Salı, Aralık 31, 2013

İkili Oyun-3 / NBA Podcast

Programımızın artık bir ismi var. Mikrofon alarak ses işini de epeyce hallettik. 3.bölümü sizlerle..

Konular: 2013 yılından akılda kalanlar, Westbrook ve Thunder, Horford ve Hawks, Bynum'ın geleceği ve Cavaliers..

Salı, Aralık 24, 2013

NBA Podcast-1

Geçtiğimiz günlerde haftada iki sefer podcast yapma kararı almıştık. İlkini bugün kaydettik. Buyrun.



Konular: Ömer Aşık'ın Houston Rockets'taki durumu ve takas senaryoları, Brook Lopez'in sakatlığı ve Brooklyn Nets, Kobe Bryant'ın dönüşü, sakatlığı ve kontratı, Phoenix Suns, Zach Lowe'ın draft önerisi....

Salı, Aralık 10, 2013

Rudy Gay, Sacramento'da

Denver'da yarattığı harika kadroyla genel menajerlik işinde ne kadar harika olduğunu gösteren Ujiri, takım sahibinin cimri davranması sebebiyle bu yaz Kanada temsilcisi Toronto Raptors'la anlaşmıştı. Ujiri'nin devraldığı kadro, genel menajerlerin ince dokunuşlar yapabileceği bir kadro değildi. Bargnani ve Gay'in kocaman kontratı, Lowry'nin pek sevilen bir karakter olmayışı gibi nedenlerden dolayı çoğu basketbolsever Masai Ujiri'nin Colengelo'nun pisliklerini temizleyemeyeceğini düşünmüştü. Ujiri, geldikten sonra ilk olarak Bargnani'nin kontratını Knicks'e göndermeyi başardı. Ben hala Knicks için çok başarısız bir takas olduğu fikrini taşımıyorum. Ki Bargnani kötü bir sezon geçirmiyor. Ancak o kontratı diğer takımlara gönderebilmek pek olağan gözükmüyordu. Bargnani'nin Raptors günleri 1-2 yıl önce bitmeliydi. Ujiri bunu başardı. Knicks de bilindiği üzere olağan şüpheliydi. Böylelikle Toronto'nun göndermek istediği 2 büyük kontrattan biri Toronto'dan ayrıldı.

Pazartesi, Kasım 25, 2013

Haftalık NBA 25/11/13: Kara Cuma


NBA'de geride bıraktığımız hafta pek hatırlamak istemeyeceğimiz şekildeydi. Takımları için çok önemli şeyler ifade eden oyuncuların sakatlığı haftaya olumsuz bir şekilde damgasını vurdu. Bunun yanı sıra New York sınırları içerisinde yaşanan sorunlar, Kobe’nin kontratının uzatılması, Rip City'nin büyük çıkışı haftanın dikkat çeken başlıklarından. Bunlar ve daha fazlasıyla geride bıraktığımız haftaya göz atalım.

Perşembe, Kasım 14, 2013

Bir Elma Püresi Hikayesi


23 Kasım 1996
1996 sezonunu NBA tarihinin en iyi derecesiyle bitiren ve ardından finalde Seattle Supersonics'i eleyen Chicago Bulls yeni sezona da çok iyi başlamıştı. Öylesine iyi başlamışlardı ki 96-97 sezonunda çıktıkları 12 maçın 12'sini de kazanmışlardı. 13. maç ise Utah'taydı. 13 rakamı için oldukça uygun ve kasvetli bir deplasmanda…

Çarşamba, Kasım 13, 2013

Salı, Kasım 12, 2013

Haftalık NBA 4/11/13: Kasımda NBA Başkadır #2

Son yılların en iddialı kadrolarının bir araya geldiği 13-14 Nba sezonu tüm hızıyla devam ediyor. İkinci haftayı geride bıraktığımız şu günlerde güçsüz diye nitelendirdiğimiz takımlar sürpriz sonuçlar almaya devam ediyor. Şöyle ki, ilk iki hafta sonrasında Phoenix, Charlotte, Philadelphia, Toronto, Boston, Orlando gibi lotaryaya oynayacaklarını düşündüğümüz takımlar play-off resminin içerisinde yer alıyor.

Pazartesi, Kasım 04, 2013

Haftalık NBA 4/11/13: İlk Hafta #1



Uzun bir aradan sonra biz basketbolseverlerin gecelerini güzelleştiren NBA'e kavuştuk. Ancak ligin henüz yeni başlamış olması şampiyonluk adayı takımların sezona çok düşük viteslerde başlamasını ve dolayısıyla beklenilen seviyeye çıkılamamasını sağlıyor. Bu yüzden sezon öncesi değerlendirmelerimizde hiç şans vermediğimiz takımlar şimdilik ligin zirvesinde yer alıyor.

Pazar, Ekim 27, 2013

Atlantik

Atlantik Grubu
Geçtiğimiz sezon Atlantik Grubu’nu New York Knicks lider olarak tamamlamıştı. Bu gruptan play-off yapabilen 3 takımdan 2’si ilk turda elenmiş, hiçbir takım beklentileri tam anlamıyla karşılayamamıştı. Bu sezon ise takımlar arasındaki makas daha da açıldı. Play-off yapamayan Toronto ve Philadelphia’nın yanına yeniden yapılanma planını uygulamaya koyan Boston Celtics eklendi. Knicks’in karışık düzenini de düşünürsek Brooklyn Nets, Atlantik Grubu’nun en büyük favorisi.

Salı, Ekim 22, 2013

İzlenmeli/İzlenmemeli



13/14 sezonunun başlamasına sadece bir hafta kaldı. Sezonun belki de en güzel dönemi, yani saf duygularla beklentiler içine girme döneminin artık sonuna geliyoruz. İlk hava atışının yapılmasıyla birlikte takımlar hakkında daha net konuşma imkanı bulacağız. Ancak şimdilik elimizdeki argümanlarla 13/14 sezonunun izlenebilirlik kategorilerini oluşturalım.

Pazartesi, Ekim 21, 2013

NBA Takımlarının Yaş Ortalaması


Fisher, Camby, Nash kabak gibi meydana çıkmış.

Pazar, Ekim 06, 2013

Thunder'ın İlk Hazırlık Maçından Notlar


NBA hazırlık dönemi İstanbul'da oynanılan Fenerbahçe Ülker-Okc City Thunder maçıyla açıldı. 2 sezon üst üste maç almamız tahminimce Avrupa'nın en güzel salonlarından birine sahip olmamızla alakalı. Hatta o2 ile birlikte en iyisi olabilir.

Başlıkta söylediğimiz gibi, Thunder'ın ilk maçı ve dolayısıyla beraber antreman yapmaya sadece birkaç gün önce başladılar. Bu yüzden oyuncuların hazır olmamasını veya şutları sokamamasını yargılamak yerine kafaca yapmaya çalıştıkları şeylere odaklanmayı tercih ettim.

Cuma, Ekim 04, 2013

James Harden'ın Savunması


Geçtiğimiz sezon Houston Rockets'ı Ömer sayesinde ayrı bir şekilde takip ettim. Neredeyse tüm maçlarını canlı bir şekilde izlemeye çalıştım. Rockets'ın geçen sezon oynadığı basketbol koşmaya ve olabildiğince fazla kolay sayı atmaya yönelikti. Takımda Ömer dışında savunma yönü ağır basan oyuncu yoktu. Rockets savunmasının rakibi karşıladığı bölge olan ön alandaki zayıflık, Houston'ın çok fazla basit penetre ve dış şut yemesine sebep olmuştu.

Çarşamba, Ekim 02, 2013

Michael Jordan'ın 2K'ye Verdiği Cevaplar

Michael Jordan'ın aktif basketbol yaşantısını bırakmasının üstünden 10 yıl geçti. Jordan'ın basketbolcu figürünün çok ötesinde dokunulmaz bir profile sahip olması, ağzından çıkan her sözün hala büyük haber niteliği taşımasına sebep oluyor. 50 yaşındaki adamın ofisinde birkaç soruya verdiği cevap, binlerce insanın saniyesinde onun hakkında konuşmasına neden oluyor. Ben de birkaç şey söylemek istedim.

2011 yılından beri 2K'in bir parçası olan MJ, şirketin kendisine sorduğu birkaç soruya cevap vermiş. Yani "Jordan bunları bıraksın, emekliliğin tadını çıkarsın" diyenlere söylüyorum, adama soruyorlar ve o da cevap veriyor. Genel olarak bakarsak, Jordan'ın genelde arka planda kalmayı tercih ettiğini görebiliriz.



90'larda Bill Clinton kadar ünlü olan, her zaman basketbolcudan daha çok bir süper kahraman gibi görülen ve hala çoğu basketbolsever tarafından gelmiş geçmiş en iyi basketbolcu olarak gösterilen bir adamdan mütevazi cevaplar beklemek zaten başlı başına yanlış. X beni yenerdi diyebilecek karaktere sahip değil MJ. Sahip olduğu rekabetçiliği hakkında onlarca hikaye okumuşuzdur, mütevazi bir yaklaşım beklemek en başında buna aykırı. LeBron James veya başka biri arka arkaya 10 şampiyonluk kazansa bile değişmeyecek bir gerçek.. Fakat onu en iyisi yapan da bu sahip olduğu hırçın rekabetçiliği olmuştu.

