Pazartesi, Şubat 10, 2014

Kyrie Irving vs. John Wall

John Wall ve Kyrie Irving... Arka arkaya gerçekleşen iki draft'ta bir numaradan seçilmiş ve lige girişlerini yüksek beklentiler ışığında gerçekleştirmişlerdi. İkisi de Amerika'nın en köklü iki basketbol okulundan, Duke ve Kentucky'den burs kapmıştı. Ve bu harika basketbol okullarında pek de harika bir geçmişleri olmamıştı. İki genç oyuncu da kolejde sadece birer yıl kalmış, sonrasında NBA'e gitmeyi tercih etmişti.

Kyrie Irving, Duke forması altında sadece 11 maçta görev yapabilmişti. Duke ile çıktığı 9. maçta sağ ayağından sakatlanan Irving, sezonun geri kalanında kenardan gelerek iki maça daha çıkabilmiş ve NCAA kariyerini tabiri caizse hayal kırıklıklarıyla noktalamıştı. John Wall ise takım kadrosunda tam beş tane ilk tur draft seçimi bulunduran Kentucky Wildcats'i NCAA Final Four'una taşıyamamıştı. Kadrosunda DeMarcus Cousins, Eric Bledsoe, John Wall ve Patrick Patterson gibi isimleri barındıran Kentucky çeyrek finalde West Virginia'ya mağlup olmuştu. West Virginia, John Wall'un Kentucky'sini geride bırakarak tam 51 yıl sonra NCAA Final Four'u görecekti. Hayal kırıklıklarıyla geçilen kolej kariyerleri sonrasında iki oyuncu da NBA'de yeni bir başlangıç yapmayı hedefliyordu.
Dağınık takımlarda başlayan iki kariyer
İlk tur seçimleri olmalarından ötürü bu ikili yeniden yapılanma aşamasının eşiğindeki takımların yollarını tuttular. Bu bağlamda Kyrie'nin işi biraz daha zor gözüküyordu. Hollywood filmlerinde Doğu Avrupa nasıl gösteriliyorsa Cleveland kesinlikle o haldeydi. Yıkık, dökük ve kaderine terk edilmiş... LeBron'un Miami'yi tercih etmesiyle yıkılan Cavaliers taraftarları bir sezon boyunca gösterilen kötü performansa dayanarak tüm umutlarını draft'a yoğunlaştırmıştı. John Wall'un durumuysa biraz daha farklıydı. Wall'un gittiği takım Doğu Avrupa olmaktan ziyade 1970’lerde New York'un Harlem bölgesinde geçen bir film gibiydi. Takımda Gilbert Arenas, Andray Blatche, JaVale McGee, Nick Young ve Jordan Crawford gibi isimler bulunuyordu. Bir çaylak için çok iyi bir ortam olduğu söylenemezdi. Hem Cavaliers hem de Wizards gelecek yıllarda oluşturacağı kadroları bu iki yetenekli point guard üstüne kurmayı hedefliyordu. Ve öyle de yapmaya çalıştılar.
Henüz play-off göremediler
Kyrie Irving'e sahip olduğu halde etrafına yüksek profilli oyuncuları bir türlü yerleştiremeyen, sonrasında üst üste Top 5'ten oyuncu seçme hakkı kavuşan ve bu hakları da iyi değerlendiremeyen Cleveland Cavaliers, LeBron sonrasında hala play-off görmüş değil. Washington Wizards'ta 4. sezonunu geçiren John Wall da tıpkı rakibi Irving gibi play-off ışıklarını henüz göremedi.
Rajon Rondo, Deron Williams ve Derrick Rose'un sakatlıkları dolayısıyla Wall ve Irving bu sezon çok fazla ön plana çıktı. Doğu konferansındaki en iyi iki point guard'ın isimleri anılır anılmaz kafalarda şu soru beliriyor: Hangisi daha iyi?
John Wall geçtiğimiz sezon yaşadığı sakatlıklardan ötürü 33 maç kaçırmış ama oynadığı dönemde iyi bir performans sergilemişti. Kyrie Irving ise henüz ikinci sezonunda all-star olma şerefine nail olmuştu. Bu sezona gelene kadar üstte yer alan sorunun cevabı çoğumuzun kafasında aynı şekilde cevaplanıyordu. Kyrie Irving hücumda gösterdiği performansla Wall'un yaptıklarını alt ediyordu. Wall'un sezonun büyük bölümünde takım elbisesiyle kenarda oturuyor olması elbette etkenlerin başındaydı. Lakin hakkını yemeyelim, Irving sadece 2. sezonunu geçiriyor olmasına rağmen ortalığı kasıp kavurmuştu. Onun bu kadar iyi oynadığı sezonda Cleveland'ın sadece 24 galibiyet alıp draft'tan ilk tur seçim hakkı kazanması Irving'in yetersizliğini değil, Cleveland kadrosunun kalitesinin bir göstergesiydi.
Irving takımının “sözde” lideri
Peki bu sezon işler Irving'in istediği gibi mi gidiyor? Kesinlikle hayır. Ligin en karışık ve düzensiz takımının sözde lideri oluyor kendisi. Sözde diyorum, çünkü artık o da vazgeçmiş gibi gözüküyor. Bu sezon insanların Irving hakkında bir daha düşünmesine neden olan şey, performansının yanı sıra Cleveland'ın doğu konferansı için kalburüstü sayılabilecek kadrosunu bir yere getirememesi nedeniyle ortaya çıktı. İsmi açıklanmayan bir takım arkadaşı Cleveland yerel basınından bir muhabire verdiği demeçte "Kyrie Irving mağlubiyetleri pek umursamıyormuş gibi gözüküyor" diye açıklama yapmıştı. Irving'in yeteneklerinden çok mental dayanıklılığı kafalarda soru işareti bırakıyor. Ancak üç sezondur kadro kalitesi anlamında bir arpa boyu yol alamayan Cleveland'da o da pes etmiş olabilir. Bu yüzden ona bu konu hakkında ne kadar yüklenebiliriz, bilemiyorum.
John Wall'un durumu da çok farklı değildi. Özellikle ilk iki sezonunda Washington tam anlamıyla dökülüyordu. Fakat Cleveland'ın aksine Washington kadro kalitesini yükseltmek için hep bir hamle arayışında bulundu. Takımı John Wall'un üstüne kurmak adına takıma zarar veren parçalardan kurtularak işe başladılar. Aklınıza Cleveland'ın Deng hamlesi geliyor olabilir. Mike Brown ve oyuncuların şu anki durumdan acı çektikleri göz önüne alınırsa bu noktadan sonra pek de anlamı olmayan ve geç yapılmış bir hamleydi. Yine de son yıllardaki en mantıklı hamlelerinden biri olduğu gerçeği değişmiyor, sadece zamanlaması kötüydü. Washington tarafına geri dönecek olursak, Wall'u takıma daha çok bağlamak için en yakın arkadaşı Webster'a birazcık tuzlu bir kontrat verme yoluna bile gitti Washington. Wall şu anda tam anlamıyla franchise oyuncusu olmuş durumda. Geçtiğimiz sezon imzaladığı extension ile kendisini 2019'un sonuna kadar Washington Wizards'a bağladı. Karşı tarafta ise kötü yönetilen bir takım ve yıldız oyuncu var. Kyrie Irving gelecek sezonun sonunda kontratını tamamlayacak. Hala Cleveland'la yeni bir kontrat üzerinde anlaşmış değil. Açıkçası bunun olma ihtimalini çok yüksek görmüyorum. Hele ki Cleveland kafasını dipten kurtaramadıkça...
Şimdi Kyrie Irving'i ve John Wall'u hiç izlememiş bir basketbolsevere bu iki oyuncuyu nasıl tasvir edebiliriz, ilk önce onunla başlayalım. Ve bu iki oyuncuyu karşılaştırmaya çalışalım.
Skor Üretimi
Bu kategori Kyrie Irving'in tarafında. Rakip sahanın neredeyse her yerinde şut tehdidine sahip olan Kyrie'nin kariyer üçlük yüzdesi %38. İçeri drive konusunda da oldukça başarılı olan Irving, çember etrafında bitirdiği harika turnikelerle biliniyor. Üçlük tehdidi nedeniyle rakip savunmacıların bir adım bile geriden savunamaması takım arkadaşlarını parkede daha rahat hareket edebilmesini sağlıyor. Top hakimiyeti ve penetre özelliklerinin üst seviyede olması Irving'in iyi bir isolation oyuncusu olmasını da beraberinde getiriyor. Bu yüzden Irving kendi şutunu yaratma konusunda Wall'un birkaç adım önünde.
Kyrie Irving'in isolation üstünden bulduğu basketler
John Wall bu sezona kadar berbat üçlük yüzdesiyle biliniyordu. Geçtiğimiz sezonlarda orta mesafe şutunun dahi bir istikrarının olmayışı onun içeri penetre ettiğinde daha zorlu bir savunmayla karşılaşmasına neden oluyordu. Ancak Wall bu sezon üçlük yüzdesinde önemli bir aşama kaydederek yeni bir silaha sahip olmuş oldu. Evet, hala vasat bir şutör ama maç başına 3.6 üçlük ortalamasıyla oynayıp bunların 1.2'sini soktuğunda bile rakip savunmalar eskisi kadar geriden savunamıyor. Ki Wall'un bu sezon bulduğu üçlük sayısı(59), kariyerinin ilk üç sezonunda isabetlendirdiği üçlük sayısından daha fazla(49). Hızlı hücumda bitirme konusunda Russell Westbrook ve Derrick Rose seviyesine yakın bir görüntüde. Çok patlayıcı ve çok hızlı. Çember etrafında bulduğu pozisyonlarda %68 ile oynayan Wall pota altında üst düzey bir bitirici. Pota çevresinde çok büyük bir silah olan fakat şut atmayı daha çok seven Josh Smith'in aksine nerede şut kullanması veya kullanmaması gerektiğini biliyor. 23 yaşındaki bir oyuncu için çok önemli. Şutunun Kyrie kadar iyi olmadığını söylesek de bir şekilde Irving'in sahip olduğu sayı ortalamalarına yakın bir istatistik yaratmayı başarıyor.
Pas Kabiliyeti
İki oyuncu da modern point guard tabiriyle açıklanabilecek bir basketbol oynuyor. Chris Paul veya Steve Nash tarzında rol almıyorlar. Sanırım karşılaştırma konusunda en çok zorluk çekeceğimiz kategori pas bölümü olacak. Kyrie'nin takımdaki rolü daha çok iki numara gibi. O sayı üretmediğinde takım genellikle serbest düşüş yapıyor-o iyi oynadığında da yapıyor-. Wall'un ise yanında iyi şutörler ve pota altında bitirebilen uzunlar mevcut. Ayrıca Irving'in Dion Waiters gibi bir kara delikle oynadığını da göz önüne almamız gerekiyor.
Kyrie Irving pas konusunda akıllı ve yetenekli. Pas yeteneğine sahip olmayan veya pas vermeyen bir point guard olarak kesinlikle değerlendiremeyiz. Üstte de bahsettiğimiz gibi takımdaki rolü skor üretme yönüne daha çok kaymış durumda. 10 pozisyonun 9'unda Dion Waiters'a topu vermektense kendi kullanmayı tercih ediyor, buna rağmen asist ortalaması 6.3 gibi hiç azımsanmayacak düzeyde.
John Wall'un fastbreak'te yaptığı asist
John Wall topu çevirme ve boş adamı bulma konusunda Irving'in bir adım önünde. Saha görüşü üst düzey, takım arkadaşlarına pozisyon hazırlamak konusunda da oldukça yetenekli. Wall bu sezon 8.6 asist ortalamasıyla oynuyor.
Savunma
Açık ara John Wall. Fakat bu Irving'in savunmada kötü olduğu anlamına gelmiyor. Geçtiğimiz sezonlarda savunmada daha sağlam bir görüntü çizen Kyrie Irving, bu sezon savunmada daha lakayıt. Cleveland'ın içinde bulunduğu durum bunu tetiklemiş olabilir, bilemiyorum. Hücum yönüyle ligi domine edebilen çok fazla point guard'ın olduğunu düşünürsek, Wall'un savunma yeteneklerinin üst düzey olması onu benzersiz kılıyor.
John Wall'un p&r savunması
Diğer oyuncuların rolleri
Peki bu iki oyuncunun sahip olduğu istatistiklerde beraber oynadıkları oyuncuların rolleri ne kadar büyük? Çok büyük.
Kyrie Irving'in üstte belirttiğimiz özelliklerini hatırlayın. Kariyeri boyunca Alonzo Gee, Dion Waiters gibi ortalama altı şutörlerle oynayan Irving, bu oyuncuların büyük tehditler olmamalarından ötürü parkede çok rahat hareket şansı bulamadı. Varejao'nun çok fazla maç kaçırmasıyla p&r'leri basketbol kabiliyetine şüpheyle yaklaşabileceğimiz Luke Walton ve Tyler Zeller'la oynamak zorunda kaldı. Ne yazık ki, Cleveland'ın son hamlesi Luol Deng de dış şutlardaki istikrarsızlığıyla biliniyor. Öte yandan pota altındaki Tristan Thompson'ın hücumda alan paylaşımını zorlaştırdığını da söyleyebiliriz. Bu da Irving'in penetreleri sonrasında birden fazla savunmacıyla karşılaşmasına neden oluyor.
Diğer tarafta John Wall ise Ariza ve Beal'la beraber parkede yer alıyor. İki oyuncu da iyi üçlük yüzdeleriyle biliniyor, %39 ve %41. Wall'un hücumdaki en önemli silahının içeri penetreleri olduğunu varsayarsak, bu iki şutörün varlığı Wall'un oyunu için çok önemli bir etken olarak göze çarpıyor. Pota altında Nene ve Gortat gibi iyi bitiriciler ve kısmen orta mesafe sokabilen iki uzun yer alıyor. Wall'un bu sezonki çıkışı takım arkadaşlarının özellikleriyle doğrudan alakalı bana kalırsa. Ancak bu durum kesinlikle tek taraflı değil. Wall'un saha görüşü bu oyuncuları hücumda işleyen birer parça haline getiriyor. Biyoloji derslerinde öğretmenlerin mutualizm başlığı altında örnek verebileceği bir yaşam formu Washington Wizards, en azından oyunun hücum kısmında.
Wall ve Irving bu sezon üç defa karşı karşıya geldi. Bu üç maçın ikisini Cavaliers kazandı. Kyrie Irving bu maçlarda 30.6 sayı 7.6 asist ortalamaları tutturdu. Wall ise 18.6 sayı 11 asist ortalamalarıyla oynadı. Bu üç maçın ikisini baştan sona izleyen biri olarak söyleyebilirim ki, Irving'in hücumda yakaladığı rakamlar biraz aldatıcıydı. Hücumda çok fazla top kullanmıştı. Ama ne olursa olsun, her zaman karşılaştırıldığı John Wall'a karşı en ufak bir geri adım atmaması etkileyiciydi. John Wall da kasım ayında oynanan maç haricindeki diğer iki maçta oldukça iyi performans sergilemişti. Basketbol bir takım sporu olduğu için iki oyuncuyu sırf bu maçları baz alarak değerlendirmemizin pek sağlıklı olduğunu düşünmüyorum. Lakin Wall ve Irving'i birbirlerine karşı oynarken görmek isteyenler için geçtiğimiz günlerde oynanan maçın özet görüntülerini paylaşıyorum:
Gelelim final bölümüne. Bu kadar kelam ettikten sonra birini seçmem gerektiği hissine kapılıyorum ama şimdilik bir karar vermek için erken olduğunu düşünüyorum. İki genç oyuncu da önümüzdeki sezonları domine edebilecek kapasitede olduklarını defalarca kanıtladılar. Irving'in tıpkı Wall gibi draft edildiği takımla kontratını uzatıp uzatmayacağını merakla bekliyoruz. Ancak her ne olursa olsun, iki oyuncunun kariyerleri boyunca bizlere izletecekleri harika bir eşleşme bizleri bekliyor.

Hiç yorum yok: