 3

Spurs Brezilyalı'nın Peşinde


S.A Spurs geçtiğimiz sezonu İspanya'da şampiyon olarak kapatan Caja Laboral'in Brezilyalı yıldızı Tiago Splitter'in peşinde.

Gelene ,Gidene 4


Almanya çeyrek finalde Arjantin'i de dörtledi.Goller Müller,Klose (2) ve Friedrich'ten geldi.

Serena is a Legend


Serena Williams,Wimbledon 2010'da Zvonereva'yı 2-0 yenerek 3.kez şampiyon oldu.

Muratcan Güler Sahile İndi


Muratcan Güler gelecek sezon Antalya BŞB forması giyecek.

Röportaj:Sinan Güler



Zaten dergide de yayınlandı ama burda yayınlamasak ayıp olurdu tabii ki.


Fastbreak:Sinan Güler kendini 140 karakterle nasıl anlatır?

SG:Basketbol sahasi içinde doğup büyümüş, hayatının büyük bir parçasi basketbol olan, teknoloji duşkünu, yeni şeyler ögrenmeyi seven biriyim.


Fastbreak:Çok klasik olacak ama basketbola nasıl başladınız?

SG:İlk basketbol topunu ne zaman tutmuşumdur bilemiyorum. Ama hatirladiğim kadariyla abimle İTÜ'de antremanlara giderken Marsel Mori tarafindan yaşim geldigi zaman Minik Takim'a katılarak başladim.


Fastbreak:Basketbolsever bir aileden geliyorsunuz.Basketbolun içinde bir çocukluk geçirmenizin avantajları ve dezavantajları nelerdir?

SG:Ben açıkcası bir dezavantajı olduğunu düşünmüyorum.Sporun içinde büyümek bir sürü açidan avantajli olmuştur diye düşünüyorum hatta.Özellikle ailemin eğitimimde ve basketbol içerisindeki gelişimimde çocukluğum sırasında çok katkısı olmuştur.


Fastbreak:Güler kardeşler yıllardır "White Man Can't Jump" hipotezinin aksine işler yapıyor.Bunu neye borçlusunuz?Ekstra idman v.s?

SG:Kendi aramızda bu konudan bahsederken bile genetik olduğunu düşünüyoruz çünkü ikimizde benzer sekilde ziplayabiliyoruz ve ikimizde bu konuda ekstra bir çalışma yapmadık.


Fastbreak:Amerika macerası,size neler kattı?Bazı şeylerden ödün vermenize sebep oldu mu?

SG:Oyunculuğumdan kişiligime cok şey kattığını düşünüyorum.Orada daha fazla süre almak için yapmam gerekenlere daha fazla önem göstermeyi ogrendim,böylece savunmamin geliştiğini düşünüyorum.


Fastbreak:Basketbol yaşantınızda,"Keşke şunu yapsaydım" dediğiniz anlar oldu mu?

SG:Hayır olmadı.


Fastbreak:Parkede unutamadığınız bir anı var mı?

SG:Geçen seneki şampiyonluk anını ve ondan sonra yaşanan olayları(kötu olaylar olsada) pek kolay aklımdan çıkarabileceğimi düşünemiyorum.


Fastbreak:Solak olmanın ne gibi yararları var sizce?Veya dezavantajları?

SG:Savunmacına karşı değişik bir bakış açısı vermiş oluyorsun,seni ona gore savunmak zorunda oluyor ve bazen avantajları yanları oluyor.


Fastbreak:Sinan Güler'in harika bir savunmacı olduğu yadsınamaz bir gerçek.Savunma için ayrı bir çalışma yapar mısınız?Rakibe nasıl odaklanırsınız?

SG:Öncelikle teşekkur ederim..Önce dediğim gibi savunmaya olan inancım Amerika'da öğrendiğim bir şey. Fiziksel özelliklerimi ve oyunu okuma özelliğimi kullanarak bunu iyice geliştirdiğimi düşünüyorum.Oyunun belirli kısımlarında savunma açısından eksiklerimin olduğunuda düşünüyorum,mesela topsuz alanda yapılan pick ve cutlarda bazen bir adim geride kalıyorum.


Fastbreak:Şu ana kadar savunmakta en çok zorlandığınız kişi kimdir?

SG:Kişilerden çok,topsuz savunmaları yapmakta zorlandığımı söyleyebilirim.Toplu bir oyuncuyu tutmak daha kolay geliyor.


Fastbreak:Hangi tarz 2-3 numaralar sizi daha çok zorluyor?(Örneklendirirseniz,hızlı,atletik v.s)

SG:Çabuk hareketlenebilen ve suta çabuk çıkabilen oyuncular diyebilirim.Birde benden fiziksel olarak üstun olan 3 numaralar zorluyor diyebilirim.


Fastbreak:Oyununuzda "Şunu geliştirmeliyim"dediğiniz şeyler nelerdir?

SG:Şutumun daha istikrarlı olması gerektiğini düşünüyorum en başta. İkinci olarak da savunmada topsuz oyuncuyu daha iyi savunmanın yollarını öğrenmem lazim. Fiziksel olarak bu konuda daha guclu ve cabuk olmalıyım.


Fastbreak:Bu röportajı duyurduğumda çoğu soru Beşiktaş'la ilgili oldu.Basketbolseverler sizi Beşiktaş'ta tanıdı.Beşiktaş yıllarınız nasıl,taraftarlarla bağınızdan söz eder misiniz?

SG:Besiktaş'ta Amerika'da oynadığım senelerden once Genc takımda ve A takımda oynama şansını elde etmistim.Daha sonrada Daçka'da geçirdiğim senenin sonrasinda Besiktaş'a geri dönmek benim için cok büyük bir sanşti.O sezonda taraftarın destegi ile hem ligi birinci bitirmiştik hem de Uleb kupasında ilk 8'e kaldik.O sene kurulmus olan takımın icerisindeki bağ,takimin taraftarla birlikte yarattığı enerji ve geçirdiğimiz sezona bütün olarak baktığımizda kariyerimde önemli bir yere sahip olduğunu dusünüyorum.Akatlar'da oynadığımız Kızılyıldız, Hemofarm ve Fenerbahçe Ülker maçlarında hissettiğim heyecani her hatirladığımda hala yaşıyorum.


Fastbreak: Gelelim Efes'e, öncelikle hepimizin istemediği olaydan başlayalım. Efes Pilsen'in kapatılmaya çalışılması hakkındanedüşünüyorsunuz ?

SG: Başlı başına yanlış bir karar olur diye düşünüyorum. Efes Pilsen'in Türk basketboluna kattıklarını tekrarlamama gerek yokdiye düşünüyorum fakat Avrupa'da ve Amerika'da bu tarz sponsorlukların yapıldığını görüyoruz. Dünyanın en çok izlenen spor olaylarından biri olan Super Bowl'a en çok reklam veren ürünlerden biri bira mesela. Ayrıca 35 senedir basketbol sahasında olan ve Türkiye'de Koraç kupasını kazanan tek takım olan Efes Pilsen hakkında bahsederken kimse ne ürünü olduğu hakkında çağrışımlarda bulunmuyor. Herkes Efes sayesinde basketbolu ne kadar sevdiklerini ve onları sahaya çeken şey Efes Pilsen forması giyen basketbolcuların yaptıkları olmuştur diye düşünüyorum.


Fastbreak: Röportajın zamanı gerçekten çok anlamlı oldu. Efes Pilsen'in final serisini kaybetmesindeki en büyük etken neydi sizce ?

SG: Bence bu serinin mücadele kısmında yeteri kadar etkili olamadık diye düşünüyorum.


Fastbreak: Efes Pilsen'in final serisinde 4.maçta 18 sayıdan maç vermesinde en büyük etken neydi sizce ?

SG: FenerbahÇe Ülker'in uyguladığı presle yaptığımız top kayıplarının geri dönüşünde yakaladıkları rüzgar çok etkili oldu.


Fastbreak:Ergin Ataman çok Fastbreak: Ergin Ataman çok eleştirildi, geçtiğimiz günlerde de görevden ayrıldı. Onun hakkındaki düşünceleriniz nelerdir ?

SG: Ergin abi beni Türk basketbolunda bulunduğum yere getirmiştir. Besiktaş'ta oynarken bana güvenmesi ve daha sonrasında bu güvenini tekrar gösteren bir şekilde beni yanında Efes Pilsene'e getirdi ve yeri geldiği zaman bana önemli şanslar verdi. Antrenör olarak Efes Pilsen'in ve Türkiye'nin yetiştirdiği önemli antrenörlerden biri olduğunu düşünüyorum.


Fastbreak: Biraz soğuk bir soru olacak ama sormak istiyorum yinede. Efes Pilsen'in Avrupa'daki tüm maçlarını izledim şahsen. Yabancı oyuncular istedikleri zaman oyunda olmayınca sorun çıkarıyorlar, siz ise süre almayı hak ettiğiniz(Benim fikrim gerçekten böyle) halde benchte oturuyorsunuz, burdan yola çıkarak Türk oyuncuların sesi daha mı az çıkıyor bu tip olaylarda ?

SG: Bence bu konuda böyle bir düşünce sahibi olmak yanlış. Kimin oynadiği tamamen antrenöre bağlı bir karar olduğundan bu konuda benim genel olarak bir yorum yapmam yanlış olabilir.


Fastbreak: Milli takıma gelirsek, önümüzde Dünya Şampiyonası var. Şampiyonaya gelemeyecek yıldız sayısı her geçen gün artıyor(Son olarak Kobe).Sizce bu organizasyonun kalitesini düşürür mü ?

SG: Her ne olursa olsun, Türkiye için büyük bir firsat olduğunu düşünüyorum. Tabii ki de bütün dünyanın izleyeceği bu organizasyonda yıldız isimlerin olmayacak olması hayal kırıklığı yaratıyor ama bence çok zevkli bir organizasyon olacak.


Fastbreak: Gasol, Kobe, Parker, Nowitzki, Lebron, Wade, Bogut, Ming.. Bu gibi isimler turnuvada olamayacak. Sizce biz turnuvayı nerede bitirirsek, başarılı olduk diyebiliriz ?

SG: Bence bu konuda sabırlı olmalıyız. Öncelikle iyi bir avantajla gruptan çıkıp daha sonrasında da ceyrek finali hedeflemeliyiz. Çeyrek finale kaldıktan sonra Türk halkının desteğini alarak devamını getirebiliriz diye düşünüyorum.


Fastbreak: NBA'i takip eder misiniz? Hangi takımı desteklersiniz ? Beğendiğiniz oyuncular kimlerdir ?

SG: Eskisi kadar takip etmiyorum açıkçası. NBA artık iyice takımlardan çok oyuncuların bireysel yeteneklerini gösterdiği bir yer oldu gibi geliyor. İstisnalar var tabii ki de Boston Celtics, San Antonio Spurs, Los Angeles Lakers tarzı takımlar. GinobiliNBA'de en beğendiğim oyunculardan biridir.


Fastbreak: Örnek aldığınız basketbolcular kimlerdir ?

SG: Piston Pete Maravich, Michael Jordan, Manu Ginobili ve abim Muratcan Güler.

Sinan Güler'e teşekkürler..

Röportaj:Mert Aydın

Lavrinovic Fenerde


Fenerbahçe Semih'i ve Ömer'i kaybettikten sonra bombayı patlattı.Ne zaman Litvanya'yla oynasak canımızı sıkan Lavrinovic kardeşlerden Real Madrid'De oynayanını yani Darius Lavrinovic'i kadrosuna kattı.Resmi açıklama ise şöyle:

Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, Real Madrid’in Litvanyalı pivotu Darius Lavrinovic’i renklerine kattı.

31 yaşında ve 2.12 metre boyundaki tecrübeli pivot, geçtiğimiz sezonu Real Madrid’de 11.1 sayı, 4.5 ribaund, 1.2 asist ve 1 top çalma ortalamalarıyla kapatmıştı.

Yıldız Basketbolcumuzun imza töreniyle ilgili bilgi, önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşılacaktır.

Jordan'ın Takımında Bir Türk


Semih'ten sonra 5.Türk NBA olmaya hazırlanıyor.Ömer Aşık Chicago Bulls'la anlaştı anlaşacak.

Ve Boston'a Türk İmzası !


Semih Erden Fenerbahçe'deki opsiyonunu kullanarak bonservisini aldı.Amerika'ya gelen Semih yeni sezonda Boston Celtics'de boy gösterecek ! Haberini çok öncelerden vermiştik. Buyrun buradaydı

Wade ve Lebron'un Aşkı


Wade bildiğiniz gibi Bulls'la görüştü geçen günlerde.Ancak Heat'e daha yakın gibi duruyor.Lebron ile Wade'in beraber oynamak istediği de biliniyor ancak Lebron, Heat'te forma giymek istemediği için olay yine Wade'e kalmış gibi gözüküyor.

2010 FA(Düşün,Düşün;Bo.tur İşin)


Taa 2007'de,2008'de düşünüldü bu yaz.Bu yaz serbest kalacak adamlara göre yapıldı draftlar,takaslar.Ve sonuç olarak geldi çattı.

2010 Free Agent dönemi değerlendirmesini önceden yapmak biraz suya yazı yazmak gibi gelmiyor değil.Ancak bu yazıyı okuyanların çoğunun bildiğini düşünsemde,şu top 25'lik lisete bilmeyenlerin ağzının suyunu akıtabilir.Eğer bunlardan sonra,hepsini göreyim ben diyorsanız,tam listeye buradan ulaşabilirsiniz.


NBA'in En Gözde 13 Free Agent'ı !

1. LeBron James : Oyuncu opsiyonlu sınırsız serbest
2. Dwyane Wade : Oyuncu opsiyonlu sınırsız serbest
3. Dirk Nowitzki : Oyuncu opsiyonlu sınırsız serbest
4. Chris Bosh : Oyuncu opsiyonlu sınırsız serbest
5. Joe Johnson : Sınırsız serbest
6. Amar'e Stoudemire : Oyuncu opsiyonlu sınırsız serbest
7. Carlos Boozer : Sınırsız serbest
8. Yao Ming : Oyuncu opsiyonlu sınırsız serbest
9. Rudy Gay : Sınırlı serbest
10. David Lee : Sınırsız serbest
11. Paul Pierce : Oyuncu opsiyonlu sınırsız serbest
12. Ray Allen : Sınırsız Serbest
13. Shaquille O'neal : Sınırsız serbest

Şimdi bu listeden yola çıkarak biraz varsayım,biraz yorum yapalım..

1-Lebron James

"Nereye Gidecek" diye 44 gün önceden ESPN tarafından kendisine site açılan insan.Kimine göre NBA'in bir numarası,kimine göre sezon mvp'si play-off loserı.Lebron James'e loser demek çok içime sinmiyor ancak Kral demekde bir o kadar atgözlüğüyle olaya bakmaktır.Hele ki Cleveland'daki 5.maç var ya,o maç Lebron James'in dibe vurduğu maçtır.Herkesin gözünde bir numara ufaldı Lebron.Kimilerine göre saklandı o maçta,kimilerine göre Mo Williams-Lebron'un annesi-Lebron üçgeninde kayboldu gitti.(Amerika'Da Lebron James'in annesiyle-Mo Williams arasında ilişki var,diye bir haber ortaya atılmıştı.Ki bana kalırsa bunu da Nike çıkartmış olabilir,geçen yaz yaptıklarından sonra her şey beklenir.Ayrıca kolpanın kolpası bir haberdirde %99 ihtimalle.)Knicks'in Lebron'a olan ilgisine bahsetmeye çok gerek var mı bilmiyorum.3 yıldır bu dönemi bekliyorlar.Ancak Lebron'u kadrolarına katmaları hiç mi hiç kolay değil.Cleveland Cavaliers Lebron'u tutmak için,New Jersey Nets,Chicago Bulls,Miami Heat'de kadrolarına katmak için büyük bir çaba sarfediyor.Lebron'ın bu sezonun başında "Seneye 23 numara giymeyeceğim" açıklaması,akıllara Chicago Bulls'u getiriyor.(Bildiğiniz üzere Chicago'Da 23 numaralı forma tavanlarındaki 4 formadan biri)Elbette nereye gideceğini bize zaman gösterecek.Kendisi için en hayırlısının New York olacağını düşünüyorum;başarı açısından olmasada,popüleritede tavan yapacağı kesin.

2-Dwyane Wade

Üst tarafta Lebron'un taliplerine Heat'i de yazdım.Ancak Wade'in Heat'te kalması olasılığı oldukça fazla gibi.Çünkü Wade'in,bazı oyuncuları Heat'le görüşmesi yönünde telefonla aradığı haberleri çıkmıştı.Açıkcası banada kalacak gibi geliyor.Wade o salona,o formaya yakışıyor.Şampiyonlukta yaşadı sonuçta.Lebron durumu yok.Yanına sağlam bi oyuncu gelirse,Shaq'la yaşadığı uyumu yakalayıp,yeni bir şampiyonluk uğraşı içinde kendisini bulabilir.

3-Dirk Nowitzki

Mark Cuban sayesinde bir türlü sempatimi kazanamayan takım,bu takım.Açıkcası basında Nowizki ile ilgili pek bir haber şahsen ben duymadım.Nowizki,Dallas'dan başka bir takımda forma giymedi.12 yıl geçirdi.Ayrıca 32 yaşında.Bu kadar seneden sonra başka takım forması giyeceğini düşünmüyorum açıkcası.Bir sezonluk kontratı daha bulunuyor.Opsiyonuyla takımda kalabilir.

4-Chris Bosh

Şahsen oyun stilinden hoşlanmadığım bir oyuncu.Mükemmel bir skorer olabilir.Ancak insanın aklına "Toronto Raptors,o kadar şut"etiketleri gelince yaptıklarının üstüne biraz gölge düşmüyor değil.Takımdan ayrılacağı garanti.Gitmesse biz onun yalancısı oluruz.Son yaptıklarından sonra biraz daha antipatik geldi bana.Twitter'da fanlarına "Seneye nerede oynayayım"gibisinden bir soru sordu,sırf popülariteden kaynaklı bu soruya gelen cevaplar Bosh'ı bir gram ilgilendirmesede bizim duymamızı sağladı.O da bunu istiyordu.Lakers,Miami isimleri geçiyor.Alternatifleride olacaktır.Lakers nasıl alacak,anlamış değilim.Lüx vergisi patlaması yaşayacaklar sanırım.

5-Joe Johnson

Açıkcası üzerine takım kurulacak bir oyuncu olarak görmüyorum.Ama günü olur takımı sırtlar götürür.Ancak bir süperstar seviyesinde değil bence.Şişkin bir kontrat alma ihtimali yüksek.Boston'Da Ray Allen tekrar anlaşmazsa,ufaktan bir fedakarlık yaparak imzalayabilir mi,ne dersiniz.Gittiği takımda uyum sağlarsa iş yapar.Bunu söylemek hiç zor değil.

6. Amare Stoudemire

-"Savunma yapsana be adam"- Bu kelimeleri bir arada çok kullandırabiliyor.Bazen inanılmaz bloklar vuruyor.Rakip potaaltı'nda skor üretmek diyince akla gelen ilk isimlerden,taktığı gözlüklerle yeri çok ayrı bir adam Amare.Ancak akıllara şöyle sorular gelmiyor değil,Nashsiz ne yapar?
Bu soruya cevap vermek çok kolay değil.Aslında kolay olabilir.Evet evet kolay.Şu ana kadar Nash'in yanından ayrılmış oyuncuların çoğunun istatistiklerinde bir takım düşüşler oldu.Shawn Marion'ı baz alırsak;Marion,Nash'le geçirdiği 3 sezonda 19 sayı ortalaması tuttururken,sonraki 3 sezonda 13 sayı ortalama tutturdu.Amare'de bu düşüş olur mu bilinmez,ancak 2010 Free Agent döneminin önemli oyuncularından hiç kuşkusuz.Kontratının opsiyonu kendisinde.

7-Carlos Boozer

Boyalı alan hücumunun son dönemdeki en etkili oyuncularından.Ne yazık ki savunmada aynı gayreti göstermemesi onun eksilerinden.Ancak gittiği takımın görüntüsünü bir anda değiştirebilecek bir oyuncu.İyi bir dış oyuncuyla,iç-dış kombinasyonunu kurarak sağlam işler çıkarabilir.Wade mesela.1 numaralı skor opsiyonu olacağını pek düşünmüyorum.Dediğim gibi iddaalı bir takımda çok sugar duracaktır kendisi.Ayrıca sınırsız serbest.GM'lere "Ohh miss"dedirten serbest oyunculardan.

8-Yao Ming

Sakatlıklardan çok çekti Ming.Bu sezon hiç forma giyemedi.Kimileri çok eleştirsede,bu ligin sayılı uzunlarından kanaatimce.Houston'da kendisini öz evladı olarak görüp bağrını açıp almış kucağına.Çıkan haberlere göre sağlam bir şekilde dönmesi için her şey yapılıyormuş.Opsiyonu kendisinde,ancak ayrılma ihtimali üstte de dediğim gibi oldukça zayıf görünüyor.

9-Rudy Gay

Kendisiyle Timberwolves'ın yakından ilgilendiği haberleri çıkmıştı.Ancak Memphis çok istiyormuş kalmasını.Muhtemelen de kalacakmış.Gay iyi oyuncudur,ancak öyle üzerine takım kurulcak bir adam değil.Ve sanırım Memphis organizasyonu bunu düşünüyor.Öyle olursa bir 5-10 sene daha gidebilir.Bu kadar kesin konuşmakta yanlış elbet.Ancak Gay'e verilcek 12-13 lük kontratlara yazık olur gibime geliyor.(Gerçi Jason Kapano'nun 6 md aldığı bi yerde..)

10-David Lee

Geçen yazda oldukça konuşulmuştu nereye gideceği.1 yıllık New York'la imzalamıştı.Gün geldi,gene serbest kaldı.Müthiş ribaundcu,ortalamanın üstünde bir hücumcu.İyi bir oyuncu.Potaaltında ribaund için girdiği uğraşlar görülmeye değer.Nereye gideceği diğer oyuncular gibi büyük bir soru işareti.

11-Paul Pierce

Aslında Nowiztki'ye yazdıklarım onun içinde geçerli.13 yıldır bu takımın formasını giyiyor,33 yaşında.Emekli olduğunda Garden'da forması tavana çekilecek kuşkusuz.Bana göre başka bir takıma gitsede yakışmaz.Çok yobaz bir yorum gibi gözükebilir.Ama öyle.Yeşille özleşmiştir Pierce.Kötü gününde iyi gününde hep ordaydı çünkü.Aynı şeyler Garnett ve Allen için geçerli değildir mesela.Umarım kalır-ki kalacağını da düşünüyorum-.

12-Ray Allen

Final serisi başlamadan önce "Rivers Allen'ı İstiyor"diye haberler çıkmıştı.Garnett'in kontratı devam ediyor,Pierce'da kalacak gibi.Aynı düzenle devam edilecekse eğer,Ray Allen bencede takımda tutulmalı,biraz daha makul kontratlara tabii ki.Takım yaşlanıyor,hatta oldukça yaşlandı.Bu oyunculara alternatif olabilecek bir takım oyuncularla yeni şampiyonluk yarışlarına sürüklenebilirler.

13-Shaquille O'neal

Gerçek bir yıldız(Gerek Film Gerek Müzik işlerinden Ötürü) olmasından ötürü son sıraya Shaq'ı oturtturdum.Shaq'ın tüm basketbolseverlerde yeri ayrıdır.Özellikle onun Lakers dönemini veyahut Orlando günlerini izleme şansı bulanlar için.Şuanda o oyunun üçte birini verebilir mi,Hayır.O oyunu gösterebilecek bir oyuncu gelir mi,çok iddaalı olacak ama ona da hayır.98-04 arası "dominant" kelimesini bir kaç kademe atlatmış insandır.Burada onu övmek çok da dorğu değil,bu yaz yapabileceklerine gelelim.Açıkcası ben bırakmasından yanayım.Ancak Oynama ihtimali çok daha yüksek.Bu sezon aldığı 20 md seviyesinde teklif gelmesi imkansız.Ancak gideceği takımda kullanıldığı takdir iş yapacaktır.İş yapmak derken eski performanslarından bahsetmiyorum,38 yaşındaki bir pivotun vereceklerinin çok daha fazlasından söz ediyorum.

Yıllardır beklenen bu yaz döneminin tüm basketbolseverler için zevkli geçmesi dileğiyle..

Bu dönem niye zevkli olsun ki diyorsanız,bir gece yarısı "Lebron James New york'da"başlığı hbeni heyecanlandırır,ya sizi?

EDİT:Yazı FA BAŞLADIĞINDAN Bİ KAÇ GÜN ÖNCE OLDUGUNDAN JOE JOHNSON FALANDA VAR,BOZMIYIM DEDİM.

Steve Is A Laker


Evet başlıktanda anlaşılacağı üzere,Steve Blake artık Lakers'da.Steve Black'in eşi transferi twitter'ında doğruladı.Ahanda bu.Kontratın ayrıntıları şöyle:4 yıllık 16 md'a anlaşılmış.Gayet makul fiyata.Lakers zayıf olan tarafınıda güçlendirdi,önemli olan tarafta bu açıkcası.Three Peat manyağı Phil Jackson'da kaldı,"Beat LA"ünvanı gittikçe "Fear LA" oluyor açıkcası.Blake geçtiğimiz sezon 7.3 sayı 5 asist ortalamaları tutturmuştu.

Amare Phoenix'den Ayrılıyor


Lebron James'in Nyk'dan hafiften uzaklaştığını geçtiğimiz günlerde duymuştuk.New York Knicks'de takıma ilk önemli parçayı katmak üzereymiş.Yahoo kaynaklı habere göre 5 yıllık 100 md'a yani maximum kontratla Amare New York'a katılmak üzere.Amare iyi oyuncudur hoş oyuncudur da,onu oynatan adamlar gerek.Bakınız:Steve Nash.Şimdi diyeceksiniz ki "Kaç tane Nash Var?"

Elbette onun gibisi az.Ama en azından takımı oynatabilen point guard veya şutör guard şart takıma.Wade büyük bir ihtimalle Heat'te kalacak,Lebron hafifden Knicks'Den uzaklaşmış gibi,Gay,Johnson tekrar anlaştı.FA listesini aklıma getirince valla direk gelmedi aklıma birisi.Allen'mı yok canım daha neler.Allen'ın günü gününü tutmuyor.Düşükde olsa belli standartı olan bi adam gerek..Amare'nin yanına..

Cuma, Temmuz 02, 2010

Bucks Anlaşmaya Devam Ediyor


John Salmons ile 5 yıl için 39 md'ye anlaşmışlar.Bucks bomba gibi girdi transfere.Gooden'dan sonra eski Bulls'lu ile de uzattılar.

Nowitzki'nin Son Durumu


Mavericks'in başkanı Don Nelson son yaptığı açıklamada Nowitzki ile anlaşmanın pozitif yönde olduğunu söyledi.Nowitzki için 4 yıllığına 96 md konuşuluyor.Nowitzki kararını pazar gününe kadar açıklayacak gibi.

Not : Nowitzki'nin son durumu yukarıdaki gibiymişmiş :)

Wimbledon 2010'da Finaller


Erkekler : Rafael Nadal vs. Tomas Berdych

Kadınlar : Serena Williams vs. Vera Zvonereva

Lebron : Paranın Gözünü Sevmek


Lebron James, New Jersey Nets'e yakın.Takımın multi milyarderi ,Mikhail Prokhorov ve James'in yakın arkadaşı hip-hop yıldızı Jay-Z, Lebron görüştüler.Prokhorov'un verebileceği en büyük miktarı verebileceği konuşuluyor.

Foto : Mikhail Prokhorov

Bosh'tan Çirkin Oyunlar


Lebron nereye ben oraya diyen Bosh şimdi de Wade'in yakasına düştü.Dün Yao'nun Bosh'a yaptığı jest,Bosh'un Wade'e akşam yemeği hediyesi falan...Garip işler dönüyor.Yakında bu işe NBA yönetimi el atacaktır.

O Artık Bizden !


Emir Preldzic 3 yıl Türkiye'de oynadıktan sonra Türk vatandaşı oldu.

Not: Fotoğraf manidar oldu

Wade'in Planına Lebron'dan Son Nokta


Lebron James : "Eğer Wade Miami için büyük planlar düşünüyorsa öncelikle spekülasyonlara,söylentilere ve yorumlara son vermeli."

Ve Suns'tan Büyük Hamle


Phoenix Suns 4 sene için 18 m dolara Hakim Warrick ile anlaştı.

Pierce ve Rivers'a İthafen


Boston Celtics gelecek sezonda Paul Pierce ve Doc Rivers'la ile devam edecek.Buna yönelik bir şeyler karalamazsak olmaz.Öncelikle Doc Rivers'ın başka bir takımla anlaşmayacağını ama koçluk kariyerini bitireceğini düşünüyordum.Öyle olmadı bir sene daha devam edecek.Boston'ı uzun yıllar boyu süren çile yıllarından çıkaran en önemli parçalardan biri olarak devam kararı çok yerinde oldu.Pierce ise opsiyonunu kullanmayarak 12 yıllık Boston kariyerini bitirme noktasına gelmişti ki Mert ve benim de düşündüğüm gibi tekrar anlaştı.Üstelik fazla bir fiyat artırımı da olmadan.Pierce'ın rest çekmesi gibi bir durum da olmadı aslında.Sadece biraz kurnazlık yapmak istedi ama yine Mert'in burada yerinde bir tespiti var.Ona yeşilden başka bir forma yakışmazdı.

Pierce Boston'da Kaldı


Paul Pierce'ın takımdan ayrılacağı konusu her yerde yazılmış çizilmişti.Düşündüğüm şey olmuş ve Pierce yuvasında kalmaya karar vermiş.3+1 yıllık sözleşme imzalanmış.Pierce'ın yıllık 21 md civarı bir para alması bekleniyor.Pierce'A yeşilden başka bir renk yakışmayacağını söylesem çok düz bir yaklaşımda mı bulunmuş olurum acaba...

Joe Johnson 118,Gay 82 Eder Mi?


Öncelikle bir açıklama yapmak gerek.6-7 gündür tam anlamıyla bloga konsantre olamıyoruz.Ancak FA dönemiyle yeniden tam anlamıyla başlıyoruz.

Başlıktan anlaşıldığı gibi Joe Johnson 6 yıllık 118 md'a Hawks'la anlaştı.Gay ise 5 yıllık 82 md'a Grizzlies'la anlaştı.Gay'le ilgili düşüncelerimi azıcık da olsa burada belirtmişim.Korktuğum başıma geldi.Memphisli değilim ama hep başarısız olarak anılan bu takım,bu ünvandan kurtulacak gibi değil.Gay bence o kontratı hakeden bir oyuncu değil.Üzerine takım kurulacak bi adam değil.Joe Johnsonda aynen öyle.Joe Johnson'ın yerine Gay'Den birazcık ayrıdır yani.Hawks ve Grizzlies geleceğini hafiften çöpe attı diyebiliriz.

Lakers'dan Miller'a 30 MD


Lakers Mike Miller'a 5 yıllık 30md'lık bir teklif yapmış.Daha kesin değil bu haber,iyi olur olmasına.Guard alsalar çok daha iyi olur esasında.Tam anlamıyla bitmediği için tam olarak değerlendirmeyelim.

Çarşamba, Haziran 30, 2010

Fastbreak Yayında !


Fastbreak E-Basketbol Dergimiz 10.sayısıyla sizlerle.

Dergiyi indirmek için:




İletişim için:

Email:fastbreakdergisi@gmail.com


Küçük Süperman


Orlando Magic'in yıldız pivotu Dwight Howard'ın küçüklüğü.

Bilgilendirme

Yaz geldi,biz de birkaç gün için tatillerimizi yaptık.Bu süre içerisinde blogumuz güncel kalamadı.Tüm hızımızla devam ediyoruz bilgilerinize :)

Pazartesi, Haziran 28, 2010

Bilinmeyen Futbol Ülkeleri # Trinidad and Tobago

Trinidad and Tobago, Karayipler'de yer alan ve iki adadan oluşan bir ülkedir. Ülkede ağırlıklı olarak Hint aksanlı İngilizce konuşulmaktadır. Ülkenin en büyük ekonomik kaynağı turizm olarak gösterilebilir.



Trinidad and Tobago, Karayipler'in en başarılı futbol temsilcilerinden biridir. Ülkenin çoğunluğu futbolla ilgilidir. Trinidad and Tobago futbol ligi 10 takımdan oluşan küçük bir ligdir. Ülkenin en ünlü oyuncusu bir zamanlar Man.United oynayan Dwight Yorke'dur.



Trinidad Tobago, futbol tarihinde sadece 2006 yılında olmak üzere bir kez Dünya Kupası'na katılmıştır. Bu başarı ülkede büyük yankı uyandırmıştır.'Karayip Aslanları', Dünya Kupası elemelerinde CONCACAF grubunda üçüncü olarak play-off oynama hakkı kazanmıştır. Trinidad and Tobago, play-off maçlarında Bahreyn'i saf dışı bırakarak Dünya Kupası'na katılmaya hak kazanmıştır.



2006 Dünya Kupası'nda Trinidad and Tobago B grubunda İngiltere, İsveç ve Paraguay ile eşleşti. Grubun ilk maçında Trinidadlı futbolcular, hayranı oldukları İngiliz futbolcular ile karşılıklı oynayacaktı. İyi bir savunma örneği gösteren ve son dakikalara kadar gol yemeden dayanan Trinidad and Tobago, son 15 dakikada Joe Cole ve Peter Crouch'ın golleriyle yıkıldı.



İkinci maçta ise Trinidad and Tobago tarihi baştan yazıldı. İsveç karşısında büyük bir direniş gösteren 'Karayip Aslanları', maçtan 0-0 beraberlik ile ayrıldı. Bu puan Trinidad and Tobago'nun Dünya Kupası'nda aldığı ilk ve tek puan olmuştu. Son maçında Paraguay'a 1-0 yenilerek kupadan elenen Trinidad and Tobago, evine mutlu bir şekilde dönmüştü. Onlar için tek olumsuz durum ise kupada gol atamamaları olmuştu.



Fakat 2006 yılından sonra Trinidad and Tobago'da futbolun, ülke turizm kadar geliştiği söylemek pek mümkün değil. Hala 2006 yılında yaşanılan hatıralar akıllarda...


Bilinmeyen Futbol Ülkeleri # Kuveyt

Kuveyt, Arap Yarımadasında bulunan küçük bir ülkedir. Petrol bakımından zengin olan ülkede Şeyh yönetimi hakimdir. Sabah ailesi uzun zamandır ülkede büyük güç konumundadır. Ancak 1961 yılında Birleşik Krallıktan bağımsızlığını kazanabilmiş olan Kuveyt, futbola önem vermeye geç başlamış ülkelerdendir.



Kuveyt, futbolda 1970 yılına kadar varlık gösterememiş bir ülke konumundaydı. İlk hareketlenmeler 1974 yılında Dünya Kupası elemelerinde yaşandı. 1 puan fark ile kaçırılan Dünya Kupası bileti, Kuveytliler için bir umut ışığı olmuştu. Daha sonra 1976 yılında gelen Asya Şampiyonası ikinciliği ülkede futbol sevgisinin başlamasına neden oldu. 1980 yılında gelen Asya Şampiyonası şampiyonluğu ise Kuveyt futbolunun tavan yaptığı yer oldu. Bu şampiyonluk ile beraber 1982 Dünya Kupası'na katılan Kuveyt'te büyük bir mutluluk yaşanıyordu. Dünya Kupası'nda 4.grupta Fransa, İngiltere ve Çekoslovakya ile eşleşen Kuveyt'ten kimse bir başarı beklemiyordu.



İlk maçında İngiltere'ye 3-1 yenilen Kuveyt, açık ve cesur futboluyla herkesi şaşırtıyordu. Grubun ikinci maçında oynadıkları Fransa maçı unutulmazlar arasına girmeyi başarmıştır. Yine açık bir futbol sergileyen Kuveyt, Genghini, Platini ve Six'in gollerine Al Boulushi'nin golüyle cevap verebilmiştir. Artık son dakikalara girildiğinde, bir Fransa atağı sırasında Kuveytli futbolcuların hepsi bir anda durmuştur. Bunun sebebi ise bir yerden düdük sesi duymaları olmuştu. Fakat Fransız futbolcu Giresse o sırada takımının dördüncü golünü atmıştır. Hakem Miroslav Strupar'a itiraz eden Kuveytli futbolcular, sahayı terk etmeye kalkmışlardır. Bir yandan gözleri ise Kuveyt Futbol Federasyonu Başkanı Şeyh Fahid El Ahmed El Sabah'tadır. Sabah futbolculara sahada kalmalarını söyleyip, kendisi sahaya inmiştir. Hakem ile birkaç dakika konuştuktan sonra "ikna etmeyi" başaran Sabah, golün iptal olmasını sağlamıştır. Fakat sonuç maç sonunda yine değişmemiştir. Bu sefer Bossis golüyle Fransa sahadan 4-1 galip ayrılmıştır.



Maç sonunda Şeyh Sabah, "Mafya, FIFA'nın yanında hiç kalır." diyerek tepkisini açıkça ortaya koymuştur. Daha sonra FIFA, Sabah'a 25.000 İsviçre Frangı ceza verdi ve bir daha FIFA düzeyindeki bir maça girmesi yasaklandı.

Fransa'dan sonra oynadıkları Çekoslovakya maçında bir puan almaları akıllarda kalan diğer bir nokta olmuştu.



1982 Dünya Kupası'ndan sonra toparlanamayan Kuveyt, bir daha Dünya Kupası yüzü göremedi. O günden sonra Asya Şampiyonasındaki tek başarılarını 1996 yılında dördüncülük elde ederek kazandılar. Bugün ise eski başarılarını mumla arıyorlar...

Michael Jordan & Dennis Rodman


Üst üste kazanılan 3.şampiyonluktan sonra...

Pazar, Haziran 27, 2010

Bogdan Tanjevic - Prestij Bölümü


Bogdan Tanjevic, 2004 yılından beri Türk basketbolunun başında bulunuyor. Gerek milli takım gerek Fenerbahçe Ülker' de yaptıklarını, 6 yılda ülke basketboluna kazandırdıklarını ve sergileyeceği oyunun son bölümünü yani "Prestij" bölümünü mercek altına almak istedim.

Sizinde yakından takip ettiğiniz gibi, Tanjevic son aylarda, ağır bir bağırsak hastalığı geçiriyor. O yüzden bir süredir basketboldan uzak durumda. Kendisi bu aralar pek gündeme gelmese de, son gösterisi için hazırlık yapıyor. Medyada çıkan Tanjevic milli takımı bırakıyor mu ? haberlerine inat görevinin başında olduğunu bize büyük bir istekle gösteriyor.

Peki Tanjevic kimdir, ne yapmıştır daha önce ? Sırp Asıllı Karadağlı Koç, Yugoslavya Basketbol Milli Takımı (1971-80), Juve Caserta (1982-86), Pallacanestro Trieste (1986-09), Olimpia Milano (1994-96), CSP Limoges (1996-97), İtalya Milli Basketbol Takımı (1997-2000), KK Buducnost (2000-01), Asvel Villeurbanne (2001-02) ve Virtus Pallacanestro Bologna (2002-04) takımlarını çalıştırdı. 1996 yılında, Stefanel Milano takımını çalıştırırken, Efes Pilsen'e Koraç kupası finalinde kaybetti. Yugoslavya, İtalya ve Fransa liglerinde şampiyonluk yaşayan hoca 1999 yılında da İtalya Milli Basketbol Takımı ile Avrupa Şampiyonluğu' nu kazandı.

2004 yılında Tanjevic Milli Takımın başına geldiğinde çok ümitliydik. Çünkü başarılı bir jenerasyon yakalanmıştı. Bu oyuncular, 2001 yılında Avrupa ikinciliği kazanmış, 2002' de Dünya dokuzuncusu olmuştu. Peki Tanjevic' ten beklenen neydi ? Ondan istenen bu başarılı oyuncuları bir takım haline getirip, milli takımın önümüzdeki şampiyonlarda madalya almasıydı. Peki Türk Milli Takımı 2001' den sonra hiç madalya aldı mı ? Hayır. Federasyon, Tanjevic ile vadeli bir planlama içine girmişti. Öyle ki 2005' te Fransa' dan 1 oy farkla alınan Dünya Şampiyonası ev sahipliğinden sonra bu planlar uzun bir döneme yayılmıştı.

Tanjevic döneminde, 2005 ve 2007 yılında yaşanan başarısızlıklar bir revizyona gidilmesi gerektiğini göstermiştir. Tanjevic, altyapı ve gençlere önem veren Avrupa koçları arasında başta gelir. Tanjevic' te en iyi bildiği işi yapmaya karar verdi. Gençlere yöneldi. Aslında bilerek mi yoksa bilmeyerek mi yaptı bilmiyorum ama 2006 Dünya Şampiyonası' na istediği ve kafasında planladığı 12 kişi ile gitti. Savaşçı ve mücadeleci bir milli takım ortaya çıkardı. Başarılı da oldu. Dünya altıncısı olmuştuk.

Tanjevic, 2006 - 2007 sezonu bitiminde Fenerbahçe Ülker ile anlaştı. İki işi birden yürütecekti artık. Bir kez daha Aydın Örs' ten boşalan koltuğa oturmuştu Bay Bogdan. Fenerbahçe ile başarılı bir birliktelik geçiren Tanjevic, 2 sezon üst üste şampiyon olarak, Fenerbahçe tarihine geçti. Eurobasket07' de hüsran yaşadığımız için 2008 Olimpiyatlarında yoktuk. Tanjevic için milli takım açısından boş bir yıl daha geçti, gitti.

2009 yılına gelindiğinde, Beko Basketbol Ligi' nde Fenerbahçe Ülker - Efes Pilsen çekişmesi ortalığı kasıp kavuruyordu. Heyecanlı ve tartışmalı geçen seriyi, 4-2 kaybeden Fenerbahçe' de sorumlu kişi aranmadı ve aynen yola devam edildi. Milli takım da, Eurobasket09' da vardı. Tanjevic, kafasında yıllardır planladığı takımla Polonya' ya gitti. Milli takım, çok iyi başladığı turnuvayı kötü bitirerek çeyrek final görmek ile yetindi. En azından hep hedeflenen turnuva olan 2010 için bazı umut ışıkları alınmış oldu.

Evet, geliyoruz. Tam beş yıldır bahsedilen, tartışılan, konuşulan o efsane turnuvaya. Yaklaşıyoruz, yaklaşık 2 ay kaldı. Biletlerin tamamı 100 gün kala satıldı. Bakalım Tanjevic bir efsane olarak tüm dünya' ya prestij oyununu mu sergileyecek ? Yoksa...


Unutulmaz Gol Sevinçleri

Bir golün hafızalara kazınmasını sağlayan en önemli neden, gol sonrası sevinçtir. Hatta bazı sevinçler, atılan golün önüne geçer. Bu unutulmaz anlar, başka futbolcular tarafında da taklit edilir ve yıllar boyu yaşatılır. Ben de bazı unutulmaz gol sevinçlerini mercek altına aldım, gelin bir göz atalım.

Bebeto / 1994 :

1994 Dünya Kupası'nda Brezilya çeyrek finale çıkar. Çeyrek finalde rakip Hollanda'dır. Brezilya'nın en önemli oyuncularından biri olan Bebeto'nun da maçtan 2 gün önce bir oğlu olmuştur. Bebeto, oğlunu ve sağlık durumunu çok merak ediyordur. Maçta Brezilya, Romario'nun golü ile 1-0 öne geçer. İkinci gol ise Bebeto'dan gelir. Fakat daha çok hafızalara bu gol değil, gol sonrası sevinç kazınacaktır. Bebeto attığı golden sonra yanına Romario ve Mazinho’yu da alıp kollarını beşik gibi sallayarak gerçekleştirdiği o gol sevinci unutulmazlar arasında yer almıştır. Bebeto'dan sonra birçok kişi aynı gol sevincini yaptı ama ilkler unutulmaz diye boşuna dememişler, akıllarda hep Bebeto'nun o görüntüsü kaldı.



Roger Milla / 1990 :

1982 Dünya Kupası'nda Kamerun iyi bir performans göstererek akıllarda yer etmişti. O kupada 3 beraberlik alarak yenilmeyen Kamerun, 'Yenilmez Aslanlar' lakabını almıştır. 1990 Dünya Kupası'nda yine dikkatler Kamerun'un üzerinde değildi. Açılış maçında son şampiyon Arjantin'i yenen Kamerun büyük bir sürpriz yaptı. Daha sonra Romanya'yı 2-0 yenen 'Yenilmez Aslanlar' 2.tura adlarını yazdırmayı başardılar. 2.turda rakip Kolombiya'ydı. 0-0 berabere giden maça sonradan giren 38 yaşındaki tectübeli golcü Roger Milla, oyunun kaderini değiştirdi. Attığı iki gol ile Kamerun'u çeyrek finale taşıyan Milla, gol sevinçleriyle de hafızalara kazındı. Milla attığı gollerden sonra korner bayrağına gidip dans ederek, dünyaya futboldan zevk almayı öğretiyordu.



Brian Laudrup / 1994 :

1994 Dünya Kupası'nda Danimarka, Brezilya ile karşılaşıyordu. Kupanın favorisi olan Brezilya karşısında kimse Danimarka'dan bir sürpriz beklemiyordu. Fakat maç heyecanlı ve bol gollü geçiyordu. Brezilya 2-1 öndeyken Brian Laudrup'un golü geldi ve tabii ki o unutulmaz gol sevinci. Laudrup, maça denge getiren golü yere yatarak kutlamıştı.



Otilino Tenorio / 2006 :

Otilino Tenorio, 1980 doğumlu genç ve gelecek vaat eden bir golcüydü. Ekvator futbolunun en çok gol atan futbolcularından biriydi. Attığı golleri Spider-Man maskesi takarak kutluyordu. Aklımıza bu unutulmaz gol sevinci ile kazınmıştı. Fakat golcü oyuncu 2005 yılında bir trafik kazası sonucunda hayatını kaybetti. Tenorio'nun anısını yaşatmak isteyen Ekvadorlu futbolcular, 2006 Dünya Kupası sırasında Ivan Kavides'in attığı golden sonra maskelerini takarak unutulmaz gol sevincini tüm dünyaya tanıttılar.





Hugo Sanchez / 1986 :

Hugo Sanchez, Meksika ve Real Madrid tarihinin en golcü futbolcudur. Fakat Hugo Sanchez'i unutulmaz kılan başka bir durum ise gol sevinci olmuştur. 1986 Dünya Kupası'nda ev sahibi Meksika ile Belçika karşılaşıyordu. Azteca stadyumunu doldurmuş 100.000 kişi Hugo Sanchez'den gol bekliyordu. Hugo Sanchez'de bu beklentiye karşılık vererek Meksika'yı iki farklı öne geçiren golü atıyordu. Unutulmaz olan ise tabii ki gol sevinciydi. Futbol tarihinde ilk kez bir futbolcu bir golü parende atarak kutluyordu. Daha sonra bu gol sevincini Julius Aghahowa, Miroslav Klose, Obefemi Martins gibi futbolcular da kullansa da akıllarda hep Hugo Sanchez kaldı.



Pelé / 1970 :

Brezilya 1970 Dünya Kupası'nda, üçüncü şampiyonluğunun peşinde koşuyordu. Yarı finalde rakip İtalya'ydı. Bu dünya kupası, Pelé için son dünya kupası olacaktı. Yarı final maçına kadar birçok asist yapan 'Siyah İnci', hiç gol atamamıştı. İtalya karşısında Brezilya'nın ikinci golünü atan Pelé, turnuvanın en golcü futbolcusu Jarzinho tarafından havaya kaldırılmıştı. Bu tüm dünyaya verilen bir mesajdı. Bu gol lakabı kral olan bir oyuncunun taç giyme töreniydi. Havada asılı olan yumruk unutulmaz gol sevinçleri arasına girmeyi başardı.




MJ & MJ

Michael Jordan, Michael Jackson'a basketbol oynamayı öğretirken :



Michael Jackson, Michael Jordan'a dans etmeyi öğretirken :