Salı, Ekim 01, 2013

Ömer-Dwight Bilmecesi


Chicago'da geçirdiği iki sezonda all-star pivot Joakim Noah'ın arkasında kalmış, benchten gelerek özellikle savunmada üst düzey performans göstermiş, sonrasında benche hapsolmamak için Houston'ın yolunu tutmuş ve double double istatistiklerle bitirdiği sezon sonrası birçok basketbolsevere göre takımının en iyi 2.oyuncusu olmuş Ömer Aşık ve 7 kez all-star, 3 kez en iyi savunma oyuncusu seçilmiş ya da Ömer'in medya gününde söylediği gibi  "Nba'in en iyi pivotu" Dwight Howard. Bu iki dev adamın isimlerinin yanında çok fazla soru işareti kullanılıyor bugünlerde.

Ömer Aşık ve Dwight Howard aynı anda parkede yer alabilecek mi? Eğer bu olursa Rockets'ın kazanacağı ve kaybedeceği şeyler neler olabilir? Yoksa bu ikili hakkında çıkan senaryolar Ömer'in pazar fiyatını düşürmemek için mi? Bu sorulara çok daha fazlasını ekleyebiliriz.. Ancak şimdilik Rockets'ın Howard transferiyle ortaya çıkan durumu değerlendirip, akıllara gelen sorulara cevap bulmaya çalışalım.

Pazartesi, Temmuz 22, 2013

NBA Transfer Günlüğü-5


Howard'ın kararı sonrası hepimizin rahatlaması 'Transfer Günlüğü' başlığının haftalık haline dönmesine sebep oldu. Howard sonrası önemli transferler olmaya devam etti. Ufak hamlelere girme şansım yok, ondan dolayı ilgimi çeken ve önemli olduğunu düşündüğüm transferlere değineceğim. Burada göremediğiniz bazı transferler daha önce yazdığım yazılarda olabilir. Bu yüzden eski yazılara  göz atmak için buradan.

Cumartesi, Temmuz 06, 2013

NBA Transfer Günlüğü-4

drew0629
Transfer döneminin en önemli gecesi dün gece olmalı… Bir sürü hamleyi beraberinde getirecek, 3-4 takımın yol haritasını başlı başına değiştirecek olan Dwight Howard’ın kararı sonunda açıklandı.

Perşembe, Temmuz 04, 2013

NBA Transfer Günlüğü-3

drew0629
Temmuz ayının ilk saatleriyle açılan transfer sezonunu yazmaya devam ediyoruz. FA piyasasının şu an için en merak edilen konusu Howard’ın vereceği karar. Sebebi ise, Howard’ın kararının ardından Houston, Dallas, Atlanta gibi takımlar başka isimlere yönelerek değişik hamlelere geçiş yapacaklar. Dizinin ilk yazısında Howard’dan söz etmiştim. Önceki yazılara bakmak için buradan.

Çarşamba, Temmuz 03, 2013

NBA Transfer Günlüğü-2

drew0629
Dün başladığımız dizinin 2. yazısında da serbest oyuncular ve anlaşmalar hakkında yazmaya devam ediyorum. Dünkü yazıyı okumak isteyenler buradan gelebilirler.

Salı, Temmuz 02, 2013

NBA Transfer Günlüğü-1

drew0629
Bu sabah TSİ 7′de aktif hale gelen free agent piyasasında gerçekleşen imzaları, dedikoduları, takasları bu başlık altında sizinle paylaşacağım. Transfer döneminin yeni başlamasından ötürü ortalık söylentiden geçilmiyor. Android Woj’un bile kelime hatası yaptığı, yetişemediği anlara tanık olduk. Daha ne olsun.
Draft gecesi gerçekleşen ufak çaplı hamlelere değinmek istemiyorum. Golden State’in draft gecesini trollemesinden söz etmek gereksiz bana kalırsa. Kocabaş işlerden söz edelim.

Cumartesi, Haziran 15, 2013

Final Yeniden Başlıyor


Çok fazla hayal kırıklığı ve şanssız sakatlıklar gördüğümüz normal sezondan sonra ilk tur eşleşmeleri de aynı tatsızlıkta ilerlemişti. Tüm bu yavaşlık 2 .tur eşleşmelerinin ardından ani bir ivmeyle tersine döndü ve o süreçten bu yana harika eşleşmeler izledik. Tüm bu seriler sonrasında play-off'ların en anlamlı bölümünde ise en güzel eşleşmeyi bulduk; yani Heat-Spurs final serisini.

Salı, Haziran 11, 2013

Dr. J "The Doctor" Belgeseli

The Doctor belgeseli, basketbol tarihinin en unutulmaz yıldızlarından biri olan Julius Erving'e dair yapılmış harika bir belgesel. Kesinlikle izlemenizi öneririm. Ne yazık ki altyazı vs. yok. Belgesel dün sabah NBA Tv'de yayınlandı. Muhtemelen herhangi bir türkçe versiyonu sonsuza kadar olmayacak. Ancak ingilizceden biraz anlayan basketbolseverlerin hayranlıkla izleyeceğini tahmin ediyorum.

Cumartesi, Mayıs 18, 2013

Hepimiz Çaylaktık Beyler (Hall of Fame)

-AI ve Shaq HOF değil, ama olacaklar. Iverson'ın olması biraz zaman alabilir.
-Eski fotoğraflardan bazıları çaylak sezonundan değil, oyuncuların kolej yıllarından.
-Bob Cousy fotoğrafta epey yaşlı duruyor olabilir, çünkü yaşlı.  Kendisi 41 yaşındayken Royals ile geri dönüş yapmıştı. 7 maç sonra bırakmıştı. Aynı takımda Oscar Robertson da vardı.
-Magic'in fotoğrafı da '96 yılına ait. 1 sezon daha oynayabilseydi Kobe-Shaq-Magic üçlüsünü en azından kağıt üstünde görebilecektik. Magic o sezon power forward pozisyonunda oynuyordu.

Hepimiz Çaylaktık Beyler

Reddit'te gördüğüm bir albümü sizinle paylaşmak istedim. Twitter'da paylaşmak için fazla uzundu, bir sürü fotoğraf linki falan olacaktı vs. Ben de bebelikten beri aralıklarla yazmakta olduğum blogta paylaşmak istedim.

Pazar, Nisan 28, 2013

Play-Off Notları 29/04 ‘Nate The Great’


Üçüncü karalamacamızla beraberiz. Yazı diyemiyorum, çünkü oradan buradan oluyor biraz doğal olarak-. Her neyse, ‘Play-off Notları’ başlığındaki diğer yazıları okumak için buradan alalım.

Cumartesi, Nisan 27, 2013

Play-off Notları 27/04


“Play-off Notları” başlığına 2 gün önce başlamıştım, ikinci yazıyla devam ediyorum. Bir önceki yazıda yazdığım serilerde yeni maçlar oynandığı için yazı güncelliğini ufaktan kaybetse de, göz atmak isteyenler buradan bakabilir.

Perşembe, Nisan 25, 2013

Play-off Notları 25/04


82 maçlık uzun ve yorucu normal sezon maratonunun ardından Nba'in en güzel yanı olan play-off'lar başladı. Bu süreçte play-off eşleşmelerine dair bir şeyler yazmaya karar verdim. Aksatmadan her eşleşmeye değinmeye çalışacağım. 4-5 gün beklememin sebebi eşleşmelerde en az 2 maç geçmesini istememdi. Eşleşmeler öncesinde yazdığımız yazıya göz atmak isteyenler bunu okuyabilir. Bu gece 3.maçları oynanacak serilerle başlayalım.

Cuma, Nisan 19, 2013

2013 NBA Playoff’ları İlk Tur Değerlendirmeleri

Cumartesi akşamı başlayacak olan 2013 NBA Playoff’larını sizler için değerlendirdim. Tahminlerle birlikte, takımların içinde bulunduğu durumu, rakiplerine karşı sahip oldukları avantaj ve dezavantajlardan söz ettim. Başlayalım.

Pazartesi, Nisan 15, 2013

Roy’un Son Şutu İsabetsiz


Timberwolves formasıyla basketbola geri döndükten sadece 5 maç sonra dizinden tekrardan sakatlanan Roy, kasım ayında Oregonlive’a röportaj vermişti. Roy’un bıraktığını öğrenince jubilesini Dallas‘a karşı oynadıkları ilk tur dördüncü maçında yaptığını, en azından güzel bir nokta koyduğunu düşünmüştük.

Perşembe, Nisan 11, 2013

NBA Skandalları




Potacast'in son kaydını dinlerken ilgimi çekti, Kural&Çolakoğlu ikilisine gelen sorulardan biri NBA'de daha önce gerçekleşen skandallarla ilgiliydi. İşi bu noktadan alıp bir liste yapmak istedim. Oyun her ne kadar parkede olup bitiyor gibi gözükse de aslında arka plan, yani günlük hayatta yaşananlar da bir o kadar etkili.

Pazar, Nisan 07, 2013

Safkan Skorer:'Melo'


Henüz 18 yaşındaydı fakat her gün onlarca kişi arıyordu. Melo, telefonunu titreşime alarak biraz olsun rahatlamayı planladı. Yine cebinde titreyen telefonuna uzandı eli, arayan geçen sene bölge finalinde mağlup ettiği takımın yıldızı LeBron James’ti. Önceki sezon Carmelo‘nun sürüklediği Oak Hill Academy, genç James’in takımı St.Vincent-St. Mary Lisesi’ni 72-66 mağlup etmişti. Melo galibiyette 34 sayı atarken, daha lisede ‘kral’ unvanına ulaşan 17 yaşındaki LeBron James, rakip potaya 36 bırakmıştı. O zamandan beri birbirlerine yakınlardı. Melo telefonu cevapladığında LeBron konuşmasına çoktan başlamıştı.  ”Koleje ihtiyacın yoktu, direk olarak Nba’e gitmeliydin.” Anthony, James’in bu tepkisine gülerek cevap verdi. LeBron tıpkı arkadaşına söylediği gibi, kolej basketboluna ihtiyacı olmadığını düşünerek direk olarak Nba’e gitti. Melo ise 1 yıl Syracuse forması giyip drafta gireceğini açıkladı

Pazar, Mart 24, 2013

Bucks Kötü Seriyi Bozabilecek Mi?



Doğu konferansının play-off resmi haftalar önce belli olmuştu. Karşı taraftaki güç dengelerine kıyasla, doğuda çok fazla  etkisiz eleman hüviyetine sahip takım var. Bobcats'inden tutup 9.sıradaki Philly'e kadar işi götürebiliriz. Batıda ise 10.sırada Dallas Mavericks, 11.sırada Portland Trail Blazers var. İşte tüm bu sebeplerden dolayı Milwaukee Bucks bugün play-off resminin içerisinde kendisine yer buluyor. Batı konferansında yer almış olsalardı muhtemelen play-off logosunu Bradley Center'da göremeyecektik. Milwaukee Bucks play-off'a kalıyor, fakat öyle bir rakiple eşleşecekler ki play-off haklarını bir alt takıma devretmek isteyebilirler. Milwaukee Bucks 2001'den beri play-off'larda ilk turu geçemiyor. Hazır günümüzde seriler bu kadar dillenmişken Bucks'ın ilk turu geçememe serisini sona erdirip erdiremeyeceğine, geçirdikleri sezona ve bu yaz döneminde yapabilecekleri hamlelerden söz edelim.

Çarşamba, Mart 20, 2013

İki Gecelik Rekabet: Jordan vs. Smith



Bundan tam 20 yıl önce, 19 Mart 1993'de ligin dibine demir atmış Washington Bullets deplasmanda şampiyonluğun en büyük adayı Chicago Bulls'a konuk oluyordu. Michael Jordan kumar alışkanlığı yüzünden çıkan haberlerle uğraşadursun, Bulls dolu dizgin yoluna devam ederken Jordan saha dışındaki problemleri saha içine yansıtmamakta kararlıydı. Ancak o akşam 2. sezonunda olan, Wizards'ın 1991 Nba Draftı'nda 19.sıradan seçtiği LaBradford Smith Michael Jordan'a cehennemi yaşatacaktı.

Pazar, Mart 17, 2013

Sakal ve Arkadaşları



Rick Adelman'ın koçluğunu yaptığı Minnessota'nın, Adelman takımın başına geldiğinden beri yaşadığı sakatlık problemlerini biliyoruz. Ricky Rubio'nun yaşadığı ACL sakatlığı, ardından Kevin Love'ın elindeki kırık, Budinger, Roy derken liste uzuyor... Adelman'ın Minny'den önceki durağı olan Houston Rockets da bu dertten oldukça muzdaripti. Adelman ile 50 galibiyet üstünde bitirdikleri sezonların hiçbirinde tam anlamıyla sağlıklı olamadılar.  Yao'nun başı sakatlık illetinden kurtulamamış, sonrasında aynı şeyler McGrady için de gerçekleşip kariyeri çok başka bir yöne kaymıştı.  Adelman, Rockets'taki son 2 sezonunda %50 sınırını geçmesine rağmen 'vahşi batı' sebebiyle play-off'a kalamamıştı. İşte Kevin McHale'in takımının hikayesi bundan sonra başlıyor.

Salı, Mart 12, 2013

JaVale McGee Olmak


nuggets_lakers_gm3_hc_1HC2405

RT @mertaydin23 1987 baharında, Pamela McGee Los Angeles'ta bir klinikte 3 gün sonrasına kürtaj için randevu almıştı. 24 yaşındaydı ve profesyonel basketbolcuydu. Bebek doğurmak profesyonel hayatını mahvedebilirdi. Ertesi gün kiliseye giderek içine sinmeyen bu kararı yüzünden kendisini arındırmak istiyordu. Fakat kararından vazgeçti ve kliniği arayarak randevusunu iptal ettirdi. JaVale McGee böylece bu dünyanın ışıklarını '88 kışında tadabilmişti. 6 yaşına kadar İtalya, Fransa, Brezilya ve İspanya olmak üzere bir sürü yerde yaşayıp, herkesten daha farklı bir persfektif kazanmıştı. Belki de sinemaya bu kadar düşkün olmasının sebebi buydu. En sevdiği yönetmen Tarantino gibi film çekmeye başladığında daha çocuktu.  Çok ufak yaşlarda The Blair Witch Project ile ünlenen amatör filmler furyasına, teyzesinin kamerasının gece moduyla çektiği bir filmle o da dahil oldu. Annesinin onun için verdiği büyük karardan sonra, McGee ünlü film okulu USC yerine Nevada Üniversitesi'nin ona teklif ettiği basketbol bursunu kabul ederek, film sektörü yerine basketbolu tercih etmiş oldu.

JaVale McGee çoğunuzun bildiği üzere Shaqtin' A Fool'ların vazgeçilmezi veya komik Nba videolarının 1 numaralı kahramanı, kendisi çoğu kişi için Youtube'da yaşayan aptal biri.  Nba kurulduğundan beri tuhaf karakterleri uzaktan da olsa tanıma şerefine nail olduk. Hani diğerlerinden farklı olan adamlar. Bunu yapmak için uğraşmayan ama kişilik olarak diğer insanlardan farklı olanlar. 90'lar için Dennis Rodman'ı, 2000'ler için şimdilerin Metta World Peace'i eskilerin Ron Artest'ini, 2010'lar içinse McGee'yi listeye dahil edebiliriz. Çoğu kişinin düşündüğünün aksine takım arkadaşı Faried onun için "İnsanlar onu saf olarak görüyor fakat JaVale çok akıllı biri" diyor. Peki JaVale McGee kimse tarafından anlaşılamamış bir dahi mi yoksa gerçekten herkesin düşündüğü gibi bir aptal mı?


Pazartesi, Mart 11, 2013

Ne Farkeder?



Beşiktaş'ı anlatmaya sezon başından başlamayı düşündüm. Gerçekten cesaret edemedim. En azından Eurolaegue macerasını anlatsam fena olmaz diye düşünüyordum ki bunun da çok uzun ve yorucu olacağına karar kılarak işi Jerrels'ın ayrılışından itibaren ele almaya karar verdim. 

Jerrels... Yersiz-yurtsuz adam. Spagetti Western filmlerinde rahatlıkla iyi niyetli ama şanssız zenci karakteri oynayabilir. Ama asla bir Django olamayacağı belliyken ona bu misyonu yüklemeye çalışmak ne kadar doğruydu? Biraz basketbolca konuşmak gerekirse, oyun kuruculuk ve liderlik vasıfları sınırlı olan Jerrels'tan Beşiktaş'a liderlik etmesini beklemek ne kadar gerçekçi bir yaklaşımdı? Yada daha vurucu bir soru sormak gerekirse, takımda Christopher gibi Markota gibi Falker gibi gereksiz yabancılar varken, dipteki yabancı kalitesini bir miktar yukarı çeken ve en azından "skorer" olan Jerrels'ı göndermek, cezayı ona kesmek sezonu kurtarmak için yeterli olur mu? Jerrels'sız bir Beşiktaş daha çok paylaşan daha çok üreten bir Beşiktaş mı olacak?

Yukarıda sorulan her sorunun ve çok daha fazlasının cevabı tereddütsüz hayır. Gerçi yazıya öyle bir başladım ki Jerrels'ı savunuyormuşum gibi göründü. Lakin Jerrels'ı değil elimden geldiğince Beşiktaş'ı savunmaya çalışıyorum. Sezon başı "FEDA" dedikten sonra kurulan kadro ve şu an gelinen nokta gerçek bir hayal kırıklığı. Alınan Cumhurbaşkanlığı Kupası'na veya çıkılan Top 16 seviyesine söylenecek bir şey yok. Ama sezon başı yapılan kadro ve sezon devam ederken yapılan eklemeler gerçekten "komik" Erman Kunter seviyesinde bir basketbol adamının nasıl olur da böyle bir takım yaptığını gerçekten mantıklı bir şekilde açıklayamıyorum. Üstüne üstlük takımı düzeltmek isterken yaptığı hamleleri de göz önüne alınca Beşiktaş için yitip giden bir sezon olduğuna şaşırmamak gerek.

Peki bahsettiğimiz kadro yapılanması ne? Bir kaç madde halinde şaşırtıcı derecede kötü kurulan 12'yi inceleyelim.

1- Beşiktaş'ın sezon başından bu yana kullandığı oyun kurucular: Curtis Jerrels,Daniel Ewing,Tutku Açık,Can Akın,Muratcan Güler,Kartal Özmızrak. (şaka gibi ama takımda tam 6 tane oyun kurucu vardı. Muratcan combo olsa da diğer 5 oyuncu "net" oyun kurucu ve buna rağmen Beşiktaş, Euroleague'in en az asist yapan takımlarından biri olmasının yanı sıra en çok top kaybeden takımı. Demek ki takımın organizasyon sorununu takıma oyun kurucuları doldurarak çözme fikri pek sağlıklı değil. Aralarındaki en iyi oyuncu olan ve sana en azından TBL seviyesinde maç kazandıran Jerrels'ı göndermek ise günah keçisi bulup, "takım içi dengeler bla bla" edebiyatından fazlası değil.)

2- Pota Altı Rotasyonu: Vidmar, Vidmar ve yine Vidmar. Sezonun belki de tek doğru hamlesi Beşiktaş adına. Değerli bir pivot, çok iyi bir çember savunucusu ve iyi bir skorer. Kısacası geldiği takımdaki her uzundan daha fazla şey vadetmesine rağmen Spahija+sakatlıklar+kötü planlama üçgeni arasında yitip gitmek üzere olan değerli bir pivot. Beşiktaş'ta kalıcı olur mu bilinmez ama şimdiden gelecek sezon için önemli takımların radarında olduğu söyleniyor. Onun dışındaki isimler ise gerçek bir hayal kırıklığı. Kısa bir NBA ve vasat bir Euroleague kariyeri olan Damir Markota yerine; Tutku Açık'ı tanıyan ve onunla gerçekten verimli bir ikili kurmuş olan Luka Andric nasıl es geçilir anlamak mümkün değil. Cevher gayet makul hamle. Barış geçtiğimiz sezondan çok uzak olsa da kadro derinliği için yeterli. Peki ya Falker? Çok değerli bir yabancı hakkı bu kadar sıradan bir isim için kullanılabilir mi? Bu ligde Ali Karadeniz gibi bir skorer varken, senin elinde devşirme oyuncu kullanma hakkın varken bu kadar önemli bir opsiyon nasıl kullanılmaz anlamak güç. Birde eldeki sınırlı rotasyonu bu kadar kötü kullanmakta koçun eleştirilebilecek yanlarından birisi. Falker-Cevher, Cevher-Markota nedir Allah aşkına?

3- Patrick Christopher?: Şut atamayan shooting guard. Filip Holosko'nun basketbol uyarlaması. Kendini Casper sanan fast-break'te rakibin üstüne koşup umutla içinden geçmeyi planlayan büyük yıldız... Gerçekten + bir miktar parada verip iyi bir iki numara almanın çok iyi olacağı aşikar. Ricky Minard ise yine soru işareti ve biraz beklemekte fayda var. Onun dışında coaching kısmında da bir kaç eleştri getirmek mümkün ama bunun doğru olacağını düşünmüyorum. En nihayetinde Erman Kunter çok değerli bir basketbol adamıdır ve her kararına saygı duyarım kendi adıma. Şimdilik camianın geneli de öyle düşünüyor. Ama TBL Play-Off'larından sonra kendisine bu kadar saygı duyan ve inanan bir kitle bulmakta zorlanabilir. Özellikle oyun tercihleri üzerinden kendisine baya sallayan olacaktır. 

Uzun vadeli bir plan yapıldığına inanmamakla birlikte, Erman Kunter'in hala en iyi tercih olduğunu düşünüyorum. Ama daha mantıklı hamleler yapsa gerçekten iyi olur. En basitinden koçun yaptığı hamlelere "Ne Farkeder?" penceresinden bakması lazım. Biraz klasik olacak ama Burası Cholet değil, Beşiktaş. Durağan olacaksa sadece "başarı" mübahtır. Sıradanlığın istikrarlaşması bu camiada kabul edilmiş şey değildir. Gelecek yıl BASKETBOL A.Ş projesiyle birlikte yeniden yapılanan Beşiktaş Basketbol Şubesi'nin başta yeni CEO ve Erman Kunter önderliğinde meseleye "büyük takım perspektifi"nde bakması gerek. Aksi halde uzun vadeli planlar varsa da bunlar yarıda kesilebilir. Taraftar desteklese bile yeterli olmayabilir. Elde somut bir Mahmudi örneği var. Umarım işin sonu benzer olmaz, şans koçun ve Beşiktaş'ının yanında olur.





Perşembe, Mart 07, 2013

Bir NBA Şarkısı: L.A. Clippers




Loser yani kaybeden kavramı sporun her türlüsünde kullanılır, yalnız bu söz Amerikan sporlarında çok daha farklı bir hal alıyor. Avrupa basketbolunda veya ülkemizde, çemberi daha da büyütürsek futbolda bile bu kavramın yaygın olarak kullanıldığını ben görmedim. Kullanılıyor olsa bile Amerika'nın nam-ı diğer 'Wonderland' basını olayları sulandırmakta çok iyi olduğu için, onlar kadar iyi bir şekilde cilalanıp cilalanıp, yem gibi insanların önüne atılmıyor.
İster kabul edin ister etmeyin, kapitalist sistemin varlığını sürdürdüğü her yerde olduğu gibi 'arz-talep' ilişkisinin var olmasıyla, basın da amacından çıkarak çoğu zaman ilgiyi üzerine çekmek için olması gereken yönden sapıp yanlış yönlere giriyor. Bu da, dolaylı olarak çeşitli 'ensesi kalın' kurbanlar ortaya çıkarıyor, ancak dediğim gibi arka planda kalan başarısızlar çoğu zaman her şey olurundaymışçasına çok fazla eleştirilmiyor. NBA'de koçların veya takım menejerlerinin her zaman oyunculardan daha az eleştirilmesini buna bağlıyorum. Biraz abartılı olabilir belki, ancak Vinny Del Negro, David Kahn gibi adamların iş bulmasının tek açıklaması da bu olsa gerek. İşte lafı tam buradan alıp, Del Negro'nun takımı Clippers'a çeviriyorum.


Cumartesi, Şubat 23, 2013

Ahmad Rashad'ın Michael Jordan Röportajı



Jordan 50.yaşını twitter üzerinden video-resim paylaşımıyla doyasıya kutladık ama buralara bir şey ekleyemedik. Rashad'la 50.yıla özel yaptığı röportajı ekledim en azından. Bir sürü şey yazıldı çizildi ancak tam anlamıyla aklımda kalacak tek bir yazı okudum. O da Espn'de yayınlanan Michael Jordan Has Not Left The Building

Okumayı unutmayın.

NBA’deki Son Hamleler

Kings_NBA


Nba’de takımların kadrolarını güçlendirmesi için son hamle sayılabilecek takas dönemi dün itibariyle sona erdi. İlk önce şunu söylemeliyim, son yılların en hareketsiz – daha doğru bir şekilde ifade etmek gerekirse ufak isimlerin yer değiştirdiği – bir takas oldu. Şöyle ki, 2007 yılından beri herhangi bir all-star oyuncunun yer değiştirmediği ilk takas sezonu bu sezon gerçekleşti. Takas döneminin sonuna yaklaşırken yapılan çoğu hamle, lüks vergisinden kurtulma çabasından ibaretti. Bazılarına ise hiçbir anlam veremedim.
Önemli olanlardan başlayıp arkalara doğru devam edelim:

No 5 Rockets’ta
Sacramento 5 numaradan draft ettiği Thomas Robinson’dan çok erken vazgeçip Patrick Patterson, Cole Aldrich ve Toney Douglas’ı içeren pakete karşılık, Robinson’ı Rockets’a gönderdi. Robinson’ın oyunu şu ana kadar pek hoş gelmeyebilir ama sonuçta çaylak. Ve maç başına sadece 15 dakika süre bulabildi. Robinson Kansas’taki halini Nba’e yansıtabilirse Morey kariyerine bir altın sayfa daha eklemiş olacak. Verdiği isimlere bakacak olursak da, hala geleceğe yatırım yaptığını görebiliyoruz. Doğru karar, bildiğiniz üzere kimse Rockets’ı şampiyonluk adayı olarak göstermiyor. Ki değiller de. Patrick Patterson’ın dış şut tehditini ve Douglas’ın Lin’in saçmalıklarını temizlemelerini özleyeceklerdir. Fakat dediğimiz gibi, yapılanma aşamasındaki bir takım için ilk sezonda yüksek hedefler konulmasını beklemek hayal.


Robinson’ın yanında Garcia ve Honeycutt’ı aldılar. İkisinin de kontratı bu yaz itibariyle bitiyor. Salary cap için de müthiş hamle oldu.
Rockets’ın tuhaf hamlesi ise 2.tur seçimi karşılığında yollanan Morris oldu. Salary cap’in çok altındalardı ve Morris benchten gelip zaman zaman iyi katkı veriyordu. Sanırım kontratının gelecek sezon devam etmesi Morey’nin böyle bir hamle yapmasını gerektirdi. Suns Morris’e yer açmak için Zeller’ı serbest bıraktı.
Kings açısından bakacak olursak, takımı elden çıkarırken tüm oyunculara yol veriyorlar, ya da Robinson’ın cidden hiçbir şey olamayacağını düşündüler. Çaylak sezonu daha, çok aceleci davrandılar çok. Umarım bu sezon kimi seçeceklerine dikkat ederler, yine Top 5’da bir yere sahip olacaklar muhtemelen.
Orlando Magic’in Hamleleri
Gilbert Arenas Çin’de oynayadursu, Orlando Magic’ten senelik $20 milyon almaya devam ediyor. Amnesty’nin kuralı gereği. Üstüne bir de Hedo var, o da 11 milyon alıyor hiç oynamadığı halde. 2005’teki panayır halindeki New York’u azıcık anımsatıyor. O Knicks, 123 milyonluk salary ile play-off yapamamıştı. Takımın yeniden yapılanması bekleniyor ancak elindeki Hedo ve Nelson kontratlarından kurtulmadan bir yapılanma olanağı zor. Ve bir ekleme yapacak olursak, bu sezon hiç oynamadığı halde 7.5 milyon ve gelecek 2 yılda $15 milyonluk kontrata sahip Al Harrington var.  Hedo’nun ise gelecek sezon oyuncu opsiyonu var. Yani yatarak bir 12 milyon’u daha cebe indirebilir. Bunları düşünerek yaptığı hamleleri inceleyelim:
1-  Udrih+Lamb+Harris = Redick+Ayon+Smith
JJ Redick Orlando’dan aldığı parayı hak eden nadir isimlerdendi. Bu yaz kontratı bittiği için ve Magic’le uzatmak istememesinden dolayı takasını istediğini düşünüyorum. Lige geldiğinden beri(2006) başka bir takım forması giymemişti. Karşılığında ise Udrih alındı. Aşağı yukarı aynı kontratlara sahipler, Nelson’ın 1. PG olduğu bir takıma Udrih hamlesi güzel, bu yaz kontratını yenileyeceklerini düşünüyorum. Ayon ve Ish karşılığında Lamb ve Harris geldi, istatistiksel olarak benzer katkıları verdiler.
Magic’in bu takastaki düşüncesi kontratını yenilemeyecek Redick’in yerine aynı kontrata sahip PG alınmasından ibaretti. Bucks için benchten gelecek keskin şutör çok şey ifade ediyor. Ellis ve Jennings kenardayken skor sıkıntısı yaşıyorlardı, buna bir çözüm bulmuş olabilirler. Fakat Udrih’in gidişiyle takımın back-up point guard’ı kalmadı, tabi Ish Smith’e o görevi vermeyi düşünmüyorlarsa. Düşünmeseler de iyi ederler. Muhtemelen free agent piyasasından bir PG bulacaklar. Delonte West gibi.

JJRedick
2- Hakim Warrick=Josh McRoberts
İki oyuncunun da kontratı bu sezon sonunda bitiyor. İki takım da konferansın dibinde. İkisinin de kontratı neredeyse aynı miktarlarda( 3 ve 4 ). Jordan’ın 1 milyon bağışladığını düşünüyorum.

Washington’dan Hediye Var
Sezonu kapatmış ve kontratı biten Barbosa yerine Jordan Crawford’ı vermek hediyeden başka bir şey değil. Özellikle Boston’ın içinde bulunduğu durumda. Guard rotasyonu perişan bir haldeyken Crawford gibi kalburüstü bir skoreri bedavaya verdiler. Crawford’ın bencil oyununu beğenmiyorum, evet, ancak tam anlamıyla Celtics’in ihtiyacını duyduğu bir stile sahip. Hele ki Terry’nin istenileni vermemesinden sonra. Crawford’ın kontratı mı, bu sezon sadece $1.5 milyon alıyor, seneye de 2.
Celtics’ten söz etmişken şunu da belirtelim. Ainge’in o kadar söylentilere karşılık Pierce ve Garnett’i bırakmaması tamamen yola devam ettiklerinin göstergesi. Başta kötü bir fikir olarak görüyordum, şimdi ise Pacers ve Heat dışındaki doğu takımlarının durumlarını düşününce çok da kötü gözükmüyor.

Diğer Hamleler

Brewer > Thunder | 2014 2.tur seçimi > Knicks
Knicks’in yaptığı hamlenin tek açıklaması bu takastan sonra 10 günlük imzaladıkları Kenyon Martin’e yer açmak istemeleriydi.  Brewer gibi üst düzey savunmacı, özellikle play-off’ta, Knicks gibi savunması iyice patlak veren bir takımda iş yapabilirdi. Anlamadığım kısım Brewer’ın kontratı sezon sonunda bitiyordu, hiçbir şey veremeyeceğini düşündüğüm White’ı bırakabilirlerdi. Ya da Rasheed’i. Rasheed’in katkı falan vereceğini düşünmüyoruz değil mi?
Thunder açısından ise güzel hamle, 2.tur draft hakları genelde 55-60 arası bir yere denk geldiği için Brewer’ı bedavaya ekledikleri söylenilebilir.
Maynor > Blazers | Printezis > Thunder
Portland ligin en kötü benchine sahip takımlarından. Play-off’a kalma ihtimalleri hala var- bence yok – gibi gözükse de kalmaları halinde bile bu benchle bir yere varmaları imkansız. Maynor’ı kadroya katmaları hem bu sezon için hem de gelecek için güzel hamle. Lillard’ın back-up’ı olacaktır. Bildiğiniz üzere Reggie Jackson Maynor’ın sakatlığından sonra formayı kapmış, sonrasında harikalar yaratmıştı. Maynor karşılığında Printezis’in Nba hakları Thunder’a gitti.
Jones > Hawks | Morrow > Mavericks
İki oyuncunun da sözleşmesi bu sezon sonunda bitiyor. Bu takasla birlikte Dallas lüks vergisinden kurtulmayı başardı.
Telfair > Raptors | Haddadi > Suns
Haddadi’yi serbest bırakacakları düşünürken Haddadi karşılığında Telfair’i almayı başardılar.  Bu takastan sonra şu fotoğraf aklıma geliyor:


LBJ_NBA

NOT: Bundan sonra yarısaha'da yazacağım. Fakat buraya da zaman zaman postlayacağım. Oraya da göz atmayı unutmayın. Selametle.

Perşembe, Ocak 31, 2013

Haddadi'yi Harcadılar Matmazel



Memphis Grizzlies'ın yaklaşık 1 aydır elinden çıkarmak için uğraştığı Rudy Gay sonunda Elvis'in şehrinden ayrıldı. 3 takımın karıştığı takasın ayrıntıları şöyle:

Rudy Gay, Hamed Haddadi>>Toronto Raptors

Jose Calderon>>Detroit Pistons

Ed Davis, Austin Daye, TayShaun Prince>>Memphis Grizzlies

HP stili sorular üzerinden değerlendirelim.

1-Bu takastan en kazançlı çıkan takım hangisidir?

Bu sorununun doğru cevabı için birkaç yıl beklemek gerekli. Ancak elimizdeki argümanlara dayanarak kısa vadede galip gelen takımın Detroit Pistons olduğunu söyleyebiliriz.

2-Takasın Grizzlies için anlamı nedir? Şampiyonluk yarışından uzaklaştılar mı?

Rudy Gay'in gönderileceği haberlerini okuduğumdan beri Memphis'in yanlış şeyler yaptığını, batıda çok iyi eşleştikleri Spurs ve beklenilenin çok uzağında bir Lakers varken son bir risk alıp yani vergileri falan umursamayıp play-off'a girmelerini istedim. Küçük şehir takımlarının bu tarz risk almaları mali açıdan pek mümkün olmadığından Grizzlies'ın salary cap'i küçültmek için önce Ellington-Speights'i ve sonrasında Gay'i takımdan gönderdi. Takasın onlar için anlamı şu; salary cap'i istedikleri seviyeye getirdiler. Mali açıdan daha rahatlar, Gay'in - 3 senelik $54 milyon -  hak ettiğinden fazla para aldığı kontrattan bir şekilde kurtuldular.

***

Rudy Gay'in 'overrated' olduğunu, en azından kendisini olduğundan daha iyi bir oyuncu zannettiğini biliyoruz. Dün de buna yönelik çok güzel bir tweet geldi Kendrick Perkins'ten.




***

Evet, Gay'in uzun vadeli ağır kontratından kurtuldular. Peki kısa vadede nelere mal olur derseniz, bu sezonki play-off'larda kesinlikle arayacaklarını düşünüyorum. Gay dışında penetre edebilen oyuncuları neredeyse yok. Prince-Daye-Davis'le birlikte rotasyonda derinlik kazandılar, şüphesiz. Ancak 2 ve 3 numaralarını düşününce Gay'in hücumdaki aktifliğini arayacaklardır.

Soru içinde soru: Peki gelenlerden ne bekliyoruz?

-TayShaun Prince'ın kariyeri boyunca yaptığı gibi iyi savunma yapmasını ve yine bu sezon soktuğu gibi %43'le üçlük sokmasını bekliyoruz. Dediğim gibi Gay'in patlayıcılığı ve penetresini Prince'de aramak çok yanlış. Yok çünkü.

-Ed Davis'in gelişi çok önemli. Speights'in benchten getirdiği katkıyı 4 numaradan getirecektir. Bu sezon 3 yıllık kariyerinin en yüksek rakamlarına ulaştı- 9.7 sayı 6.7 ribaund -.

-Austin Daye'in benchten gelip boş şutları cezalandırması bekleniyor. %53 gibi absürt bir rakamla üçlük atıyor. Bu sezon 21/40 ile üçlük attı. Tabii ne kadar süre alacağı da başka bir soru.

Memphis'in Spurs-Thunder-Clippers üçlüsünün gazabından - özellikle Gay'in ayrılmasından sonra- kurtalabileceğini düşünmüyorum. Gay'in ben de hak edildiğinden fazla değer gördüğünü düşünsem de play-off döneminde Memphis'in potaya gidebilecek kanat oyuncularına ihtiyacı olacağını düşünüyorum. Tabii onlar maddi durumu düşünerek bu hamleyi yaptılar. En azından uzun vadede Gay'in kontratından kurtulmalarını başarı olarak görebiliriz. 3 yıllık 53 md, evet kesinlikle büyük iş.



3-Takasın Pistons için anlamı nedir? 

Pistons'ın Charlie-V ve Ben Gordon'la imzaladığı günü gayet iyi hatırlıyorum. 3-4 yıllarının mahvolacağını düşündüğümüzü de. Dumars'ın yapmayacağı hareketlerdi, şaşırmıştık. Her neyse. Asıl konumuz Calderon'ın gelişi ile Prince ve Daye'in gidişi.

Detroit'in bu sezon herhangi bir hedefi olmadığı için gayet yerinde bir hamle oldu. Calderon'ın kontratının bitişiyle oluşacak $10.5 milyonluk, Maggette'nin kontratının bitişiyle oluşacak $11 milyonluk boşluk akıllara gelince Pistons taraftarının ağzının suyu akıyor olsa gerek. Evet 11 milyon alan Maggette sadece 5 sayı ortalamayla oynuyor. Öte yandan Charlie-V+Maxiell'ın da biten kontratları var. Calderon'ın gelişiyle işleri biraz daha yoluna soktular. Bu yaz için daha fazla hamle fırsatı yarattılar.

+: Prince'ı başka bir forma altında görmek çok değişik olacak. 2002'de Pistons tarafından draft edildikten sonra Motown'dan ayrılmadı.

4-Takasın Raptors için anlamı nedir?

Öncelikle gelecek sezon Derozan, Gay ve Bargnani'ye toplamda $40 milyon ödeyecekleri için şimdiden geçmiş olsun demek istiyorum. Tabii Bargnani'yi ellerinden çıkaramayacaklarını kabul ederek. İşin kötü yanı, franchise'ı üzerine kurdukları iki oyuncu da baskın bir organizasyonun ancak ve ancak 3.oyuncusu olabilir nitelikte. Ne Derozan'ın ne de Gay'in süperstar seviyesinde olduğunu veya olabileceğini düşünmüyorum.

Üstte de bahsettiğim gibi çok maliyetli, saçma sapan kontratlara sahipler. En azından birini- İtalyan olanını - birine kakalamaları şart. Ed Davis'in gidişiyle 4 numara rotasyonu iyice sekteye uğrayacak, muhtemelen Gay'i zaman zaman 4 numara oynarken de göreceğiz. - Haddadi %99 serbest bırakılacak-

Bu takasa bakarak Rudy Gay'e epey güvendiklerini söyleyebiliriz. Sezon sonuna kadar bekleyip Calderon'ın kontratından oluşacak boşlukla daha iyi bir şey yapmaları mümkün olabilirdi, ayrıca Ed Davis gibi iyi bir parçayı da kaybetmeyeceklerdi. Uzun lafın kısası Toronto Raptors yine büyük bir kumar oynadı, fakat bu kumar da onların 'loser' kimliğine yakışacak tarzda oldu. Zaman gösterecek. 'Ball'


NOT: Haddadi büyük bir ihtimalle serbest bırakılacağından ve ardından hiçbir takımın onunla imzalamayacağından ötürü işsiz kalacak. Yazık oldu yiğidime. Harcandı :(

Salı, Ocak 29, 2013

Mahmuti Faktörü


Özel adamlar çokça bulunur. Üstelik basketbol gibi bir sahnede özel karakterler, kendine has tipler görmek reele göre daha da kolaydır. Fakat bir adam var ki, benim gözümde diğerlerinden başka. Onun hakkında görüşlerim hiçbir zaman değişmedi. Türk basketbolunun belki de en özel adamı; Oktay Mahmuti'den açalım sözü. 

Kendisi hakkında ilk kanaatim ne zaman oluştu çok iyi hatırlıyorum. Aydın Örs tedrisatından geçtiğini bilmeden, kendisi hakkında en ufak fikir sahibi olmadan izlediğim bir adamdı. O zaman bir Türk çocuğu için basketbol Efes demekti. Ve koç da genç Mahmuti'ydi. Henüz 35 yaşında, bazı basketbolculardan genç bir adamdı. Ama onun Efes'i, izlediğim en heyecan verici takımdı. Ve öyle bir takımda henüz gelmedi. 

Mahmuti'nin Galatasaray koçu oluşunu kabullenememiştim bir Beşiktaşlı olarak. Bize yakıştırıyordum doğrusu. Karakterini, duruşunu ve oyun yapısını Beşiktaş organizasyonuna ve taraftarına yakın buluyordum. Ama olmadı. Galatasaray'a gitti. Hatta efsane olmasına bir "tık" kalmıştı. Hatta bir çok taraftara göre Mahmuti bir efsane. Fakat hedeflenen başarının erken gelmesi daha sonra fazlasının abartılı şekilde hedeflenmesi ve gayet olağan bir play-off vedasının aşırı abartılması sonucu ile birazda başkanla yaşadığı problemler sebebiyle Mahmuti görevinden ayrıldı. Türk basketbolu için hayırlısı da oldu. İyi oldu, çok güzel oldu gibi geliyor bana. Beşiktaş'a yakışıyor demiştim ya. Sanıyorum Mahmuti en çok Efes'e yakışıyor. Hem Fener'e Galatasaray'a yada bize gelmesin. Bu adam derbi isminin altında ezilip gidecek kadar vasat biri değil ki... (Şunu da izlemenizi tavsiye ederim.)

Koç bu yaz ait olduğu yere geri döndü. İyi bir bütçe ve Final Four hedefiyle yola çıktı. Bence hedef gereksiz büyük tutuldu. Bu sezon için son sekiz yeterli hedefti. Ama öyle bir kadro kurdu ki Efes. Gerçekten F4 değil de başka bir şeyden bahsetsek ayıp olur. Eh, koçta bunu kabullendi. Bu hedef doğrultusunda çalıştıklarını dillendirdi. Aslında step-by-step gitmeyi sever ama yapacak pek bir şey yok. Yola çıkıldı. Efes için F4 yolundan dönüş yok gibi zira oynanan oyunda Final Four olgunluğuna yaklaştı gibi. Sene başında Efes'in ham oyunu üzerinden Mahmuti'ye sallayanlar sustu. Efes, biraz fikstür avantajının da yardımıyla TOP 16'ya 4 galibiyetle başladı. Özellikle İstanbul'da Zalgris gibi bir takımı 52 sayıda tutarak "Mahmuti Ekolü"nü tekrardan benimsediğini gösterdi. 

Mahmuti ve Efes için işler yolunda gidiyor. Bu sezon başı bir iki doğru hamle daha yapsalar bence net şampiyonluk favorisi olabilirlerdi Eurolaegue için. Özellikle Barac konusunu çözüp, daha efektif bir isim getirip Semih'i daha iyi yedekleyebilseler çok iyi olacaktı. Neyse ki Kerem Gönlüm, pota altında her şeyi yapıyor. Bir diğer Kerem bir diğer veteran Tunçeri'de son haftalarda çok iyi katkı vermeye başladı ki kendisi bir ara rotasyon dışı kalmıştı. 

Son yıllarda yaptığı müthiş yatırımlara rağmen sürekli başarısızlıkla adı anılan Efes için, Mahmuti en doğru tercihti. Başarı para saçmak, abartılı kadrolar kurmakla değil. Doğru isimleri, doğru sistemlere eklemekle oluyor. Semih, Gordon, Shipp yeni Efes organizasyonunun sembol isimleri oldu diyebiliriz. Ama her şeyden önde kalitesi ve vizyonuyla koç var...

Pazartesi, Ocak 28, 2013

Adını Danny Ainge Koydum: Celtics'in Yolu



Boston Celtics'in en önemli oyuncusu Rajon Rondo'nun sezonu kapatmasının ardından sezonun onlar için bittiği konuşmaları anında başladı. Konuşanlar haksız da sayılmazlar, geçen sezon Rondo'nun kafaca sahada olmadığı Philly eşleşmesinde neredeyse eleniyorlardı. Aynı şekilde konferans finalinde Miami'yi 7.maça zorlamalarının en büyük sebebi Rondo idi. Kısacası 'Rondo var Celtics var'dı.

Danny Ainge'in bu kadroyu dağıtıp, yenilenme çalışmalarına başlamasını 2 sezondur bekliyoruz. Özellikle Miami'ye elendikten sonra herkesin öpüşüp koklaşmasından dolayı bir ayrılık olacağı düşünüldü. Ainge bildiğiniz üzere yeniden erteledi. Galiba bu kez tam anlamıyla patladı. Peki Celtics şimdi ne yapacak? Takasa gitmelerini bekliyoruz. Ancak bu takas veteranları bozdurup genç oyuncu ve draft hakkı almak için mi, yoksa takımı play-off yarışında öne taşımak amacıyla mı yapılacak? Boston Celtics burada noktayı koyacak mı ya da son bir atış mı deneyecek mi?

Koç Doc Rivers'ın sözleriyle başlayalım. Doc 'Siz bizim bittiğimizi ifade edebilirsiniz ama ben öyle düşünmüyorum' şeklinde açıklamalar yaptı. Orlando günlerinden beri elindekinin kıymetini bilen ve sahip olduğundan yeterince verim alan bir koç olduğunu biliyoruz. Ve oyuncularının her zaman arkasında olduğunu. Tabii takas vb. işleri onun yürütmediğini de. Ainge Rondo'yu pazarlamaya çalışırken elinden bir şey gelmediğini de. Elbette ki Rondo'nun ön çarpraz bağlarının kopmasının ardından 'biz bittik' açıklamasını kimse söylemez, hele Doc hiç söylemez. Burada işin kilit adamı Danny Ainge olacak.

Celtics'in önünde tahmin edebileceğiniz üzere 2 senaryo var.

1-Kalan Sağlar Bizimdir, Yola Devam

Olası bir takasla ortalama üstü bir point guard'ı takıma katıp play-off için son bir şans denenebilir. Gerçi 3 yıldır bunu yapıyor Celtics. Her seferinde de beklentilerin üstüne çıkmayı başardılar. Celtics'in Heat'i 7.maça sürükleyebileceğini hangimiz tahmin edebilirdi ki? Peki ama Rondosuz..

Bu yol riskli fakat Celtics taraftarının gidilmesini beklediği yoldur bana kalırsa. Celtics taraftarı ruh, gurur, takım vb. tarzı söylemlere fazlasıyla değer verdiği için takımın geri adım atmasını eminim ki istemeyecektir*. Ancak onların istememesi bunun yanlış olduğunu göstermez. Özellikle takımın yaz dönemindeki hamlelerinin hiçbirinin tutmaması bu tercihin negatif olmasına sebep oluyor. Takıma yeni katılanlar içinde çaylak Sullinger dışında pek de olumlu bir şey yok. Terry ve Lee hala beklenilenin altında, Jeff Green sezona kötü başladıktan sonra biraz toparladı ancak hala o kontratı hak ettiğini düşünmüyorum, $8 milyon alıyor kendisi. Öte yandan Brandon Bass harika geçirdiği sezonun ardından eski haline dönmüş gibi. Oradan da bir eksi. Garnett ve Pierce ne kadar değerli olsalar bile biri 35, diğeri de 36 yaşında. Garnett mayıs ayında 37 olacak. 

Celtics'in takasa gidip, point guard alacağını düşünelim. Garnett ve Pierce'ı göndermeden verebilecekleri değerli parça neredeyse yok. En azından değerli bir point guard istiyorlarsa. Veyahut Rondo'ya elveda denilebilir, dünkü haberin üstüne çok da kalp kırıcı olur. Ligde takımları tarafından takası hoş karşılanacak iki ortalama üstü point guard var. Lowry ve Lin. Lin'e ortalama üstü dedim değil mi? Hala o 17 numaranın etkisindeyim dostlar.

Takımın yıldızı olması beklenirken Calderon'un harika oyunu sebebiyle  Lowry bench'e düştü. Celtics'in bir point guard'a ihtiyacı olduğu düşünüldüğünde aklıma gelen ilk isim Lowry oluyor, ayrıca Raptors'ın onu yollamak istediği biliniyor.

Bu bölümde son olarak Rondo'nun ligin en iyi 3-4 oyuncu kurucusundan biri olduğunu ve Celtics'in bu yarayı pansuman edip iyileştirme ihtimalinin çok düşük yüzdelerde gezindiğini belirtelim.



2-Yenilenme

Üstte de söylediğim gibi, aslında 2-3 yıldır beklenilendir. 2010'da Lakers'a finalde kaybettikten sonra gerçekleşeceği konuşuluyordu. Şu an 2013, hala tam anlamıyla gerçekleşmedi. Ancak Danny Ainge'in dağıtmak için çabaladığı zamanlar da oldu. Geçen sezon Ray Allen'ın Clippers'a takasla gönderileceği haberleri, Pierce için çıkanlar bla bla... Rondo'nun sezonu kapatmasıyla beraber artık bu devrin sonuna iyice yaklaştık.

Hem Garnett hem Pierce zaman zaman harika performanslar verse de şampiyonluk yarışından uzakta, ortalama bir takım için sahip oldukları kontrat çok masraflı. Şu anki Celtics'ten değil, yeniden yapılanma sürecindeki Celtics'te onların yeri olamayacağından söz ediyorum. Pierce'ın 2 yıllık $31 milyon, Garnett'in 3 yıllık $36 milyon değerinde kontratı bulunuyor. Her şey bir kenara, hall of famer olması garanti iki oyuncuyu kariyerlerinin sonunda dibe oynayan Celtics'te tutmak pek mantıklı değil. Zaten maddi olarak da mümkün gözükmüyor. Tabii bu söylediklerim yenilenme yoluna gidilirse geçerliliğini koruyacak.

Yenilenme sürecine başlanıp iki oyuncudan birinin ya da ikisinin gönderilmesi halinde Celtics'in isteyeceği şeyler basitçe bir sürü draft hakkı ve 25-26'sını geçmemiş iyi parçalar olacak. 

***


Celtics'in 2-3 yıldır bitmeyen uzatmalarında sona yaklaştık. 2007'de başlayan bu film için 'The End' yazmaya bu kadar yaklaşmamışlardı. Nba2K20'de efsane takımlar bölümünde göreceğimiz takımlardan biri olacak, şüphesiz. 

Son olarak; geçmiş olsun Rondo.

*:Paylaşmazsam olmazdı. 1969 Nba Finali ve yaşlı Celtics o zamanın 3 büyük efsanesine sahip-Wilt, Baylor, West- Lakers'ı 7.maçta deplasmanda mağlup ediyor. Lakers organizasyonu şampiyonluktan o kadar eminmiş ki tavana balonlar asılmış, şampiyonluk röportajlarının sırası belirlenmiş. Celtics'in hem koçu hem de pivotu olan Bill Russell ise maçtan önce takımına 'O balonları tek tek toplamalarını görmek keyifli olacak' demiş. Allah Allah.

Cumartesi, Ocak 26, 2013

Scot Pollard'la NBA Zamanı-6


Spurs 

1997'den beri her sene play-off'a kalabilen Spurs'te her şey doludizgin devam ediyor. Pop'un ve Duncan'ın olmadığı zamanlarda da kazanmayı başardılar. 7 maçlık seriyle birlikte Thunder'ın arkasında ligin en iyi 2.derecesine sahipler. 2011-12 sezonunda olduğu gibi yine ligin en iyi basketbol oynayan takımı ünvanını hak ediyorlar. Fakat geçen seneki Thunder serisi gösterdi ki en doğru basketbolu oynamak her zaman yeterli olmuyor. Parker ve Duncan'ın bir seviye yukarıda performans vermeleri, Splitter'ın iyiden iyiye duruma alışması vs. gibi pozitif yönler de yok değil. Herkesin kalbinden geçen batı finalinde gönülden destekleyeceğim takımdır ayrıca.



Ersan Roketledi

Nba.com'un Türkiye ayağında gördüğüm 'Ömer Roketledi' başlığı yüzünden psikolojim darmadağın oldu. Her yerde kullanmak istiyorum bu yaratıcı söz öbeğini. Neyse, evlerden ırak olsun, set default (us) devam. Skiles'ın gidişinden sonra Ersan'ın aldığı sürelerde artış olmuştu. Tam anlamıyla ilk beş oyuncusu olduktan sonra Bucks hücumunun çok önemli bir parçası haline geldi. Jennings ve Ellis'le aynı takımda olduğunu hatırlatmakta yarar var.

 Ersan sezona felaket başladıktan sonra işleri yavaş yavaş düzene koymaya başlamıştı. Aralık ayının başından bu yana %48'le üçlük atıyor. Kullandığı üçlük adetinin oldukça fazla olduğunu düşününce kulağa daha harika geliyor. Dün de çizginin arkasından 5/6'yla soktu. Son üç maçtaki ortalamaları 28 sayı 12 ribaund(maşallah maşallah maşallah). Bu konuda gayet önyargılı olduğumun farkındayım ama söylemeden edemeyeceğim; Ellis ve Jennings gibi 'topu ezen' iki guardın yanında uzun olarak rol almak da baya kötü.

Bulls(26-16)

Taj Gibson'ın anlamsız pası sonrasında topla buluşan Ömer'e anında faul yapan Philly savunması ve sonrasında kaçan serbest atışlar.. Dün gibi aklımda. Kaseti oradan birkaç gün öncesine saralım, gelelim Chicago'nun maçı kazanırken sezonu kaybettiği ana yani Rose'un sakatlığına ve arkasından yaşananlara. Chicago taraftarında şu etkiyi yapmıştı. Play-off'ta 1-8 eşleşmesinde kaybedilen bir seriden çoook çoook daha fazlasıydı. Rose'un gelecek sezonun büyük bir kısmını dahi oynayamayacağı bilgisi, akıllara gelen 'eskisi gibi olabilir mi' soruları bla bla. Hayatımın en kötü akşamlarından biriydi. Ben bu sezonu konuşacaktım lan, bak yine hüzünlendim. Neyse.

Rose'un gelecek sezonun büyük bir bölümünü kaçıracağı açıklandıktan sonra Koç Thibs'e veya herhangi bir Bulls taraftarına 26 Ocak 2013'te 26-16 ile konferans liderinin 3 maç gerisinde olacaksınız denseydi sanırım inanmazlardı. Rose'un sakatlığı sırasında her şey çok iyi yönetildi. Maddi açıdan sıkıntı yaratacak hamlelerden kaçınıldı, bench mob'un dağılmasının en önemli sebebi buydu. Fakat Bulls yeni isimlerle de bir şekilde kendi basketbolunu oynamayı başardı-Hinrich gibi ön alan baskısı yapabilen iyi bir savunmacıyla anlaşılmasının da bir nedeni vardı elbet-, hem de Mvp'sinden yoksun bir şekilde. Bulls taraftarlarının final, şampiyonluk vb. umutları taşıdığını düşünmüyorum. Herkesin içinde daha çok Rose'un nasıl döneceği merak konusu. Rose'un performansı ve takıma uyumu Chicago'nun play-off'taki yerini belirleyecek.

Ömer Aşık-Judge Reinhold

Ömer Judge Reinhold'un 2.14'lük klonu diye nam salmış durumda.


1 Baby Hook ve 75 Bin Dolar



LeBron'un ve Pistons benchinin verdiği tepki muazzam. Michael adlı abimiz maç sonunda LeBron'la birlikte röportaj verdi. Ufaktan da Obama'ya mesajını gönderdi:

'Zaten bu paranın yarısını devlet alacak!'

Son olarak, McGee'nin selamı var:



Cuma, Ocak 18, 2013

Scot Pollard'la NBA Zamanı-5


Lakers(17-22)

70.yılına yaklaşan Nba'in hep başrolünde olan bir takım Lakers. Off-season'da yapılan hamlelerle çok daha ilgi çekici bir hale geldiler. $98 milyonluk salary'den söz etmiyorum bile. Fakat salary'inin yüksekliğinin aksine Lakers'ın savunma yapabilme becerisi veya daha doğru bir şekilde söylemek gerekirse savunma yapma isteği oldukça düşük. Zaten sezon başından beri yapamadıkları tek şey var: Savunma. Defalarca iyi hücum ettiklerini veya top kayıplarına dur diyebildiklerini gördük fakat gerçek anlamda çok iyi savunma yaptıkları maç var mı hatırlayamıyorum. D'Antoni'nin sisteminin ana fikri olan 'atarak kazanma' fikri çok faydalı değil. Savunma şampiyonluk kazandırır diye boşuna söylememiş atalarımız. En basitinden örnek vermek gerekirse Kobe'nin Bucks maçında Jennings üstündeki savunmasını gördük, istese yapabilir, en azından paspas olmaz. Savunmada maç seçmesine anlam veremiyorum. Belki de hücumdaki verimliliğini buna borçludur, bilemiyoruz.



Lakers hala şampiyonluk adaylarının içerisinde mi derseniz kararsızım. Kadroya bakınca gördüklerimle sahada gördüklerim çok farklı. Spurs maçının son çeyreğinden beri bi yükseliş olduğu bir gerçek -aradaki Thunder maçını hiç izlememiş kabul ediyoruz-. Oradan buradan kırparak olumlu bakabiliriz ama sonuç olarak 17-22 hiç iç açıcı değil. Play-off için önlerindeki 43 maçın en az 25'ini kazanmaları gerek. Ayrıca yakınlarda takas yapacaklarını düşünmekle birlikte Lakers'ın herkesin de dilinde döndüğü üzere çemberden uzakta iş yapabilen bir 4 numara ve şutu ile kilit açabilecek 2 veya 3 numaraya ihtiyacı var. Karşılığında gidebilecek isim kim mi, tabii ki 3 yıldır trade machine'lerin en çok anılan kahramanı: Pau Gasol.

Miami'nin hikayesi: "İsteseler Yenerler"

Miami sezon içinde abidik gubidik-Wizards, Pistons- takımlara kaybederken hepimizin söylediği bir şey vardı: 'Adam gibi oynasalar yenerlerdi' diye. Bunu kabul etmek bir basketbolsever için güzel değil ama öyle. %100'lerini koydukları sürece ligde onları durdurabilecek çok fazla takım yok. Çok fazla mı? Hiç yok hiç. Westbrook'un mala bağlamadığı bir günde Thunder olabilir belki. LeBron'un Cleveland formasıyla yaşadığı son Celtics hüsranından beri çok fazla hayal kırıklığı yarattığına şahit olmadım. -2011 Finalleri'nin sorumluluğunu direk onun üstüne atmak istemiyorum.- 2012 ve sonrası ise harika geçiyor onun için. Wade'in eski Wade gibi oynadığı her maçta Miami durdurulamaz bir güç oluyor. Bunun en büyük sebebi ise istedikleri zaman yapabildikleri harika savunma. Şampiyonluğun en önemli anahtarına sahipler zaten. LeBron'un 39 sayı 7 riband 8 asist'lik performansının etkisinde kaldığımdan mıdır bilinmez ama repeat çok yakın gibi. Tek umut, son kale Durant.


Perşembe, Ocak 03, 2013

Rise to the Throne

Muhtemelen şu ana kadar izlediğim en güzel basketbol videosu. Biraz uzununu yapsaydı sinemada para vererek izlerdim. Videonun içeriği Jordan, Kobe ve LeBron'un kariyerindeki önemli anlardan oluşuyor. Kimin daha iyi olduğunu göstermek amacıyla yapılmış bir video değil. Yapan arkadaş şunları yazmış ilk olarak:

"Well guys it's finally here, Rise to the Throne!!In this Dark Knight Rises style of mix that I made only for entertainment, not to prove a point on who is the greatest basketball player ever"


Videonun içinde bu oyunculardan ve bu oyuncularla ilgili basketbol camiasından bir sürü alıntının yer aldığı bölümler var. En çok etkilendiğim kısım Jordan'ın 10:11'de başlayan 'Artık bu oyunun içinde değilim' konulu konuşması. Müthiş.

Kimin daha iyi olduğu sorusuna gelirsek, itiraz edenler olabilir ama çoğu Nba takipçisi gibi düşünüyorum. Jordan orada yerini kimselere bırakmıyor. Bunu kişisel Jordan manyağı olduğuma bağlayanınız olabilir, alakası yok. 

Son olarak, Kobe ve Jordan'ın aksine LeBron'un kanıtlaması gereken çok şey var. 3 mvp ödülünün ilerisinde şeyler, three-peat gibi.