Çarşamba, Mayıs 30, 2012

Spurs: Basketbol, Keyif, Popovich

Bugün Sportivi ekranlarındaki Blogtivi programına katıldım. Kendilerine tekrardan çok teşekkür ediyorum, yeniden yazmaya başlamam için de güzel bir sebep oldu. Twitter'ın benim gibi tembel bloggerları iyice elden ayaktan kestiğini söylemek için Einstein olmaya gerek yok. Ancak 140 karaktere sığamayacak bir sürü şey de yok değil. İnanılmaz şekilde bilgi akışı var. İnternet buluşundan bu yana, özellikle de sosyal ağlar çıktığından beri korkunç şekilde... Tabii getirdikleri olduğu gibi götürdükleri de oluyor. Her neyse 1,5 aydan sonra yeni bir post atıyorum.




Basketbola dönecek olursak, sabaha karşı oynanan maçta Spurs seriyi 2-0 getirdi ve Thunder'ın umutları iyice azaldı. Spurs'ün oynadığı rakiplerin Thunder'a nazaran daha çelimsiz olması acaba dedirtmişti seri öncesinde. Geçen senekinden oldukça farklı bir şekilde dahi olsalar şampiyon ünvanına sahip Dallas Mavericks'i süpürmeleri, 2009 ve 2010 yıllarında şampiyonluk kazanan Lakers'a sadece 1 maç vermeleri, öte yandan Spurs'ün konferans finaline gelirken Lakers ve Mavericks'e göre daha kolay diye tanımlayabileceğimiz rakipler olan Clippers ve Jazz ile oynayarak gelmesi Thunder'ın rakibine göre daha hazır olabileceğini düşünmemizi sağlamıştı. Bu yüzden ilk maçı Thunder alabilir diyordum kendi kendime. Fakat seri öncesinde de büyük çoğunluk gibi Spurs'ün geçeceğini düşünüyordum ancak kafamın bir köşesinde "Thunder'ın tersi kötüdür abicim"  diye fısıltılar dönüyordu. Bu fısıltılar sezon içinde oynanan Thunder-Bulls maçından sonra yerleşti, hani Westbrook Ömer'i poster yapmıştı ya, evet o maç, galiba psikolojik..

Popovich öyle bir takım yarattı ki, rakiplerin isimlerine bakmaksızın kendi basketbolunu oynayıp kazanıyorlar. Özellikle Popovich'in yaptığı en büyük devrim, yaşlı bir savunma takımı olan Spurs'ü kısa zaman içinde harika bir hücum takımına çevirmesi oldu. Normal sezon sonrasında mağlubiyet yüzü görmediler. 10 galibiyet 0 mağlubiyet..

Basketbolun izlenebilirliğini en alt seviyeye düşürdüğünü düşündüğüm isolation basketbolu yok Spurs'te. Bu bile yeterli. Hücumda hızlı dönen toplar, pick&rolller, ekstra paslar vs. derken Spurs hücumu son yıllardaki en iyi hücum basketbolu halini alıyor. Sezon ortasında takıma katılan Stephen Jackson bile takımın bi' parçası oldu. Öte yandan  Popovich'in yaptığı önemli değişiklik olan Danny Green ve Kawhi Leonard'ın kendilerine çizilen rollere cuk diye oturmuş olması Spurs için büyük avantaj oldu.



Serinin 2-0 olmasındaki önemli sebeplerden biri de Thunder'ın bu seride düşük yüzdeyle oynaması. Thunder değil de Westbrook demeliyim galiba. Lakers'ı paramparça eden Westbrook aynı performansı Tony Parker karşısında gösteremiyor. Lakers'a karşı oynadıklar konferans yarı finalinde %49'la şut atarken, Spurs karşısında %37 ile oynuyor. Geride olmalarının sebebi kesinlikle Westbrook'a bağlanamaz elbette, en büyük  sebep tamamen Spurs'ün harika basketbolu. Hiç kaybetmeyecek gibi oynuyorlar. Son 19 maçını kazanan bu takımın playoffların bitimine kısa süre varken 4 kere yenilmesi pek olağan gözükmüyor. Oklohoma City'de oynanacak olan 3.maç en kritik karşılaşma olacak. Nba tarihinde 3-0'dan geri gelen herhangi bi takım yok.

Paylaştığım video Spurs hücumunu anlatmak açısından çok doyurucu olmayabilir ama en azından bi fikir verebilir:


Gönül Spurs-Celtics serisini ister ancak Miami Heat'i 4 kere yenebilecek bi kuvvet göremiyorum yeşillerde.

2 yorum:

Oğuzhan Arslan dedi ki...

Leonard aslında bize ilk geldiğinde çok iyi bir şutör değildi, onun hakkında ben de kendi blogumda karalamıştım. Savunmasıyla öne çıkabilecek bir oyuncu gibi duruyordu, tek eksiği ceza şutlarını sokamamasıydı fakat artık onları da sokmaya başladı ki bu bizim için çok iyi. Green ise normal sezondaki gibi şut soksa şu OKC serisinde çok iyi olacak, ilk maç berbattı. İkinci maçta ise boş kaldığı halde şutları sokamadı, normalde ısındığında eli el üstünden falan bile dinlemez kendisinin.

Güzel özet geçmişsin, yeniden dönmene de sevindim :)

Adsız dedi ki...

Blogtivi programına katıldığına için tebrik ederim. Çok iyisin.