Cumartesi, Haziran 04, 2011
Galatasaray CC 59-81 Fenerbahçe Ülker
Tıklım tıklım tribünler önünde TBL tarihinin en güzel serilerinden biri olacak olan derbi bu akşam başladı ve ilk maçı Fenerbahçe Ülker rahat kazandı.Maç öncesinde de herkesin konuştuğu üzere Fenerbahçe kadro kalitesi bakımından üstün olan takım olmasının yanı sıra çok daha oturmuş bir sisteme sahipti.Taraftar desteğini de arkasına alan sarı lacivertliler maçı farklı kazandı.
Galatasaray adına konuşulabilecek olan şeylerin kökünde aslında hep Fenerbahçe var.Örneğin Galatasaray'ın savunma performansının biraz daha aşağıya düştüğünü söyleyebiliriz ama Galatasaray ilk yarıda aslında daha önce yaptığı savunmayı yaptı.Tek fark hücum eden oyuncuların çok daha kaliteli ve basketbol zekasının daha yüksek olmasıydı.Spahija alan savunmasına karşı takımı harika yönetti.Her alan savunmasında boş şutu buldu Fenerbahçe.Adam adama savunmaya dönüldüğünde de hemen hemen her hücumda tepeden perde oynayarak çift opsiyon yarattığını gördük Spahija'nın.Bunlardan biri yavaş ayaklı Galatasaray uzunlarını kullanarak pick&roll,switch yapıldığında ise boş şut imkanı.Hücumda kusursuza yakın oynadılar kısacası.Savunmada ise Galatasaray'ı boğdu.Zaman zaman sert faullerle zaten kırılgan olan Galatasaray'ı bezdirdiklerini söyleyebiliriz.Shumpert,Shipp gibi oyuncular hiç etkili olamazken Andric neredeyse tek ayakta kalan oyuncuydu ki Türkiye Kupası finalinde de Fenerbahçe'ye karşı inanılmaz bir maç oynamıştı.
Shipp demişken...Onun hakkında iki kelam etmeden geçemem.Bu takımın skor yükünü taşıyacak oyuncu olarak geldi Shipp.Ama gel gör ki,şutu olmayan bir adamın skor atması çok ama çok zor.O yüzden Shipp ilgilenen Avrupa takımlarından birine gönderilmeli diye düşünüyorum.
Bir diğer nokta ise Galatasaray'ın genç oyuncuları Göksenin ve Sertaç.Bu oyuncular bu seviyede forma giyebiliyorsa öncelikle Oktay Mahmuti'yi tebrik etmek gerekir.Göksenin karşısında Türkiye'nin en iyi savunmacısı ve perde şutörlerinden biri olan Ömer Onan'ı buldu ki bu Göksenin için harika bir tecrübe.Göksenin inanılmaz bir gelecek vaad ediyor.Atletik,savunmacı ve her topa el sokan profiliyle yeni bir Ömer Onan doğuyor sanki.Sertaç da genç bir yıldız adayı ancak basketbol zekası bakımından pek beğenmedim.Zaten hücumda yediği bloklar genç oyuncuyu yıldırdı bu maç.
Oktay Hoca rotasyonu doğru ayarlayamadı diyebiliriz.Çok sık oyuncu değişiklikleriyle Rancik'in yokluğunda uzunları diri tutmaya çalıştı ama bu işe yaramadı.Doğru beşi bir türlü bulamadı.
Fenerbahçe Ülker her zaman oynadığı oyununun üstüne biraz daha savunma sertliği koyup maçı rahat kazandı.Galatasaray'ın kalite olarak zaten pek şansı yoktu ancak kendilerine olan güvenleri ve ortaya koydukları mücadele herkeste bir "acaba mı ?" sorusunu sorduruyordu.Bu maç onların kendilerine olan güvenlerinden bir şey götürmez ancak ikinci maçı kaybederlerse seri de ellerinden uçabilir.Yalnız Sinan Erdem'de maç kazanmaları için Fenerbahçe'nin gerçekten kötü bir gününde olması gerekiyor gibi gözüktü.
Dediğim gibi maçı domine eden taraf Fenerbahçe'ydi ve aslında Galatasaray'a kötü oynadı demek haksızlık olur.Onlar ellerinden geleni yaptılar ama bugün Fenerbahçe kusursuz oynadı.Hakemler de gayet iyi bir maç yönettiler.İkinci maçı Galatasaray kazanmak zorunda,kazanamasalar bile mutlaka 10 sayı altında kaybetmeleri lazım hala bu seriye tutunmaları için.Zira 60 sayı bile bulamadılar bu maçta ki maç kazanmaları için en az 80'e çıkmaları lazım.Bu da Shumpert ya da Johnson'ın ekstra bir gününe denk gelmesiyle mümkün olabilir bu savunmaya karşı.
Ettore Messina Lakers'ta
Öncelikle ilk duyduğumda şaşırdığımı belirteyim.Rusya döneminde harika işler başaran Messina'nın Real Madrid kariyeri hiçbir zaman beklenildiği gibi olmadı.Ancak bu sefer kariyerine farklı bir boyut katma yolunu seçti.Lakers'ın asistan koçluğu görevine katılacağı haberleri her yerde çıkmaya başladı.Sportando'nun da yazdığı gibi,Mike Brown Cleveland Cavaliers'da çalışırken Messina'yla birçok kez görüşmüş.Habere göre,Messina'nın bu olaya sıcak bakmasının önemli sebepleri arasında Mike Brown'u tanıması önemli rol oynuyor.
Messina'nın Mike Brown'dan daha iyi koç olduğunu düşünen kişinin Einstein olmadığı açık.Lakers'ın bu hamlesi gerçekten hoş.Brown'un yanında,Messina ismi teknik kadroyu çok güçlü kılıyor.
Titanların Savaşı Başlıyor
45. Türkiye Basketbol Ligi finalleri bu akşam başlıyor.Fenerbahçe Ülker'in ev sahipliğinde Sinan Erdem Spor Salonu'nda oynanacak maçın başlama saati 19:00.Mücadeleyi Spormax ekranlara taşıyacak.
Finaller başlamadan basın toplantısı da dün düzenlendi.Fenerbahçe Ülker koçu Neven Spahija: "Çok iyi bir antrenöre sahip takıma karşı oynayacağız,tüm zorlukların farkındayız ama en üst seviyede oynamaya devam edip bir kez daha şampiyon olmak istiyoruz." dedi.Fenerbahçe Ülker kadro kalitesi,derinliği ve istikrar gibi yönlerden daha ön planda olduğu için elbette favori gösteriliyor,bu durumda herkeste Fenerbahçe'nin rahat alacağı bir seri olacağı görüntüsü yaratıyor ancak koç Spahija kesinlikle bu tür bir düşünce içinde olmayacaktır.Her maça aynı ciddiyet ve istekle başlayacaktır Fenerbahçe Ülker.
Oktay Mahmuti: "Türk basketbolu için değerli bir final serisi olacaktır.Keyifli bir ortamda,güzel bir basketbol oynamak ve izlettirmek istiyoruz.Buraya gelmeyi beklemiyorduk ancak her zaman rekabetçi olduk,bu seride de aynı şekilde devam edeceğiz." dedi. Galatasaray Cafe Crown da elinden gelenin en iyisini yapacaktır ve hiç vazgeçmeyecektir diye düşünüyorum.Onlar için ilk iki maçtan bir galibiyet çıkarmak çok önemli çünkü ilk iki maçı kaybederlerse özgüven kaybı da yaşayacaklardır.Bu yüzden özellikle ilk maçta,yani bu akşam çok güzel bir maç izleyebiliriz diye düşünüyorum.
Belçika:1 Türkiye:1 Maç değerlendirmesi
Heysel faciasının yaşandığı stad olan Roi Baudouin Stadı'nda Belçika ile oynadığımız Avrupa Şampiyonası Elemeleri grup maçı 1-1 lik eşitlikle sonuçlandı. Belçika 4.dakikada Çağlar'ın ıskası ile gelişen atakta Serdar Kesimal'ın topu uzaklaştıramaması sonucu Marvin Ogunjimi'nin önünde kalan topu ağlara göndermesi ile öne geçerken, eşitliği 22.dakikada Arda'nın kalitesini konuşturduğu pozisyonda Burağa al da at dercesine verdiği pas ile gelen gol ile yakaladık.
Aslında Arda'nın yapmış olduğu asist ve bunun sonucunda gelen gol dışında 'net' bir atağımız neredeyse yoktu. Bana göre maçın yıldızı olan Manchester Cityli stoper Vincent Company'nin Kazım'ın tehlike yaratabilecek şutunun önüne atlayıp atağı savuşturması Belçika adına önemliydi. Belçika için en önemli pozisyon ise saç stili ile bir diğer Belçikalı futbolcu Fellaini'yi(Everton) andıran Witsel'in kaçırdığı penaltıydı. Sanırım maçı takip eden birçok kişi Witsel'in penaltıyı kaçıracağını tahmin etmiştir veya bana öyle geldi…:)
Bir diğer gelişme ise Hiddink cephesinde yaşandı. Maç sonu röportajında Chelsea'nin başına geçeceği hakkındaki soruyu; genç bir Milli Takım yarattım, takımın geleceği iyi, benim geleceğim hakkında neler yaşanacak ilerleyen günlerde göreceğiz şeklinde yanıtlayarak kafalarda soru işareti bıraktı. İstikrar gerçekten çok önemli bir kavram ama gerek çağırılan oyuncular gerek Hiddink geldiğinden beri oynatılan defansif futbol Hiddink'e olan güveni sarstı. (Aslında ne derece Hiddink'in takımı onu da bilmiyoruz. Sanki Oğuz Çetin F.C oynuyor sahada.:) )
Maç hakkındaki yorumunda ise Hiddink; Türk halkının sonuca sevinmesi gerektiğini, Belçika teknik direktörü Leekens ise skorun kendileri için üzücü olduğunu belirtti.
Grubumuzdaki puan durumunu hatırlayacak olursak,
Group A
|
Teams | P | Pts |
1 | 6 | 18 | |
2 | 7 | 11 | |
3 | 6 | 10 | |
4 | 6 | 7 | |
5 | 5 | 3 | |
6 | 6 | 3 |
Belçika'nın gelecek maçı deplasmanda Azerbaycan ile, biz ise kendi sahamızda Kazakistan ile karşılaşacağız. Komşudan galibiyet en azından beraberlik bekliyoruz.
Maçın adamı olarak Vincent Kompany'i gördüğümü belirtmiştim. Gerçekten sahanın en iyisiydi. Bir stoper oyuncusunda olması gereken bütün özellikler mevcut kendisinde. Fizik deseniz onda, hava hakimiyeti onda, top tekniği iyi, uzaktan şutları var,resimlerde de gördüğünüz gibi ayaklarını da çok iyi kullanıyor. Daha ne olsun? Her takıma lazım bir Kompany.
Cuma, Haziran 03, 2011
Shaq'ın Emeklilik Konuşması
Mütevazi bir şekilde açıkladığı emekliliğini,espriler serpiştirilmiş bir teşekkür konuşmasıyla tamamlamış oldu.
Shaq'ın Pastası
Saat 20'de yapacağı basın toplantısıyla işi resmiyete dökecek Shaq için hazırlanan pastayı paylaşıyorum.Bir arada onunla ilgili bir şeyler yazacağım,farz tabii ki.Unutulmayacaksın!
Perşembe, Haziran 02, 2011
Spor Sergi Ruhu ve Galatasaray'ın Dönüşü
Baya bir zaman önce Spor Sergi Sarayı hakkında yazmıştım nostalji bölümümüzde.O yazıya buradan ulaşabilirsiniz.
Spor Sergi Sarayı ve spor sergi ruhu...Galatasaray basketbol şubesi adına unutulmaz olan hatıraların başında bu ikisi gelir.Galatasaray'ın heybetli yılları o yıllar.Galatasaray'a gönül vermiş tüm insanlar geceden kuyruğa girerler salona girebilmek için.Minik bir salon tabii,5.000 kapasiteli.Basketbol sevgisi,Galatasaray sevgisi ve bir de spor sergi ruhu birleşince,Galatasaray taraftarının en güzel anıları hafızalara kazınmış orada.Ben bilmem,görmedim.Ama resimler,anlatılanlar bile yeterli oluyor o yıllara dönmeye,o yılları hissetmeye.İşte tam da buradan çıkıyor şu dillere destan "Yenilmez Armada". Aslında Galatasaray için kullanılmamış bu yanlış anlaşılma olmasın.Vikipedi bilgilerine göre Adana'da ortaya çıkmış.Ama dilden dile dolana dolana,en sonunda o zamanların efsane takımı Galatasaray'a sıçramış.O günlerin bir diğer yaygın mottosu ise şuydu :
"Spor Sergi Ruhu ile Şampiyon Olacağız!"
21 yıl önceydi,tüm bunlar söylendiğinde.21 yıl dile kolay.Bir ülkenin sporuna yön vermiş 3 kulübünden bir tanesinin basketbol şubesi 21 yıl sonra finalde.
Şimdi yeniden dillerde dolanıyor "yenilmez armada aşkıyla haydi salonlara" diye.Yıllardan sonra Galatasaray taraftarını böyle heyecanlandıran şey ne peki ? Buraya nereden gelindi ?
Geçen sene sezon öncesi ortaya çıkan sorunlar aslında başarı için kurulmuş takımın önüne çıkan bir engel olarak gözüküyordu.Galatasaray düştü düşecek,oyuncular bıraktı bırakacak derken takım herkesi şaşırtarak sezonu playoff bileti alarak bitiriyordu neredeyse.Playoff bileti de sezonun son maçında kaçıyordu.Galatasaray taraftarı o güne kadar biraz da üvey evlat muamelesi yaptığı şubesini hatırlıyordu.Alkışlıyordu.Eurocup final four'unu unuttum sanmayın.Çok önemliydi bu şube için.İşte Galatasaray'ın basketbolu yavaş yavaş ayağa kalkıyor,geliyordu.Bu sezon başında ise tamamen başarıya odaklanmış,geleceğe çok büyük bir umut penceresinden bakan bir takım oluştu.Başına Oktay Mahmuti getiriliyordu.Getirebileceğiniz en iyi birkaç Türk koçtan biri.Önce mücadele sonra istikrar sonra da başarı hedefi vardı.Süreç içerisinde yükselecek bir takım hedefleniyordu.Ancak takım sezona da çok iyi girdi,devamında da harika gitti.Avrupa macerasında çok iyi yerlere gelebilecekken,talihsiz sakatlıklarla uğraşıldı.Takımın çok önemli 4 parçası olmayınca Avrupa'da ilerleme olmadı.Ancak ligde liderlik koltuğuna çıkıldı,inildi ve sezon da 3. bitirildi.Playofflar başlıyordu ve Galatasaray taraftarı güzel portreyi daha net gördü.Önce Beşiktaş,sonra Olin-Banvit ve sonra final.Efes Pilsen'in nispeten daha kötü bir sezon geçirmesi Galatasaray'ın yoluna çıkmaması demekti ki bu Galatasaray için finali açan yoldaki en büyük şanstı.Beşiktaş 3-0 ile geçildi.Takım savunmada inanılmaz bir efor koyuyordu.Adeta savunma tehdidi oluşturuyordu.İkinci turda Banvit vardı.İlk maç farklı kazanıldı ve artık final yolu açılıyordu.Seri Abdi İpekçi'ye taşındığında her şey netti.Spor sergi ruhu geri dönmüştü.Harika bir seyirci desteği,vücutlarda kırmızı tişörtler ve dillerde yenilmez armada şarkılarıyla Banvit geçiliyordu.Tam 21 yıl sonra Galatasaray Türkiye Basketbol Ligi finallerindeydi işte.Taraftar,oyuncu,camia...Berbat geçen bir futbol sezonu üstüne tüm destek,tüm dualar basketbol takımı ile birlikteydi.Oktay Mahmuti bile şaşkındı."Buralara geleceğimizi düşünmemiştim,mücadele koymak hedefimizdi." Kesin olan bir şey varsa şu an Galatasaray'ın TBL'deki en iyi savunma yapan takımı olduğudur.Euroleague için başvuru yapıldı.Galatasaray emin adımlarla ilerliyor basketbol şubesinde.Türk basketbolu adına da bir yükseliş bu elbette.Dibe vurmuş bir efsanenin canlanması adeta.
Galatasaray ve Fenerbahçe 26 yıl sonra final oynayacaklar.Fenerbahçe elbette favori.Ancak Galatasaray da teslim olmayacaktır.Tıklım tıklım tribünler önünde,harika bir seri izleyeceğimize eminim.Kazanan kim olursa olsun,asıl kazanan Türk basketbolu olacaktır.
Elveda Bobo !
Çıktığı ilk maç olan Diyarbakırspor deplasmanında henüz altıncı dakikada Sergen'in asisti ile topu ağlara göndererek(Sergen sürekli Bobo'nun ilk golünün asistini kendisinin yaptığını söyler) Beşiktaş tarihinin en golcü yabancı futbolcusu olma yolundaki ilk adımını atıyordu. Kim tahmin edebilirdi ki Zago'nun bir telefonuyla kiralanan adamın Beşiktaş tarihinin en golcü yabancı futbolcusu olabileceğini? Sanırım hiç kimse.Kiralık olarak yarım sezon forma giydiği Türkiye'de Lig ve kupa maçlarında attığı toplam dokuz gol ve Beşiktaş'ın o sezon Bobo'nun da katkılarıyla Türkiye Kupası şampiyonu olması, Bobo'nun Beşiktaş'ta kalmasını sağladı. Bonservisi iki milyon dolar karşılığında Corinthians kulübünden alındı. Kiralık oyuncu pozisyonundan kurtulan Bobo, 2006-2007 sezonunda Beşiktaş için birbirinden kritik goller attı.
Beşiktaş'ın UEFA'da gruplara kalması yolunda son engel olan CSKA Sofya eşleşmesinde uzatmalarda attığı gol ile Beşiktaş'ı gruplara taşıyan Bobo, ligde Antalya deplasmanında attığı üç gol ile ligdeki ilk hat-trickini yapmış oldu,Türkiye Kupası yarı finalinde Fenerbahçe'ye attığı gol, Beşiktaş'ın finale yükselmesini sağladı. Erciyesspor ile yapılan kupa finalinde 101.dakikada attığı gol ile kupayı Beşiktaş'a kazandıran Bobo o sezon Türkiye Kupası'nda attığı 7 gol ile gol kralı oldu.
2007-2008 sezonunda öyle bir maç oynandı ki, Bobo için çok özel bir gündü. Trabzon'un altıncı dakikada 2-0 öne geçtiği maçta Beşiktaş 25.dakikada beraberliği yakaladı ve Bobo'nun 72. dakikada attığı gol ile 3-2 öne geçti,golden birkaç dakika sonra Rüştü'nün kırmızı kart görmesi ve Beşiktaş'ın oyuncu değişikliği hakkının dolması sonucu kaleye geçen Bobo maçın sonuna kadar kalesini gole kapayarak hem attığı gol hem de kurtarışlarıyla Beşiktaş'ın Trabzon karşısında üç puanı almasını sağladı. Maçtan sonra Bobo için Trabzon Kaplanı t-shirtleri ve formaları basıldı. Bobo o sezon ilk kez Şampiyonlar Ligi'nde forma giydi. Özellikle Liverpool'a ve ardından Marsilya'ya attığı goller hala akıllarda.
Liverpool maçında attığı gol için
Aynı sezon Bobo için bir önemli ilk daha yaşandı ve dönemin Brezilya teknik direktörü Dunga tarafından İrlanda ile yapılacak maç için aday kadroya çağrıldı. Beşiktaş'tan da Brezilya Milli Takımına çağrılan ilk oyuncu olmuş oldu.
2008-2009 sezonu Bobo'nun Fenerbahçe karşısındaki 2 gol,1 asistlik inanılmaz performansı ile gelen Türkiye Kupası ve ardından Denizli'de kazanılan şampiyonluk (aynı zamanda Bobo'nun ilk Lig şampiyonluğu (Şampiyonluk maçının yaşadığım şehirde, Denizli'de olması benim için de unutulmaz bir andı.) Beşiktaş'ı çifte kupalı şampiyon yapmıştı.
Bir sonraki sezon Beşiktaş için kötü Bobo için iyi bir sezon oldu.
Çarşamba, Haziran 01, 2011
Shaq Emekliliğini Açıkladı
Valla Shaq olduğu için makara değil mi diye bir endişe taşıyorum ama yüzünün şeklinden ciddi olduğu belli.Unutulmayacak.
Playboy&Air Jordan
Playboy-Air Jordan:
Alttaki videolar ise,Jordan'ın Spike Lee'yle birlikte oynadığı Air Jordan reklamlarının Playboy versiyonu ve orjinali:
NBA Finali 1.Maç
Dün gece oynanan maçta Miami Heat son çeyrekte gaza basarak öyle böyle evindeki ilk maçtan galip çıkmayı başardı.LeBron ve Wade'in son bölümdeki baskınlığı maçtaki farkı yarattı.Nowitzki'yi Joel Anthony'e verme fikri hiç fena değil.Yapışkan bir savunmacı,kolay kolay vazgeçecek bir adam değil.8 cm'lik boy farkı da Nowitzki'nin stilinden dolayı pek önemli değil.Açıkçası maç yazısı yazmak fobilerim arasında olduğu için ortadan girdim,affedin.
Maçtaki birkaç isime değinecek olursak,aklımda kalan Marion'ın harika katkısı.Mars'da basketbolu öğrenmiş gibi oynayan Marion'ın dün akşamki performansı gerçekten etkileyiciydi.16 sayı 10 ribaund 4 asist'le oynadı Marion.İlk yarıda patır patır üçlük atan Terry-Kidd ikilisinin ikinci yarıda susması hücumdaki opsiyonları kısıtladı ve Dallas hücumları vasiyetsiz bir görüntü çizdi,özellikle oyunun sonlarına doğru.Peja Stojakovic-JJ Barea ikilisinden de en ufak bir katkı gelmemesi,skor anlamında Dallas Mavericks'i çok zorladı.
Heat'in benchiyle Mavericks'in benchi arasında uçurum olmasına rağmen,serinin ilk maçında Heat benchi 27 sayı üretirken Mavericks benchi 17'de kaldı.Dallas Mavericks'in galibiyeti için benchden gelecek katkının önemi çok büyük.Lakers serisi bunun dopdolu bir göstergesiydi.
Heat tarafında ise Mario Chalmers'ın yaptığı katkı çok çok önemliydi.Mike Bibby'i nötürledi,hatta birazda artıya geçirdi.Bosh-Wade-LeBron üçlüsünün işini yaptığını,önemli anlarda meydana çıkıp maçı kendi taraflarına çevirdiğini söyleyebiliriz.Keza Mike Miller ve Udonis Haslem kaydettiği sayılarda maçtaki ufak farkları yaratmak adına önemliydi.
Celtic'in Yeni 'International Away' Forması ve Daltonlar
Salı, Mayıs 31, 2011
Final Serisi Öncesi İstatistikler
Yeni Heyecanlar,Aynı Umutlar,Elveda Çömlük
Tom Thibodeau ile ilk sezonunda ligi birinci sırada tamamlayıp,Doğu Finali'ne yükselen Bulls takımının uzun süredir ilk defa piyasa yaptığı bu yılda kötü iş yaptığı söylenemez.Ancak ligin birinci bitirilmesinden sonra,Bulls taraftarı final için daha umutluydu.
1989'da Doug Collins'dan boşalan koçluk koltuğuna getirilen efsane Montanalı,Zen Master Phil Jackson'da ilk sezonunda Pistons'a Doğu Finali'nde elenmekten kurtulamamıştı.Zaten Phil Jackson'ın Tom Thibodeau'nun sahip olduğu bir asistanlık geçmişi de yoktu.Ancak o hanedanlık başlangıcındaki dönemi şu anki dönemle eş olduğunu düşünenler var.O takım,şu takımdan çok farklı.Öncelikle süperstarlar arasında ciddi bir fark var.Ayrıca Jordan o zamanlarda 26-27'sini yaşarken,Rose şu anda olgunlaşma aşamasında.Jordan 1990 Play-off'larında %52 şut isabetiyle 36.8 sayı 7.2 asist 6.8 ribaund istatistikleriyle oynamıştı.Rose ise bu play-off'larda 27 sayı 7.7 asist 4.2 ribaund ortalamaları tutturdu,%39'la şut atması en belirleyici noktaydı.Ancak Doğu Finali'nde kaybedilmesinin sebebini Rose'a yıkarsak büyük haksızlık etmiş oluruz.Miami Heat'in sert savunmasına karşı penetrelerini yeterince yapamadı ve pota yakınlardaki atışlarında beklenen yüzdenin çok altında kaldı.Bu da özellikle Heat serisini kötü geçirdiğinin kanıtı.Fakat ilk ciddi play-off deneyiminin böyle olması gerçekten güzel.Yanlış tercihler yaptı,hataları da oldu.Ancak geri adım atmadı,tıpki çaylak sezonunda,Play-off ilk turunda Celtics'e yaptıkları gibi.Derrick Rose'a bu kadar yer ayırmamın sebebi takımın bir numarası olması.Diğer önemli parçalar Luol Deng,Carlos Boozer,Joakim Noah,Kyle Korver,Keith Bogans gibi isimlerden en çok öne çıkanı elbette Carlos Boozer.Olumlu anlamda olmadığını herkes anlamıştır.Carlos Boozer'ın savunmadaki zaafları normal sezonda da kendini gösterirken,normal sezonda pota altındaki domaninantlığını play-off'lara yansıtamaması geleneksel bir hal aldı.Utah'ta yaşadıklarından sonra,Bulls formasıyla da aynı şeyleri yaşadı.Hem de bu sefer yanında Mehmet Okur yerine Joakim Noah varken bile savunma da sırıtmayı başardı.Heat serisi öncesi küçümsediği Bosh tarafından paspas,kilim edildi.Miami'de oynanan ilk maçta gösterdiği performans dışında,herhangi bir play-off maçında tam anlamıyla bekleneni verdiğini düşünmüyorum.Açıkcası takımın en zayıf halkası olarak gördüğüm şutör guard pozisyonu play-off sürecinde çok fazla sırıtmadı.Sadece Korver Heat serisinde daha etkili olabilirdi.Keza Bogans'da beklenmedik şutlar soktu,sezon boyunca boş şutlarda dahi istikrarlı sokan bir oyuncu değildi.Beklenmedik isabetler buldu.Açıkcası Boozer o kadar batıyor ki gözüme,diğer pozisyonlara dönüp bakasım gelmiyor.Boozer'ın play-off istatistiklerine bakmak Boozer'ı anlamaya yetmez.İstatistiklere baksak bile,şampiyonluğa oynayan bir takımın 2 numaralı yıldızı olarak gösterilen bir adam için 12 sayı 10 ribaund kabul edilemez.Boozer'ın oyununun karaktersizliğinden söz bile etmiyoruz daha.
Tom Thibodeau'nun inanılmaz bir savunma koçu olmasının da büyük etkisiyle Bulls inanılmaz bir savunma performansı gösterdi.Ancak hücumda aynı şeyleri söylemek zor.Takım,zaman zaman Rose'dan başka opsiyonu olmayan kısıtlı bir takım görüntüsü çizdi.Boozer'ın yumuşaklığı ve karaktersizliğiyle birlikte takımdaki rollerin tam belirsizleşmemesi en büyük sorunları.Tabi birde idare eder dediğimiz iki numaraları.
Chicago Bulls Ne Yapmalı?
Chicago Bulls'un ihtiyacı olan şeylere ve kusurlarına üst tarafta değindik.Esasında genç bir takım olmaları,süperstarlarının henüz 22 yaşında olması ve koçlarının tabir-i caizse karakterli olması onlar için büyük avantaj.
Şöyle gerektiğinde skor yapan,gerektiğinde point guard olabilecek bir adam bulmaları,takıma açık açık seviye atlattırır.Tabii serbest kalan öyle bir oyuncunun tam anlamıyla olmaması onları takasa yönlendirebilir.Jr Smith,Jason Richardson gibi serbest kalan oyuncuların o bölgede Bulls'un istediği oyuncular olduğunu düşünmüyorum.Nuggets kontratını karşılamazsa Aaron Afflalo o bölge için düşünülebilir.
Fakat bana kalırsa,eğer şampiyonluk isteniyorsa Boozer'dan kurtulmak gerekir.Onun o devasa kontratını kabul edicek,babacan insanlar var mı derseniz,pek sanmıyorum.Gözler Bobcats'e çevriliyor,Jordan falan derken ordan alınabilecek en iyi oyuncunun hala Jordan olduğunu hatırlayarak vazgeçiyorum.İşin şakası,Boozer'ı verip karşılığında alınacak oyuncularla kârlı bir takas gerçekleştirmek neredeyse imkansız.Boston Celtics'te bu sezon sonu serbest kalan Glen Davis ve New Orleans Hornets'den Carl Landry'den biri benche eklenebilirse çok iyi hamle olabilir.Ancak tabii ki bu isimler ancak yardımcı parçalardan biri olabilir.4 numarada ilk beşte çıkacak adam Boozer olmamalı,ki Boozer takımda kaldıkça ilk beş çıkacağı garanti.Taj Gibson belki düşünübilir ama onunda o çapta olduğunu düşünmüyorum açıkçası.Chicago Bulls'un play-off'lardaki genel sorununu iç-dış dengesi oluşturmaktaydı.Noah'ın hücumda kısıtlı olduğu düşünülünce,Boozer'dan tek beklenen pota altında dominant olmasıydı.O da onu gerçekleştiremeyince bir yerde tıkandı takım.
United Center ahalisi tarafından "Bench Mob" lakabı takılan,ayrıca hak eden Bulls benchi içinse C.J Watson yerine atmak ve tutmaktan başka özellikleri bulunan bir point guard getirilebilir.Rose'un yaptığı her şeyi 2 kademe allta yapan bir guard yerine,farklı özellikleri olan bir guard daha verimli olabilir.Tabii bunu yaparken,ikinci beşe skor katkısı yapan oyuncularda eklenmeli.
Luol Deng'in Play-off'larda gösterdiği performansta oldukça umut vericiydi.Bir gün var olup,diğer gün kaybolmasına alıştığımız bir isimdi fakat bu play-off'larda yürek koydu.Özellikle Miami Heat serisinde gösterdiği oyun hafızalarımızda.40+ dakika oynayıp,LeBron'u koşturup,bir de hücumda en fazla skor üreten 2.oyuncu olması her türlü tebriği hak eden cinsten.
Ömer'e de değinirsek,Miami'deki oynadığı maçlara kadar play-off'larda ve normal sezonda herkese bir şeyler gösterdi,kendini kanıtladı.Ancak hücum performansında-olmayan şeyi var etmek-bir standart yakalarsa vazgeçilmez bir oyuncu olur.O hızlı ayaklara,sırtı dönük oyunlar cuk diye oturur mesela.Sakatlığının ardından post-move'lara önem verirse ve tabii ki serbest atışlarını %65'lere çekerse çok iyi olur.
Velhasıl,bu takımın gelecekteki 7-8 yıla damga vurması hiç kimseye sürpriz olmaz.Ancak belirttiğimiz sorunların üstesinden gelinmesi,bu yolu daha zahmetsiz kılar.Lise 1 de tanıştığım çöm kelimesine hep ayar olmuşumdur ancak burda cuk diye oturdu sanıyorum.Çömlük yılında oldukça baskın bir karakter koyan,sağlam top oynayan Bulls takımı yeterince umut verdi gelecek adına..
Pazartesi, Mayıs 30, 2011
Galatasaray - Banvit ve Gelecege Dair
NBA Finals : Mavs vs Heat
2006'da bir kez daha karşı karşıya gelen iki takım bu kez 2011 final serisinde kozlarını paylaşıyorlar.Finalin kod adı Dallas adına belli : "İntikam." Heat ise üç yıldızı ile birlikte ilk senesinde şampiyonluk kovalıyor.Onlar için kod adı :" Gücünü göster."
Pazar, Mayıs 29, 2011
NBA Draft:Enes Kanter
Enes'in ilk beşten seçilmesinin garanti gözüyle bakıldığı 2011 Draftı öncesinde NBA.COM'da yayınlanan Enes hakkındaki kısa tanıtım videosu sizlerle.
2011 NBA Playoff'ları Maçları
Benim gibi bir arşiv yapanlar,yapmak isteyenler ya da izleyemediği maçları izlemek isteyenler için bir güzellik yapalım.Üstelik bu seneki playofflar gerçekten üst düzey bir mücadeleye sahne oldu şu ana kadar.Sadece bunun için bile cezbedici gözüküyor.
James Pippen'a Katılmıyor
Miami Heat antremanında yaptığı açıklamada,Pippen'ın düşüncelerine katılmadığını söyleyen James şunları belirtti:
"Mike inanılmaz bir oyuncuydu.Tüm zamanların en iyi oyuncusuyla karşılaştırılmak için önümde çok çok uzun bir yol var.Hatta sadece Jordan'da değil.Bu lig bir sürü muhteşem oyuncuya sahip,Kareem Abdul-Jabbar,Larry Bird,Bill Russell ve bu tarz birden fazla yüzüğü olan adamlar."
Ayrıca Scottie'nin sözlerinden dolayı onur duyduğunu fakat takım arkadaşlarının gelinen noktada öncülük yaptığını söylemiş.Bir günlük performansın çok da önemli olmadığını belirtmiş.
LeBron'dan aksi bir açıklama gelmesini kimse beklemiyordu zaten.Çıkıp Scottie'ye katılıyorum deseydi,yeteneklerini Güney Sahili'ne taşırkenki aldığı tepkinin iki katını alabilirdi.Jordan'ın bir açıklama yapmaması ilginç.Dünde dediğimiz gibi en iyisi.Açıklama gelirse de şaşırmamak lazım.Scottie Pippen bir daha ki sefere,bu Terry Mike'dan daha iyi diyebilir.
Dün yazdığımız Pippen'ın sözleri başlığı için buradan..
Galatasaray'ın Galatasaraylı Transferi Selçuk
Selçuk İnan Türkiye futbol piyasasının en yakın takip ettiği isimdi bu sezon.Klişe bir tabirle,tam bir dinamo olarak izlediğimiz Selçuk sert şutları,isabetli uzun pasları ve top tekniği ile herkesi etkilerken,Türk Milli takımının da vazgeçilmez ismi olmuştu.
Trabzonspor'a sonsuz sevgim ve saygım var. Ama herkesin bir hayali var, benim hayalim ise 2000 ruhlu bir takımda sayısız başarı.Parçalı formam ile Fenerbahçe'ye gol atarak hayalimi gerçekleştirmek istiyorum. Bu da benim çılgın projemSize her yer Trabzon olabilir, fakat bana her yer Ali Sami Yen
.
Danimarka'da Hentbol Çılgınlıgı !
Bu resimler Danimarka Hentbol ligi final maçından. Biz 10-15 bin kapasiteli stadlarımızı 'futbol' karşılaşmalarını izlemek için(Anadolu kulüplerimizin çekebildiği seyirci sayısı belli), kapasitesi sınırlı salonlarımızı basketbol,voleybol,hentbol gibi sporları izlemek için dolduramıyorken, Danimarkalılar biraz daha genel bir ifadeyle İskandinavyalılar 'hentbol' karşılaşması için 36.000 kişi kapasiteli stadyumu dolduruyor. Tabi ki bu durumda etkin olan başka faktörler de var (ekonomik,sosyal faktörler,kulüplerimizin yönetim şekilleri vs.) fakat Danimarka'daki bu olay bize örnek olmalı. Sonra çıkıp demeyelim futbolla yatıp futbolla kalkan bir ülkeyiz, Basketbol'da Dünya ikincisiyiz vs. diye. Gelecek sezon stadlarımızda ve salonlarımızda daha fazla seyirci görürüz umarım.
Bulgaristan devsirme oyuncusuna kavustu
CSKA Sofya'nın Brezilya asıllı futbolcusu Marquinhos ya da tam ismiyle söyleyecek olursak, Marcos Antônio Malachias Júnior Bulgar vatandaşı olduktan sonra Bulgaristan'ın Karadağ ile yapacağı maç için teknik direktör Matthaeus tarafından kadroya davet edildi.
Bildiğiniz gibi Beşiktaş ve CSKA Sofya bu sezon aynı grupta mücadele etti. O maçlardan hatırladığım kadarıyla Marquinhos vasat performansıyla takımının en iyisiydi. Arkadaşları vasatın altında kalmışlardı. Bu sezon ikisi ön elemelerde biri grup karşılaşmalarında olmak üzere Avrupa Ligi'nde toplam üç gol attı. CSKA Sofya gibi ofansif anlamda çok zayıf bir takım için gerçekten iyi bir rakam.
Marquinhos'un Bulgaristan'ın Karadağ ile yapacağı maçta oynaması bekleniyor. Bu arada Bulgar Milli Takımı'nın aday kadrosunda tanıdık isimler göze çarpıyor.
Goalkeepers: Nikolay Mihaylov (Twente Enschede), Vladislav Stoyanov (Sherif Tiraspol)
Defenders: Ivan Bandalovski (CSKA Sofia), Stanislav Manolev (PSV Eindhoven), Ivan Ivanov (Alania Vladikavkaz), Yordan Miliev (Levski Sofia), Valentin Iliev (Steaua Bucharest), Nikolay Bodurov (Litex Lovech), Petar Zanev (Litex Lovech), Rumen Trifonov (CSKA Sofia)
Midfielders: Stilian Petrov (Aston Villa), Chavdar Yankov (Rostov), Marquinhos (CSKA Sofia), Boris Galchev (CSKA Sofia), Ivelin Popov (Gaziantepspor), Hristo Yanev (Litex Lovech)
Strikers: Spas Delev (CSKA Sofia), Ivan Stoyanov (Alania Vladikavkaz), Martin Petrov (Bolton Wanderers), Nikolay Dimitrov (Kasimpasa), Tsvetan Genkov (Wisla Krakow), Dimitar Makriev (Krylya Sovietov)
Svetislav Pesic - Efes Dedikodusu
Pesic'in ne kadar iyi bir koç olduğu su götürmez bir gerçek.Kariyerinde Avrupa ve Dünya şampiyonluğu bulunan bir isim.Şu ana kariyerinde 11 takım çalıştırdı ancak akıllara hemen bu sezon ortasında eline aldığı Valencia geliyor.O gelmeden önce Valencia felaket bir takım hüviyetindeydi bildiğiniz gibi ancak Pesic'ten sonra neredeyse final 4 bileti alıyorlardı.Gerçekten gerek coaching olsun gerek diğer meziyetler olsun çok yerinde bir isim olur Pesic Efes için.Valencia yetkilileri bir anlaşma önermişler ancak Pesic kabul etmemiş,İspanyol medyası da Efes ile anlaşmasına kesin gözüyle bakıyormuş.Resmi açıklama geldiğinde yeniden bir şeyler yazarız mutlaka.
Sampiyon Barca,Kalplerimizde Ilker Yasin
2010-2011 futbol sezonunun sonuna gelirken kulüpler bazındaki en büyük kupayı da beklenildiği gibi Barcelona kazandı.Maç boyunca hep ama hep üstün olan Katalanlar Manchester'a karşı hiç fırsat tanımadı desek yanılmış olmayız.Ben dahil birçok insan ManU'dan daha fazla şey bekliyordu ama yanıldık ve Barcelona futbol dalını dünya çapında domine eden takım olduğunu en babasından kanıtladı.Kupa töreni benim en takıldığım kısımlardan biri.İlk sebep,artık kupa seremonisinin protokole taşınmış olması.Bu beni rahatsız ediyor zira o kupa sahada kazanılıyor,sahada alınmalı diye düşünüyorum.Protokol de bir zahmet insin aşağıya,adamlar 90 dakika it gibi koşuyorlar zaten.Bence bu olay tamamen saçmalık.İkincisi ise Barca'nın Abidal'e yapmış olduğu jest.Gerçekten inanılmaz bir kardeşlik var takımda.Herkes başarıya,top oynamaya odaklanmış halde.