Salı, Aralık 27, 2011

Sürprizlerle Dolu Gece


Sanırım Lakers ve Bulls'un aynı gecede kağıt üstünde kazanmaları gereken maçları kaybetmeleri bu başlığı atmam için yeterli sebepler.




12 maçın hepsini izlemem mümkün olmadığı için aklımda kalan, dikkatimi çeken şeylere değineceğim.

Açılış akşamında oynanan maçta son saniyeye kadar çok keyifli bir maç izleten ligin şampiyonluk adaylarının back to back yapmaları bu yenilgileri getirmiş olabilir. Özellikle Lakers'ın kendi evinde yaşadığı Bulls yenilgisinden sonra Kings'i geçeceğini düşünüyordum. Ancak yenilerek lige 0-2'yle başladılar. Rakibin yüzdeli atması, Steve Blake'in 20 dakika sahada kalıp herhangi bir isabet bulamaması kaygılandırıcı. Öte yandan Josh McRoberts'ın pota altında bir katkısı olmadı. Ribaundlarda rakibinden daha etkin olsalar bile Bynum'ın pota altında oluşturduğu tehdit, takımın hücum opsiyonlarını çeşitlendiriyor. Kings'de Marcus Thornton'ın çok yüzdeli oynaması sürpriz galibiyetin gelmesindeki en önemli etken oldu. Kobe'ye değinirsek ise Kobe iyi durumda.

Lakers bugün yine Staples Center'da olacak. 3 gün üst üste maç oynamış olacaklar. Sacremento uzak bir şehir olmasa bile, yani yolculuktan yıpranmasalar dahi 3 gün üst üste maç yapmak inanılmaz yorucu bir tempo olsa gerek.

Lakers'ın Bynum'la birlikte farklı bir görünüm alacağını düşünüyorum. Fakat 2012'ye 3-4 gün kala, hala Derek Fisher'ın hala Lakers'ta ilk beşe çıkması Allah'ın ona bir lutfu olsa gerek.

Bulls-Warriors maçını izlemedim. Ancak bir savunma takımının 100 sayı yemesi pek hoş değil. Warriors'ın koş koş oyunuyla beraber guardların isabetli şut isabeti yakalamalarıyla galibiyet gelmiş. Ayrıca Lakers  maçında kaldırıp attığı üçlüklerle gözlerimizi yaşartan Derrick Rose 1/8 üç sayılık isabetiyle ilk günkü isabetin oraya özel olduğunu kanıtlamış oldu. Rose'un 8 üçlük kullanmasını hiçbir Bulls taraftarının isteyeceğini sanmıyorum. İçeri drive etmesi gerektiğini unutmamalı. İlk gün  Lakers'a karşı serbest atış çizgisine gitmemiş, bugün ise sadece 4 serbest atış kullanmış. Luol Deng ise inanılmaz formda. 20 sayı 10 ribaundla oynamış. Golden State tarafında ise beklentilerin çok büyük olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu sene batıdaki güçlü ve güçsüz takım sayısı azaldı. Bu demek oluyor ki, 7. ve 8.sıradaki play-off koltuklarına beklenmeyen bir takım oturabilir. Fakat, o takımların arasından Warriors'ın çıkma ihtimalini çok da fazla görmüyorum.

Dün akşam tam anlamıyla izlediğim maçlardan biri Magic-Rockets maçıydı. Dwight Howard'ın hal ve tavırları ilgi çekici olduğu için o maçın büyük bir bölümünü izledim. Howard'ın Thunder'a karşı gösterdiği umursamaz performans sonrası kendi taraftarı önünde içten oynamasını gerçekten izlemeye değerdi. Keza Hidayet'in uzun zaman aradan sonra böyle verimli oynadığını görmek hoştu. Magic'in -Earl Clark'ı saymazsak- 3 uzun var: Howard, Glen Davis ve Ryan Anderson. Son iki ismin 5 numaraya çekilmesi felaket. Hadi Davis zenci falan, yapar bir şeyler kurtarır-No Racism :)- ama Ryan Anderson'dan olmaz. Zaten Anderson'dan kimse 5 numara olmasını istemiyor. Ancak 4 numarada bile savunma kısmında bocaladığı oluyor. Magic kaliteli bir takım ancak Howard meselesi tamamen çözülmeden takımın bir şeyler yapması güç. Ve zaten Howard gittiği anda takımın 1-2 seviye aşağıya düşeceği kesin. Takımın merkezini Dwight Howard'ın vücudu oluşturmakta. Her şey onun oradaki varlığıyla veya onun üzerinden dönüyor.

Rockets tarafında ise Dalembert'in gelişi çok önemli. Scola-Dalembert ikilisi cidden çok iyi bir ikili oluşturabilir. Scola'ya da ayrı parentez açmak şart. Çok kaliteli topçu. Kimseye bakmadan oyununu her ortamda konuşturmayı başarıyor. Lowry'de takım için önemli. Kevin Martin ise enteresan bir oyuncu. Dün olduğu gibi makine tutukluk yapabiliyor, benchde ise Lee önemli alternatif.

Thunder-Wolves maçına da bakma fırsatım oldu. Eminim çoğu basketbolsever Russell Westbrook'un tutumundan nefret ediyor. İstatistiklere bakan biri 6 asist yapmış falan filan diye düşünebilir. Ancak biri Westbrook'a takımın yıldızının kendisi olmadığını hatırlatmalı. Daha dün bir foruma şunları yazdığımı anımsadım.

"Thunder taraftarıyla birlikte ligin en keyif veren takımlarından biri. Ayrıca Westbrook'u bu takımdan koparmanın bu takım için intihar olduğunu düşünüyorum. Durant'ın oyununu baltaladığı olmadı değil. Fakat takımın bu kadar üst seviyeye çıkmasında, bu tempoda oynamasında çok önemli role sahip."

Aslında bunlardan vazgeçmiş değilim. Westbrook'un herhangi bir takasla yollanması çok yanlış olur. Westbrook'un zaman zaman kendini takımın önünde hissettiği açık. Fakat, şu anda yapılabilir bir takasla onun seviyesinde bir adamı kadroya katmak zor gözüküyor. O yüzden onu yollayıp kadroya birkaç iyi parça katmak anlamsız olur. Thunder'da yeteri kadar parça mevcut.  2 maçta 14 top kaybı yapması topun ne kadar çok elinde olduğunun bir kanıtı.

James Harden ise Jeff Green'in gidişiyle yükselen grafiğini tüm hızıyla devam ettiriyor. Neden ilk beşte değil sorusunun yanıtı, Scott Brooks'un benchten gelicek katkının ondan geleceğini düşünmesi ve ikinci beşte Westbrook'dan yoksun takımda daha rahat hücum edebileceğini düşünmesi olabilir. Hahaha Westbrook'dan pis, kaka gibi bahsediyoruz da itici bir oyunu var efendim, evlat olsa sevilmez. Yoksa iyi topçu.

Wolves'de ise Kevin Love'ın 14 şut kullanıp, Beasley'nin 27 şut kullanması epic fail. Olacak iş değil. Beasley'i dizginlemek şart. Wesley Johnson'ın gerçekten iyi bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. Tabii çocuk top kullanabilirse bunu gösterebilir. Öte yandan Ricky Rubio ilk maçına çıktı. Yaptığı 6 asistin hepsi bir birinden şık. Ayrıca Wolves taraftarlarının Rubio üçlük çizgisinin gerisinde boş iken şut atmamasına ahlayıp uhlayarak tepki vermeleri Rubio'nun oyunundan pek haberdar olmadıklarını gösterdi. Ricky Rubio'yla bir hava yakalayabilirler, bence kesinlike Ridnour onun yedeği olmalı. İlerleyen zamanlarda gerçekleşecektir. Enes için geçerli olan durum Williams içinde geçerli. Oynadığı pozisyonda oynayabilecek binlerce oyuncu var takımında.

Nets-Wizards maçına da göz ucuyla bakabildim. Mehmet'in nasıl bir performans göstereceğini merak ettim. Ne yazık ki eski performanslarını göstermesi hayal gibi duruyor. Zaten Nets takımı bir felaket. Dün akşam galibiyet almalarının tek sebebi Washington Wizards'ın daha berbat olması. Deron Williams'ın, abartmıyorum, 20 asisti olabilirdi. Öyle harcandı herifin pasları. İnanılmaz kalitesiz bir maçtı. Eline gelen şutu kaldırıyor falan. Nets'in hali perişan. Wizards'da ise takım olduklarına dair hiçbir kanıt yok. Evet şaşırmadınız, Nick Young'dan yine 0 asist. Neyse efendim geçelim bunları, bunlardan bir cacık olmaz.

Diğer maçlar hakkında pek bilgim yok. Her gün yazmaya çalışacağım, kısmet.

Hiç yorum yok: