Cuma, Temmuz 01, 2011

FİNALDEYİZ ULAN ! Vol 2.


Neden mi bu başlığı seçtim ? Çünkü aklım direkt geçen seneki dünya şampiyonasına gitti.O zaman finale çıktığımızda heyecanımızdan şöyle yazmıştık bu da devamı gibi oldu :)

Fazla söze gerek yok,son şampiyon Fransa'yı da devirerek Avrupa Şampiyonası'nda finale çıkıyoruz ! HAYDİ KIZLAR !

Not : Bu yazıyı maç bitmeden 2 periyot önce hazırlamıştım :) Yüzümü kara çıkarmadılar

Çocuklar Kobe'yle Oynuyor



Twitter'da görünce paylaşıyım dedim.Yalnız şu sıralar olsa böyle bir şey karizma marizma kalmazdı yani,harbiden bu ne abi.

Perşembe, Haziran 30, 2011

2011-2012 Euroleague Eleme Grubu Değerlendirmesi


Bugün gelecek sezon Euroleague'de mücadele edecek takımlar için sorulan soruların ve akıllardaki soru işaretlerinin kalktığı gün oldu.Euroleague aldığı kararla doğrudan katılım hakkını İtalyan temsilcisi Milano'ya verdi.Böylece genel görüntü şöyle oluştu:

A Lisansı sahibi takımlar: Caja Laboral (İspanya), Cska Moskova (Rusya), Efes Pilsen (Türkiye), Fenerbahce Ülker (Türkiye), Maccabi Electra (İsrail), Montepaschi Siena (İtalya), Olympiakos (Yunanistan), Panathinaikos (Yunanistan), Real Madrid (İspanya), Regal Barcelona (İspanya), Unicaja (İspanya), Zalgiris Kaunas (Litvanya), Milano (İtalya)

B Lisansı sahibi takımlar: Sluc Nancy (Fransa), Partizan Belgrad (Sırbistan), KK Zagreb (Hırvatistan), Union Olimpija (Slovenya), Brose Baskets (Almanya), Asseco Prokom (Polonya), Bizkaia Bilbao Basket (İspanya), Bennet Cantu (İtalya)

C Lisansı sahibi : Unics Kazan (Rusya)

Eleme Grubuna katılacak olan takımlar:
Galatasaray (Türkiye), Banvit (Türkiye), Alba Berlin (Almanya), Asvel (Fransa), BC Donetsk (Ukrayna), Khimki (Rusya), Gravelines Dunkerque (Fransa), Nymburk (Çek Cumhuriyeti), Cibona Zagreb (Hırvatistan), Cholet (Fransa), KK Buducnost (Adriyatik-Karadağ), Lietuvos Rytas (Litvanya), PAOK (Yunanistan), Turow (Polonya), Spirou Basket Charleroi (Belçika), VEF Riga (Letonya)

Şöyle bir baktığımızda yeni takımlar görüyoruz,özellikle eleme grubunda.Ele alacağım konu da zaten eleme grubu olacak.İki temsilcimiz burada yer alıyor.Euroleague normal sezonu için eleme grubundan iki takım gelecek.Gönül ister ki ikisi de Türkiye'den olsun fakat bunun ihtimali son derece zayıf.

Banvit her sene üstüne koyarak ilerliyor yoluna.Eurochallenge deneyimini de geçen sezon yaşadılar.Avrupa'ya adım attılar şimdi ki hedefleri daha da yüksek.Ayrıca geçen sezon yine Euroleague elemelerinde boy göstermişler fakat elenmişlerdi.Öncelikle bu elemelerde ilerlemenin oldukça zor olduğunu hatırlatalım.Hem kaliteli hem de belli ekole sahip takımlarla karşılaşıyorsunuz.Banvit için çok umutlu konuşamayacağım açıkçası.Yaklaşık 1 ay önce yazdığım Banvit-Galatasaray yazısını buradan okuyabilirsiniz.



Galatasaray ise Euroleague'in A lisansı için başvuru yapan takımlardan biriydi ve Euroleague'e giden dosyası da oldukça güzel donatılmıştı.Ancak A lisansı alabilmek maalesef o kadar kolay değil.Taraftarın ilgisi,baskısı da oldukça fazlaydı fakat A lisansı gibi 5 yıl direk katılım sağlayan olayı alabilmek için Euroleague tecrübesi gibi çok önemli bir kriter var.Bu yüzden o lisans yıllardan beri Euroleague'de bal yapmayan arı misali dolanan Milano'ya verilse de sesimizi çıkaramıyoruz.Ayrıca olayın başka bir yönü de çoğu kişinin düşündüğü gibi,"elemeyi geçemiyorsan Euroleague'de ne işin var " boyutu.Buna kısmen katılıyorum.Eleme oynamadan direkt lisans alabilmenin en büyük önemi yapacağın transferleri de buna göre şekillendirmen.Galatasaray yönetimi sanki Euroleague'de mücadele edecekmiş gibi çalışmalarını sürdürüyor fakat oyuncuların kulübe bakış açısında lisansın yeri büyük.Aslında bunu daha fazla konuşmanın anlamı yok.Sonuç olarak temsilcilerimiz eleme grubunda yer alacak ve bizim için onları erkenden izlemek de ayrı bir keyif olacak.O zaman hemen hızlıca muhtemel rakiplerimize göz atalım.

Rakiplerin değerlendirmesini daha büyük bütçeyle gelen Galatasaray için yapacağım.Unutmadan söyleyelim,Galatasaray yeni sezonda Cafe Crown olarak adlandırılmayacak.Çok daha yüksek bütçeli bir sponsor ile anlaşıldı ve medyada o sponsorun aynı zamanda bayan basketbol şubesi sponsoru da olan Medical Park olduğu söyleniyor.

Şimdi takımların geçmişi,ismi ve kulüp tecrübesi gibi kriterlere göre bir sınıflandırma yapacak olursak ;

A Klasman Takımlar : Galatasaray, Alba Berlin, Asvel, Khimki, Cholet, Cibona (sadece isimlerinin büyüklüğü), Lietuvos Rytas,

B Klasman Takımlar : Banvit, Nymburk, KK Buducnost, PAOK, Spirou Basket Charleroi

C Klasman Takımlar : BC Donetsk, Gravelines Dunkerque, Turow, VEF Riga

Böylece yüzeysel bir sınıflandırma yapmış olduk.Tabloya baktığımda dikkatimi çeken takım ilk olarak Rytas oluyor.Bence Khimki ile şu an için en iyi iki takım.Ama Galatasaray'ın transferleri ile birlikte ikisini de geçebileceğini düşünüyorum.

O halde; şu an için bakarsak Galatasaray,Alba,Khimki,Cholet ve Rytas'ın iki takımlık boşluk için en büyük adaylar olduğunu söyleyebiliriz.

Henüz takımların transfer hamleleri yeni başladığı için yorumlarım bu kadar.Hazır aklıma gelmişken ve unutmadan şu düşüncemi de söyleyeyim.Şimdi Galatasaray için sürekli Euroleague isteniyor fakat başka bir boyuttan bakmak istiyorum ben olaya.Galatasaray iddialı kadrosunu yine kurar,Euroleague yerine Eurocup'a katılmayı düşünür,böylece büyük denizde küçük balık olmaktansa öncelikle ortamın büyük abisi olmayı deneyebilir.Bunun vizyonsuzlukla falan ilgisi yok bence.Bunu birçok Avrupa takımı yapıyor.Merdivenleri basamak basamak çıkmak gerekiyor bence.Bir Eurocup şampiyonluğundan sonra Euroleague'e katılmak çok daha güzel olmaz mı ? Üstelik Mahmuti'nin 1 yıllık sistemine yeni gelecek oyuncularla bir alışma devresine girecek takım bu sezon.Eleme grubu maçları erkenden başlayacak.Güçlü kadro bir anda elenebilir sadece bu yüzden.Hem bir sene Eurocup'ta oynadıktan sonra ondan sonraki sezonda oturmuş kadro ile Euroleague'e gitmek daha mantıklı olur.Bu da benim bir düşüncem tabii fakat Euroleague elemesinden elendikten sonra Eurocup'a katılma şansı oluyor mu bunu bilmiyorum.Bilen varsa,yorum olarak yazabilir :)

Euroleague'deki temsilcilerimiz Efes Pilsen,Fenerbahçe Ülker,Galatasaray ve Banvit'in temsilcilerinin belirleneceği kuralar 7 Temmuzda Barcelona'da çekilecek.Takımlarımıza şans diliyoruz ve heyecanla bekliyoruz :)

Çarşamba, Haziran 29, 2011

Galatasaray&T-Mac


Bugün çıkan haber bu,bazı gazetelerde ve sitelerde yer almış.Doğru olabilirliği oldukça fazla gibi.Iverson haberleri bu şekilde çıkmış,sonunda Beşiktaş Cola Turka'yla imzalamıştı.Bu olay gerçekleşirse,Iverson'ın yapamadıklarından sonra,bu transfere hiç sıcak yaklaşmayacak bir sürü insan olacaktır.Aslında bunun için oldukça fazla sebep var.En önemlisi Galatasaray'ın basketbolda önemli bir atağa geçmesi ve önemli hedefler koyması üzerine,soru işaretleriyle dolu bir transferi neden gerçekleştirecek olması.Peri masalı yazarak şu kelimeleri söyleyebiliriz:

"T-Mac gelir,ayağa kalkar,eski günlere döner,Gs şahlanır"

-Ayrıca üstteki cümleyi her çok iyi niyetli insan Iverson için düşündü,biliyorum.-

Ancak masaldan öteye geçmez bu sözler.Çok uzakta değil,Iverson örneği gözümüzün önünde işte.T-Mac'in durumunun Iverson'ın geçen seneki halinden daha iyi olduğunu düşünüyorum.T-Mac'in oyunu hakkındaki soru işaretlerinin yanı sıra,saha dışındaki ciddiyetsizliği de soru işareti.Özellikle Koç Kuester'le takım arasındaki sorunlarda oynadığı rol bu durumu açıklıyor.Galatasaray'ın şu ana kadar yaptığı çok doğru transferlerin yanında büyük bir soru işareti olur T-Mac.Ancak 1-2-3 numaraları pozisyonların hepsinde oynamışlığı olan bir oyuncuyu kadroya katmak da akıllıca gözüküyor,ayrıca Tracy Mcgrady abi,isme bak.Murat Murathanoğlu'nun Tracy Mcgrady deyişini taklit etmedik mi hepimiz.




İnsan heyecanlanıyor tabii,gelirse 1-2-3 her pozisyonu kağıt üzerinde kaldırabilir,ancak fiziksel olarak bunları başarabilir mi,gerçekten büyük soru işareti.

Bu arada unutmadan şunu vermezsek ayıp etmiş oluruz:



Not:T-Mac daha 32 yaşında.Ayrıca geçen sezon 72 maça çıktı.Yani herhangi bir aksilik dışında formadan çok uzak kalması beklenmesin.Sadece fiziğinin eskisi gibi olmadığını ve eskiden yaptığı inanılmaz işlerin şimdi beklenmemesi gerektiğini belirtelim.Geçen sezon Pistons formasıyla 8 sayı 3.5 ribaund 3.5 asist ortalaması tutturdu.

Salı, Haziran 28, 2011

Boston Şehrinin Kazandığı Şampiyonluklar



Celtics - Red Sox (beyzbol) - Bruins (buz hokeyi) ve Patriots (amerikan futbolu) şeklinde sıralanıyor başarılar.Çok parlak bir grafik olduğunu görebiliyoruz.

Not : İstatistikler gol atan kaleye blogundan alıntıdır.

Pazartesi, Haziran 27, 2011

Türkiye Çeyrek Finalde


Türkiye Eurobasket 2011'de inişli-çıkışlı,biraz da tartışmalı geldi bugüne kadar.Takımımız turnuva için pek iyi sinyaller vermiyor,iyi hazırlanamamış gibi gözüküyordu.Ama turnuva ilerledikçe,takım da ritmini buldu ve bu akşam Belarus'u mağlup ederek son sekize ismimizi yazdırmayı başardık.Belarus ile aynı senaryoyu 2009'da da oynamış ancak filmin sonunda Belarus gülen taraf olmuştu.Rövanşı alarak yolumuza devam ediyoruz.

Turnuva başından beri takımımızda ön plana çıkan üç oyuncu Birsel,Nevriye ve Şaziye.Takımın temelinde yer alan bu üç oyuncumuz bulunduğumuz noktada en önemli paya sahipler.Nevriye Yılmaz zaten Avrupa için gerçek bir yıldız,buna şüphe yok.Fakat turnuvada izlediğim diğer takımlar arasında da Birsel kadar etkili,zeki ve fundamental olarak iyi birkaç guard gördüm.Şaziye de geçtiğimiz turnuvalarda olduğu gibi yine çatır çatır şut sokuyor maşallah.Fakat bundan daha önemlisi bu üç oyuncunun çok tecrübeli olması ve nerede ne yapmaları gerektiğini bilip,takımı da bu yönde yukarıya taşımaları.Takım olarak potansiyelimiz Avrupa bazında yüksek ve yarı finali rahat oynayacak bir takımız aslında.Fakat ribauntlar ve set hücumu konusundaki sıkıntılarımız maç içerisinde kendini gösterdiğinde oyunumuz felaket yerlere gidebiliyor,uçurumdan düşmüşe benziyoruz adeta.Hatta bu akşam Belarus'un %17 ile üçlük atmasına rağmen kolay kazandığımızı söyleyemeyiz.Rusya,Litvanya,Karadağ gibi takımlar bu şutları yüksek yüzdeyle atıyorlar.Bu noktada takımımızın hem dış savunmayı hem pota altı savunmasını iyi yapıp aynı zamanda ribauntlara da konsantre olması lazım ki yarı final,final gibi yerleri konuşabilelim.Ayrıca takımımızda iyi bir penetreci oyuncumuz bulunmuyor.Işıl bunları iyi yapabilen bir oyuncu fakat o ritmini hiç bulamadı.İyi işler yapıyor fakat Birsel'in yerine girdiği vakit hücumda aynı efektif hareketleri göremiyoruz.Bahar Çağlar fizik yapısı ve yeteneği itibariyle önemli bir potansiyel.Fakat üstüne pek bir şey koyamadı.

Karadağ ile oynayacağımız maçın favorisi yok.Karadağ henüz maç kaybetmedi ama onları hazırlık turnuvasında farklı geçmiştik.Takımda herkesten az buçuk katkı alıp tempoyu elimizde tutarsak yarı finale çıkabiliriz.Akıllı oynayıp Nevriye'yi hep kullanmak lazım.İkili sıkıştırmalarda da daima hareketli olup top istemek gerekiyor ondan.Hücumdaki hareket savunmanın dengesini bozduğu anda savunmamız da rahatlayacaktır.30 Haziranda saat 19'da başlayacak olan Karadağ maçı için bayan basketbolcularımıza bol şans diliyoruz.

2011 Copa America


1-24 Temmuz tarihleri arasında Arjantin'in ev sahipliğinde düzenlenecek Copa America'ya sayılı günler kala; katılacak ülkeler, gruplar, favoriler vs. gibi temel bilgileri paylaşmak istiyorum.

Copa Amerika için Japonya'ya davet yollanmıştı fakat Japonya'nın Avrupa'da oynayan futbolcularının kulüpleri, Japonya'nın kupaya katılmasına karşı çıktılar ve Japonya bunun üzerine daveti reddetmek zorunda kaldı. Japonya'nın yerine ise 2011 Copa America'da Kosta Rika'yı izleyeceğiz.

Çeliken kura sonucu A Grubu'nu; Arjantin,Kolombiya,Kosta Rika ve Bolivya oluşturdu.


2009 yılında Bolivya kendi sahasında, La Paz'da çok yüksek bir rakımda Arjantin'i 6-1lik skorla devirmiş ve büyük yankı uyandırmıştı fakat bu sefer maç Arjantin'in sahasında oynanacak ve son yıllardaki organizasyonlarda hayal kırıklığı yaratan Arjantin'in başarısızlığa tahammülü yok. Milli takıma katkısı geçtiğimiz günlerde Pele tarafından yadırganan Messi'nin de bu sefer daha fazla sorumluluk alacağına şüphe yok.

Grubun net favorisi olan ev sahibi Arjantin'den sonra grup ikinciliğine en yakın ülke çok iyi bir sezon geçirmiş olan Portolu futbolcular Radamel Falcao ve Fredy Guarin'e güvenen Kolombiya. Ayrıca Udineseli stoperleri Zapata İtalya'da, Trabzon'un eski kaçak golcüsü Teofilo Gutierrez de Arjantin'de iyi sezon geçirdiler. Süper Mario lakaplı emektar stoper Mario Yepes de aday kadroya çağırılan isimlerden. Kolombiya Kosta Rika ve Bolivya'ya göre kadro yapısı olarak çok daha ağır basıyor. Eğer Kolombiya iyi bir hazırlık dönemi geçirdiyse zayıf savunması en büyük handikapı olan Arjantin'in önünde bile bitirebilir grubu. Neden olmasın?

Bolivya'nın hücumdaki silahı Sivassporlu Ricardo Suarez olacak. Bakalım neler yapacak eski Giresunsporlu futbolcu. Birkaç futbolcu dışında Bolivya aday kadrosu Bolivya Ligi'nden çağırılan oyunculardan oluşuyor.

Kosta Rika takımı fiziksel olarak güçlü teknik olarak zayıf oyunculardan oluşuyor. Hücumda Twenteli Bryan Ruiz ve Amerika'da oynayan Saborio en tehlikeli futbolcuları.


B Grubu; Brezilya, Paraguay, Ekvador ve Venezuela'dan oluşuyor.

Son Copa America şampiyonu Brezilya başarısız geçen Dünya Kupası macerasından sonra teknik direktör değişikliğine giderek Dunga'nın yerine göreve Mano Menezes'i getirdi. Kupa kadrosuna baktığımızda Dunga'nın oluşturmaya çalıştığı takım oyununa daha uygun isimlerin çağırılmaya devam ettiğini görüyoruz. Dunga görevden alındı fakat onun oturtmaya çalıştığı sistem kabul görmüş ve o sisteme yatırımlar devam ediyor. Kadroda Süper Lig'de oynamış veya oynamakta olan üç isim göze çarpıyor. Eski Trabzon ve Konyaspor kalecisi Jefferson, Fenerbahçe'nin sol beki Andre Santos ve eski Galatasaraylı Elano kadrodaki yakından tanıdığımız isimler. Ayrıca Avrupa transfer piyasasında adı sıkça geçen Santoslu Neymar Avrupa'nın yakından takip edeceği ve Brezilya'nın çok şey beklediği bir isim olarak dikkat çekiyor. 4-2-3-1 düzeniyle mücadele etmesi beklenen Brezilya grubun mutlak favorisi.

Paraguay denilince aklıma ilk olarak Dünya Kupası'nda tanışmış olduğumuz iç çamaşırı modeli bayan Riquelme geliyor ama Paraguay futbol takımı hakkında da birtakım bilgilere sahibim. En büyük eksiklik sakatlığı sebebiyle kadroya çağırılmayan 1.92lik Oscar Cardozo olacak. Fakat Dortmund'un şampiyonluğunda önemli bir paya sahip olan Barrios ve yine Bundesliga patentli Hercules'in golcüsü Nelson Valdez gibi Avrupa için kalbur üstü sayılabilecek golcülere sahip Paraguay Milli Takımı. Her ne kadar bu iki isim fiziksel olarak Cardozo'nun yanından bile geçemeyecek oyuncular olsalar da ayağa pas yapan,teknik özellikleri daha ön planda tutan bir takımda önemli işlere imza atabilirler. Ayrıca unutulmamalı ki City'e transfer olduktan sonra ciddi bir düşüşe geçmesine rağmen son vuruş ustası Roque Santa Cruz gibi bir golcüye sahipler. Paraguay orta sahasının ortası Kayserili futbolcu Jonathan Santana ve geçtiğimiz sezonu Sunderland'de tamamlamış olan taze Kayserili Cristian Riveros Nunez'den oluşuyor. Paraguay'ın pastırma tadında bir orta sahaya sahip olduğunu söylesek yanlış söylemiş olmayız sanırım. Kayseri'nin yeni transferi Nunez Premier Lig'de fazla forma şansı bulamadı ama Latin futbolcular için Milli Takım havası her zaman farklı olmuştur. (En taze örneği G.Dos Santos'tur.) Ha bu arada Bayan Riquelme'yi unutmak olmaz. :D

A Grubu'nda Kolombiya için grup ikinciliğine en yakın takım demiştim fakat aynı şeyi Paraguay için söylemem zor. Çünkü Ekvador gibi ne yapacağı belli olmayan bir takım ile aynı gruptalar.

Açık oyuncuları gerçekten çok iyi, forvet elemanları sağlam. Takım görüntüsü çizebilirlerse (ki en büyük sorunları) grup ikinciliğini zorlayabilirler. M.Unitedlı Valencia, eski M.Cityli Felipe Caicedo, eski PSV'li Edison Mendez, Rubin Kazanlı Christian Noboa(Rusya'da adından çok söz ettiriyor),Christian Benitez en dikkat edilmesi geren isimler.

Venezuela en zayıf halka olarak gözüküyor B Grubu'nda. Kalecileri eski Bursaspor ve Denizlispor kalecisi Renny Vega. Beşiktaşlı Cenk Gönen 20 yaşındayken Vega'yı kulübeye yollamıştı Denizlispor'da. Kötü kaleci sayılmaz aslında Vega. Cenk iyiydi diyebiliriz. :)


C Grubu son Dünya Kupası'nda yarı final oynamış Uruguay, son Gold Cup şampiyonu Meksika, Şili ve Peru'dan oluşuyor. Bu grubun benim favori grubum olduğunu belirtmek isterim.


Meksika veya Uruguay'dan birinin ilk ikiye girememesinin büyük süpriz olacağı bir grup,C Grubu. Grup birinciliği için ise Uruguay daha kaliteli oyuncuları ile öne çıkıyor. Meksika'nın da genç oyuncuları her türlü süprizi gerçekleştirebilecek yetenekte futbolcular. Ofansif anlamda G.Dos Santos'un önderliğinde çok büyük tehlike yaratıyorlar rakip savunmalar için. (Gold Cup'ta gole boğdular rakiplerini.) Fakat Diego Lugano ve Diego Godin'den oluşan ve kalburüstü beklere sahip bir Uruguay savunması gerçeğini göz ardı edemeyiz. Ayrıca sadece savunmadaki elemanlarıyla değil,orta saha ve hücumdaki oyuncuları ile de sağlam bir ekip görüntüsü çiziyor Uruguay. Ayrıca Copa America'nın Arjantin ile birlikte en çok kazananı. Hücum oyuncuları çok formda. Edinson Cavani inanılmaz bir sezon geçirdi İtalya'da. Luis Suarez uyum sorununu atlattı. Kafası daha rahat diyebiliriz. Biraz önce belirttiğim gibi latin oyuncuların Milli Takım performansı kulüp takımlarındaki performasıyla bağlantılı olmayabiliyor.Bu hususta Diego Forlan'dan hala çok şey beklenebilir. Fakat ben hayal kırıklığı yaratabileceğini düşünüyorum. Orta sahada Napolili Gargano benim çok beğendiğim bir isim. Oyunun iki yönünü de çok iyi oynuyor. Sol ve sağ açık oynayabilen Portolu Rodriguez turnuva sonunda Reyes transferini bitiremeyen Galatasaray'ın gündemine gelebilir. Samsunspor'un yeni transferi Arevalo Rios da forma şansı bulabilir. Sağ bek ve sol bek oynayabilen Jorge Fucile benim çok beğendiğim bir isim. Bek sorunu yaşayan kulüplere duyurulur. Çok beğendiğim bir futbolcu olmasa da Caceres agresif Uruguay savunmasını daha da agresifleştiriyor sert savunmasıyla. Uzun süre Galatasaray'ı oyalayan Muslera'yı da alıcı gözüyle izleme fırsatı bulabileceğiz.

Şili'de golcünün hası Humberto Suazo'yu tekrardan izleyebileceğim için heyecanlanmıyor değilim. Bir önceki kupaya göre daha olgun,daha iyi bir Alexis Sanchez de Şili formasıyla sahadaki yerini alacaktır. Matias Fernandes orta saha için, PAOKlu Pablo Contreras defans için önemli isimler Şili adına. Şili'nin gruptan çıkması çok zor gözüküyor.

Peru'da da dikkat çeken isimler Fiorentinalı Manuel Vargas (gerçekten çok yetenekli bir futbolcudur) ve Hamburglu golcü Guerrero. Bakalım Peru nasıl hazırlanmış kupaya?

Fenerbahçe'nin Yeni Sezon Forma Renkleri



Resimde çok estetik durmamasına rağmen Fenerbahçe'nin son yıllarda çıkarmış olduğu formaları göz önünde bulunduracak olursak, mavi-beyaz formanın bu sezon için Fenerbahçelilerin gözdesi olacağını söyleyebiliriz.

Forma tanıtımlarının 17 - 20 Temmuz tarihleri arasında olması bekleniyor.

Okay Yokuşlu Kayserispor'da


94 jenerasyonunun isminden sıkça söz ettiren oyuncularından biri de Okay Yokuşlu. Uzun boyu ile dikkat çeken ofansif orta saha rolünde izlediğimiz Okay 2 milyon 300 bin Tl bonservis bedeli karşılığında Kayserispor'a transfer oldu. Ayrıca bu rakam (2 milyon 300 bin TL) Altay'ın bir oyuncunun satışından elde ettiği en yüksek rakammış. (Altay'ın neden borç batağında olduğunun göstergesi.)
Altay yönetimi Okay Yokuşlu adına bir halı saha yaptırtma kararı almış ve bundan sonra kulübe para kazandıracak her oyuncu için aynı şeyi yapma kararı almışlar. Maksat genç oyuncuları bonservis bedeli ödenmeksizin kulüpten ayrılmalarını önlemek ve onları A takıma yükselme yolunda daha da özendirmek gibilerinden motivasyon denemeleri olarak açıklanabilir.
Kayserispor'a transferi süpriz oldu denilebilir çünkü Okay ile başta Galatasaray olmak üzere Fenerbahçe, Bayern Münich, Borussia Dortmund ve birçok kulübün ciddi şekilde ilgilendiği biliniyordu. Fakat Kayserispor'un gelecek vaad eden oyuncular için olanakları çok iyi bir kulüp olduğunu belirtmemiz gerekir. (Ah bir de S.Hurma olmasa!) Genç oyuncularla diyaloğu çok iyi olan Şota'yı da bu olanakların içine dahil edebiliriz.
Okay geçen sezon Musa Çağıran'ın sakatlığı sonrası teknik direktör Fuat Yaman tarafından A takıma çıkarılmış ve ilk maçında Türkiye Kupası grup eleme maçında bir gol kaydetmiş.
Bank Asya'da Orduspor'a attığı gol ise ikinci ligde en genç yaşta gol atan futbolcu ünvanını almasını sağlamış.
Kayserispor'da spora odaklanıp gelişme gösterebilirse ilerleyen yıllarda meyvelerini toplayacaktır. Ha bir de işin Okan Koç, Batuhan Karadeniz, Aydın Yılmaz, Serdar Özkan vs. vs boyutu var. Onlardan biri olmaz umarım.

Don't Cry For River Argentina

Kuruluşunun 110. yılında, Arjantin'in en büyük takımlarından biri olan milyonerler lakaplı River Plate, ikinci Libertadores kupası zaferinin yıl dönümünde, tarihinde ilk defa küme düştü.
Maç sonunda olaylar çıkması kaçınılmazdı ve River'ın ateşli seyircisi 'Barrabrava' ve güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada çok fazla yaralı olduğu söyleniyor.

Önümüzdeki sezon Superclasico heyecanından mahrum kalacağız fakat River Plate'in küme düşmesi takımdaki sorunları çözme yolunda daha büyük adımların atılacağı anlamına gelebilir. Şayet son yıllarda vasat performanslarını bir adım öteye taşıyamamışlardı.

Kesilen sakal daha gür çıkar hesabı ileriki yıllarda kendini yenilemiş,daha güçlü bir River Plate izleyebileceğimizi düşünüyorum.

River Plate ile kıyaslanamaz ama Bursaspor küme düştükten 2 yıl sonra yükseldiği Süper Lig'de çok daha başarılı olmuş(uzun vadede) ve İstanbul dışına şampiyonluk kazandırmış ikinci kulüp olmuştu. Brezilya'da Corinthians geçtiğimiz sezonlarda küme düşmüş ve bir sezon sonra tekrar Brezilya Serie A'ya yükselerek daha iyi bir performans ortaya koymuştu. Newcastle United da küme düştükten bir yıl sonra yükseldiği Premier Lig'de küme düştüğü sezondan daha iyi bir görüntü çizmişti.

Çok sevdiğim şarkılardan biri olan 'Don't cry for me Argentina' adlı şarkıyı River Plate adına paylaşmak istiyorum.

Souleymane Coulibaly

94 jenerasyonu transfer piyasasına girmeye başladı desek yanlış söylemiş olmayız sanırım. Meksika'da düzenlenen U-17 Dünya Şampiyonası'nda atmış olduğu gollerle isminden söz ettiren 26.12.1994 doğumlu (neredeyse 95li) Siena futbolcusu Souleymane Coulibaly Real Madrid'in radarına yakalandı. Dış basında yeni Drogba olarak lanse edilen Coulibaly'i de Drogba gibi Fildişi Sahilleri doğumlu.
Souleymane Coulibaly ülkesinde çıkan iç savaştan ötürü İtalya'ya Siena'ya göç etmek zorunda kalmış. Yaşıtlarına göre çok daha olgun biri olduğu bu hususta düşünülebilir. Ayrıca ülkesinde yaşayan yaşıtlarına da seslenmeyi unutmamış ve onları savaşmak yerine spor yapmaya özellikle futbol oynamaya davet etmiş.
Coulibaly'nin fiziği yaşına göre muazzam, tekniği çok iyi, bitiriciliği net. Bu ismi ilerleyen yıllarda daha çok duyacağımıza şüphe yok.







Pazar, Haziran 26, 2011

Beşiktaş Kaptanlığı !


'Beşiktaş kaptanlığı' akıllara öncelikle Baba Hakkı'yı getiriyor ama son yıllardaki kaptanları Baba Hakkı üzerinden değerlendirmek istemiyorum. Baba Hakkı Beşiktaş'ın ete kemiğe bürünmüş halidir. Beşiktaş'a (Baba Hakkı'ya) haksızlık olmasın.

Günümüz 'profesyonel' futbolcularından, eski kaptanlarımızın belli başlı özellikleri olan; örnek,mütevazı,ağırbaşlı,inatçı,çalışkan,disiplinli,amatör ruhlu,gerektiğinde ağır abi olmak gibi özelliklerin tamamını beklemek hayalperestlik olur ama Beşiktaş yönetiminin son yıllarda kaptanlığa layık gördüğü kişiler gerçekten unutulmaz kaptanlarımızın kemiklerini sızlatacak, Beşiktaş kaptanlığı bu kadar düştü mü? Dedirtecek cinsten.

Kimler kaptan olmadı ki son yıllarda Beşiktaş'ta? Her yönüyle dağınık bir görüntü çizen Serdar Özkan, Koray Avcı, yetenek düşmanı,yakın bir arkadaşımın deyimiyle 'tahta bacak' Mert Nobre, sadece karizması sayesinde kredisini artırmış olan Matias Delgado, isim olarak yanlış bulmuyorum ama Beşiktaş'ta 'hayaletini' izlediğimiz Nihat Kahveci, son olarak futbolu kafasında bitirmiş olduğu; Beşiktaş yönetiminin kampa geç katılması halinde ceza uygulayacaklarını belirtmesi üzerine, sorun değil cezayı öderim, açıklamasından belli olan,kaptanlığın ne olduğundan bihaber olduğunu düşündüğüm(Beşiktaş'taki kaptanlığı böyle maalesef) Guti Hernandez.

Ben Beşiktaş futbolcusu olsam Guti'nin 'vurdumduymaz' tavırlarına rağmen kaptanlığının sürmesini yadırgardım. Muhtemelen kulüp içinde yadırganıyordur zaten.

Son yıllarda kaptan sıfatına uyan tek isim İbrahim Üzülmez oldu belki de. Çok iyi bir futbolcu değildi ama mücadelesini,formasını,inatçılığını,hırsını kaybetmedi hiçbir zaman. Bu özellikleri sayesinde istisnasız her hocanın gözdesi oldu. Ve bu özellikleri sayesinde o zaten iyi bir kaptandı. Onu iyi anlayabilene... Canlı yayında Demirören tarafından yıllarca takmış olduğu kaptanlık pazubandı, bir daha Beşiktaş'ta koluna geçirememek üzere kendisine takdim edildi. Guti,Üzülmez kıyasından anlaşılacağı üzere iyi bir kaptan olmanın yetenek ile hiçbir alakası yok. Daha farklı özellikler gerektiriyor. Daha soyut özellikler.

Daha yeni sezon hazırlıkları başlamamışken, başlamak üzereyken bu sorunun halledilmesi gerektiğini düşünüyorum. İbrahim Üzülmez ile yaşamış olduğu tartışmalarda art niyetli olmadığını düşündüğüm İbrahim Toraman, takıma katılalı kısa bir dönem olmasına rağmen ve Guti'den 3 yaş küçük olmasına rağmen takımın gerçek 'abisi' görüntüsünü veren Simao ve gerçek bir profesyonel olan Fabian Ernst benim adaylarım. :) Yerli oyuncu kalmadı takımda bu sebepten ötürü kaptanlık adayları da yabancı oyuncularımızdan çıkıyor ama birçok yabancı oyuncumuzun yerli oyuncularımızdan daha iyi profesyonel daha iyi Beşiktaşlı olduklarını düşünüyorum.

Bakalım Guti 'reyisimizin' sonu ne olacak? Kaptanlık konusunda bir gelişme yaşanacak mı? Bekleyip görücez. :)


Boston Celtics : Peri Masalında Sona Doğru


Playoff'larda Heat'e 4-1 ile geçildikten sonra Celtics adına böyle bir yazı yazmayı düşünüyordum,kısmet bugüneymiş.Genel olarak geçtiğimiz sezondan ve gelecek sezona dair beklentilerden bahsedeceğim.Keyifli bir yazı olması dileğiyle başlıyoruz.

Geçtiğimiz sezon Celtics ve Celtics taraftarları için çalkantılı geçti.Normal sezon performansı ve playoff'lar beklenildiği gibi geçmedi.Normal sezon performansının istikrarsızlığı beklenen bir şeydi tabii ki.Celtics yaşlı bir takım (yazmaya gerek var mıydı?) ve playoff'lara doğru vites arttırması normaldi.Fakat takım ve playoff'lar için endişe verici sinyaller normal sezonda ortaya çıkıyordu ki bunlardan bir tanesi back to back maçlarıydı.Back to back dediğimiz olayı 2 günde 2 maç olarak açıklayabiliriz.Celtics geçen normal sezonda kaybettiği maçların önemli bir kısmını bu serilerde kaybetti.Kısacası takım yoğun maç temposunda galibiyet almakta çok çok zorlanıyordu.Halbuki Celtics sezona harika girmişti.Flaş takım Heat karşısında sezonu açmışlardı ki Heat'i rahat geçtiler.Daha sonraki iki maçta da yendiler ve Heat'e karşı 3-0 yaptılar normal sezonda.Galibiyet serileri,etkileyici performanslar derken doğunun ilk sırasına yerleşti Celtics.Sezon içerisinde inişli çıkışlı performansların geldiği noktada ise herkes artık Celtics'in vitesi düşürüp playoff'lar için hazırlandığı düşündü.Zira takım yukarıda da bahsettiğim gibi kazansa bile çok zorlanıyordu.Takımın önemli parçası Kendrick Perkins'in de dönüp yavaş yavaş süre alması heyecan vericiydi.Bu sırada Bulls harika bir performans çizip yavaş yavaş arkadan gelirken,Heat de sene başındaki tutukluğu atınca Celtics'in zirveden inmesi zaman almadı.Bulls öne geçerken Heat de yaklaştı.Ama bunu pek çok kişi önemsemedi,nitekim Celtics gibi takımların normal sezon ve playoff performansları arasında fark olduğunu biliyorduk.O yüzden iyi bir Celtics için "seed" durumu önemli değildi.

Gelelim 24 Şubat tarihine.Celtics için 2010-2011 sezonunu derinden etkileyen gelişmelerin yaşandığı tarih bu.Takas döneminde Celtics'in birkaç takasa gidebileceğini biliyorduk ki Ainge ve koç Rivers verdikleri demeçlerde de bunu ima ediyordu.Yalnız bu takasların takımın iskeletini bozmayacak,sadece eksik noktalara yapılacak takviyeler olacağını düşünüyordu herkes.Özellikle Pierce'ı yedekleyebilecek bir oyuncu düşünülüyordu.Nate Robinson'ın da takas edileceği netti.Ancak kimse Perkins'in takasta kullanılacağını düşünmemişti.Perkins 2008'den itibaren Celtics pota altında çok fazla işe bulaşmayan ama görünmez katkı konusunda takımın en iyi adamlarındandı.Kalıbının yanı sıra ribaund konsantrasyonu da oldukça yüksek.O yönden Celtics için çok önemli bir parça olduğunu düşünüyorum onun.Ama Ainge kim bilir belki de sakatlığından dolayı takasta kullanmak istedi.Bu noktadan sonra Ainge'e gelen tepkiler de çok fazlaydı.Takasın dedikodusu bile çok tepki çekti ama takas gerçekleşti ve Perkins,Robinson karşılığında Jeff Green ve Nenad Krstic'i aldık.Başka takaslarımız da oldu ama en kilit nokta Perkins'ti tabii ki.Jeff Green gerçekten takıma katkı sağlayabilecek bir oyuncu.Benchten gelip ciddi işler yapabilecek de bir adam.Ama playoff'a çok az bir süre kala takımın kimyası ile oynamak da son derece garip.Nitekim yeni gelen oyuncuların takıma uyum sağlama süreci,bu oyuncuların sistemi,setleri öğrenme süreci gibi şeyler var ve bunları oturtamadığınız takdirde playoff'lar affetmez.Her şey bir yana,elinde big man şeklinde sadece Shaq var ve sen durmadan sakatlık yaşayan bu adama güveniyorsun,üstüne de çıkıp pişkin pişkin "ona güveniyoruz" diye açıklama yapıyorsun.Bunun adı sorumsuzluktur.Ciddi manada elinde şampiyon olabilecek kapasitede bir takım var ve sen her şeyi darmadağın ediyorsun.Burada suç sadece Ainge'de değil,Rivers'ta da.Zaten takaslardan sonra Pierce ile Doc arasında kısa süreli bir gerginlik de olmuştu.Pierce Doc'a "bu takaslara nasıl izin verirsin?) tarzında konuşmuş.Gerçekten akıl alır gibi değil.Gelecek sezonları düşünerek hamlelerini yaparsın fakat bunun için eldeki fırsatları da kaçırmak gerekmezdi diye düşünüyorum.Mesela Delonte West geldi takıma.Gerçekten çok yerinde bir takastı.Rondo'nun arkasında gerçekten güvenilebilecek bir adam diyebiliriz ki kendisi playoff'larda Rondo'dan daha iyi oynadı neredeyse.Saha içinde yapması gerekenleri yapan bir adam.Ama diğer takasları yanına koyduğumuzda keşke hiçbir takasa bulaşmasaydık diyor herkes.Playoff'larda Shaq'tan hiçbir katkı alamadı takım.Bitmiş bir Jermaine,kesinlikle hazır olmayan bir Davis,sandalye fırlatmaktan başka pek bir işe bulaşmayan Krstic...Garnett de olmasa dökülen bir pota altı rotasyonuna sahipti Celtics playofflara girerken.Ve bu takım için Heat'i pota altıyla ezer deniliyordu.Playoff'ların gidişatından bahsetmek bilmiyorum ne kadar gerekli.Heat karşısında tutunamayan Celtics için Pierce ve Rondo belirleyici oldu.İkisi de kayıptı.Bu noktada Rondo'ya özel bir parantez açmak istiyorum çünkü kendisi geçen sezon kafa bandını çıkardı.Kafa bandını çıkarınca bazı özelliklerini de yitirdi.Zaten şutu olmayan bir guard'ın diğer şeyleri çok iyi yapması gerekiyor.Rondo bunu becerebilen bir oyuncu.Ancak geçen sezon penetre etmeyi unuttu resmen.Drive olmayınca Ray Allen ve diğer oyuncuları kullanmak da pek mümkün olmuyor.Rondo hücumu yöneten adam olarak bana kalırsa hiçbir şey yapmadı.Şutu için çalışıyor fakat stili o kadar kötü ki o şuttan adam olmaz artık.Şutunu riske edenlere karşı şut deneyip sokamayınca da özgüveninde düşüş inanılmaz boyutlara varıyor.

Kısacası geçtiğimiz sezon gerçekten hayal kırıklığı oldu Celtics için,her anlamda.Oyuna tutunabilen Garnett,Allen,West gibi oyuncular haricinde sahaya bir şey koyamadılar.Ve belki de gelecek sezon 2008'de başlayan peri masalının sonu olacak.

Ray Allen'ın kontratı uzatılıp kadroda tutuldu.Sevindirici fakat endişe verici.Ray Allen gerçekten iyi bir savunmacıdır ama geçen sezon gördüğümüz gibi savunmada artık ayaklar gitmemeye başlamış.Gelecek sezon için Ray Allen umarım savunmadaki zaaf olmaz.Hareketli oyunculara karşı çok sıkıntı yaşayacak.E bunun yanında Pierce ve Garnett var ki Pierce zaten hayattan bezmiş gibi savunma yapıyor çoğu zaman.Garnett de eski performansından sadece hırsını koruyabildi.Bu isimler çoook büyük isimler ama belli bir yaştan sonra fiziksel zorunluluklar devreye giriyor işte.Belli bir seviyenin üstüne çıkamıyorsunuz.Celtics için sıkıntı sadece yaş değil.Glen Davis denen bir dangalak var ki 2010'un başında çıkardığı sorunu yine çıkarıyor bu aralar.Kontratından bir türlü memnun kalmıyor kendisi.Geçtiğimiz sezon playoff'larda resmen sıçmış bir isim olarak "ne oynadın da ne istiyorsun" diyesim geliyor.Bench'te oturmaktan şikayetçi,paradan şikayetçi...Git o zaman playoff'a girme yarışında olan bir takıma paşa paşa oyna diyebiliriz bu sefer ona.Bakalım neler olacak.Doc Rivers'ta oyuncuların baskısından dolayı bir sene daha takımın başında kaldı.Gördüğümüz gibi Celtics 2008 peri masalını gelecek sezon son kez yazmaya çalışacak.Big Three oluşumu son şampiyonluk şanslarında ellerinden geleni yapacaklardır amaaa...Ainge bir çılgınlık yapmazsa.Danny Ainge 2008'de üçlüyü Celtics'e harika takaslarla getirdiğinde NBA'in en iyi GM'lerinden sayılıyordu fakat sonradan bir deliyle falan cinsel ilişkiye girmiş olmasından kuşku duyuyorum ancak başka seçeneğimiz yok,bu adama gelecek sezon için güvenmek zorundayız.Dalembert isimleri falan geçiyor şimdilik.Mid level kontratla fena olmaz aslında.Gelecek sezon için güçlü bir pota altı şart.Krstic'i ait olduğu yere,Avrupa'ya sallayacak gibiyiz.Aynı zamanda Eddie House tarzında gaza gelen bir adam gelse fena olmaz.Celtics seyircisi böyle adamları sever,büyütür.Eldeki kadro mutlaka süzgeçten geçecek,işe yaramayan adamlar yollanacaktır ama ben Green'in de kadroda tutulmasından yanayım.Kendisi 3-4 numarada iyi işler yapar kesinlikle.İyi bir sezona hazırlık ile de Doc Rivers bu takımı bir sene daha zirveye aday yapar.Dediğim gibi ilerleyen günlerdeki takas haberleri oldukça yorumlarımızı da yaparız yine ama Celtics için peri masalının son halkası gelecek sezon olacaktır.Ayrıca 2000'lerin başına bir dönüş olacağını da zannetmiyorum,bundan sonra Celtics organizasyonu hamleleriyle hep üst seviyede kalabilen bir takım ortaya koyup NBA'in en başarılı iki takımından biri olan bu şehri vitrinde tutacaktır.Boston şehri de Celtics adına kötü geçen sezonu Bruins ile telafi etti.Yıllar sonra NHL'de şampiyonluğa ulaştılar ve Boston şehri bir şampiyonluk daha gördü.Ama Boston'ın babası Celtics'in yeri daima başkadır.

Bakalım 2008'de güzel başlayan masal,güzel bitebilecek mi ? Hep beraber göreceğiz.