Perşembe, Aralık 29, 2011

Jordan'dan Bir Yüzük Daha

2006 yılında 168 milyon dolar nafaka ödeyerek Juanita Vanoy'la yollarını ayıran Jordan, bir süredir beraber olduğu Yvette Prieto'yla yüzük takmış.

Michael Jordan'ın basından çok uzakta bir hayat yaşamaya çalıştığı açık ve net. Nişanlandığı haberi bile 3 gün sonra çıkıyor. Yani öyle reklam olayı -tövbe bismillah- yok.  Burada uzun uzun yazmış elemanlar. Buyrun okuyun.

Çarşamba, Aralık 28, 2011

Euroleague Top 16 Grupları

                                                  Top 16 Draw Seeds




Euroleague'de Top 16 grupları belli oldu. 3 İspanyol takımının aynı gruba düşmesi şahsen benim beklemediğim bir olaydı. Keza Efes'le Galatasaray'ın aynı gruba düşmesi de ayrı enteresan oldu. Gerçi bekleniyordu.

Neyse efendim gruplara geçelim:


Back For The Future


3 ay önce yayınlanmış bir kısa film. Kısa film derken, imdb öyle diyor. Bildiğimiz reklam çekimi. Eminim çoğunuz Doktor Emmett Brown'u ve Marty Mcfly'ı tanıyordur. Evet reklamda Michael J Fox yok belki ama onun Parkinson hastalarıyla ilgili olan derneğine yardım etmek için yapılmış bir olay. Reklamda da Kevin Durant oynuyor.

Salı, Aralık 27, 2011

Celtics 2011-2012 ve Gelecek Üzerine

 
Boston Celtics için her sezon öncesi bir yazı yazma geleneğini sürdürüyoruz. Bu sefer sadece 2011-2012 sezonu için değil, Celtics'in bugünü ve yarını adına da bir şeyler yazmayı düşündüm. Umarım okumaktan keyif alırsınız.

Sürprizlerle Dolu Gece


Sanırım Lakers ve Bulls'un aynı gecede kağıt üstünde kazanmaları gereken maçları kaybetmeleri bu başlığı atmam için yeterli sebepler.

Kareem-Wilt-Russell-Walton-Shaq

Başlığa yazdığım 5 isimden 4'ünün NBA tarihinin en iyi 4 pivotu olduğunu söyleyebiliriz heralde. 1977'deki Portland Trail Blazers şampiyonluğunda 2-0'dan 4-2 getirilen serinin başrolünde oynayıp, ondan sonraki sezon sezon mvpsi olan bir adamı listeden çıkardığımızı hatırlatalım.(Sonrasında başına gelen talihsizliklerden sonra kariyeri çok farklı bir yere giden Bill Walton'dan söz ediyorum.)

 5.isim muhtemelen George Mikan olurdu. Hakeem'i de boş geçmek istemezdim aslında. Her neyse, videoyu yeni görmüş olmaktan utansam bile sizlerle paylaşmak istiyorum. Yıl 1993, bir Reebok reklamı:

Pazartesi, Aralık 26, 2011

I WANT U TO LIVE 4EVER



Tnt'nin bu sezon için hazırladığı intro. Muazzam olmuş.

İlk Günden Sonra Akılda Kalanlar


Öncelikle mükemmel bir basketbol şöleni yaşadık dün gece. Art arda tam 4 maç izledim, Clippers maçını bünyem kaldıramadı. League Pass'in başlarda çuvallaması can sıksa bile sonradan kendine gelmesi büyük keyif oldu.

Pazar, Aralık 25, 2011

Çalsın Davullar Oynasın Kızlar

Sezon başlangıcı için böyle bir başlık girmek istemezdim, ancak yaşadığımız onca karın ağrısından sonra bu günleri beklediğimizden daha önce görmek yurtta bir bayram havası yaşatmadı değil.

Cuma, Aralık 23, 2011

Kalanlar-Yer Değiştirenler

Pazar günü rötarlı bir şekilde başlayacak 2011-12 sezonu öncesi, kısa dönemde gerçekleştirilen transferlerin listesini sizlere sunalım.

3 Takımla TOP 16

Galatasaray'ın elemelerden gelerek Euroleague'e katılmasıyla takım sayımızın 3'e çıktığı bu senede, herhangi bir kayıp vermeden Top 16'ya 3 takımla devam ediyoruz. Özellikle F-4'un İstanbul'da oynanılacağını öğrendiğimiz günde yüzümüzde oluşan hal ve şekil, bugün tamamıyla farklı bir noktada. Bunun sebebi bildiğiniz üzere takımlarımızın o noktalara birazcık uzak gözükmeleri.

Çarşamba, Aralık 21, 2011

United Center Ahalisi Memnun

NBA'de sezon öncesi maçlar tüm hızıyla devam ediyor. Dün akşam oynanan Pacers-Bulls maçı da en çok ilgi çeken maçlardan biriydi. Şöyle bir göz atalım.

Salı, Aralık 20, 2011

Kameralarımız Staples Center'da


Maç yazısı yazmaktan nefret ettiğim için o tarz bir işe kalkışmayacağım. Maç yazısı yazmaktan nefret etmemin sebebi ise her maçı izlememin mümkün olmaması, yani izlemediğim bir maç hakkında bol keseden atma yeteneğine sahip değilim.

Peja Bıraktı


Peja'nın dün bıraktığını öğrenmiştim fakat buraya yazma fırsatım olmadı. İki kelam etmek isterim. 2001'deki Avrupa Şampiyonası'nı çok çok iyi hatırlıyorum. Zaten ordaki performansı Kings'deki performansıyla parelel bir şekildeydi, yani muazzamdı. Hani kendi takımında döktürüp, milli takımda yatma şeklinde değildi.

NBA'in Yeni Adresi Belli Oldu

Öncelikle herkes gibi benimde çok çok merakla beklediğim bir durumdu bu. Açıkçası üzüldüm. Doğuş grubunun hiçbir ilgisi olmadığını duyduktan sonra elimizde kalan tek kanal Trt'ydi. Ancak Trt'yi de biliyoruz yani. Ne kadar olabilirdi. Her neyse, lafı uzatmadan yeni yayıncının D-Smart olduğunu belirteyim. Resmi değilmiş henüz, ancak Sports Tv'nin internet sitesine koyulduysa olay bitmiştir. Hepimize geçmiş olsun. Haftada 1 veya 2 maç herhangi bir D-Smart kanalında yayınlanacakmış. Bu kanalın Tnt olması gündemde. Benim gibi internet hızı çok da fazla olmayanların işi çok daha kötü. Diğerleri içinse League Pass gibi bir olasılık var.

Bahsettiğim haber için buradan alalım.

Edit: Bakın, içimdeki acıdan dolayı imla hataları ardı ardına gelmiş.

Shaq'ın Tnt'deki Park Problemi

Emekliliğiyle birlikte Tnt'de yorumculuğa başlayacak olan Shaquille O'neal'ı allayıp ballayıp seyircinin önüne atmaya hazırlanan kanal, her türlü reklamı yapıp bunu değerlendirme peşinde.

İşte Video:

Pazartesi, Aralık 19, 2011

Freeman-Eastwood-Bryant


İnternette dolaşırken denk geldim. "Clint Eastwood Reality Show" diye bir başlık gördüm. Belki de Hollywood'un en karizma adamı 81 yaşında niye böyle bir şeye soyunur sorusu akıllara gelmedi değil. Eastwood'un çok fazla görülmeyeceği ancak ara sıra çıkacağı da eklenmiş.
Özellikle 4 Oscar sahibi, yaptığı her film hasılat rekorları kıran abimizin böyle bir şey yapması şaşırttı. Fotoğraf da 2009'daki bir partiden.

Unforgiven ve Million Dollars Baby'de yanyana oynayan Eastwood ve Freeman, Kobe Bryant'la birlikte.

Bu da haberin ayrıntılı şekli: http://www.foxnews.com/entertainment/2011/12/16/clint-eastwoods-family-to-star-in-reality-show-with-network-behind-keeping-up/

Baron Davis Knicks'de


Geçtiğimiz sezon Melo'nun gelmesiyle, taraftarın yıllardır hayalini kurduğu yıldız oyuncularla kurulu şampiyon New York Knicks ütüyopyası gerçekleşiyor gibiydi. Özellikle ellerinde büyük bir kontrat verecek kadar yer varken bir yıldız oyuncu daha alınabilirdi. Ancak onlar hiç beklenmedik bir şekilde o büyük kontratı geçtiğimiz sezonun şampiyonu Mavericks'in önemli parçası Chandler'a vermeyi seçtiler. Chandler'ın sakatlık konusunda sabıkası hiç hafife alınır cinsden değil. Ayrıca 25 yaşında falan da değil. Kısacası beklemeyi göze alamadılar. Chandler önemli bir parça, fakat dediğimiz gibi biraz tuzlu oldu onlar için.

Amnesty kuralıyla birlikte Cleveland Cavaliers tarafından serbest bırakılan Baron Davis'le anlaşarak guard rotasyonunu güçlendirdiler. Baron Davis'in konsantre probleminin olduğunu kariyerinin birçok döneminden biliyoruz. Ancak Cavaliers ve Clippers gibi organizasyonlardan sonra Knicks için oynamak onun için farklı olabilir. Özellikle rotasyon sıkıntısı olan takımda Tony Douglas'la beraber o bölgeyi idare edebilirler. Sözleşmesi ise 1 yıl için 2.5 md.

Ağlasak mı Gülsek mi







Chris Paul takasıyla Los Angeles'dan ayrılıp New Orleans'a taas olan Aminu-Gordon-Kaman üçlüsü hallerinden hiç de memnun gözükmüyor.

Gel Baba, Topla Gel, Gel Biraz Daha



2009'da kurduğumuz blogumuza çok fazla ara verip içine etmiştik. Arı gibi yazdığımız, kastığımız güzel anların anısına git gel yapmayalım demiştik. Ancak kendi blogumu malum arama moturunda öyle gariban bir şekilde görünce bir şeyler alevlendi ve ciddi ciddi yazmayı düşündüm. Ee sonuçta bir yerden başlamak gerek. Benimle birlikte yazan arkadaşlarla konuşmadığım için onların bu durum karşısındaki ilgilerini bilemiyorum. Hazır önümüzde yeni bir NBA, yeni bir dönem var, bu fikir neden potasidelik için de geçerli olmasın fikriyle çıkıyorum(z) yola.

Not: Banner ve tasarım çok zevkli değil, biliyorum. Ancak elimden daha iyi bir şey çıkacağını da düşünmüyorum. Elimden geleni yaparım.

Pazar, Temmuz 03, 2011

Türkiye'de Spor Yöneticiliği

Türkiye'de Spor yöneticisi olmak için gereken nitelikler bellidir; spor camiasında belli bir çevrenizin olması ve Türkiye standartlarının üzerinde bir gelirinizin,servetinizin bulunması spor yöneticisi olma yolunda size gereken en önemli iki etkendir. Türkiye için çevre ve para ikilisinden başka etken var mı onu bilemiyorum. :)

Eski federasyon başkanımız Mahmut Özgener de veda konuşmasında bu konuya değinmiş, egolarını tatmin etmeye çalışan 'spor' yöneticilerinin Türk futbolunun en büyük düşmanı olduğunu belirtmişti.

Halbuki üniversitelerimizde Spor yöneticiliği adında çok şık bir bölümümüz var, mezunlarının ne yaptığı belli olmayan.

Bir ara her spor kulübünün en az bir spor yöneticisi mezunu bulundurma zorunluluğu maddesi konulacağından bahsediliyordu. Bir gelişme olmadı sanırım o konuda.

Yapılan bütün yanlış transferlerde,sporculara ödenen maaşların dengesizliğinde,gelişemeyen altyapılarda,modernleşemeyen tesislerde,futbolda patlak veren şike skandalının temelinde vs. vs. çevre&para faktörü sayesinde sporda yüksek makamlara gelmiş isimlerin parmağı var.

İlerleyen zamanlarda spor yöneticiliği işini bu işin eğitimini almış kişilere bırakırlar umarım.




Cuma, Temmuz 01, 2011

FİNALDEYİZ ULAN ! Vol 2.


Neden mi bu başlığı seçtim ? Çünkü aklım direkt geçen seneki dünya şampiyonasına gitti.O zaman finale çıktığımızda heyecanımızdan şöyle yazmıştık bu da devamı gibi oldu :)

Fazla söze gerek yok,son şampiyon Fransa'yı da devirerek Avrupa Şampiyonası'nda finale çıkıyoruz ! HAYDİ KIZLAR !

Not : Bu yazıyı maç bitmeden 2 periyot önce hazırlamıştım :) Yüzümü kara çıkarmadılar

Çocuklar Kobe'yle Oynuyor



Twitter'da görünce paylaşıyım dedim.Yalnız şu sıralar olsa böyle bir şey karizma marizma kalmazdı yani,harbiden bu ne abi.

Perşembe, Haziran 30, 2011

2011-2012 Euroleague Eleme Grubu Değerlendirmesi


Bugün gelecek sezon Euroleague'de mücadele edecek takımlar için sorulan soruların ve akıllardaki soru işaretlerinin kalktığı gün oldu.Euroleague aldığı kararla doğrudan katılım hakkını İtalyan temsilcisi Milano'ya verdi.Böylece genel görüntü şöyle oluştu:

A Lisansı sahibi takımlar: Caja Laboral (İspanya), Cska Moskova (Rusya), Efes Pilsen (Türkiye), Fenerbahce Ülker (Türkiye), Maccabi Electra (İsrail), Montepaschi Siena (İtalya), Olympiakos (Yunanistan), Panathinaikos (Yunanistan), Real Madrid (İspanya), Regal Barcelona (İspanya), Unicaja (İspanya), Zalgiris Kaunas (Litvanya), Milano (İtalya)

B Lisansı sahibi takımlar: Sluc Nancy (Fransa), Partizan Belgrad (Sırbistan), KK Zagreb (Hırvatistan), Union Olimpija (Slovenya), Brose Baskets (Almanya), Asseco Prokom (Polonya), Bizkaia Bilbao Basket (İspanya), Bennet Cantu (İtalya)

C Lisansı sahibi : Unics Kazan (Rusya)

Eleme Grubuna katılacak olan takımlar:
Galatasaray (Türkiye), Banvit (Türkiye), Alba Berlin (Almanya), Asvel (Fransa), BC Donetsk (Ukrayna), Khimki (Rusya), Gravelines Dunkerque (Fransa), Nymburk (Çek Cumhuriyeti), Cibona Zagreb (Hırvatistan), Cholet (Fransa), KK Buducnost (Adriyatik-Karadağ), Lietuvos Rytas (Litvanya), PAOK (Yunanistan), Turow (Polonya), Spirou Basket Charleroi (Belçika), VEF Riga (Letonya)

Şöyle bir baktığımızda yeni takımlar görüyoruz,özellikle eleme grubunda.Ele alacağım konu da zaten eleme grubu olacak.İki temsilcimiz burada yer alıyor.Euroleague normal sezonu için eleme grubundan iki takım gelecek.Gönül ister ki ikisi de Türkiye'den olsun fakat bunun ihtimali son derece zayıf.

Banvit her sene üstüne koyarak ilerliyor yoluna.Eurochallenge deneyimini de geçen sezon yaşadılar.Avrupa'ya adım attılar şimdi ki hedefleri daha da yüksek.Ayrıca geçen sezon yine Euroleague elemelerinde boy göstermişler fakat elenmişlerdi.Öncelikle bu elemelerde ilerlemenin oldukça zor olduğunu hatırlatalım.Hem kaliteli hem de belli ekole sahip takımlarla karşılaşıyorsunuz.Banvit için çok umutlu konuşamayacağım açıkçası.Yaklaşık 1 ay önce yazdığım Banvit-Galatasaray yazısını buradan okuyabilirsiniz.



Galatasaray ise Euroleague'in A lisansı için başvuru yapan takımlardan biriydi ve Euroleague'e giden dosyası da oldukça güzel donatılmıştı.Ancak A lisansı alabilmek maalesef o kadar kolay değil.Taraftarın ilgisi,baskısı da oldukça fazlaydı fakat A lisansı gibi 5 yıl direk katılım sağlayan olayı alabilmek için Euroleague tecrübesi gibi çok önemli bir kriter var.Bu yüzden o lisans yıllardan beri Euroleague'de bal yapmayan arı misali dolanan Milano'ya verilse de sesimizi çıkaramıyoruz.Ayrıca olayın başka bir yönü de çoğu kişinin düşündüğü gibi,"elemeyi geçemiyorsan Euroleague'de ne işin var " boyutu.Buna kısmen katılıyorum.Eleme oynamadan direkt lisans alabilmenin en büyük önemi yapacağın transferleri de buna göre şekillendirmen.Galatasaray yönetimi sanki Euroleague'de mücadele edecekmiş gibi çalışmalarını sürdürüyor fakat oyuncuların kulübe bakış açısında lisansın yeri büyük.Aslında bunu daha fazla konuşmanın anlamı yok.Sonuç olarak temsilcilerimiz eleme grubunda yer alacak ve bizim için onları erkenden izlemek de ayrı bir keyif olacak.O zaman hemen hızlıca muhtemel rakiplerimize göz atalım.

Rakiplerin değerlendirmesini daha büyük bütçeyle gelen Galatasaray için yapacağım.Unutmadan söyleyelim,Galatasaray yeni sezonda Cafe Crown olarak adlandırılmayacak.Çok daha yüksek bütçeli bir sponsor ile anlaşıldı ve medyada o sponsorun aynı zamanda bayan basketbol şubesi sponsoru da olan Medical Park olduğu söyleniyor.

Şimdi takımların geçmişi,ismi ve kulüp tecrübesi gibi kriterlere göre bir sınıflandırma yapacak olursak ;

A Klasman Takımlar : Galatasaray, Alba Berlin, Asvel, Khimki, Cholet, Cibona (sadece isimlerinin büyüklüğü), Lietuvos Rytas,

B Klasman Takımlar : Banvit, Nymburk, KK Buducnost, PAOK, Spirou Basket Charleroi

C Klasman Takımlar : BC Donetsk, Gravelines Dunkerque, Turow, VEF Riga

Böylece yüzeysel bir sınıflandırma yapmış olduk.Tabloya baktığımda dikkatimi çeken takım ilk olarak Rytas oluyor.Bence Khimki ile şu an için en iyi iki takım.Ama Galatasaray'ın transferleri ile birlikte ikisini de geçebileceğini düşünüyorum.

O halde; şu an için bakarsak Galatasaray,Alba,Khimki,Cholet ve Rytas'ın iki takımlık boşluk için en büyük adaylar olduğunu söyleyebiliriz.

Henüz takımların transfer hamleleri yeni başladığı için yorumlarım bu kadar.Hazır aklıma gelmişken ve unutmadan şu düşüncemi de söyleyeyim.Şimdi Galatasaray için sürekli Euroleague isteniyor fakat başka bir boyuttan bakmak istiyorum ben olaya.Galatasaray iddialı kadrosunu yine kurar,Euroleague yerine Eurocup'a katılmayı düşünür,böylece büyük denizde küçük balık olmaktansa öncelikle ortamın büyük abisi olmayı deneyebilir.Bunun vizyonsuzlukla falan ilgisi yok bence.Bunu birçok Avrupa takımı yapıyor.Merdivenleri basamak basamak çıkmak gerekiyor bence.Bir Eurocup şampiyonluğundan sonra Euroleague'e katılmak çok daha güzel olmaz mı ? Üstelik Mahmuti'nin 1 yıllık sistemine yeni gelecek oyuncularla bir alışma devresine girecek takım bu sezon.Eleme grubu maçları erkenden başlayacak.Güçlü kadro bir anda elenebilir sadece bu yüzden.Hem bir sene Eurocup'ta oynadıktan sonra ondan sonraki sezonda oturmuş kadro ile Euroleague'e gitmek daha mantıklı olur.Bu da benim bir düşüncem tabii fakat Euroleague elemesinden elendikten sonra Eurocup'a katılma şansı oluyor mu bunu bilmiyorum.Bilen varsa,yorum olarak yazabilir :)

Euroleague'deki temsilcilerimiz Efes Pilsen,Fenerbahçe Ülker,Galatasaray ve Banvit'in temsilcilerinin belirleneceği kuralar 7 Temmuzda Barcelona'da çekilecek.Takımlarımıza şans diliyoruz ve heyecanla bekliyoruz :)

Çarşamba, Haziran 29, 2011

Galatasaray&T-Mac


Bugün çıkan haber bu,bazı gazetelerde ve sitelerde yer almış.Doğru olabilirliği oldukça fazla gibi.Iverson haberleri bu şekilde çıkmış,sonunda Beşiktaş Cola Turka'yla imzalamıştı.Bu olay gerçekleşirse,Iverson'ın yapamadıklarından sonra,bu transfere hiç sıcak yaklaşmayacak bir sürü insan olacaktır.Aslında bunun için oldukça fazla sebep var.En önemlisi Galatasaray'ın basketbolda önemli bir atağa geçmesi ve önemli hedefler koyması üzerine,soru işaretleriyle dolu bir transferi neden gerçekleştirecek olması.Peri masalı yazarak şu kelimeleri söyleyebiliriz:

"T-Mac gelir,ayağa kalkar,eski günlere döner,Gs şahlanır"

-Ayrıca üstteki cümleyi her çok iyi niyetli insan Iverson için düşündü,biliyorum.-

Ancak masaldan öteye geçmez bu sözler.Çok uzakta değil,Iverson örneği gözümüzün önünde işte.T-Mac'in durumunun Iverson'ın geçen seneki halinden daha iyi olduğunu düşünüyorum.T-Mac'in oyunu hakkındaki soru işaretlerinin yanı sıra,saha dışındaki ciddiyetsizliği de soru işareti.Özellikle Koç Kuester'le takım arasındaki sorunlarda oynadığı rol bu durumu açıklıyor.Galatasaray'ın şu ana kadar yaptığı çok doğru transferlerin yanında büyük bir soru işareti olur T-Mac.Ancak 1-2-3 numaraları pozisyonların hepsinde oynamışlığı olan bir oyuncuyu kadroya katmak da akıllıca gözüküyor,ayrıca Tracy Mcgrady abi,isme bak.Murat Murathanoğlu'nun Tracy Mcgrady deyişini taklit etmedik mi hepimiz.




İnsan heyecanlanıyor tabii,gelirse 1-2-3 her pozisyonu kağıt üzerinde kaldırabilir,ancak fiziksel olarak bunları başarabilir mi,gerçekten büyük soru işareti.

Bu arada unutmadan şunu vermezsek ayıp etmiş oluruz:



Not:T-Mac daha 32 yaşında.Ayrıca geçen sezon 72 maça çıktı.Yani herhangi bir aksilik dışında formadan çok uzak kalması beklenmesin.Sadece fiziğinin eskisi gibi olmadığını ve eskiden yaptığı inanılmaz işlerin şimdi beklenmemesi gerektiğini belirtelim.Geçen sezon Pistons formasıyla 8 sayı 3.5 ribaund 3.5 asist ortalaması tutturdu.

Salı, Haziran 28, 2011

Boston Şehrinin Kazandığı Şampiyonluklar



Celtics - Red Sox (beyzbol) - Bruins (buz hokeyi) ve Patriots (amerikan futbolu) şeklinde sıralanıyor başarılar.Çok parlak bir grafik olduğunu görebiliyoruz.

Not : İstatistikler gol atan kaleye blogundan alıntıdır.

Pazartesi, Haziran 27, 2011

Türkiye Çeyrek Finalde


Türkiye Eurobasket 2011'de inişli-çıkışlı,biraz da tartışmalı geldi bugüne kadar.Takımımız turnuva için pek iyi sinyaller vermiyor,iyi hazırlanamamış gibi gözüküyordu.Ama turnuva ilerledikçe,takım da ritmini buldu ve bu akşam Belarus'u mağlup ederek son sekize ismimizi yazdırmayı başardık.Belarus ile aynı senaryoyu 2009'da da oynamış ancak filmin sonunda Belarus gülen taraf olmuştu.Rövanşı alarak yolumuza devam ediyoruz.

Turnuva başından beri takımımızda ön plana çıkan üç oyuncu Birsel,Nevriye ve Şaziye.Takımın temelinde yer alan bu üç oyuncumuz bulunduğumuz noktada en önemli paya sahipler.Nevriye Yılmaz zaten Avrupa için gerçek bir yıldız,buna şüphe yok.Fakat turnuvada izlediğim diğer takımlar arasında da Birsel kadar etkili,zeki ve fundamental olarak iyi birkaç guard gördüm.Şaziye de geçtiğimiz turnuvalarda olduğu gibi yine çatır çatır şut sokuyor maşallah.Fakat bundan daha önemlisi bu üç oyuncunun çok tecrübeli olması ve nerede ne yapmaları gerektiğini bilip,takımı da bu yönde yukarıya taşımaları.Takım olarak potansiyelimiz Avrupa bazında yüksek ve yarı finali rahat oynayacak bir takımız aslında.Fakat ribauntlar ve set hücumu konusundaki sıkıntılarımız maç içerisinde kendini gösterdiğinde oyunumuz felaket yerlere gidebiliyor,uçurumdan düşmüşe benziyoruz adeta.Hatta bu akşam Belarus'un %17 ile üçlük atmasına rağmen kolay kazandığımızı söyleyemeyiz.Rusya,Litvanya,Karadağ gibi takımlar bu şutları yüksek yüzdeyle atıyorlar.Bu noktada takımımızın hem dış savunmayı hem pota altı savunmasını iyi yapıp aynı zamanda ribauntlara da konsantre olması lazım ki yarı final,final gibi yerleri konuşabilelim.Ayrıca takımımızda iyi bir penetreci oyuncumuz bulunmuyor.Işıl bunları iyi yapabilen bir oyuncu fakat o ritmini hiç bulamadı.İyi işler yapıyor fakat Birsel'in yerine girdiği vakit hücumda aynı efektif hareketleri göremiyoruz.Bahar Çağlar fizik yapısı ve yeteneği itibariyle önemli bir potansiyel.Fakat üstüne pek bir şey koyamadı.

Karadağ ile oynayacağımız maçın favorisi yok.Karadağ henüz maç kaybetmedi ama onları hazırlık turnuvasında farklı geçmiştik.Takımda herkesten az buçuk katkı alıp tempoyu elimizde tutarsak yarı finale çıkabiliriz.Akıllı oynayıp Nevriye'yi hep kullanmak lazım.İkili sıkıştırmalarda da daima hareketli olup top istemek gerekiyor ondan.Hücumdaki hareket savunmanın dengesini bozduğu anda savunmamız da rahatlayacaktır.30 Haziranda saat 19'da başlayacak olan Karadağ maçı için bayan basketbolcularımıza bol şans diliyoruz.

2011 Copa America


1-24 Temmuz tarihleri arasında Arjantin'in ev sahipliğinde düzenlenecek Copa America'ya sayılı günler kala; katılacak ülkeler, gruplar, favoriler vs. gibi temel bilgileri paylaşmak istiyorum.

Copa Amerika için Japonya'ya davet yollanmıştı fakat Japonya'nın Avrupa'da oynayan futbolcularının kulüpleri, Japonya'nın kupaya katılmasına karşı çıktılar ve Japonya bunun üzerine daveti reddetmek zorunda kaldı. Japonya'nın yerine ise 2011 Copa America'da Kosta Rika'yı izleyeceğiz.

Çeliken kura sonucu A Grubu'nu; Arjantin,Kolombiya,Kosta Rika ve Bolivya oluşturdu.


2009 yılında Bolivya kendi sahasında, La Paz'da çok yüksek bir rakımda Arjantin'i 6-1lik skorla devirmiş ve büyük yankı uyandırmıştı fakat bu sefer maç Arjantin'in sahasında oynanacak ve son yıllardaki organizasyonlarda hayal kırıklığı yaratan Arjantin'in başarısızlığa tahammülü yok. Milli takıma katkısı geçtiğimiz günlerde Pele tarafından yadırganan Messi'nin de bu sefer daha fazla sorumluluk alacağına şüphe yok.

Grubun net favorisi olan ev sahibi Arjantin'den sonra grup ikinciliğine en yakın ülke çok iyi bir sezon geçirmiş olan Portolu futbolcular Radamel Falcao ve Fredy Guarin'e güvenen Kolombiya. Ayrıca Udineseli stoperleri Zapata İtalya'da, Trabzon'un eski kaçak golcüsü Teofilo Gutierrez de Arjantin'de iyi sezon geçirdiler. Süper Mario lakaplı emektar stoper Mario Yepes de aday kadroya çağırılan isimlerden. Kolombiya Kosta Rika ve Bolivya'ya göre kadro yapısı olarak çok daha ağır basıyor. Eğer Kolombiya iyi bir hazırlık dönemi geçirdiyse zayıf savunması en büyük handikapı olan Arjantin'in önünde bile bitirebilir grubu. Neden olmasın?

Bolivya'nın hücumdaki silahı Sivassporlu Ricardo Suarez olacak. Bakalım neler yapacak eski Giresunsporlu futbolcu. Birkaç futbolcu dışında Bolivya aday kadrosu Bolivya Ligi'nden çağırılan oyunculardan oluşuyor.

Kosta Rika takımı fiziksel olarak güçlü teknik olarak zayıf oyunculardan oluşuyor. Hücumda Twenteli Bryan Ruiz ve Amerika'da oynayan Saborio en tehlikeli futbolcuları.


B Grubu; Brezilya, Paraguay, Ekvador ve Venezuela'dan oluşuyor.

Son Copa America şampiyonu Brezilya başarısız geçen Dünya Kupası macerasından sonra teknik direktör değişikliğine giderek Dunga'nın yerine göreve Mano Menezes'i getirdi. Kupa kadrosuna baktığımızda Dunga'nın oluşturmaya çalıştığı takım oyununa daha uygun isimlerin çağırılmaya devam ettiğini görüyoruz. Dunga görevden alındı fakat onun oturtmaya çalıştığı sistem kabul görmüş ve o sisteme yatırımlar devam ediyor. Kadroda Süper Lig'de oynamış veya oynamakta olan üç isim göze çarpıyor. Eski Trabzon ve Konyaspor kalecisi Jefferson, Fenerbahçe'nin sol beki Andre Santos ve eski Galatasaraylı Elano kadrodaki yakından tanıdığımız isimler. Ayrıca Avrupa transfer piyasasında adı sıkça geçen Santoslu Neymar Avrupa'nın yakından takip edeceği ve Brezilya'nın çok şey beklediği bir isim olarak dikkat çekiyor. 4-2-3-1 düzeniyle mücadele etmesi beklenen Brezilya grubun mutlak favorisi.

Paraguay denilince aklıma ilk olarak Dünya Kupası'nda tanışmış olduğumuz iç çamaşırı modeli bayan Riquelme geliyor ama Paraguay futbol takımı hakkında da birtakım bilgilere sahibim. En büyük eksiklik sakatlığı sebebiyle kadroya çağırılmayan 1.92lik Oscar Cardozo olacak. Fakat Dortmund'un şampiyonluğunda önemli bir paya sahip olan Barrios ve yine Bundesliga patentli Hercules'in golcüsü Nelson Valdez gibi Avrupa için kalbur üstü sayılabilecek golcülere sahip Paraguay Milli Takımı. Her ne kadar bu iki isim fiziksel olarak Cardozo'nun yanından bile geçemeyecek oyuncular olsalar da ayağa pas yapan,teknik özellikleri daha ön planda tutan bir takımda önemli işlere imza atabilirler. Ayrıca unutulmamalı ki City'e transfer olduktan sonra ciddi bir düşüşe geçmesine rağmen son vuruş ustası Roque Santa Cruz gibi bir golcüye sahipler. Paraguay orta sahasının ortası Kayserili futbolcu Jonathan Santana ve geçtiğimiz sezonu Sunderland'de tamamlamış olan taze Kayserili Cristian Riveros Nunez'den oluşuyor. Paraguay'ın pastırma tadında bir orta sahaya sahip olduğunu söylesek yanlış söylemiş olmayız sanırım. Kayseri'nin yeni transferi Nunez Premier Lig'de fazla forma şansı bulamadı ama Latin futbolcular için Milli Takım havası her zaman farklı olmuştur. (En taze örneği G.Dos Santos'tur.) Ha bu arada Bayan Riquelme'yi unutmak olmaz. :D

A Grubu'nda Kolombiya için grup ikinciliğine en yakın takım demiştim fakat aynı şeyi Paraguay için söylemem zor. Çünkü Ekvador gibi ne yapacağı belli olmayan bir takım ile aynı gruptalar.

Açık oyuncuları gerçekten çok iyi, forvet elemanları sağlam. Takım görüntüsü çizebilirlerse (ki en büyük sorunları) grup ikinciliğini zorlayabilirler. M.Unitedlı Valencia, eski M.Cityli Felipe Caicedo, eski PSV'li Edison Mendez, Rubin Kazanlı Christian Noboa(Rusya'da adından çok söz ettiriyor),Christian Benitez en dikkat edilmesi geren isimler.

Venezuela en zayıf halka olarak gözüküyor B Grubu'nda. Kalecileri eski Bursaspor ve Denizlispor kalecisi Renny Vega. Beşiktaşlı Cenk Gönen 20 yaşındayken Vega'yı kulübeye yollamıştı Denizlispor'da. Kötü kaleci sayılmaz aslında Vega. Cenk iyiydi diyebiliriz. :)


C Grubu son Dünya Kupası'nda yarı final oynamış Uruguay, son Gold Cup şampiyonu Meksika, Şili ve Peru'dan oluşuyor. Bu grubun benim favori grubum olduğunu belirtmek isterim.


Meksika veya Uruguay'dan birinin ilk ikiye girememesinin büyük süpriz olacağı bir grup,C Grubu. Grup birinciliği için ise Uruguay daha kaliteli oyuncuları ile öne çıkıyor. Meksika'nın da genç oyuncuları her türlü süprizi gerçekleştirebilecek yetenekte futbolcular. Ofansif anlamda G.Dos Santos'un önderliğinde çok büyük tehlike yaratıyorlar rakip savunmalar için. (Gold Cup'ta gole boğdular rakiplerini.) Fakat Diego Lugano ve Diego Godin'den oluşan ve kalburüstü beklere sahip bir Uruguay savunması gerçeğini göz ardı edemeyiz. Ayrıca sadece savunmadaki elemanlarıyla değil,orta saha ve hücumdaki oyuncuları ile de sağlam bir ekip görüntüsü çiziyor Uruguay. Ayrıca Copa America'nın Arjantin ile birlikte en çok kazananı. Hücum oyuncuları çok formda. Edinson Cavani inanılmaz bir sezon geçirdi İtalya'da. Luis Suarez uyum sorununu atlattı. Kafası daha rahat diyebiliriz. Biraz önce belirttiğim gibi latin oyuncuların Milli Takım performansı kulüp takımlarındaki performasıyla bağlantılı olmayabiliyor.Bu hususta Diego Forlan'dan hala çok şey beklenebilir. Fakat ben hayal kırıklığı yaratabileceğini düşünüyorum. Orta sahada Napolili Gargano benim çok beğendiğim bir isim. Oyunun iki yönünü de çok iyi oynuyor. Sol ve sağ açık oynayabilen Portolu Rodriguez turnuva sonunda Reyes transferini bitiremeyen Galatasaray'ın gündemine gelebilir. Samsunspor'un yeni transferi Arevalo Rios da forma şansı bulabilir. Sağ bek ve sol bek oynayabilen Jorge Fucile benim çok beğendiğim bir isim. Bek sorunu yaşayan kulüplere duyurulur. Çok beğendiğim bir futbolcu olmasa da Caceres agresif Uruguay savunmasını daha da agresifleştiriyor sert savunmasıyla. Uzun süre Galatasaray'ı oyalayan Muslera'yı da alıcı gözüyle izleme fırsatı bulabileceğiz.

Şili'de golcünün hası Humberto Suazo'yu tekrardan izleyebileceğim için heyecanlanmıyor değilim. Bir önceki kupaya göre daha olgun,daha iyi bir Alexis Sanchez de Şili formasıyla sahadaki yerini alacaktır. Matias Fernandes orta saha için, PAOKlu Pablo Contreras defans için önemli isimler Şili adına. Şili'nin gruptan çıkması çok zor gözüküyor.

Peru'da da dikkat çeken isimler Fiorentinalı Manuel Vargas (gerçekten çok yetenekli bir futbolcudur) ve Hamburglu golcü Guerrero. Bakalım Peru nasıl hazırlanmış kupaya?

Fenerbahçe'nin Yeni Sezon Forma Renkleri



Resimde çok estetik durmamasına rağmen Fenerbahçe'nin son yıllarda çıkarmış olduğu formaları göz önünde bulunduracak olursak, mavi-beyaz formanın bu sezon için Fenerbahçelilerin gözdesi olacağını söyleyebiliriz.

Forma tanıtımlarının 17 - 20 Temmuz tarihleri arasında olması bekleniyor.

Okay Yokuşlu Kayserispor'da


94 jenerasyonunun isminden sıkça söz ettiren oyuncularından biri de Okay Yokuşlu. Uzun boyu ile dikkat çeken ofansif orta saha rolünde izlediğimiz Okay 2 milyon 300 bin Tl bonservis bedeli karşılığında Kayserispor'a transfer oldu. Ayrıca bu rakam (2 milyon 300 bin TL) Altay'ın bir oyuncunun satışından elde ettiği en yüksek rakammış. (Altay'ın neden borç batağında olduğunun göstergesi.)
Altay yönetimi Okay Yokuşlu adına bir halı saha yaptırtma kararı almış ve bundan sonra kulübe para kazandıracak her oyuncu için aynı şeyi yapma kararı almışlar. Maksat genç oyuncuları bonservis bedeli ödenmeksizin kulüpten ayrılmalarını önlemek ve onları A takıma yükselme yolunda daha da özendirmek gibilerinden motivasyon denemeleri olarak açıklanabilir.
Kayserispor'a transferi süpriz oldu denilebilir çünkü Okay ile başta Galatasaray olmak üzere Fenerbahçe, Bayern Münich, Borussia Dortmund ve birçok kulübün ciddi şekilde ilgilendiği biliniyordu. Fakat Kayserispor'un gelecek vaad eden oyuncular için olanakları çok iyi bir kulüp olduğunu belirtmemiz gerekir. (Ah bir de S.Hurma olmasa!) Genç oyuncularla diyaloğu çok iyi olan Şota'yı da bu olanakların içine dahil edebiliriz.
Okay geçen sezon Musa Çağıran'ın sakatlığı sonrası teknik direktör Fuat Yaman tarafından A takıma çıkarılmış ve ilk maçında Türkiye Kupası grup eleme maçında bir gol kaydetmiş.
Bank Asya'da Orduspor'a attığı gol ise ikinci ligde en genç yaşta gol atan futbolcu ünvanını almasını sağlamış.
Kayserispor'da spora odaklanıp gelişme gösterebilirse ilerleyen yıllarda meyvelerini toplayacaktır. Ha bir de işin Okan Koç, Batuhan Karadeniz, Aydın Yılmaz, Serdar Özkan vs. vs boyutu var. Onlardan biri olmaz umarım.

Don't Cry For River Argentina

Kuruluşunun 110. yılında, Arjantin'in en büyük takımlarından biri olan milyonerler lakaplı River Plate, ikinci Libertadores kupası zaferinin yıl dönümünde, tarihinde ilk defa küme düştü.
Maç sonunda olaylar çıkması kaçınılmazdı ve River'ın ateşli seyircisi 'Barrabrava' ve güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada çok fazla yaralı olduğu söyleniyor.

Önümüzdeki sezon Superclasico heyecanından mahrum kalacağız fakat River Plate'in küme düşmesi takımdaki sorunları çözme yolunda daha büyük adımların atılacağı anlamına gelebilir. Şayet son yıllarda vasat performanslarını bir adım öteye taşıyamamışlardı.

Kesilen sakal daha gür çıkar hesabı ileriki yıllarda kendini yenilemiş,daha güçlü bir River Plate izleyebileceğimizi düşünüyorum.

River Plate ile kıyaslanamaz ama Bursaspor küme düştükten 2 yıl sonra yükseldiği Süper Lig'de çok daha başarılı olmuş(uzun vadede) ve İstanbul dışına şampiyonluk kazandırmış ikinci kulüp olmuştu. Brezilya'da Corinthians geçtiğimiz sezonlarda küme düşmüş ve bir sezon sonra tekrar Brezilya Serie A'ya yükselerek daha iyi bir performans ortaya koymuştu. Newcastle United da küme düştükten bir yıl sonra yükseldiği Premier Lig'de küme düştüğü sezondan daha iyi bir görüntü çizmişti.

Çok sevdiğim şarkılardan biri olan 'Don't cry for me Argentina' adlı şarkıyı River Plate adına paylaşmak istiyorum.

Souleymane Coulibaly

94 jenerasyonu transfer piyasasına girmeye başladı desek yanlış söylemiş olmayız sanırım. Meksika'da düzenlenen U-17 Dünya Şampiyonası'nda atmış olduğu gollerle isminden söz ettiren 26.12.1994 doğumlu (neredeyse 95li) Siena futbolcusu Souleymane Coulibaly Real Madrid'in radarına yakalandı. Dış basında yeni Drogba olarak lanse edilen Coulibaly'i de Drogba gibi Fildişi Sahilleri doğumlu.
Souleymane Coulibaly ülkesinde çıkan iç savaştan ötürü İtalya'ya Siena'ya göç etmek zorunda kalmış. Yaşıtlarına göre çok daha olgun biri olduğu bu hususta düşünülebilir. Ayrıca ülkesinde yaşayan yaşıtlarına da seslenmeyi unutmamış ve onları savaşmak yerine spor yapmaya özellikle futbol oynamaya davet etmiş.
Coulibaly'nin fiziği yaşına göre muazzam, tekniği çok iyi, bitiriciliği net. Bu ismi ilerleyen yıllarda daha çok duyacağımıza şüphe yok.







Pazar, Haziran 26, 2011

Beşiktaş Kaptanlığı !


'Beşiktaş kaptanlığı' akıllara öncelikle Baba Hakkı'yı getiriyor ama son yıllardaki kaptanları Baba Hakkı üzerinden değerlendirmek istemiyorum. Baba Hakkı Beşiktaş'ın ete kemiğe bürünmüş halidir. Beşiktaş'a (Baba Hakkı'ya) haksızlık olmasın.

Günümüz 'profesyonel' futbolcularından, eski kaptanlarımızın belli başlı özellikleri olan; örnek,mütevazı,ağırbaşlı,inatçı,çalışkan,disiplinli,amatör ruhlu,gerektiğinde ağır abi olmak gibi özelliklerin tamamını beklemek hayalperestlik olur ama Beşiktaş yönetiminin son yıllarda kaptanlığa layık gördüğü kişiler gerçekten unutulmaz kaptanlarımızın kemiklerini sızlatacak, Beşiktaş kaptanlığı bu kadar düştü mü? Dedirtecek cinsten.

Kimler kaptan olmadı ki son yıllarda Beşiktaş'ta? Her yönüyle dağınık bir görüntü çizen Serdar Özkan, Koray Avcı, yetenek düşmanı,yakın bir arkadaşımın deyimiyle 'tahta bacak' Mert Nobre, sadece karizması sayesinde kredisini artırmış olan Matias Delgado, isim olarak yanlış bulmuyorum ama Beşiktaş'ta 'hayaletini' izlediğimiz Nihat Kahveci, son olarak futbolu kafasında bitirmiş olduğu; Beşiktaş yönetiminin kampa geç katılması halinde ceza uygulayacaklarını belirtmesi üzerine, sorun değil cezayı öderim, açıklamasından belli olan,kaptanlığın ne olduğundan bihaber olduğunu düşündüğüm(Beşiktaş'taki kaptanlığı böyle maalesef) Guti Hernandez.

Ben Beşiktaş futbolcusu olsam Guti'nin 'vurdumduymaz' tavırlarına rağmen kaptanlığının sürmesini yadırgardım. Muhtemelen kulüp içinde yadırganıyordur zaten.

Son yıllarda kaptan sıfatına uyan tek isim İbrahim Üzülmez oldu belki de. Çok iyi bir futbolcu değildi ama mücadelesini,formasını,inatçılığını,hırsını kaybetmedi hiçbir zaman. Bu özellikleri sayesinde istisnasız her hocanın gözdesi oldu. Ve bu özellikleri sayesinde o zaten iyi bir kaptandı. Onu iyi anlayabilene... Canlı yayında Demirören tarafından yıllarca takmış olduğu kaptanlık pazubandı, bir daha Beşiktaş'ta koluna geçirememek üzere kendisine takdim edildi. Guti,Üzülmez kıyasından anlaşılacağı üzere iyi bir kaptan olmanın yetenek ile hiçbir alakası yok. Daha farklı özellikler gerektiriyor. Daha soyut özellikler.

Daha yeni sezon hazırlıkları başlamamışken, başlamak üzereyken bu sorunun halledilmesi gerektiğini düşünüyorum. İbrahim Üzülmez ile yaşamış olduğu tartışmalarda art niyetli olmadığını düşündüğüm İbrahim Toraman, takıma katılalı kısa bir dönem olmasına rağmen ve Guti'den 3 yaş küçük olmasına rağmen takımın gerçek 'abisi' görüntüsünü veren Simao ve gerçek bir profesyonel olan Fabian Ernst benim adaylarım. :) Yerli oyuncu kalmadı takımda bu sebepten ötürü kaptanlık adayları da yabancı oyuncularımızdan çıkıyor ama birçok yabancı oyuncumuzun yerli oyuncularımızdan daha iyi profesyonel daha iyi Beşiktaşlı olduklarını düşünüyorum.

Bakalım Guti 'reyisimizin' sonu ne olacak? Kaptanlık konusunda bir gelişme yaşanacak mı? Bekleyip görücez. :)


Boston Celtics : Peri Masalında Sona Doğru


Playoff'larda Heat'e 4-1 ile geçildikten sonra Celtics adına böyle bir yazı yazmayı düşünüyordum,kısmet bugüneymiş.Genel olarak geçtiğimiz sezondan ve gelecek sezona dair beklentilerden bahsedeceğim.Keyifli bir yazı olması dileğiyle başlıyoruz.

Geçtiğimiz sezon Celtics ve Celtics taraftarları için çalkantılı geçti.Normal sezon performansı ve playoff'lar beklenildiği gibi geçmedi.Normal sezon performansının istikrarsızlığı beklenen bir şeydi tabii ki.Celtics yaşlı bir takım (yazmaya gerek var mıydı?) ve playoff'lara doğru vites arttırması normaldi.Fakat takım ve playoff'lar için endişe verici sinyaller normal sezonda ortaya çıkıyordu ki bunlardan bir tanesi back to back maçlarıydı.Back to back dediğimiz olayı 2 günde 2 maç olarak açıklayabiliriz.Celtics geçen normal sezonda kaybettiği maçların önemli bir kısmını bu serilerde kaybetti.Kısacası takım yoğun maç temposunda galibiyet almakta çok çok zorlanıyordu.Halbuki Celtics sezona harika girmişti.Flaş takım Heat karşısında sezonu açmışlardı ki Heat'i rahat geçtiler.Daha sonraki iki maçta da yendiler ve Heat'e karşı 3-0 yaptılar normal sezonda.Galibiyet serileri,etkileyici performanslar derken doğunun ilk sırasına yerleşti Celtics.Sezon içerisinde inişli çıkışlı performansların geldiği noktada ise herkes artık Celtics'in vitesi düşürüp playoff'lar için hazırlandığı düşündü.Zira takım yukarıda da bahsettiğim gibi kazansa bile çok zorlanıyordu.Takımın önemli parçası Kendrick Perkins'in de dönüp yavaş yavaş süre alması heyecan vericiydi.Bu sırada Bulls harika bir performans çizip yavaş yavaş arkadan gelirken,Heat de sene başındaki tutukluğu atınca Celtics'in zirveden inmesi zaman almadı.Bulls öne geçerken Heat de yaklaştı.Ama bunu pek çok kişi önemsemedi,nitekim Celtics gibi takımların normal sezon ve playoff performansları arasında fark olduğunu biliyorduk.O yüzden iyi bir Celtics için "seed" durumu önemli değildi.

Gelelim 24 Şubat tarihine.Celtics için 2010-2011 sezonunu derinden etkileyen gelişmelerin yaşandığı tarih bu.Takas döneminde Celtics'in birkaç takasa gidebileceğini biliyorduk ki Ainge ve koç Rivers verdikleri demeçlerde de bunu ima ediyordu.Yalnız bu takasların takımın iskeletini bozmayacak,sadece eksik noktalara yapılacak takviyeler olacağını düşünüyordu herkes.Özellikle Pierce'ı yedekleyebilecek bir oyuncu düşünülüyordu.Nate Robinson'ın da takas edileceği netti.Ancak kimse Perkins'in takasta kullanılacağını düşünmemişti.Perkins 2008'den itibaren Celtics pota altında çok fazla işe bulaşmayan ama görünmez katkı konusunda takımın en iyi adamlarındandı.Kalıbının yanı sıra ribaund konsantrasyonu da oldukça yüksek.O yönden Celtics için çok önemli bir parça olduğunu düşünüyorum onun.Ama Ainge kim bilir belki de sakatlığından dolayı takasta kullanmak istedi.Bu noktadan sonra Ainge'e gelen tepkiler de çok fazlaydı.Takasın dedikodusu bile çok tepki çekti ama takas gerçekleşti ve Perkins,Robinson karşılığında Jeff Green ve Nenad Krstic'i aldık.Başka takaslarımız da oldu ama en kilit nokta Perkins'ti tabii ki.Jeff Green gerçekten takıma katkı sağlayabilecek bir oyuncu.Benchten gelip ciddi işler yapabilecek de bir adam.Ama playoff'a çok az bir süre kala takımın kimyası ile oynamak da son derece garip.Nitekim yeni gelen oyuncuların takıma uyum sağlama süreci,bu oyuncuların sistemi,setleri öğrenme süreci gibi şeyler var ve bunları oturtamadığınız takdirde playoff'lar affetmez.Her şey bir yana,elinde big man şeklinde sadece Shaq var ve sen durmadan sakatlık yaşayan bu adama güveniyorsun,üstüne de çıkıp pişkin pişkin "ona güveniyoruz" diye açıklama yapıyorsun.Bunun adı sorumsuzluktur.Ciddi manada elinde şampiyon olabilecek kapasitede bir takım var ve sen her şeyi darmadağın ediyorsun.Burada suç sadece Ainge'de değil,Rivers'ta da.Zaten takaslardan sonra Pierce ile Doc arasında kısa süreli bir gerginlik de olmuştu.Pierce Doc'a "bu takaslara nasıl izin verirsin?) tarzında konuşmuş.Gerçekten akıl alır gibi değil.Gelecek sezonları düşünerek hamlelerini yaparsın fakat bunun için eldeki fırsatları da kaçırmak gerekmezdi diye düşünüyorum.Mesela Delonte West geldi takıma.Gerçekten çok yerinde bir takastı.Rondo'nun arkasında gerçekten güvenilebilecek bir adam diyebiliriz ki kendisi playoff'larda Rondo'dan daha iyi oynadı neredeyse.Saha içinde yapması gerekenleri yapan bir adam.Ama diğer takasları yanına koyduğumuzda keşke hiçbir takasa bulaşmasaydık diyor herkes.Playoff'larda Shaq'tan hiçbir katkı alamadı takım.Bitmiş bir Jermaine,kesinlikle hazır olmayan bir Davis,sandalye fırlatmaktan başka pek bir işe bulaşmayan Krstic...Garnett de olmasa dökülen bir pota altı rotasyonuna sahipti Celtics playofflara girerken.Ve bu takım için Heat'i pota altıyla ezer deniliyordu.Playoff'ların gidişatından bahsetmek bilmiyorum ne kadar gerekli.Heat karşısında tutunamayan Celtics için Pierce ve Rondo belirleyici oldu.İkisi de kayıptı.Bu noktada Rondo'ya özel bir parantez açmak istiyorum çünkü kendisi geçen sezon kafa bandını çıkardı.Kafa bandını çıkarınca bazı özelliklerini de yitirdi.Zaten şutu olmayan bir guard'ın diğer şeyleri çok iyi yapması gerekiyor.Rondo bunu becerebilen bir oyuncu.Ancak geçen sezon penetre etmeyi unuttu resmen.Drive olmayınca Ray Allen ve diğer oyuncuları kullanmak da pek mümkün olmuyor.Rondo hücumu yöneten adam olarak bana kalırsa hiçbir şey yapmadı.Şutu için çalışıyor fakat stili o kadar kötü ki o şuttan adam olmaz artık.Şutunu riske edenlere karşı şut deneyip sokamayınca da özgüveninde düşüş inanılmaz boyutlara varıyor.

Kısacası geçtiğimiz sezon gerçekten hayal kırıklığı oldu Celtics için,her anlamda.Oyuna tutunabilen Garnett,Allen,West gibi oyuncular haricinde sahaya bir şey koyamadılar.Ve belki de gelecek sezon 2008'de başlayan peri masalının sonu olacak.

Ray Allen'ın kontratı uzatılıp kadroda tutuldu.Sevindirici fakat endişe verici.Ray Allen gerçekten iyi bir savunmacıdır ama geçen sezon gördüğümüz gibi savunmada artık ayaklar gitmemeye başlamış.Gelecek sezon için Ray Allen umarım savunmadaki zaaf olmaz.Hareketli oyunculara karşı çok sıkıntı yaşayacak.E bunun yanında Pierce ve Garnett var ki Pierce zaten hayattan bezmiş gibi savunma yapıyor çoğu zaman.Garnett de eski performansından sadece hırsını koruyabildi.Bu isimler çoook büyük isimler ama belli bir yaştan sonra fiziksel zorunluluklar devreye giriyor işte.Belli bir seviyenin üstüne çıkamıyorsunuz.Celtics için sıkıntı sadece yaş değil.Glen Davis denen bir dangalak var ki 2010'un başında çıkardığı sorunu yine çıkarıyor bu aralar.Kontratından bir türlü memnun kalmıyor kendisi.Geçtiğimiz sezon playoff'larda resmen sıçmış bir isim olarak "ne oynadın da ne istiyorsun" diyesim geliyor.Bench'te oturmaktan şikayetçi,paradan şikayetçi...Git o zaman playoff'a girme yarışında olan bir takıma paşa paşa oyna diyebiliriz bu sefer ona.Bakalım neler olacak.Doc Rivers'ta oyuncuların baskısından dolayı bir sene daha takımın başında kaldı.Gördüğümüz gibi Celtics 2008 peri masalını gelecek sezon son kez yazmaya çalışacak.Big Three oluşumu son şampiyonluk şanslarında ellerinden geleni yapacaklardır amaaa...Ainge bir çılgınlık yapmazsa.Danny Ainge 2008'de üçlüyü Celtics'e harika takaslarla getirdiğinde NBA'in en iyi GM'lerinden sayılıyordu fakat sonradan bir deliyle falan cinsel ilişkiye girmiş olmasından kuşku duyuyorum ancak başka seçeneğimiz yok,bu adama gelecek sezon için güvenmek zorundayız.Dalembert isimleri falan geçiyor şimdilik.Mid level kontratla fena olmaz aslında.Gelecek sezon için güçlü bir pota altı şart.Krstic'i ait olduğu yere,Avrupa'ya sallayacak gibiyiz.Aynı zamanda Eddie House tarzında gaza gelen bir adam gelse fena olmaz.Celtics seyircisi böyle adamları sever,büyütür.Eldeki kadro mutlaka süzgeçten geçecek,işe yaramayan adamlar yollanacaktır ama ben Green'in de kadroda tutulmasından yanayım.Kendisi 3-4 numarada iyi işler yapar kesinlikle.İyi bir sezona hazırlık ile de Doc Rivers bu takımı bir sene daha zirveye aday yapar.Dediğim gibi ilerleyen günlerdeki takas haberleri oldukça yorumlarımızı da yaparız yine ama Celtics için peri masalının son halkası gelecek sezon olacaktır.Ayrıca 2000'lerin başına bir dönüş olacağını da zannetmiyorum,bundan sonra Celtics organizasyonu hamleleriyle hep üst seviyede kalabilen bir takım ortaya koyup NBA'in en başarılı iki takımından biri olan bu şehri vitrinde tutacaktır.Boston şehri de Celtics adına kötü geçen sezonu Bruins ile telafi etti.Yıllar sonra NHL'de şampiyonluğa ulaştılar ve Boston şehri bir şampiyonluk daha gördü.Ama Boston'ın babası Celtics'in yeri daima başkadır.

Bakalım 2008'de güzel başlayan masal,güzel bitebilecek mi ? Hep beraber göreceğiz.

Cumartesi, Haziran 25, 2011

Draft Gecesi Takasları


Bucks - Kings - Bobcats takası :

Bobcats -> 7.sıra seçim hakkı (Bismarck Biyombo) ve Corey Maggette.
Bucks -> Stephen Jackson,Shaun Livingston,Beno Udrih ve 19.sıradan Tobias Harris.
Kings -> John Salmons ve 10.sıradan Jimmer Fredette

Daha önce şurada da bahsettiğimiz gibi Bobcats Maggette'nin kontratıyla ne yapmayı düşünüyor hiç bilmiyorum ve çözemedim açıkçası.Bana kalırsa özellikle Livingston'ın gönderilmesi de ilginç çünkü kendisi yavaş yavaş kendine geliyordu ve yeniden yapılanmaya girecek olan Bobcats için fena bir katkı vermezdi diye düşünüyorum.Ayrıca Biyombo gibi bir odun abiyi de neden istediler bilmiyoruz,draftlardan bir gün önce Jordan ile idmana çıkmış kendisi ve beğenilmiş.Jordan Bobcats için şu ana kadar iyi ne yaptı diye sorarsanız tek cevabım "onlarla antrenmana çıkmış olması" olur.
Bucks iyi bir skorer ve Jennings'in yanına bir tane guard aldı.Jennings'in maç içerisinde azdığı anlarda onu kenara alıp yerine kısmen de olsa güvenebilecekleri bir isim Udrih.Kings Evans'ın yanına Jimmer'ı aldı.Bu ikili Kings'i nerelere taşır ? Cevabı biliyoruz.Hiçbir yere taşımaz.Ben Jimmer'ın muhteşem şutuna rağmen NBA'de çok sıkıntı yaşayacağını düşünüyorum.1 numarada oynayabilir sadece ki oyun kurucu meziyetleri idare bile etmez.Sadece şutu ile yaratılan bir suni yıldız diye görüyorum onu.Redick'ten bile daha çok hayal kırıklığı yaratabilir.John Salmons ve Tyreke Evans ile skorer sorunu yaşamayacak gibi gözüküyor Kings ama şu an için playoff hayalden öte olmaz.

Portland - Nuggets takası :

Portland Trail Blazers -> Raymond Felton ve 26.sıra seçimi Jordan Hamilton (Denver'a yollandı) ve 57.sıra seçimi Ngombo.Ayrıca Rudy Fernandez Dallas'a yollandı.
Nuggets -> Andre Miller

Andre Miller eski takımına geri döndü.Miller hiçbir zaman üst seviyelere çıkamadı ancak yetenek başka bir şey.Andre Miller benim beğendiğim guardlardan bir tanesi ve Portland neredeyse Raymond Felton ile kafa kafaya takas etti.Salary cap durumlarını tam bilmiyorum ancak Miller'ın kaybı onlar için iyi bir hamle değil.Felton Portland beşine yerleşebilir.Wesley Matthews bile ilk beş çıkıyor gerçi orada.

Rockets - Timberwolves takası :

Rockets -> Jonny Flynn ve 20.sıra seçimi Donatas Motiejunas
Wolves -> Gelecek yıllara ait bir ilk tur draft hakkı ve Brad Miller

Öncelikle Jonny Flynn 22 yaşında.Bunu unutmayalım.Bence Wolves organizasyonu için gelecek senelerde önemli bir parçaydı ve ben onu kadroda tutarlar diye düşünüyordum.Rockets Phx'e gönderdiği Brooks'un yerine Flynn'i ilk beşe koyabilir.Ayrıca 2.13'lük Matiejunas NBA'e uyum sağladığı takdirde Rockets pota altı için rotasyon içinde önemli bir noktaya gelebilir.Rockets bu takastan şu an için karlı çıkmış gibi gözüküyor.Brad Miller mı ? Hiç sormayın onu aman diyeyim.

Spurs - Pacers takası :

Spurs -> Erazem Lorbek'in hakları, 15.sıra seçimi Kawhi Leonard ve 42.sıra seçimi David Bertans.
Pacers -> George Hill

Pacers'tan nefis bir hamle bence.George Hill ve Darren Collison bir numara mevkii için son derece kaliteli isimler.George Hill hakkında Popovich'in "takımda en güvendiğim isimlerden biri" şeklinde beyanatı vardı.Şimdi takas ettiler.Pacers ciddi manada ilginç bir takım haline geldi doğuda.Granger,Hibbert,Hill,Collison,Hansbrough,Paul George gibi isimler gerçekten önemli.Pacers'ın playofflarda Bulls'a karşı oynadığı oyun ve gösterdiği direnç de Pacers taraftarları için umut vadediyor.

Daha yazın başındayız.NBA'in gelecek seneki durumu da netleşmedi.O yüzden takımlar farklı hamleler de yapacaktır ilerleyen günlerde.Henüz Celtics,Lakers,Heat gibi takımlardan ses seda yok bunu da hatırlatalım.

Cuma, Haziran 24, 2011

Anadolu'da Bulgar Modası


Son iki gündür basında çıkan transfer haberlerinden sonra kafama takıldı bu konu. Son yıllarda ülkemize gerçekten çok fazla Bulgar ve Bulgar Ligi'nde oynamış futbolcu getirdik.

Çok eskilere gitmeden aklıma gelenleri yazayım. Son yıllarda Denizlispor Emil Angelov'u (Karabükspor), Gaziantepspor Ivelin Popov'u, Kasımpaşa Georgi Sarmov ve Nikolay Dimitrov'u, Sivasspor Ivan Cvetkov'u getirdi.

Bu yaz da Bulgar oyunculara olan ilgimizde bir eksilme olmadı. Orduspor Daniel Georgiev'i, Antalyaspor Veselin Minev'i, İ.B.B Brezilya asıllı Bulgar futbolcu Doka'yı kadrosuna kattı,Gaziantep'in adı CSKA Sofyalı futbolcu Delev ile sıkça anıldı.

Yerli transfer piyasası ülkemizde gerçekten çok maliyetli olduğu için Anadolu kulüplerimiz yabancı transferi yapmış olmak için mali açıdan çok uygun olan bu isimlere yöneliyorlar. Alınan bu isimlerin birçoğunun katkısı olmadığı gibi takımdaki gelecek vaad eden Türk gençlerinin de önünü tıkamış oluyorlar.

Anadolu kulüplerimiz madem bu kadar iyi takip ediyorlar Bulgar Ligi'ni, Anatoli Todorov ve George Kakalov'u da getirsinler de alem golcü görsün. (CM 03-04 efsanesidir iki oyuncu,CM oynamış olanlar bilir)

Şaka bir yana yabancı hayranlığımıza bir son vermeliyiz artık. Bu isimlerin Türk gençlerinden fazlası yok eksiği çok.

Perşembe, Haziran 23, 2011

NBA'den Haberler-Söylentiler


İlk önce 2011 NBA Draftı'ndan bir şeyler söyleyerek başlayalım.Dün Enes'e dair son şeyleri şurada yazmıştık zaten.Draft bizim için cidden önemli.Enes Kanter'in hala 1.sırada seçilme olasılığı olsa bile muhtemelen seçilmeyecek.Ancak eğer 1'den gitmesse bunun en büyük sebebi son 1 senede hiç vitrine çıkmaması olacak.Özellikle son 3 günde çıkan haberler,Enes'in Cleveland'ın 4 numaralı seçim hakkından daha önce seçileceği yönünde,yani olası Irwing-Kanter iş birliği yatışta gibi gözüküyor.Öte yandan Washington'ı istediğini biliyoruz,niye istiyor anlamış değilim.Washington Wizards'ı geçtiğimiz sezon izleyenler hak verecektir,basketbol adına bir arpa boyu yol kat edemeyen bir takım.Nick Young reyizin bundaki katkısı inanılmaz.

Birde bilmeyenler için şunu paylaşalım,ortam şenlensin.




Enes'le ilgili birkaç şey söylemişken diğer oyunculara da azıcık değinelim.Listenin ilk beşinde-nbadraft.net'in mock draftını göz önünde bulundurdum-Kyle Irving,Derrick Williams,Enes Kanter,Jonas Valanciunas ve Brandon Knight bulunuyor.Cleveland'ın sağlam bir guard eksiği olduğu bariz-Gerçi her tarafları poşet-.Bunun için Irving'i düşünmeleri bekleniyor.Draft 2011'in genel olarak düşük potansiyelli olduğunu belirtelim.Irving'in ileride kalburüstü bir point guard olması bekleniyor,tabii ki oyunculuğuna kattığı şeyler onun geleceğini çizecek her oyuncuda olduğu gibi.2 numaralı seçim hakkına sahip Minnesota'nın ise Derrick Williams-Enes Kanter ikilisinden birini seçeceği garanti gibi.Özellikle Derrick Williams'ın 3 ve 4 numaralı pozisyonları oynayabilmesi onlara cazip geliyor olabilir,ancak ellerinde Beasley varken sağlam bir 5 numara olan Enes'i de düşünebilirler.Benim hiç beklemediğim ancak bazı otoritelerce Valanciunas'da önlere sıçrayabileceği durumu da mevcut.Enes'in Utah'a gideceği olasılığını düşünürsek ise çok kalabalık bir uzun rotasyonu olacak.Enes'in alınması durumunda takas şart.Cleveland hem guard hem uzun eksiğini 1 ve 4 numaralı haklarla kapatacaktır-herhangi bir takas olmazsa-.5'den seçen Raptors'a ise sürpriz olmazsa Kentucky'den Brandon Knight kalacak.Knight'ın Raptors'da iyi durabileceğini düşünüyorum.Raptors'ın şampiyonluğa oynaması için en azından 5-6 draft daha görmesi şart tabii,ondan söz bile etmeyelim.
Üstte belirttiğim gibi Enes'in Wizards'ı istediğini biliyoruz.6'ya düşer mi takasla alınır mı bilmiyorum,sadece umarım oraya gitmez diyorum.

Lokavt dolayısıyla oldukça fazla takas dedikodusu var.Bu gece takas bakımından hareketli bir akşam olacağı muhtemel.Bu yüzden inanılmaz fazla bilgi gündemde.

-Orlando Magic'in Jameer Nelson'a karşılık Andre Miller'ı istediği gündemde.Hedo'nun oyun kuruculuk görevini üstlendiği sistemden vazgeçeceklerinin açık bir göstergesi.Atlanta Hawks serisinden sonrada bunun gerçekleşmesi çok çok normal.

-Kurt Rambis'den boşalan koçluk makamına adı geçen isimlerin başında Charlotte Bobcats'den kovulan Bernie Bickerstaff.Daha önce 4 kez başantrenörlük yapan Bickerstaff'ın derecesi 414-512.

-Lamar Odom'ı elinden çıkarmak istediği anlaşılan Lakers'ın Wolves'dan sonraki durağı 76'ers oldu.Lakers'ın Andre Iguodala'ya karşılık Odom'ı vermek istediği söylentiler arasında.Ancak AI'ın gelişiyle Lakers'ın bir başka büyük oyuncu alma beklentileri başka bir hamle yapılmazsa suya düşmüş olacak.AI 3 yıllık 44 md'lık bir kontrata sahip.

-Bir başka söylenti ise,Bucks'ın Stephen Jackson'ı ve Shaun Livingston'ı alıp,Corey Maggette ve 7 numaralı hakkını Bobcats'e gönderdiği yönünde.Takımı sıfırlayıp,yeni bir sayfa açacağını söyleyen Jordan Maggette'nin bu kontratıyla birini keklemeyi düşünüyorsa geçmiş olsun dileklerimizi şimdiden iletelim,tabii gerçekleşirse.

-Suns'ın Nash'i Wolves'a gönderip draft hakkını almak istediği haberleri çıkmıştı.Nash'i bunca şeyden sonra yollarsa ayıp olur cidden.

Bu arada drafta saatler kala şurayı okumadan geçmeyin.

Çarşamba, Haziran 22, 2011

Enes Kanter'e Dair Son Birkaç Şey





Enes Kanter yarın Türkiye saati ile gece 2'de 2011 NBA Draftlarına çıkacak.New Jersey Prudential Center'da gerçekleşecek olan organizasyonda Enes'in ilk 4 içerisinde seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor.Ancak ilk 4 sıra içinde hangi pozisyonda seçileceği net değil.Biz de birkaç kelam edelim ve son gelişmeleri verelim Enes hakkında.

Enes Kanter Türk basketbolunun NBA'e gönderdiği en büyük yıldız olmaya aday şu an için.Aynı zamanda kendisi Amerika'da oldukça gözde bir oyuncu haline geldi.Son 3 senede doğru dürüst maç yapmamasına rağmen draft pozisyonunun bu kadar üst sıralarda olmasını Enes'in yeteneğine de,bu sezonki draftların sönük olmasına bağlayanlar da var.Bence ikisi de bu noktada etken.Ancak NBA üzerinde de Enes üzerinde genel bir yıldız kanısı hakim ki NBA üzerinde uzunların ne kadar değerli olduğunu biliyoruz.Özellikle çekimlerinde kendisinin belirttiği "Pau Gasol,Dwight Howard ve Dirk Nowitzki'nin kombinasyonu" şeklindeki sözler herkes tarafından ilginç ve iddialı karşılandı.Ayrıca David Stern tarafından yeşil odaya davet edildi.Bunun anlamı,draft edilince Stern'ün elini sıkıp,canlı röportaj verecek.

Enes bugün katıldığı programda kısa süre yayındaydı.Söylediği şeyler genel olarak aynı sözlerdi.Kentucky'i ailesi olarak gördüğünü ve onların kendisine desteği hiç çekmediğini söyledi.Eğer oynayabilseydi geçen sezon ulusal şampiyonluğu da kazanabilirdik dedi.Bu yüzden Enes yarın draft anonsunda hiç oynamamasına rağmen "Kentucky'den" ibaresini de koydurttu.Enes'ten sonra yayına menajeri Max Ergül katıldı.Kendisi Washington takımı için herkesten ayrı düşüncelere sahipmiş.Washington'ın Enes ve Wall üzerine bir yapı inşa etmek istediğini ve bunun için çalışmalar yaptığını,Enes'i özellikle istediklerini ve hatta trade up için uğraştıklarını söyledi.2007'den beri Amerika'da bu draftlar için bir çalışma halindelermiş ve özellikle Washington'da önemli tanıdıkları varmış.Bana açıkçası biraz da kişisel çıkarlar varmış gibi geldi ama Washington'ın Enes için berbat bir takım olduğunu düşünenlerden değilim.Cleveland tarafından seçilirse de muhtemel 1.sıra oyuncusu Kyrie Irwing ile yeni bir yapılanmaya girebilir Cavs ki istedikleri de bu zaten.Tabii draft geceleri sürprizlere de gebe bir organizasyon.Örneğin drafta sayılı saatler kaldı fakat hala değişik dedikodular ortada dolaşıyor.

Bunlardan en son bombası Minnesota'nın Derrick Williams için kullanmayı düşündüğü ikinci sıra seçim hakkını Enes için kullanacağı dedikodusu.Bu doğru olabilir.Çünkü Cleveland Derrick Williams'ı seçebilir 1.sıradan bu ihtimalde var.O zaman Minnesota büyük ihtimalle Enes'e yönelir.

Neler olup bitecek göreceğiz fakat draftlar herkesin söylediği gibi sadece yetenek ölçütü bir olay.Draftlarda hangi sırada,nereden seçildiğiniz çok önemli değil,önemli olan nerede olursanız olun performansı en üst seviyede verebilmek.Enes için her şeyin en güzelini diliyorum ancak Enes sürpriz bir şekilde 1.sıradan falan seçilirse de bu durumu abartmamak gerekiyor.Önemli ama,dediğim gibi çok ölçüt değil bu.Hele ki önümüzde Darko Milicic gibi bir feci örnek varken.Fenerbahçe'den NCAA'e çalkantılı bir maceraya çıktı Enes.Bu yolda istediklerine,hayallerine ulaşmak için her zorluğu aşmaya çalıştı.Bundan sonrası için de umarım beklediğimiz gibi olur.Hem milli takımımız hem de ülkemiz için Enes Kanter ismi çok önemli.O da bunun farkında.

Perşembeyi cumaya bağlayan gece saat 2'de Ntvspor ekranlarında 2011 NBA Draftlarını izleyebilirsiniz.Son olarak,üstteki fotoğraflar Enes'in bugün tamamlanan draft çekimlerinden.

Salı, Haziran 21, 2011

Avrupa Basketbolu Transfer Piyasası #2


-Fenerbahçe Ülker Gist ve Bogdanovic'i açıkladı.James Gist hareketli bir uzun ancak çok şeyler katacağını sanmıyorum Fenerbahçe'ye.Kendisi normal seviyede bir oyuncu,Partizan devlere yollayamadı bu kez Amerikalı oyuncusunu.Bogdanovic ise bence çok nokta bir transfer.Muhtemelen benchten gelecek,her alanda iyi bir oyuncu olmasının yanı sıra çok iyi bir şutör ve Hırvat.Spahija ikinci Hırvat'ı da aldı takıma.Bizim koçlarımız neden bunu yapmıyor Avrupa'ya gittiklerinde bunu da anlamış değilim gerçi.Aydın Örs Lavrinovic,May ve Jasikevicius ile sözleşme yenilenmeyecek dedi.

-Gelecek sene en az Euroleague ön elemelerinde oynama hakkını elde eden Galatasaray (Cafe Crown ekini kullanmadım çünkü yeni sponsor gelecek) Cevher Özer,Ender Arslan ve Furkan Aldemir'i renklerine bağladı.Ermal Kuqo ise Efes Pilsen'in yolunu tuttu.Bana kalırsa Ermal büyük bir kayıp değil.Ancak Cevher onun yerine gelecek oyuncu da değil.Türk rotasyonu açısından kadroda şu an düşüş oldu derken Furkan Aldemir geldi ki bu Galatasaray'ın uzun süreli hamlelerinden biri.Furkan çok şey katacak ve kazanacaktır ama EL için mutlaka kaliteli yabancılar lazım.Ender ise "eh hadi olsun bakalım" dediğimiz bir oyuncu oldu.Andric iki yıl daha uzattı.Bu arada Rancik ve Johnson takımdan ayrıldı.(Azovmash ve Astana)

-Türk Telekom Willie Solomon ile anlaştı."Tilkinin dönüp dolaşacağı yer yine en son kürkçü dükkanıdır."

-Gianluca Basile Barcelona'dan ayrıldı.36 yaşında kendisi.Bence yavaştan basketboldan da ayrılsa iyi olacak ama tabii ki Avrupa'nın unutulmaz şutörlerinden biri olacak kalbimizde.Fran Vazquez de sözleşmesini uzattı.

-Real Madrid en sonunda Pablo Laso'yu açıkladı.Ettore Messina gibi bir adamdan sonra Real Madrid'in hem bütçesel hem de kafadan küçülmeye başladığını görüyoruz.3 yıl içinde basketbol şubesini kapatmaları yakındır.

-Terrell McIntyre Bologna ile anlaşmış.Bence elden kaçtı o da.Hem skorer hem de düzenli bir oyun kurucuydu.Gittiği takımdan anladığımız kadarıyla gözden düşmüş ama ben hala Omar Cook'un çıkardığı Euroleague'i onun da çıkarabileceğini düşünüyorum.Cook demişken Fenerbahçe ile adı geçiyor onun da.Aydın Örs de bir guard alacağız demişti.Kim bilir belki Omar'ı izleriz gelecek sene.

-Siena çok çok zor bir şekilde Mccalebb ile uzattı.1,5 milyon euro kazanacak şimdi Bo."Neredeeen nereye ?" demek geliyor içimden.Bir taraftan da gözümüzün önünden kaçan bu adam için tekrar ağıt yakıyorum.

-Maccabi Tel Aviv Yotam Halperin'i yeniden kadrosuna kattı.Geçtiğimiz sezon Olympiakos'ta oynamıştı Halperin ama beklentileri hiç karşılayamadı.Maccabi ayrıca Pargo ile de sözleşmesini uzattı.Pargo gözde bir oyuncuydu,kadrolarında tutmaları önemli.Bluthental ile de uzattılar.Ayrıca pota altına Shawn James'i almışlar.Kariyerli bir isim değil ama Maccabi'nin Amerikan ordusunda iş yapar.

-Körpe yıldız adayı Velickovic Real macerasından sonra Pana yolunda diyorlar.Velickovic yıldız falan olamaz.Ama Pana'da Obradovic var,susuyorum.Bu arada Pana ile ilgili önemli bir dedikodu var.Pana'nın sahibi Pavlos Giannakapoulos uygun bir teklif halinde takımı satabileceğini söylemiş.Kriz var Yunanistan'da,adamlar resmen ülkenin ismini Yunanisyan diye değiştirecekler yakında.

-Olympiakos Nikos Zizis'i almaya yönelik hareketlere girmiş.Onlar hakkında pek haber yok daha.Sanırım lokavt kararını bekliyorlar.Olympiakos NBA sever,zenci sever.

-CSKA yeni sezona sıkı hazırlanıyor.Geçtiğimiz sezon gruptan bile çıkamamışlardı.Siskauskas'ı iki yıl daha kadrolarında tuttular.Vorontsevich ile uzattılar.Ayrıca Teodosic ile yakından ilgileniyorlar.Nenad Krstic'i de yakında açıklayacaklar deniyor.Langdon ve Holden emekliliklerini açıkladılar.Oraya bir şutör lazım şimdi.Becirovic'i kadrolarına kattılar ama olmaz o olmaz.Becirovic'ten katkı mı bekliyorsunuz hala siz ? Adamdan Türk Telekom bile umudunu kesmişti.



-