Pazartesi, Kasım 25, 2013

Haftalık NBA 25/11/13: Kara Cuma


NBA'de geride bıraktığımız hafta pek hatırlamak istemeyeceğimiz şekildeydi. Takımları için çok önemli şeyler ifade eden oyuncuların sakatlığı haftaya olumsuz bir şekilde damgasını vurdu. Bunun yanı sıra New York sınırları içerisinde yaşanan sorunlar, Kobe’nin kontratının uzatılması, Rip City'nin büyük çıkışı haftanın dikkat çeken başlıklarından. Bunlar ve daha fazlasıyla geride bıraktığımız haftaya göz atalım.

Kara Cuma
Amerika'da şükran günü sonrasındaki ilk cuma gününde alışveriş marketlerinde büyük indirimler yapılır. İnsanlar 'hayvan' moduna geçer ve alabildiği kadar ürünü almaya çalışır. Her yıl bizim televizyonlarımızda da bu tarz haberlere yer verilir. 'Black Friday' kavramının bana hatırlattığı şey 3-4 güne kadar bundan ibaretti. İki farklı ucundan tuttukları plazma televizyon için kavga eden 2 Amerikalı hatta. Fakat cumayı cumartesiye bağlayan gece 'black friday' parkelerde hayat buldu, ne yazık ki.
Marc Gasol, Derrick Rose ve Andre Iguodala art arda sakatlıklar yaşadı. Bu üçlünün kendi takımları için ne kadar değerli olduklarını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Fakat bu üçlünün içindeki bir ismin durumu biraz daha farklıydı.
Derrick Rose ACL sakatlığından sonra sağlam bir şekilde parkelere dönebilmek için tam 18 ay bekledi. Preseason'da iyi bir performans göstermişti. Normal sezona yavaş başlasa da son iki maçında oldukça iyi gözükmüştü D-Rose. Sakatlıklar profesyonel sporun zehri gibi, insanı cidden bazı şeyleri sorgulatmaya itiyor. NBA'deki en naif ve karakterli oyuncunun başına arka arkaya çok önemli iki sakatlığın gelmesi oyundan biraz olsun soğutuyor. Rose bu kez sağ dizinden sakatlandı. Bir önceki sakatlık sürecinde sağ bacağına çok fazla yüklenmesinin sebep olacağı konuşuluyor. Ancak neyse ki aşil sakatlığı değil. Russell Westbrook'un yaşadığı sakatlığın aynısı; menisküs yırtığı. Westbrook'un oyuna geri dönmesi yaklaşık 6 ay sürmüştü. Bulls'tan yapılan son açıklamaya göre Rose sezonu kapattı. Menisküs sakatlığından dönüşü ACL'ye göre daha rahat olacak elbette ama son 3 sezonda tam 192 maç kaçırmış olacak. İlk 3 sezonunda ise sadece 7 maç kaçırmıştı. Büyük şanssızlık…
Marc Gasol'ün ise iç yan bağlarında zedelenme gerçekleşti. Bağların iyileşmesi 2 ayı buluyor. Ancak oyuncunun kısa sürede kendisini bulması ve eski performansını sergilemesi de tedavi süreci kadar uzayabiliyor. 2-3 yıl önce Garnett benzer şekilde sakatlanmış, 2 ay içinde sahalara dönmüş ama play-off'larda beklenen performansı gösterememişti. Marc ve Z-Bo'nun üstüne kurulu bir sisteme sahip olan Memphis'in vahşi batıda en önemli oyuncusundan yoksun bir şekilde ayakta kalması pek kolay değil. Bu yüzden Zach Randolph'un takas edileceği dahi konuşuluyor.
Son isim ise Andre Iguodala. Iguodala'nın durumu daha farklı. Sol topuğundan sakatlanan Iguodala için herhangi bir operasyon gerçekleşmeyecek. Warriors'tan yapılan açıklamada ise ne zaman döneceği belirtilmedi. Iggy ilk açıklamasında kötü bir ses duyduğunu ve ciddi bir şey olduğunu belirtmişti. Umarım ciddi bir şeyi yoktur.
Kobe'nin Kontratı Uzatıldı
Önümüzdeki günlerde parkelere geri dönmesi beklenilen Kobe Bryant'ın kontratı Lakers tarafından uzatıldı. Kobe önümüzdeki 2 sezonda $48 milyon kazanacak. CBA'de yer aldığı üzere, kontratı uzatılan oyuncuların maaşları 30'dan 10'a birden düşürülemiyor. Kobe'nin bu değerlerin uzağında bir miktara imzalaması ancak ve ancak sözleşmesi bittikten sonra Lakers'la yeniden anlaşmasıyla gerçekleşebilirdi.
Lakers'ın gelecek sezon vereceği maaşlar şimdilik şu şekilde: Steve Nash(40) $10 milyon, Kobe Bryant(36) $24 milyon, Robert Sacre $1 milyon. Nash ve Kobe'nin kontratlarıyla salary cap'in %70'ini doldurmayı başardılar. 2014 FA piyasasından sadece 1 yıldız koparıp, Kobe'yle gidebilecekleri yere kadar gitmeyi deneyecekler.
Kobe'yle uzatmayıp bir yıldız ve gelecek vaadeden oyuncuları toplayarak önümüzdeki yıllara yatırım yapabilirlerdi. Kobe'yi tercih ettiler, hak ettiğinden fazla bir değere uzatıldıysa da Kobe'nin Lakers’ın sarı-mor formasından başka bir forma giymeyecek olması güzel.
Batının Ezici Üstünlüğü
Nba.com'a gidip sıralamaları açtığınız zaman konferanslar arasındaki farkı anında görebiliyorsunuz. Bu sezon batıdaki takımların kadrosunun çok üst düzeye çıkmasından ötürü bu fark daha da belirgin bir hale geldi. Ayrıca Knicks, Brooklyn, Chicago gibi takımların beklenen çizgide olmaması batının üstünlüğünü pekiştirdi.
İki konferansın play-off resimlerine göz atalım. Doğuda 8.sırada yer alan Detroit'i batı konferansına yerleştirdiğimizde 14.sıraya kadar düşüyor. %50 sınırında yer alan Lakers batıda 13.sırada. Lakers eğer doğu takımı olsaydı 6.sırada yer alacaktı.
İki konferans arasında oynanan 60 maçın sadece 17'sini doğu takımları kazandı. 2000'lerdeki ezici batı üstünlüğü 2010'lu yıllarda da devam ediyor. Bu durum Miami, Indiana gibi üst sırada yer alan doğu takımları içinse çok büyük avantaj. Play-off'ta ilk turu, hatta 2.turu zorlanmadan geçme ihtimalleri oldukça yüksek.
Brooklyn Karışık
Geçtiğimiz hafta yine bu bölümde Nets'e yer vermiş ve gelecek hafta olumsuz bir şekilde burada olmayacaklarını düşündüğümü söylemiştim. Yanıldım. Dünkü Pistons mağlubiyetiyle iyice dibe gittiler. 13 maçta sadece 3 galibiyet alabildiler. Bunun da ötesinde dünkü maç sonrası Pierce ve Kidd medya üstünden birbirlerine mesaj gönderdiler.
3.çeyrekte felaket oynayan Pierce ve Garnett gibi isimler 4.çeyreğin büyük bir bölümünde sahada yer almamıştı. Maç sonrasında süre almayan oyuncuları neden tercih ettiği sorusu üzerine Kidd şunları söyledi:
"Oynamayı hak ettiler. Tüm maçı veya tüm çeyreği onlarla oynamalıydım. Birbirleri için oynamaya çalışıyorlar. Mükemmel oyuncular değiller fakat onlar sahadayken farkı 8'e indirebildik"
Maç sonrasında Pierce'a Kidd'in sözleri hatırlatıldı. Pierce da şöyle cevap verdi:
"Şunu anlamalıyız ki takımlar bize karşı ilk yarılarda oynadıkları gibi oynamayacaklar. İlk yarıdaki oyundan bir şeyler çıkarıp ona göre önlem alıyorlar, özellikle geridelerken. Bizim de bunu anlamamız ve buna göre oyun içinde hamle ve düzeltme yapmamız gerekiyor."
Garnett daha yumuşak konuşup Kidd'e hak verdi:
"Eğer oynadığımız rolün hakkını veremiyorsak Kidd elbette başka oyuncuları deneyecek. Zor zamanlardan geçiyoruz. Eminim ki bu durumdan dolayı herkes mutsuz."
Pierce ve Garnett'in felaket bir sezon geçirdiğini sadece shot chart'lar yardımıyla anlayabiliyoruz. Şut sokmayı bir kenara bırakırsak, asıl sorun bu iki oyuncunun artık başarıya aç bir görüntü çizmiyor oluşu. Ne kadar yaşlı olursa olsun Garnett'in yıllardır çizdiği profilde en ufak bir değişim gerçekleşmemişti. Sahada hep kazanmayı isteyen, mücadele eden... O görüntüden çok uzakta bu yıl. Pierce için de benzer şeyler geçerli.
Paul Pierce'ın shot chart'ı:
Kevin Garnett'in shot chart'ı:
Sezona 3-10 gibi felaket bir şekilde girmiş olsalar bile Nets'in toparlanacağını düşünüyorum. Belki de düşünmek istiyorum. Nets oyuncuların maaşı ve vergilerle birlikte toplamda $186 milyon ödeme yapacak. 1 yıl, $186 milyon ve play-off dışı. Çok kötü duruyor.
Haftanın Takımı: Portland Trail Blazers
Chicago'yu geriden gelip mağlup ettikten sonra deplasmanda Golden State'i devirdiler. Maçta yaşanılan gerginlikler sonrasında gösterdikleri karakter onlar adına umut vericiydi. Son 4 sezonun hücumda belki de en istikrarlı uzunlarından LaMarcus Aldridge bu yıla da iyi bir başlangıç yaptı. Aldridge 22.3 sayı 9.6 ribaund ortalamalarına sahip. İyi bir takım mühendisliğine sahip olduklarını düşünüyorum. Batum gibi her şeyi yapabilen forvet, post'ta LMC, mesafe tanımayan Lillard ve Matthews. Harika parçalara sahipler. Portland'ın verebileceği bir oyuncunun olmaması sebebiyle olabilme ihtimalini çok düşük görsem de Ömer'i bir şekilde alırlarsa şampiyonluk adayı seviyesine yükselebilirler. Bench'leri geçtiğimiz sezona nazaran daha iyi durumda fakat bu iyi olduğu anlamına gelmiyor.
12 galibiyet 2 mağlubiyet ve 10 maçlık galibiyet serisiyle Portland yoluna devam edecek.
Haftanın Oyuncusu: Monta Ellis
Ersan'ı izlemek için Milwaukee’nin maçını açanların korkulu rüyasıydı Monta Ellis. İyi şut atamadığı halde şut atmaktan çekinmeyen, pası çok fazla düşünmeyen, çok fazla tercih hatası yapan bir oyuncuydu. Dallas'a ilk geldiğinde O.J. Mayo'nun üstlendiği 'kara delik' rolünü fazlasıyla dolduracağını ve Dirk için hissettiğimiz üzüntüleri dile getirmiştik.Monta Ellis herkesi yanılttı, en azından sezon başı itibariyle. Dirk'ün de söylediği gibi, Dallas'ı sırtında taşıyor. Geçtiğimiz haftada oynadığı 4 maçta 28 sayı 6.5 asist 3.8 ribaund ortalamaları tutturdu. Bunu 36/65 saha içi isabetiyle gerçekleştirdi. Ellis'in bu sezonki en önemli özelliği fazlasıyla penetre etmesi.
Ellis'in potaya drive etmesi gerektiği gösteren shot chart’ı:
Haftanın Takımı
John Wall- 18.6 sayı 4.5 ribaund 8.6 asist 2.1 top çalma
Monta Ellis- 23.6 sayı 3.4 ribaund 5.6 asist %49 saha içi şut isabeti
Kevin Durant- 28.6 sayı 7.1 ribaund 5.2 asist
LaMarcus Aldridge- 22.3 sayı 9.6 ribaund
Spencer Hawes- 16.8 sayı 10.3 ribaund %49 üçlük isabeti
Haftanın Hareketi
Geçtiğimiz haftaya nazaran daha kısır bir hafta oldu. Ginobili'nin harika pası, Cousins'ın Dudley'nin üstünden vurduğu smaç, LeBron’un maç kazandıran basketi.. Aklımda kalanlardan. Lakin benim tercihim Gerald Green’in D. Wilkins’a selam çakan değirmen smacı:
Haftanın Bonusu: Amare Stoudemire
Takımı savunma yaparken Amare bir an için başka alemlere yolculuk yapıyor:

Hiç yorum yok: