Salı, Mart 12, 2013

JaVale McGee Olmak


nuggets_lakers_gm3_hc_1HC2405

RT @mertaydin23 1987 baharında, Pamela McGee Los Angeles'ta bir klinikte 3 gün sonrasına kürtaj için randevu almıştı. 24 yaşındaydı ve profesyonel basketbolcuydu. Bebek doğurmak profesyonel hayatını mahvedebilirdi. Ertesi gün kiliseye giderek içine sinmeyen bu kararı yüzünden kendisini arındırmak istiyordu. Fakat kararından vazgeçti ve kliniği arayarak randevusunu iptal ettirdi. JaVale McGee böylece bu dünyanın ışıklarını '88 kışında tadabilmişti. 6 yaşına kadar İtalya, Fransa, Brezilya ve İspanya olmak üzere bir sürü yerde yaşayıp, herkesten daha farklı bir persfektif kazanmıştı. Belki de sinemaya bu kadar düşkün olmasının sebebi buydu. En sevdiği yönetmen Tarantino gibi film çekmeye başladığında daha çocuktu.  Çok ufak yaşlarda The Blair Witch Project ile ünlenen amatör filmler furyasına, teyzesinin kamerasının gece moduyla çektiği bir filmle o da dahil oldu. Annesinin onun için verdiği büyük karardan sonra, McGee ünlü film okulu USC yerine Nevada Üniversitesi'nin ona teklif ettiği basketbol bursunu kabul ederek, film sektörü yerine basketbolu tercih etmiş oldu.

JaVale McGee çoğunuzun bildiği üzere Shaqtin' A Fool'ların vazgeçilmezi veya komik Nba videolarının 1 numaralı kahramanı, kendisi çoğu kişi için Youtube'da yaşayan aptal biri.  Nba kurulduğundan beri tuhaf karakterleri uzaktan da olsa tanıma şerefine nail olduk. Hani diğerlerinden farklı olan adamlar. Bunu yapmak için uğraşmayan ama kişilik olarak diğer insanlardan farklı olanlar. 90'lar için Dennis Rodman'ı, 2000'ler için şimdilerin Metta World Peace'i eskilerin Ron Artest'ini, 2010'lar içinse McGee'yi listeye dahil edebiliriz. Çoğu kişinin düşündüğünün aksine takım arkadaşı Faried onun için "İnsanlar onu saf olarak görüyor fakat JaVale çok akıllı biri" diyor. Peki JaVale McGee kimse tarafından anlaşılamamış bir dahi mi yoksa gerçekten herkesin düşündüğü gibi bir aptal mı?


Pazartesi, Mart 11, 2013

Ne Farkeder?



Beşiktaş'ı anlatmaya sezon başından başlamayı düşündüm. Gerçekten cesaret edemedim. En azından Eurolaegue macerasını anlatsam fena olmaz diye düşünüyordum ki bunun da çok uzun ve yorucu olacağına karar kılarak işi Jerrels'ın ayrılışından itibaren ele almaya karar verdim. 

Jerrels... Yersiz-yurtsuz adam. Spagetti Western filmlerinde rahatlıkla iyi niyetli ama şanssız zenci karakteri oynayabilir. Ama asla bir Django olamayacağı belliyken ona bu misyonu yüklemeye çalışmak ne kadar doğruydu? Biraz basketbolca konuşmak gerekirse, oyun kuruculuk ve liderlik vasıfları sınırlı olan Jerrels'tan Beşiktaş'a liderlik etmesini beklemek ne kadar gerçekçi bir yaklaşımdı? Yada daha vurucu bir soru sormak gerekirse, takımda Christopher gibi Markota gibi Falker gibi gereksiz yabancılar varken, dipteki yabancı kalitesini bir miktar yukarı çeken ve en azından "skorer" olan Jerrels'ı göndermek, cezayı ona kesmek sezonu kurtarmak için yeterli olur mu? Jerrels'sız bir Beşiktaş daha çok paylaşan daha çok üreten bir Beşiktaş mı olacak?

Yukarıda sorulan her sorunun ve çok daha fazlasının cevabı tereddütsüz hayır. Gerçi yazıya öyle bir başladım ki Jerrels'ı savunuyormuşum gibi göründü. Lakin Jerrels'ı değil elimden geldiğince Beşiktaş'ı savunmaya çalışıyorum. Sezon başı "FEDA" dedikten sonra kurulan kadro ve şu an gelinen nokta gerçek bir hayal kırıklığı. Alınan Cumhurbaşkanlığı Kupası'na veya çıkılan Top 16 seviyesine söylenecek bir şey yok. Ama sezon başı yapılan kadro ve sezon devam ederken yapılan eklemeler gerçekten "komik" Erman Kunter seviyesinde bir basketbol adamının nasıl olur da böyle bir takım yaptığını gerçekten mantıklı bir şekilde açıklayamıyorum. Üstüne üstlük takımı düzeltmek isterken yaptığı hamleleri de göz önüne alınca Beşiktaş için yitip giden bir sezon olduğuna şaşırmamak gerek.

Peki bahsettiğimiz kadro yapılanması ne? Bir kaç madde halinde şaşırtıcı derecede kötü kurulan 12'yi inceleyelim.

1- Beşiktaş'ın sezon başından bu yana kullandığı oyun kurucular: Curtis Jerrels,Daniel Ewing,Tutku Açık,Can Akın,Muratcan Güler,Kartal Özmızrak. (şaka gibi ama takımda tam 6 tane oyun kurucu vardı. Muratcan combo olsa da diğer 5 oyuncu "net" oyun kurucu ve buna rağmen Beşiktaş, Euroleague'in en az asist yapan takımlarından biri olmasının yanı sıra en çok top kaybeden takımı. Demek ki takımın organizasyon sorununu takıma oyun kurucuları doldurarak çözme fikri pek sağlıklı değil. Aralarındaki en iyi oyuncu olan ve sana en azından TBL seviyesinde maç kazandıran Jerrels'ı göndermek ise günah keçisi bulup, "takım içi dengeler bla bla" edebiyatından fazlası değil.)

2- Pota Altı Rotasyonu: Vidmar, Vidmar ve yine Vidmar. Sezonun belki de tek doğru hamlesi Beşiktaş adına. Değerli bir pivot, çok iyi bir çember savunucusu ve iyi bir skorer. Kısacası geldiği takımdaki her uzundan daha fazla şey vadetmesine rağmen Spahija+sakatlıklar+kötü planlama üçgeni arasında yitip gitmek üzere olan değerli bir pivot. Beşiktaş'ta kalıcı olur mu bilinmez ama şimdiden gelecek sezon için önemli takımların radarında olduğu söyleniyor. Onun dışındaki isimler ise gerçek bir hayal kırıklığı. Kısa bir NBA ve vasat bir Euroleague kariyeri olan Damir Markota yerine; Tutku Açık'ı tanıyan ve onunla gerçekten verimli bir ikili kurmuş olan Luka Andric nasıl es geçilir anlamak mümkün değil. Cevher gayet makul hamle. Barış geçtiğimiz sezondan çok uzak olsa da kadro derinliği için yeterli. Peki ya Falker? Çok değerli bir yabancı hakkı bu kadar sıradan bir isim için kullanılabilir mi? Bu ligde Ali Karadeniz gibi bir skorer varken, senin elinde devşirme oyuncu kullanma hakkın varken bu kadar önemli bir opsiyon nasıl kullanılmaz anlamak güç. Birde eldeki sınırlı rotasyonu bu kadar kötü kullanmakta koçun eleştirilebilecek yanlarından birisi. Falker-Cevher, Cevher-Markota nedir Allah aşkına?

3- Patrick Christopher?: Şut atamayan shooting guard. Filip Holosko'nun basketbol uyarlaması. Kendini Casper sanan fast-break'te rakibin üstüne koşup umutla içinden geçmeyi planlayan büyük yıldız... Gerçekten + bir miktar parada verip iyi bir iki numara almanın çok iyi olacağı aşikar. Ricky Minard ise yine soru işareti ve biraz beklemekte fayda var. Onun dışında coaching kısmında da bir kaç eleştri getirmek mümkün ama bunun doğru olacağını düşünmüyorum. En nihayetinde Erman Kunter çok değerli bir basketbol adamıdır ve her kararına saygı duyarım kendi adıma. Şimdilik camianın geneli de öyle düşünüyor. Ama TBL Play-Off'larından sonra kendisine bu kadar saygı duyan ve inanan bir kitle bulmakta zorlanabilir. Özellikle oyun tercihleri üzerinden kendisine baya sallayan olacaktır. 

Uzun vadeli bir plan yapıldığına inanmamakla birlikte, Erman Kunter'in hala en iyi tercih olduğunu düşünüyorum. Ama daha mantıklı hamleler yapsa gerçekten iyi olur. En basitinden koçun yaptığı hamlelere "Ne Farkeder?" penceresinden bakması lazım. Biraz klasik olacak ama Burası Cholet değil, Beşiktaş. Durağan olacaksa sadece "başarı" mübahtır. Sıradanlığın istikrarlaşması bu camiada kabul edilmiş şey değildir. Gelecek yıl BASKETBOL A.Ş projesiyle birlikte yeniden yapılanan Beşiktaş Basketbol Şubesi'nin başta yeni CEO ve Erman Kunter önderliğinde meseleye "büyük takım perspektifi"nde bakması gerek. Aksi halde uzun vadeli planlar varsa da bunlar yarıda kesilebilir. Taraftar desteklese bile yeterli olmayabilir. Elde somut bir Mahmudi örneği var. Umarım işin sonu benzer olmaz, şans koçun ve Beşiktaş'ının yanında olur.