Cumartesi, Temmuz 17, 2010

İlginç Fotoğraflar #10



Biraz rol yapıyor gibi gözükse de, Majesteleri ders dinliyor.

Yıl: 1983

Kısa Kısa Basketbol Haberleri #2


- Orlanda Magic, J.J Redick'i kadrosunda tutmayı başardı. Chicago Bulls'un teklif ettiği 5 yıl için19 md teklifi karşılayan Magic, şutör oyuncu ile tekrar anlaştı.

- Bo McCalebb'in hedefi büyük gözüküyor. Avrupa'nın devlerine göz kırpan başarılı guard, Maccabi Tel-Aviv'de oynamak istiyor.

- Boston Celtics, geçen sezon Eddie House karşılığında New York Knicks'ten aldığı guardı Nate Robinson ile sözleşme yeniledi. Nate 2 yıl için 9 md alacak.

- İspanyol forvet Rudy Fernandez Avrupa'ya dönmek istiyor. Fernandez ile Panathinakos, Real Madrid ve Regal Barcelona'nın ilgilendiği konuşuluyor. Daha önce Portland Trail Blazzers'da mutsuz olduğunu açıklayan 25 yaşındaki oyuncunun NBA'de de farklı tercihlere yönelebileceği gelen haberler arasında.

- Efes Pilsen'in Euroleague'deki rakiplerinden Panathinaikos, kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor. Fakat bir önceki postta verdiğimiz haber Pana tarafından yalanlandı. Bunun yanında Pana, 2 Yunan basketbolcu ile de sözleşme imzaladı. Ian Vougiouskas ve Kostas Kaimakoglou gelecek sezon yeşil yoncaların formasını giyecek.

- Chicago Bulls, kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor. Ronnie Brewer önümüzdeki 3 sezon boyunca Bulls forması giyecek. Brewer, 3 yıl için 12,5 md alacak.

- Zalgiris Kaunas, Omar Samhan ile 2 yıllık sözleşme imzladı. 22 yaşındaki Amerikalı pivot böylece ilk profesyonel deneyimi yaşayacak. Saint Mary's Üniversitesinde 21.3 sayı ortalamasıyla oynayan Samhan iyi bir transfer olarak gözüküyor.

- Daha önce Beşiktaş Cola Turka ve Pınar Karşıyaka'da da forma giyen K'Zell Wesson önümüzdeki sezon Türk Telekom forması giyecek.

- Miami Heat kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor. Heat 2010 draftlarında 32.sıradan seçilen Dexter Pittman ile sözleşme imzaladı. Pittman, Teksas Üniversite mezunu. Ayrıca Heat, eski oyuncusu Joel Anthony ile anlaşma sağladı. Anthony 5 yıl için 18 md alacak.

- 40 yaşındaki emektar Polonyalı basketbolcu Adam Woycik, oynamaya devam dedi. Woycik gelecek sezonda Polonya 2.liginde oynayacak. Woycik geçen sezonu Turow'da geçirmiş ve 6.9 sayı ortalaması ile oynamıştı.

Kaynak : Buradan yararlanılmıştır.

Pana'dan Sato Hamlesi


Yunan devi Panathinaikos kadrosunu Romain Sato ile güçlendirdi. Orta Afrikalı yıldız basketbolcu ile anlaşan Pana, 3 yıl için 7.5 md ödeyecek.

Montepaschi Siena'dan ayrılacağı daha önceden de belli olan Sato için Avrupa'dan Olympiacos ve Real Madrid, NBA'den de Dallas Mavericks'in talip olduğu biliniyordu. 29 yaşındaki basketbolcunun Pana'ya forvet bölgesinde büyük yarar sağlayacağını söylemek yanlış olmaz.

Panathinakos Eurolegue'de Efes Pilsen ile aynı grupta yer alırken, Romain Sato'nun ayrıldığı takım olan Montepaschi Siena, Fenerbahçe Ülker ile aynı grupta yer alıyor.

Cuma, Temmuz 16, 2010

Teddy Tamgho

Yaklaşık bir ay önce bir gece yarısıydı, kanallarda zap yapıyordum. NTV Spor'a denk geldim birden. O sırada Diamond League yarışları vardı. Fakat sanırım sonuna yetişmiştim. Çok az yarışma kalmıştı New York'ta.


İzleyebildiğim mücadelerden biri de üç adım atlama idi. Sanırım New York yarışlarının en kaliteli mücadelesi de üç adım atlamadıydı. İsveçli Christian Olsson, Philips Idowu ve Teddy Tamgho üçlüsü arasında geçiyordu yarışma. Christian Olsson, eski topraktı. Kariyerinde 17.83 bulunan yıldız bir atletti zamanında. Rekoru kıracağına inanılan birçok atletten biriydi Olsson. Tabii rekor 18.29 olunca bu durum biraz normal karşılanabilir. Philips Idowu ise son Dünya Şamiyonu ve Olimpiyat ikincisiydi. Bu durumda bilinmeyen tek bir isim kalmıştı. Teddy Tamgho!



Teddy Tamgho, 15 Haziran 1989 doğumlu 21 yaşında genç Fransız atlet. O gece yapılan yarışmların yıldızıydı genç atlet. Son atlayışlar öncesinde Philips Idowu'nun arkasında ikinci sıradaydı. Ama öyle bir son atlayış yaptı ki tüm zamanların en iyi üçüncü derecesi oldu. Teddy Tamgho, 17.98 atlayarak tarihe geçti ve mücadelenin kazananı oldu. Zaten genç Fransız, bu atlayışın sinyallerini bize veriyordu. New York'taki yarışlardan yaklaşık 2 ay önce sezonun en iyi derecesini yapmıştı. Bu derece hem kariyerinin hem de sezonun en iyi derecesi idi. 17.68 atlayan genç atlet, ilk o zaman dikkatleri çekmişti.



Evet, Teddy Tamgho atletizm dünyasında yeni bir çağ açama yolunda hızla ilerliyor. Usain Bolt, Yelena Isibeyava, Kenenisa Bekele gibi büyük atlet olma kapitesini elinde bulunduruyor. Fakat Pamela Jelimo, Caster Semenya, Churandy Martina gibi tek sezonluk atlet olmamaya da özen göstermeli.


Soyunan Soyunana !

Paraguaylı iç çamaşır modeli Larissa Riquelme'den sonra Meksikalı spor muhabiri Marisol Gonzalez de kameraların karşısına geçti. Cesur pozlar veren Gonzalez'in amacı da Larissa ile benzer. Marisol Gonzalez de dünyaca ünlü bir top model olmak istiyor. Tabii ki bu fotoğraflarda reklamın bir parçası. Bizde reklama ortak oluyoruz işte.

1.Fotoğraf



2.Fotoğraf



3.Fotoğraf



4.Fotoğraf



5.Fotoğraf

İlginç Fotoğraflar #9



Kevin Garnett'in lise yıllarından bir fotoğraf.

Yıl: 1994

Basketbolda Kurallar Değişiyor

Dünya Basketbol Şampiyonası’ndan sonra yürürlüğe girecek kural değişiklikleri FIBA tarafından açıklandı. Bu kural değişiklerinin başlıcaları; 3 sayı çizgisi çemberden uzaklaştırıldı, kısıtlamalı alanın ölçüleri değişti, saha dışına 3 sayı çizgisinin uzantısında çentik atıldı.

FIBA’nın basketbol oyun kurallarının 5 maddesinde yapmayı planladığı değişiklikler son şeklini aldı. 24 saniyenin belli durumlarda 14 saniyeden başlatılmasına, 3 sayı çizgisinin çemberden 50 cm uzaklaştırılmasına, son 2 dakikada mola alan takımın topu ön sahadan sokmasına, çember altında şarj faulünün kaldırılmasına dönük kurallar FIBA Dünya Teknik Komitesi tarafından FIBA Genel Kurulu’nun onayına sunulacak. Değişikliklerin genel kurulan geçmesi halinde Türkiye’de düzenlenecek 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası’ndan sonra yeni kurallar yürürlüğe girecek ve 2010/11 sezonu bu kurallarla oynanacak.



3 sayı çizgisi 50 cm geriye: Yeni saha ölçülerine göre 3 sayı çizgisi çemberin orta noktasından 6.25 m uzaklıkta iken 6.75 m uzaklığa pergellenecek.

Son Toplarda Büyük Fırsat: Hakem masası ve benchlerin karşı tarafındaki kenar çizgiye, dip çizgiden 8.325 m uzaklıkta, 3 sayı çizgisinin tepe noktasının hizasına birer çizgi çizilecek. Dördüncü periyodun veya uzatma periyodlarının son 2 dakikası içinde topu kendi geri sahasından oyuna sokması gereken takım mola almışsa, topu ön sahada bu çizginin olduğu noktadan oyuna sokacak.



14 Saniye Kuralı: 24 saniyenin başa alınmasını gerektiren durumlarda takımın topu kendi geri sahasından oyuna sokması gerekiyorsa, eskiden olduğu gibi 24 saniye başa alınacak. Eğer takımın topu ön sahadan sokması gerektiğinde;
- Kalan süre 14 saniye veya 14 saniyeden fazla ise, 24 saniye saati kaldığı yerden devam ettirilecek.
- Eğer kalan süre 13 saniye veya 13 saniyeden az ise, 24 saniye 14 saniyeye getirilecektir.

Sarj Faulüne Yarım Daire: Çemberin orta noktasından 1.25 m çapında bir yarım daire çizilecek ve çizginin dışında bulunmayan savunma oyuncularının lehine şarj faulü çalınamayacak.

Dikdiörtgen Kısıtlamalı Alan: Kısıtlamalı alan diagramlarda gösterildiği şekilde dikdörtgen olacak. Kısıtlamalı alan yüksek postun köşelerinden büyüyeceği için hücum oyuncuları 3 saniyede kalmamak için çemberden uzaklaşmış olacak, serbest atış kulvarları dip çizgiye dik geleceği için ilk kulvardakilerin dışında dizilenlerin girmeyen son serbest atıştan sonraki ribaundları azalacak.


Amerika'nın Türkiye Kadrosu

Amerika Birleşik Devletleri, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası için kadrosunu açıkladı. Süper yıldızların yer almadığı kadroda genç yıldızlar dikkat çekti. Grup maçlarının İstanbul'da oynayacak Amerika'nın 21 kişilik kadrosu şöyle:

- Chauncey Billiups
- Stephen Curry
- Rajon Rondo
- Kevin Durant
- Tyreke Evans
- Rudy Gay
- Eric Gordon
- Jeff Green
- Danny Granger
- Andre Igoudala
- David Lee
- Brook Lopez
- Kevin Love
- O.J Mayo
- Lamar Odom
- Derrick Rose
- Amar'e Stoudemire
- Gerald Wallace
- Russell Westbrook
- Tyson Chandler
- Robin Lopez

Menajer Jerry Colangelo, daha önce Rajon Rondo’nun kadroya katılmayı kabul etmediğini ama iletişimsizlikten kaynaklanan problemi çözdüklerini söyledi. Yani Rajon Rondo'da İstanbul'da olacak.



Amerika Birleşik Devletleri, Dünya Şampiyonasında B Grubunda, Hırvatistan, Slovenya, İran, Brezilya ve Tunus ile mücadele edecek. Takımın liderliğini ise tecrübeli guard Chauncey Billiups'ın yapması bekleniyor. Skor yükünü ise Kevin Durant, Derrick Rose ve Andre Igoudala yüklenecek gibi gözküyor.

Antrenörlüğünü Mike Krzyzewski'nin yaptığı Amerika'da yardımcı antrenörler; Jim Boeheim, Mike D'Antoni ve Nate McMillan olacak. Amerika'nın turnuvadan önceki yaz programı ise şöyle ;

- 19-24 Temmuz tarihlerinde takım, Las Vegas'ta toplanacak.
- Daha sonra Amerika'nın birçok farklı yerinde hazılıklarına devam edecek.
- Fransa, Çin ve Porto Riko ile hazırlık maçları oynayacak.
- Daha sonra Amerika, Avrupa'ya gelerek Litvanya, İspanya ve Yunanistan ile oynayacak.



Amerika Birleşik Devletleri, daha önceki 3 Dünya Şampiyonasında da başarılı olamamıştı. En son Shaquille O'neal, Charles Barkley ve Gary Payton gibi süper yıldızların yer aldığı 1994 Dünya Şampiyonasını kazanan Amerika, o turnuvadan sonra göze çarpan bir başarı kazanamadı. 2002'de kendi ülkeleerinde, Indianapolis'te yapılan turnuvada 5. olan Amerika, 2006'da Lebron James, Dwayne Wade, Dwight Howard, Carmelo Anthony, Chris Bosh gibi süper yıldızları ile üçüncülük madalyası kazanabilmişti.


Bir Bask Hikayesi

Tau Ceremica ya da son adıyla Caja Laboral. Bask bölgesinin temsilcisi olan bu takımın sponsorları değişse de basketbol kültürü değişmiyor. Basketbol dünyasına yıldız oyuncu kazandırmaya devam ediyor.

Son adıyla Caja Laboral aslında Partizan ile benzerlik gösteriyor. Fakat Partizan'dan daha büyük bir bütçeye sahipler. Bu nedenle de son 10 yılda Avrupa basketboluna damga vurmayı başardılar. Temel formülleri, biraz finansal kaynak ile doğru basketbol mentalitesi idi.



Takımdan kimler gelip geçmedi ki. Luis Scola, Andreas Nocioni, Arvydas Majiauskas, José Calderon ve son olarak Tiago Splitter basketbol dünyasına damga vuran yıldız oldu. Adeta bir ekol haline gelmeyi başaran Bask takımı, son yıllarda ekonomik bir sarsıntının içerisindeydi ki geçen sezon kazanılan ACB(İspanya Ligi) şampiyonluğu, onlara ilaç gibi geldi.



Genellikle Güney Amerika basketbol havuzuna yönelen takım, o bölgeden oyuncu çıkarmada dünyada bir numara. Fabrico Oberto, Pablo Prigioni, Marcelinho Huertas gibi Güney Amerikalı basketbolcuların hayatlarındaki önemli durak oldu Bask takımı. Güney Amerika akımı dışında bir dönem Türk basketbolcu akımı da vardı Baskonia'ya. Serkan Erdoğan, Kaya Peker ve Ender Arslan bir dönem aynı anda forma giymişlerdi. Özellikle Serkan Erdoğan, şehirde çok sevilen bir isim olmuştu.



Evet, son olarak Tiago Splitter NBA'in yolunu tuttu. Zaten daha önceden de draft edildiği San Antonio Spurs ile anlaştı Brezilyalı yıldız. Daha önce ağır parasal konularda anlaşamayan iki ekip, bu sefer Splitter'in sözleşmesinin de bitmesi ile ortak bir yol bularak uzlaştı. Tiago Splitter'in geçtiğimiz yılda, ACB normal sezon MVPsi ve finallerin MVPsi unvanlarının sahibi olduğunu düşünürsek, Caja Laboral'in büyük güç kaybettiğini söylemek çok da zor değil.

Caja Laboral ya da gelecek sezon başka bir ismi olacak bir takım. Biz kısaca onlara Baskonia diyelim. Onlar Avrupa basketbolunun farklı penceresi oldular. Onlar Avrupa basketboluna büyük renk getirdiler ve getirmeye devam edecekler.


Perşembe, Temmuz 15, 2010

İlginç Fotoğraflar #8



Michael Jordan, Scottie Pippen ve Ron Harper uçakta iskambil kağıtları ile.

Yıl: 1997

Çarşamba, Temmuz 14, 2010

Wade :"Favorim Miami Değil"


Dwyane Wade yaptığı açıklamada Lakers'ın ne kadar iyi olduğunu herkesin bildiğini ver 2011 için favorisinin Lakers olduğunu söyledi.Wade alçakgönüllü adammış.

Fisher Miami'yi Reddetti


Los Angeles Lakers'ın deneyimli oyun kurucusu Derek Fisher, Miami Heat'in teklifini reddederek takımında kalacağını açıkladı.

Fisher, "Kobe, diğer takım arkadaşlarım ve Los Angeles taraftarlarıyla devam etmeye karar verdim. Bu aldığım en iyi kontrat teklifi değildi ama en değerlisiydi. Lakers'a saha içinde ve dışında liderlik yapmaya devam edeceğim. Altıncı şampiyonluk serüvenine başlıyoruz" dedi. Son iki yılın şampiyonu Lakers'ın Fisher ile üç yıl için yaklaşık 10 milyon dolara anlaştığı ifade ediliyor.

Yapması gerekeni yaptı Fisher

Knicks Bombayı Patlatabilir


NY Knicks bu aralar transferde yoğun mesai harcıyor.Knicks'in son gözdesi ise Ricky Rubio.Minnesota ile görüşmeler sürüyor.Ancak Rubio,bildiğim kadarıyla Barca ile sözleşmesini uzatmıştı.En az bir sene daha Avrupa'da izleyeceğimizi söylemiştik.Rubio'nun bonservisinin de ne kadar pahalı olduğunu biliyoruz.Bakalım neler olacak.Ama biraz boş bir haber diyebilirim.

Düzenleme : Daha önceki haberimizde Rubio'nun son durumunu vermişiz.Burada.

Günün Fotoğrafı : Mümkün Mü ?

Yorumlarınızı bekliyoruz.

Salı, Temmuz 13, 2010

Ümit Vermeyen Ümitler

Dünya Kupasının sona erdiği şu günlerde, gözlerden uzak bir yerlerde, bir turnuva düzenliyor ve hatta bizim için bitti gibi. Hırvatistan'da düzenlenen Avrupa Erkekler Ümitler Şampiyonasından bahsediyorum tabii ki.

Ümit Milli Takım Avrupa Şampiyonasında B Grubunda Sırbistan, Karadağ ve Litvanya ile eşleşti. Eminim ki bir şey dikkatinizi çekmiştir. Bu üç ülkede Avrupa'da altyapıya en çok önem veren ülkelerin başında geliyor. Fakat bizim de ümidimiz vardı ümitlerimizden. Özellikle şampiyonadan hemen önce yapılan, Turgut Atakol Turnuvasını izledikten sonra. Fakat Ankara'daki bu turnuva demek ki bize yanlış veriler vermiş.



Ümit Milli Takımımızın kadrosunda önemli genç isimler yer alıyor. Hani tanımadığımız, bilmediğimiz genç basketbolcular değil bu ümitler. Fenerbahçe Ülker'e ve Galatasaray Café Crown'a transferi konuşulan Furkan Aldemir, kadronun en önemli ismi olarak gözüküyordu. Furkan'ın yanında Melih Mahmutoğlu, West Virginia'da oynayan Deniz Kılıçlı, 2.18 boyundaki Dusan Cantekin, müthiş yeteneğine rağmen Fenerbahçe Ülker kadrosunda sürünen Can Maxim Mutaf, Pınar Karşıyaka'nın diğer bir önemli genç oyuncusu Birkan Batuk, yine Amerika'da okuyan ve oynayan(Raford Üniversitesi) Görkem Sönmez bu kadroda yer alan genç basketbolcularımızdı.



Sanırım bir şey eksikti ki Ümit Milli Takım, grubunda oynadığı üç maçı da kaybetti. Sırbistan'a 82-67, Litvanya'ya 85-69, Karadağ'a 63-61 kaybeden Ümit Milliler klasman mücadelesi vermek zorunda kaldı. Oynadığımız maçlarda özellikle savunmada problemler yaşadığımızı gördüm. Kadromuzdaki Furkan Aldemir, Abdullah Furkan Eskici, Deniz Kılıçlı, Dusan Cantekin, İzzet Türkyılmaz gibi uzunlara rağmen ribaund üstünlüğü bir türlü yakalayamadık. Skor açısından ise Furkan Aldemir ve Melih Mahmutoğlu'nun yanına adam bulamadık. Tabii ki alınan mağlubiyetlerde her şey oyunculara bağlanamazdı. Tabii ki yan faktörler etkili oldu bazı yerlerde. Mesela Karadağ maçında Koç Aleaddin Yakan'ın oyundan ihraç edilmesi takımı kötü etkiledi ve önde götürdüğümüz maçtan yenik ayrılmamıza vesile oldu. Gerçi maçı kazanmamız yetmeyecekti gruptan çıkmamız için. 19 sayı farkta lazımdı ama boş verin orasını.



Özellikle Sırbistan maçında iki oyuncu dikkatlerden kaçmadı. Bunlardan biri 2 yıldır takip ettiğim Dejan Musli idi. Musli, Gençler seviyesinde Enes Kanter ile birlikte Avrupa'nın en iyi iki uzunundan biri olarak gösteriliyordu. Hatta Musli'nin Enes'ten daha iyi bir altyapıya sahip olduğu söyleniyordu. Dejan Musli, Türkiye ile oynana maçta iyi performans çıkardı ve maçı 12 sayı 10 ribaund ile tamamladı. Diğer oyuncu ise yine Sırp Branislav Dekic oldu. Partizan'da da süre alan genç basketbolcu Türkiye ile oynanan maçın yıldızı oldu. Fakat Sırbistan'ın daha sonra oynadığı maçları izleyemedim ve sizlere diğer maçlardaki performanslarını aktaramayacağım.



Uzun lafın kısası Ümitler, turnuvada gruplarda oynadığı üç maçı da kaybederek klasman maçlarına düştü. Bizi bekleyen diğer bir acı gerçekte eğer Milliler turnuvayı 15. veya 16. tamamlarsa Division B'ye düşecek. Bu durumda geçmişte Ersan İlyasovalı, Oğuz Savaşlı, Cenk Akyollu kadrosuyla Avrupa ikinci olmuş bir milli takıma hiç yakışmayacak.

Bu kadar yazdıktan sonra sakın ola ki sanmayın benim kızgınlığım genç oyuncularımıza. Tamam belki onların da belli yerlerde bazı hataları olmuş olabilir ama asıl hata bu sistemi kuranlarındır. Gencecik oyuncuların ve ailelerinin kafasını karıştıranlar, hiç bir oyuncunun yetişmesinin bir ucundan tutmayanlar asıl suçlulardır. Peki bu yıkıntıyı kim temizleyecek ? Çözüm ise basit, bu çocukları vatan haini ilan etmek.


Kobe İkna Çabalarında




Raja Bell ile Lakers'ın adları sık sık yan yana geliyor bugünlerde.Bell ise henüz karar vermedi.Geçen gün Kobe'nin kendisini telefonla aradığını ve konuştuklarını söylemiş.Ama bu ilk görüşme değilmiş.Phx ile Lakers arasındaki playoff serisi 6.maçından sonra da kısa bir konuşma olmuş.Bakalım neler olacak.

İlginç Fotoğraflar #7



Yıldız basketbolcu Vince Carter, lise yıllarında bando takımında.

Yıl : 1994

Kısa Kısa Basketbol Haberleri


- San Antonio Spurs, Brezilyalı yıldız oyuncu Tiago Splitter ile anlaştı. Geçen sezon Caja Laboral ile İspanya Ligi(ACB) şampiyonluğu yaşayan Splitter, uzun zamandır NBA'ye göz kırpıyordu.

- Montepaschi Siena ile sözleşmesi sona eren Romain Sato Dallas Mavericks yolunda. Geçtiğimiz günlerde Olympiacos'a imza atması beklenen Orta Afrika Cumhuriyet pasaportuna sahip oyuncunun, NBA sıcak baktığı biliniyor. 29 yaşındaki basketbolcu daha önce 2004-2005 sezonunda Spurs ile sözleşme imzalamış fakat fazla süre bulamamıştı.

- Efes Pilsen'den Printezis hamlesi. 25 yaşındaki Yunan forvet ile sözleşme imzalamak isteyen Efes, Printezis'in kararını bekliyor.

- Barcelona'dan veteranlara teşekkür. Geçen sezonun Euroleague şampiyonu Regal Barcelona, Boniface N'dog, Jordi Trias, Xavi Rey ile yolları ayırma noktasına geldi.

- Dallas Mavericks, Fransız pivot Ian Mahinmi ile 2 yıllık sözleşme imzaladı. 2 yıl için 1.8 md alacak olan Mahinmi, geçtiğimiz iki sezonu Spurs'te geçirmişti. Mahinmi minumum kontrat alarak 2 yılını Mavericks'te geçirecek.

- Orlando Magic, gezgin oyuncu Quentin Richardson ile sözleşme imzaladı. Free agent konumundaki Richardson geçen sezonu Miami Heat'te geçirmişti.

- Efes Pilsen'in Euroleague'deki rakiplerinden Power Electra Valencia, tecrübeli guard Omar Cook ile 2 yıllığına anlaştı.

Celtics'ten İki Haber


1- Perkins Boston'da bu hafta içinde dizinden ameliyat olacak.Yaklaşık 6 ay uzak kalacak sahalardan.Ocak ya da şubatta dönebilir.

2- Celtics Nate Robinson'ı elinde tutmaya çalışıyor.Nate'in söylediğine göre işler yolunda gidiyor.İki taraf diyalog içinde.

Parayı Seçmedi


30 yaşındaki pivot Udonis Haslem, Miami'de kalmayı tercih etti. Haslem, 7 sezondur oynadığı Heat'in gelecek sezon da formasını giyecek.

Daha önceden Udonis Haslem ile Dallas Mavericks ve Utah Jazz'ın ilgilendiği söyleniyordu. Haslem, gelen haberlere göre diğer takımların teklif ettiği paranın yarısına Miami'de oynamayı kabul etmiş.

Böylece Miami Heat bu sezon ki 5. imzasını da atmış oldu. Dwayne Wade ve Udonis Haslem ile tekrardan anlaşan Miami, Raptors'dan Chris Bosh, Cavs'ten Lebron James ve Grizzlies'ten Mike Miller ile sözleşme imzalamıştı. Oyun kurucu bölgesindeki Mario Chalmers'ın durumu ise netlik kazanmış değil.

Suns Hedo İçin İyi Bir Tercih Mi?


Açıkcası bu aralar bendeniz bloga çok giremiyorum.Diğer arkadaşlar yazıyor,takipte olun elbette.Bir takım haberlerden de uzak kaldım.

Hedo takasını görünce çok da mutlu olmadım.Hatta pek sevinmedim.Steve Nash'le oynamak bir şanstır ancak Hedo için bir şans olmayabilir.En azından topu paylaşmak konusunda büyük dezavantaj.Topu paylaşmak derken,öyle süperstar edasında değil,Hidayet Orlando Magic'de topu alırdı,getirirdi,pas verirdi,şut atardı;işte ondan söz ediyorum.Nash'le oynamak genelde hareketli ve atletik oyunculara çok faydalı olur.Çünkü onlar her topa hareketlenebilir,zıplayabilir.Örneğin Jason Richardson.

Hido hücumda birisinden pas alıp bitirmek yerine,daha çok kendi topu alıp içeri drive edip bitirmeyi veya şut kullanmayı tercih ediyor.Öyle içeri hareketlenme olayı pek söz konusu değil.Ayrıca o Magic günlerinden gördüğümüz guardlık olayını görmemiz mümkün değil gibi gözüküyor.Hedo'nun nokta şutör olmak istemediğini biliyoruz.Ancak istediği -Gizli Guard- rolünü alamayacağı bir kaç takımdan birine gitti,ne yazık ki..

" Yeter bu kadar Avrupa"


Josh Childress 2 yıllık Avrupa macerasını sonlandırarak NBA'in yolunu tuttu. Suns, Amare'den gelen takas istisnasını kullanarak Hawks'tan takas yoluyla aldığı Childress'a 5 yıl için 34 M$ verecek.

NBA patentli yıldızları Avrupa'da izlemeye tam alışıyorduk ki Amerika'ya geri dönme kararı aldılar. Yunanistan'daki ilk senesinde bekleneni veremeyen yıldız oyuncu, ikinci senesinde toparlanarak takımının Euroleague'de finale çıkmasına büyük katkı sağladı.

Suns'a geri dönecek olursak, Childress Suns'ın hızlı oyununda kendini gösterme fırsatını bulacaktır. Steve Nash'a Hedo'nun da katıldığını düşünürsek, bu pas yeteneği yüksek oyuncular Childress'ı fazlasıyla besleyeceklerdir.

Suns Childress'la birlikte büyük bir riski de beraberinde almış olsada buna değeceğini düşünüyorum. Pota altına arkası dönük oynayabilen bir oyuncuda alırlarsa Suns'ın o eski kudretli oyununa dönmemesi için hiç bir neden yok.

Hedo Phoenix'te

Phoenix Suns ve Totonto Raptors arasında beklenen anlaşmaya varıldı ve Hedo'ya Arizona yolu gözüktü. Toronto takasta Hedo'ya karşılık, Suns'ta isteneni veremeyen Leandro Barbosa'yı kadrosuna kattı.

Geçtiğimiz sezon Toronto'da aradığını bulamayan Hedo için de olumlu bir takas olduğunu düşünüyorum. Özellikle Suns'ın tempolu oyunu ve Steve Nash gibi lider bir guarda sahip olmaları Hedo için büyük artı. Hedo'nun tam da kendi oyun stiline göre bir takım bulduğu kanısındayım.

Nash'in yaşlanmasıyla birlikte alıcağı sürenin azalması, topu elinde isteyen Hedo'nun lehine olacaktır. Ancak Suns'ın pota altında sırtı dönük oynayabilen bir pivotunun olmaması ayrıca Josh Childress'ında Suns'a dahil olması Hedo'nun uzun forvette oynamasını gerektirecektir. Buna karşın Hedo'nun atletik yapısı ve dışardan şutu atabilmesi Hedo'yu ligin en iyi uzun forvetlerinden biri yapacaktır.

Bundan iki sezon önceki Boris Diaw'ın Suns'ta oynadığı rolü üstlenebilir mi dersiniz. Kendinden cüsseli oyunculara karşı oynaması Hedo'nun savunmada yıpranmasına ve dolayısıyla hücum da çokta söz sabihi olamaması anlamına da gelebilir. İşte burası tam bir muamma. Hedo, ya tekrar All-Star seviyesine ulaşacak ya da tam anlamıyla dibe vuracak. Bakalım basketbol tanrıları hangisini karar verecek.


Tabi ki gönlümüz Hedo'nun All-Star!a seçilen ikinci Türk olmasından yana :)
Hedo'nun performansını merakla bekliyor ve izlemek için sabırsızlanıyorum.

Başarılar Hedo.

Pazartesi, Temmuz 12, 2010

Hido Phoenix Suns Yolunda


Milli basketbolcumuz Hidayet Türkoğlu'nun gelecek sezon için Phoenix Suns forması giyme ihtimali yüksek. Daha önce çeşitli yerlerde Toronto'da mutlu olmadığını dile getiren Hido, Arizona'nın yolunu tutacak gibi gözüküyor.

Habere göre;
Leandro Barbossa ve Dwayne Jones karşılığında takas edilen 31 yaşındaki Hidayet'in yeni takım arkadaşı Josh Childress oldu. 2 sezondur Avrupa'da Olympiacos forması giyen Childress'ın Phoneix ile 5 yıl için 33 milyon dolara anlaştığı belirtildi. Childress'ın Olympiacos ile 3 yıl için 21 milyon dolarlık sözleşmesi bulunuyordu.

Not: Buradan haber verilmesine karşın, Raptors'ın resmi sitesinden, Hido'nun resmi sitesinden ve Suns'ın resmi sitesinden henüz bir açıklama gelmedi.

Şahsi fikrimi de söylemek gerekirse, Hidayet'in ben Kanada takımında kalacağına inanmıyorum. Seçeneklerin arasından Suns, Hido için iyi olabilir. 3 numaralı pozisyonda Phoenix'e yararlı olacaktır.

İlginç Fotoğraflar #6



7 kez üst üste Fransa bisiklet turunu(Tour de France) kazanan Amerikalı bisikletçi Lance Armstrong'un çocukluğundan bir kare.

Yıl : 1982

Pazar, Temmuz 11, 2010

Bu Maçı Kim Kazanırsa Şampiyon Olacak ! Futbol Çok Enteresan...

Her şey Ömer Üründül'ün 2010 Dünya Kupasını yorumlamak amacıyla TRT ekibiyle, Güney Afrika'ya gitmesiyle başladı. Günde en az bir maç yorumlayan Ömer Abimiz, her geçen gün kendini bitirdi. Adeta bu turnuva ile yazarlık hayatına harakiri yaptı.



Bildiğiniz üzere Ömer Üründül, babasından kalma şekilde, Burger King'in Türkiye'deki ortaklarından. Zengin bir iş adamı olan Üründül, futbol yorumculuğundan para almadığını her yerde bağıra bağıra söylüyor. Futbolu sadece zevk için yorumladığını söyleyen saygıdeğer abimize söyleyelim ki, yorumları bizi zevkten dört köşe ediyor.



Alan daraltma, bloklar arası bağlantı, prese dayalı çağdaş futbol, kontrollü oyun, kollektif uyum, kritik anda skor avantajı, Hakan Şükür tipi çağdaş forvet, oyunu geride kabul etme, pres etkinliği, hücum varyasyonu, kombinezonlu atak, adam eksiltme gibi futbol terimlerinin yaratıcısı da yine Ömer Abimiz.



Aslında futbol yorumculuğuna kötü başlamamıştı Üründül. İlk olarak Tercüman gazetesinde boy gösteren büyük yorumcumuz, giderek kendini geliştirdi ve 1996 Avrupa Şampiyonası için televizyon yorumcusu oldu. O günden sonra gazetelerde bilimum yazı yazan Ömer Üründül'e daha öncede büyük tepkiler vardı. Fakat 2010 Dünya Kupası ile bu eleştiriler zirve noktasına ulaştı.



Buradan 16 yaşında olarak, neredeyse 4 katı yaşıma gelmiş bir insana ahkam kesmek istemem. Fakat sanırım buradan saygıdeğer spor yazarımıza bir tavsiye de bulunabilirim. Ömer Abimizin en büyük sorunu, kendi oluşturduğu ve yukarıda da yazdığım kalıpların içinde kalmış olması. Sanki maç içerisinde önünde yazanları okuyor gibi hissediyor seyirci. Tabii bu yaştan sonra insanın kendisini değiştirmesi de çok zor.


Children Of The World 2010


Basketbol Dünya Şampiyonası yaklaşadursun, TBF dünya basketbol tarihinde bir ilki gerçekleştirmek için de gün sayıyor. 'Children of the World 2010' adı verilen TBF ve FIBA ortak projesi, farklı ülke ve kültürlerden 24-31 Ağustos 2010 tarihleri arasında 14 yaş grubundaki 300 genç basketbolcu ve 150 basketbol koçunu İstanbul’da bir araya getiriyor.

Aralarında Venezuela, Brezilya, Afganistan, Yeni Zellanda, Tayland, Togo, Zimbabve, Kore, Bangladeş ve Botsvana’nın da bulunduğu 99 farklı ülkeden ve Türkiye'den bu organizasyona katılacak olan gençlere hayatları boyunca nadir karşılaşacakları özel fırsatlar sunulacak. Bu fırsatların başında ise uluslararası bir organizasyona katılma şansı geliyor.
Proje kapsamında genç basketbolcular yıldız basketbolcularla buluşacak, Dünya Şampiyonasını izleme fırsatı bulacak ve Dünyaca ünlü koçlardan eğitim alacaklar.

'TBF, bu projeyle basketbol kültürünün Dünya çapında pekiştirilmesini, genç elçilerin büyük bir organizasyonun parçası olmalarını, böylelikle hem eğitim hem de sorumluluklar konusunda onlara yol göstermeyi ve her konuya ilgili ve hassas birer dünya vatandaşı olarak gelişmelerinde aktif rol almayı amaçlıyor.'

İlginç Fotoğraflar #5



Ünlü boksör Evander Hoyfield'ın eksik kulağı. 1996 yılında Mike Tyson ile yaptığı unvan maçı sırasında, maçın 6.roundunda Mike Tyson, Hoyfield'ın kulağını ısırmış ve bir parçasını da koparmıştı.

Yıl: 1996

İlginç Fotoğraflar #4



Chicago Bulls'un pivotu Joakim Noah ve efsane tenisçi John McEnroe'nun oğlu Kevin.

Yıl: 1997

Teselli Armağanı

Dünya Kupalarında üçüncülük maçları, hep ilginç anlara ve bol gollere sahne olur. Öyle ki 19 dünya kupasında atılan 73 gol ve tutturulan 3.84'lük ortalama, bunun en büyük göstergesi. Garip bir durumdur ki 2001 yılında FIFA, ortada büyük bir hedef yok diye üçüncülük maçı kaldırmayı planlamıştı. Fakat 2002 Dünya Kupasında oynanan Türkiye - Güney Kore maçı, bu kararın geri çekilmesine neden olmuştu. Ben de futbol adına en çok zevk aldığımız, modern futbol dönemimdeki üçüncülük maçlarını hatırlamanın fena olmayacağını düşündüm.

2010. Uruguay - Almanya :

Genellikle her turnuvada birkaç sürpriz ekip çıkar ve herkesi kendisine hayran bırakır. Sanırım 2010 Dünya Kupasının sürpriz takımı Uruguay'dı. Uruguay, daha önceden 2 kez kupayı kazanmış olan, ayrı bir yere koymamız gereken bir sürpriz takımdı. Sürpriz takımlar kriterine uyarak Uruguay da yarı finalde yenildi ve 3.lük maçı oynamaya hak kazandı. Rakibi ise genellikle finallerde görmeye alıştığımız(7 final) Almanya idi. Almanya 2006 Dünya Kupasında da üçüncülük maçı oynamış ve Portekiz'i yenerek üçüncülük unvanının sahibi olmuştu. Yaşları genç olmasına rağmen, tecrübeli takım Panzerler'di. Kazanan takım da Ahtapot Paul'un dediği oldu ve Almanya maçı 3-2 kazanarak üst üste ikinci kez kupada üçüncü oldu.

Goller:

Almanya ; Thomas Müller, Marcell Jansen, Sami Khedira
Uruguay ; Diego Forlan, Edinson Cavani

2006. Almanya - Portekiz

Almanya'nın ev sahipliğinde geçen 2006 Dünya Kupasının üçüncülük maçında Almanya ile Portekiz karşılaştı. Daha önce en büyük başarısı üçüncülük olan Portekiz için bu maç en büyük başarıyı egale etme şansıydı. Fakat maçı iyi bir oyun ile 3-1 Almanlar kazanmıştı. O zamanın şartlarına göre bu zafer, Almanları mutlu eden bir başarıydı.

Goller:

Almanya ; Bastian Schweinsteiger(2), Petit(k.k)
Portekiz ; Nuno Gomes

2002. Güney Kore - Türkiye

Turnuvanın iki sürpriz ekibi yarı finalde favori ekiplere kaybederek, üçüncülük maçı oynama şansını yakalamıştı. İki ülkenin eski tarih bağlarından dolayı, dostluk içinde geçen maçı Türkiye 3-2 kazanmıştı. Ayrıca Hakan Şükür, Türkiye'nin ilk golünü 9.saniyede atarak tarihe geçti. Türkiye açısından başarılı geçen bir turnuva, bu maç ile mutlu sonlanmıştı.

Goller:

Güney Kore ; Lee Eul-Yong, Song Chong-Gug
Türkiye ; Hakan Şükür, İlhan Mansız(2)



1998. Hollanda - Hırvatistan

Yine bir sürpriz ekip yarı finale kadar yükselmiş ve yine finali göremeden üçüncülük maçı oynamaya hak kazanmıştı. Kadrosunda turnuvanın gol kralı Davor Suker'i bulunduran Hırvatistan'ın rakibi Brezilya'ya şansız bir şekilde penaltılarda kaybetmiş olan Hollanda olmuştu. Kadrosunda Dennis Bergkamp, Patrick Kluivert, Marc Overmars, Philip Cocu, Edgar Davids gibi önemli futbolcuları bulunduran Hollanda, Hırvatistan'a 2-1 yenilerek kupayı dördüncü bitirmişti. Çoğu futbolseverin sempatisini toplayan Hırvatistan ise böylece tarihi bir başarıya imza atmıştı.

Goller:

Hollanda ; Boudewijn Zenden
Hırvatistan ; Robert Prosinecki, Davor Suker

1994. İsveç - Bulgaristan :

Kupanın yine iki sürpriz takımı yarı finalde, favori iki takım olan Brezilya ve İtalya'ya yenilerek üçüncülük maçında karşılaşmıştı. Bulgaristan büyük bir sürpriz yaparak kupaya katılmayı başarmıştı. Eleme grubunu Fransa'nın bir puan önünde tamamlayan Bulgaristan, kupanın en büyük sürprizi olmuştu. Fakat üçüncülük maçında şansları yâver gitmedi. İlk yarıda gelen Tomas Brolin, Kennet Anderson, Henrik Larsson ve Hâkan Mild'in 4 golüne engel olamayan Bulgarlar, turnuvayı dördüncü sırada tamamlarken, İsveç tarihinin en büyük başarılardan birini kazanıyordu.(1958 İsveç, Final)


Goller:

İsveç ; Tomas Brolin, Hâkan Mild, Henrik Larsson, Kennet Anderson
Bulgaristan ; -

1990. İtalya - İngiltere

İtalya'nın ev sahipliğinde gerçekleşen 14.Dünya Kupası, İtalya için buruk bir sevinç ile sonuçlanmıştı. Yarı finalde penaltılara kalan Arjantin maçında, turnuvanın gol kralı "toto" lakaplı golcü Salvatore Schillacci'nin penaltıyı kaçırması ile İtalya final biletini kaçırmıştı. Yine aynı durumdan mağdur olan İngiltere ise penaltılarda Almanya'ya kaybetmişti. Bu ekip üçüncülük maçında karşılaştı. Tarihin en sıkıcı dünya kupası olarak adlandırılan kupanın, en heyecanlı maçlarında biri üçüncülük maçı olmuştu. Yarı finalde penaltı kaçıran Salvatore Schillacci bu kez takımına üçüncülük unvanını kazandırıyordu. Maçın 86 dk. penaltıyı gole çeviren "toto" ile İtalya, belki de bir teselli buluyordu.

Goller:

İtalya ; Roberto Baggio, Salvatore Schillaci
İngiltere ; David Platt

1986. Fransa - Belçika

Fransa turnuvadan beklediğini alamayan bir takımdı. Yarı final maçında Andreas Brehme ve Rudi Völler'in gollerine engel olamayan Horozlar, üçüncülük maçına çıkacaktı. Rakipleri Maradona'nın iki golüyle yarı finalde Arjantin'e yenilen Belçika idi. Maç çekişmeli geçiyordu. Normal süresi 2-2 biten maçı, Fransa uzatmada 4-2 yenerek üçüncülük unvanına uzanıyurdu.

Goller:

Fransa ; Jean-Marc Ferreri, Jean-Pierre Papin, Bernard Genghini, Manuel Amoros
Belçika ; Jan Ceulemans, Nico Claesen

1982. Polonya - Fransa

Polonya, kupada iyi bir performas göstermesine rağmen yarı finalde Paolo Rossi'nin gazabına uğramıştı. Paolo Rossi, 1980 yılında uyuşturucu kullanmaktan 2 yıl ceza almıştı ve dönüşünü 1982 yılında İtalya Milli Takımı ile dünya kupasında yapmıştı. Grup maçlarında 3 beraberlik alan İtalya, bir imkansızı başararak gruptan çıkmıştı. Daha sonra devreye giren Rossi, çeyrek final, yarı final ve final maçında toplam 6 gol atarak turnuvanın gol kralı olmuştu. Yarı finalde Polonya filelerine iki gol bırakan Rossi, Polonya'yı üçüncülük maçı oynamak zorunda bırakmıştı. Polonya'nın rakibi ise Batı Almanya'ya penaltılarda yenilen Fransa idi. Kadrosunda Giresse, Platini, Six, Amoros gibi ünlü isimleri bulunduran Fransa'yı 3-2 yenen Polonya, tarihinin en büyük başarısını egale etmişti.(1974 3.lük)

Goller:

Polonya ; Andrzej Szarmach, Stefan Majewski, Janusz Kupcewicz
Fransa ; René Girard, Alain Couriol

1978. Brezilya - İtalya


Favori takımların nadir olarak üçüncülük maçında karşılaştığı kupadır 1978. Brezilya ve İtalya'yı karşı karşıya getiren maçı, Brezilya geriden gelerek kazanmayı başarmıştır. İlk yarıda öne geçen İtalya bu avantajını koruyamayarak, kupada dördüncü olmuştur.

Goller:

Brezilya ; Nelinho, José Guimarães Dirceu
İtalya ; Franco Causio



1974. Polonya - Brezilya

Çeyrek final gruplarını ikinci sırada bitiren iki ekibin karşılaşması olmuştu. Brezilya, Hollanda'nın arkasında A grubunu ikinci sırada tamamlamış ve üçüncülük maçına çıkmaya hak kazanmıştır. Aynı şekilde Polonya'da B grubunu Batı Almanya'nın arkasında ikinci tamamlayarak, üçüncülük maçı için bir kez daha sahaya çıkacaktır. İyi futbol ortaya koyan Polonya, kupanın güçlü ekiplerinden Brezilya'yı 1-0 yenmeyi başarmıştır. Polonya'nın golünü turnuvanın gol kralı Lato atmıştır.

Goller:

Polonya ; Grzegorz Lato
Brezilya ; -

1970. Batı Almanya - Uruguay



Yarı final maçında şampiyon Brezilya'ya 3-1 yenilen Uruguay, tarihindeki üçüncü kez şampiyon olma fırsatını kaçırmıştı. Artık yolları üçüncülük maçına düşmüştü. Rakipleri ise İtalya'ya uzatmalar sonucu 4-3 yenilen Batı Almanya idi. Batı Almanya, tecrübeli ve son kupanın finalisti idi. Sahadan galip gelmeyi bilen Almanlar, Uruguay'ı dördüncülüğe itmişti.

Goller:

Batı Almanya ; Wolfgang Overath
Uruguay ; -

1966. Portekiz - Sovyetler Birliği

Portekiz, yarı finalde kupa tarihinin en ünlü maçının baş kahramanı Eusébio'ya güveniyordu. Çeyrek finalde Portekiz, ilk 22 dakika içinde Kuzey Kore karşısında 3 farklı geriye düşmüştü. Daha Eusébio'nun ayağından gelen 4 gol ile maçı çevirmeyi başaran Portekiz, 5-3'lük skor ile yarı finale yükselmişti. Yarı finalde turnuvanın ev sahibi İngiltere ile karşılaşan Portekiz, ünlü forvet Sir Bobby Charlton'ın 2 golüne engel olamayınca sahadan 2-1 yenik ayrılmıştı. Portekiz'e üçüncülük maçı yolu gözükmüştü. Rakipleri yarı finalde Batı Almanya'ya yenilen Sovyetler Birliği idi. Sovyetler Birliği'ni 2-1 yenen Portekiz'de Eusébio, 9 gol ile turnuvanın gol kralı olmuştu.

Goller:

Portekiz ; Eusébio, José Augusto Torres
Sovyetler Birliği ; Eduard Malofeyev

1962. Şili - Yugoslavya


Ev sahibi Şili yarı finalde Brezilya'ya 4-2 yenilerek, 16 Haziran'da oynanan üçüncülük maçında Yugoslavya'ya ile karşılaşmaya hak kazandı. Maçı 90. dakikada Rojas'ın attığı golle 1-0 yenen Şili, bronz madalyanın sahibi oluyordu. Bu galibiyet Şili'nin tarihinde elde ettiği en büyük başarı oluyordu.

Rojas'ın attığı bu gol, Şili takımını hayat vermişti ama çeyrek final maçında Sovyetler Birliği'ne attığı galibiyet golü, bir taraftarın hayatına malolmuştu. Televizyonu başında maçı izleyen 67 yaşındaki taraftar, galibiyet golüyle birlikte heyecanına yenik düşmüş ve olduğu yere yığılıp kalmıştı. İşin ilginç yanı hayatını kaybeden taraftarın da adının Rojas olmasıydı.

Goller:

Şili ; Rojas
Yugoslavya ; -

1958. Fransa - Batı Almanya

1958 Dünya Kupasının üçüncülük maçı, tarihte en çok gole sahne olan üçüncülük maçı olarak kayıtlara geçti. Turnuvanın 13 gol ile gol kralı olan futbolcusu Just Fontaine'i kadrosunda bulunduran Fransa maçta iddialı konumdaydı. Batı Almanya ise son şampiyon unvanı ile geldiği turnuvada üçüncülük maçına çıkıyordu. Maç Just Fontaine'in resitali haline dönüşmüştü. Batı Almanya ağlarına 4 gol bırakan Fontaine, üçüncülük unvanını Fransa'ya getiriyordu. Maçı 6-3 kazanan Fransa, o zamana kadar tarihinin en büyük başarısını da kazanmış oluyordu.

Goller:

Fransa ; Just Fontaine(4), Raymond Kopa, Yvon Douis
Batı Almanya ; Hans Cieslarczyk, Helmut Rahn, Hans Schäfer

Böylece üçüncülük maçlarının tarihine kısa bir göz atmış olduk. Genellikle sürpriz takımların sürpriz sonuçlar aldığı maçlar, dünya kupası tarihinin en rahat ve güzel futbolun oynandığı mücadeleler olarak hafızalarımızda kalmaya devam edecek.